Yasemin Boran

Duygusal patlamaların yaşanabileceği bir gün

12 Ağustos 2005
Aniden meydana gelen olayların son derece etkileyici olacağı bir gün. Duygusal patlamalar yaşanabilir. Ayrıca gerilimli duyguların ortaya çıkarabileceği tartışma ortamları, kazalar, karışıklıklar da yaşanabilir... Savaş potansiyelinin açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün bu konumu, aynı zamanda tahammülsüzlük ve sabırsızlıktan kaynaklanabilecek sakarlıklara karşı tedbirli olmak gerektiğini gösteriyor.
Yeni çağı anlamak isteyenler (2)

Dünya, şimdiye kadar öğrendiğiniz standart bilgilerle baktığınız zaman çözümlenmesi imkansız gibi görünen çok karmaşık bilgiler içeriyor. Tıpkı "insan" gibi. Halbuki dün için imkansız sayılan, bugün mümkün hale gelmiş bulunuyor. Peki bunun kaç kişi farkında? Kaç kişi bugün dünyanın geldiği son durumu biliyor ve anlıyor?

Yeni çağı anlatabilmek için önce bugünün anlaşılması gerek. Çünkü, içinde bulunduğumuz dönem, "hazırlık" dönemi. Bizler şimdi Yeni Çağ’ı hazırlayanlarız. Elbette hepimizin içinde bir heyecan, huzursuzluk ve merak var. Kabımıza sığamıyoruz. Fakat, daha fazlasını istiyoruz. Önce sahip olduklarımızı içimize sindirelim, fazlasını alabilmek için yer açalım. Yoksa, işe yaramaz.

Vakit, elbette çok değerli. Üstelik hızlanmış durumda. Mesela eskiden 72 yılda bir Zodyak’ta bir derecelik bir kayma meydana gelirken şimdi 71,625 yılda bir derece kayıyor. Bu da demek oluyor ki, 30 X 72=2160 yıl süren burç periyodu (Güneş’in ilk bahar noktasına gelişi) hızlanmış bulunuyor. Şu anda Güneş’in ekinoks noktası hálá Balık burcunda. (Beş derece Balık. Yani Kova burcuna geçiş için beş derecelik bir süre kaldı.) Diğer bir deyişle Balık Burcu Çağı (Son dönemi) devam ediyor. Ancak, Kova burcuna geçiş için 2160 yıl gerekmiyor. Bu geçiş eski zamanlara göre çok daha önce olacak.

Bu nedenle şimdi yaklaşmakta olan çağın hazırlığını yapmaktayız. Bilsek de, bilmesek de... Farkında olsak da, olmasak da, zaten hazırlanıyoruz. Fakat, doğru ve hızlı biçimde hazırlanabilmek için sahip olduklarımızı iyi anlayıp sindirmemiz gerekiyor. Böylece zamanı da iyi kullanabiliriz. Tabii bütün bunları ancak yaşamayı öğrenmiş olanlar yapabilir. Bugünü yaşamayan, yarını anlayamaz ve de yarın hakkında anlatılanlar da bir işe yaramaz.


KİTAP


Sağlıklı yaşamak isteyenlerin bedenlerine özen göstermeleri gerekiyor. Ancak gereken özeni gösterebilmek için de bilgilenmek lazım. Uyku düzeniniz, spor, duygusal ve zihinsel durumunuz ve beslenmeniz, sağlıklı olmanın temel unsurları...

Beslenme ise, bütün bu unsurların başında yer alan çok önemli bir bilgi. Besinleri tanımak ve hangi besinlere hangi dönemlerde ihtiyacınız olduğunu bilmek ve uygulamak, sağlığınızı önemli ölçüde etkiliyor. Hem öylesine etkileyici ki, zihinsel ve duygusal durumunuzu bile doğru beslenmeyle dengeleyebilirsiniz. Besinleri tanımak ve pratik uygulamalar yapmak için "Doğan Kitap"tan çıkmış olan Dr. Ender Saraç’ın yazdığı "Doğanın Şifalı Eli" adlı kitabı tavsiye edebilirim. Özellikle aradığınız temel bilgilere kolay ulaşılmasını sağlıyor.
Yazının Devamını Oku

Katı tavırlar şaşırtacak

11 Ağustos 2005
<B>D</B>üşünceler derinleşirken istekler de artıyor. Fakat sabır ve sükunet içinde bulunmak için büyük bir baskı hissedilebilir. Davetler, toplantılar ve büyük organizasyonların hayal edileceği bu dönem içinde arkadaşlıklar sorgulanıyor. Özellikle Aslan, Kova, Boğa ve Akrep burçlarının ilk on günlük devresinde doğanlar arkadaşlarını ve dostlarını inceden inceye düşünebilir ve katı bir tavır içine girebilirler. Dostunuzu ve düşmanınızı ayırt ederken çok sert davranmayın.

Yeni çağı anlamak isteyenler

Yarını merak etmeyen var mı? Tabii ki, yok. Hepimiz merak ediyoruz. Yarın ne olacak? Öbür gün ve daha sonraki günler...

Hem de ne çeşit kültür ve bilgi birikimine sahip olursa olsun, yarın hakkında kesin bir ifade duyan herkes kulak kabartır. Duydukları üzerine akıl yürütür. Ve de duygularına danışır. İtibar etmese bile zihninin bir köşesinde soru işaretiyle dolaşır.

‘Yeni Çağ, Altın Çağ’ ya da ‘Kova Çağı’ şeklinde tanımlanan içine girdiğimiz yeni bin yıl üzerine anlatılanları, yazılanları duydukça insan daha da meraklanıyor. Bu merakı anlıyorum ve bana gelen bir mektubu aynen aktarıyorum;

‘Astroloji ile ilgili verdiğiniz bilgiler çok kısıtlı ve basit şeyler. Oysa kozmik dünya o kadar anlaşılmaz ve karmaşık ki, dünyanın konumu değişiyor. Vakit çok kısıtlı. Yeni Çağdan bahsedin biraz. Ateş Çağından. Kova Burcu’nun dünyaya ne gibi etkileri olacağından. Dünyanın geçirdiği değişikliklerden. Bunları bilmeye herkesin hakkı var sanırım.’

Elbette. Benim işim bu. Sizi aydınlatmak. Dilimin döndüğünce, bilgimin yettiğince öğrendiklerimi sizlere aktarmak. Üstelik bu işten büyük bir keyif alıyor, haz duyuyorum. Daha fazlasını öğrenip aktarmak için heyecanla çalışıyorum.

Yalnız bu konuda küçük bir endişem var. Dediklerimin anlaşılmaması! Yani anlayacağınız ben herkesin kendine göre olsa bile anlamasını istiyorum. Bu nedenle de anlatmaya işin en başından başlıyorum. Hal böyle olunca birikimi daha fazla olanlar, anlattıklarımı azımsayabiliyorlar.

Fakat, yazdıklarımı dikkatli okuyacak olursanız, ne kadar çok birikiminiz varsa, o kadar fazlasını anlarsınız. Bu da sizin anlayışınızın ölçüsüne bağlı bir şey. Tabii bir de yazılanları takip etmenizle bağlantılı. Çünkü, ‘Yeni Çağ’ ve de ‘Değişen dünya’ üzerine pek çok yazılar yazdım. Hem astrolojik açıdan, hem de gelişmekte olan bilimsel keşiflerin şuurumuzda açtığı yeni kapılardan uzun uzun söz ettim.

Tabii bütün bunları anlatırken en yalın haliyle ve de olabildiğince teknik anlatımlar kullanmadan yapmaya çalıştım. Çünkü, az önce belirttiğim gibi ‘anlaşılmak’ konusunda bir kaygı taşıyorum ve de anlattıklarım aslında hiç de kolay anlatılır cinsten değil.

Fakat, örnek olarak verdiğim bu mektup ve de benzerlerine göre ‘verdiğim bilgiler çok kısıtlı ve basit şeyler’ olarak tanımlanıyor. Doğrusu bu tanımdan hiç de hayıflanmış değilim. Çünkü, son derece anlatılması zor konuların böylesine ‘Basit şeyler’ olarak algılandığını öğrenmek beni memnun etti. Bu demektir ki, anlattıklarımı herkes anladı!

Üstelik gelen mektupta ‘Oysa kozmik dünya o kadar anlaşılmaz ve karmaşık ki’ deniliyor. Gerçekten öyle. (Devam edecek)
Yazının Devamını Oku

Mistik deneyimler yaşanacak

10 Ağustos 2005
Olayları büyütmek, olduğundan daha büyük görmek ve ayrıntıların içine dalmak kaçınılmaz olabilir. Hem keyif verici ve hem de rahatsız edici olan bu durum hem şans, hem de şanssızlık demek anlamına geliyor. Uzun yolculuklar, yabancı diyarlar ve farklı kültürlerle tanışmak için uygun bir gün. Hem içsel seyahatler yapılabilir, hem de merak edilen yerleri öğrenmeye gidilebilir. Mistik deneyimler yaşamak ve sanatsal faaliyetlerde bulunmak için uygun bir gün. Meydana gelen olaylar hayal gücünü tetikleyecek.

Çalışmak öğrenmek için yeterli mi

Öğrenmenin temel ilkelerinden biri dinlemek, diğeri izlemek ve yüksek bir dikkattir. Yaptığınız, yapmak istediğiniz nedir? Bir düşünün...

Yaptığınız işte daha başarılı olabilmenin sırrı nedir?

İster öğrenci olun, ister bir konuda uzman. Fakat, ne olursanız olun, yaptığınız işte daha başarılı olabilmek ve daha iyi bilmek için daha fazla öğrenmeniz gerektiğinin farkındasınız. Ancak, nasıl öğreneceksiniz? Ve nasıl daha iyi olacaksınız?

Çoğu zaman ‘Ben bu kadar yapabiliyorum. Daha fazlasını yapmam mümkün değil’ deriz. Ya da, ‘Elimden geleni yapıyorum, fakat daha iyi olmuyor, benden bu kadar!’ Bu tarif en kolay olandır biz genellikle kolay olanı seçeriz.

Tabii ki, bu açıklamalar kişinin kendisini tanıması ve kabul gösterip kendiyle barışık olması açısından iyi bir durumdur. Fakat, hiçbir şekilde doğru, ya da istenilen durum değildir. Çünkü, insanın sahip olduğu potansiyel, farkında olduğundan çok daha büyüktür. Yapabilecekleri, her zaman için yaptıklarından daha fazladır. Fakat, bunun farkında değildir.

Elbette ki, çok çalışmak başarının bir kısmını getirir. Ancak, iyi olmak için sadece çok çalışmak yeterli değildir. Hele öğrenmek için hiç değildir.

Öğrenmenin sırrı, bütün ruhunuzla dinlemek ve tüm varlığınızla izlemektir. Hem de ayrıntılara dikkat ederek. Öncelikle dinlemeyi ve izlemeyi öğrenmek gerekir.

Başka hiçbir şeyi duymadan ve akıl süzgecinden geçirmeden sadece ve sadece dikkatinizi yönelttiğiniz her ne ise, onu dinleyebilmeniz gerekir. Ve başka her şeyi unutup tüm ayrıntılarıyla yorumsuz izleyebilmelisiniz. Ve olabildiğince çok dinleyip izlemelisiniz. İzlediklerinizin ve dinlediklerinizin ne olduğunu anlamak için uygulamanız gerekir.

Tıpkı gördüğünüz gibi yapabilmek için uğraşmaya başlarsınız. Duyduğunuz sesin aynısını çıkartabilmek çok önemlidir. Çünkü, böyle bir durumda ne yapacağınızı bilirsiniz. Halbuki, dinlemeyen ve izlemeyen biri için ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilmek mümkün değildir. Böyle bir durumda çalışacağınız bir şey de yoktur.

Öğrendikten sonra çalışmaya başlayabilirsiniz. Dinlediklerinizi ve izlediklerinizi uygulamak için, çalışmak, çok çalışmak gerekebilir. Tabii bu sırada izlemeye ve dinlemeye de devam etmeniz gerekir. Çünkü, her baktığınızda başka bir ayrıntının farkına varacak, sözcükler daha başka anlamlar kazanacak ve sesler beyninizde daha bir farklı tınlayacaktır. Ve her defasında siz, başka bir inceliği öğreneceksiniz.
Yazının Devamını Oku

Boş kuruntuları boş verin

9 Ağustos 2005
Kişilerin ve olayların göründüğü gibi olmadığı anlaşılacak. Boş kuruntular yüzünden işlerin zorlaşması mümkün. Zorluklar ise yaratıcılığı tetikliyor. Elektrik, elektronik ve teknolojinin büyük gelişmeler kaydedeceği ve şaşırtıcı buluşların ortaya çıkacağı bir gün. Gözden düşmüş veya unutulmuş değerler yeniden gündeme gelecek ve sönmüş yıldızlar parlayacak. Çok büyük beklentiler içine girilebilir. Aynı zamanda korkular da açığa çıkabilir. Büyük projeler yapılabilir. Meydana gelen olaylar duygu ve isteklerin değişmesine neden olacak.

MEKTUPLAR

Kızınızla ilgili endişelerinizi dile getirirken çok önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırıyorsunuz. O bir Aslan ve son derece gururlu. Ona karşı eleştiren bir tavır içinde bulunmaktan kaçınmalı ve her türlü sorunla başa çıkabilecek gücü olduğunu söylemelisiniz. Tam da geçiş döneminde ve size en fazla ihtiyacının olduğu bir zaman.

Ona karşı gösterdiğiniz ilgi, sevgi ve dayanışmanın ötesine geçmesin. Ona ne yapması gerektiğini söylemeyin, keşfetmesine yardımcı olun.

Özellikle arkadaşlarıyla ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlar karşısında arkadaşlarını kötülemeyin. Onun kararlarını kendisinin almasına yardımcı olun.

O bir Aslan ama yükselen burcu Balık ve son derece duyarlı ve hassas bir tabiatı var. Onu ne kadar çok sevdiğinizi göstermek için sadece sevmeniz yeterli. Tabii dokunarak, saçlarını okşayarak sevin.

Şu sıralarda içine kapanma ve kendisini anlama döneminde. Depresyona girebilir. Bu nedenle sevdiği konularla meşgul olmasını sağlayın. Böylece bu dönemi daha rahat atlatabilirsiniz.

RUMUZ: MİNİK

ASLAN



‘Ben yalnız yaşayan çok yaşlı, emekli bir hanımım. Bir ahbabımın torununa hediye olarak bir hırka örüyordum. Bir akşamüzeri şişleri sehpanın üzerine koyuyordum ki, elimden düştü. Penceremin önündeki radyatörün altına gitti. Alayım diye biraz uğraştım. Alamayınca yarın alırım diye bıraktım. Ertesi gün kalktığımda salona girince şişi büfenin önünde gördüm. Şişin düştüğü yer ile büfenin arası iki metre. Bu nasıl oldu? Hala hayretler içindeyim.’

Paranormal bir fenomen olarak değerlendireceğim bu olay, insanın henüz açıklanamayan yeteneklerinden birinin açığa çıktığını işaret ediyor.

Siz, şişi almaya uğraşırken sanırım zorlanmış olmalısınız. Bu sırada duygu ve düşünceleriniz harekete geçmiş ve güçlü isteğiniz farklı enerjinizi uyandırmış.

Siz ertesi günü alırım diye uğraşmaktan vazgeçmişsiniz ama uyanan enerjiniz şişin yerini değiştirmiş ve kolay alabileceğiniz bir konuma gelmiş.

Bunu gerçekleştiren, sizin sahip olduğunuz ama şuurlu olarak bilmediğiniz gizli gücünüz. Aslında kendi hayatınıza, geçmişte yaşadıklarınıza bir göz gezdirin ve hatırlamaya çalışın.

Mutlaka nedenini açıklayamayacağınız bir biçimde zorlukların çözülmüş olduğunu anlayacaksınız. Fakat zaman içinde bunlar, zaten olması gereken durumlar şeklinde hafızanızda kalmıştır ve hiçbir tuhaflık yoktur. Şimdi ise, dikkatinizi çekecek kadar belirgin bir biçimde açığa çıkan bu özelliğinizi keşfetme zamanı gelmiş.

Ve insanın kendisini keşfetmesinin yaşı yok. Yaşadığımız sürece anlamaya ve öğrenmeye devam edeceğiz.

RUMUZ: Ş

ERMİN

UZ
Yazının Devamını Oku

Mükemmellik anlayışı değişiyor

8 Ağustos 2005
Başak Burcunda dolaşan Ay, bugün Venüs ile kavuşum konumuna giriyor ve Pluto’nu tetikliyorlar. Öğle saatlerinde oluşan bu gökyüzü konumu, duygusal patlamaların meydana geleceğini işaret ediyor. Yoğun duygular ortaya çıkabilir ve alınmış tedbirlerin pek işe yaramadığı anlaşılabilir. Özellikle kurulu sistemle ilgili değişikliklerin zamanı geldiğini işaret eden gökyüzünün bu konumu, şimdiye kadar bilinen mükemmellik anlayışının da değişeceğini gösteriyor.

BİYOMETEOROLOJİ

Meteoroloji, atmosferdeki değişiklikleri inceleyen bir bilim dalı. Atmosferdeki değişiklikler havayı etkiliyor, bu da insanları...

Seyahate çıkacağınız zaman hava durumunu öğrenmek istiyorsunuz. İnşaat yapacağınız zaman veya dam, çerçeve ve benzeri tadilat işlerine başlamayı düşündüğünüz zaman hava koşullarının nasıl olduğunu bilmek önem kazanıyor. Ve Meteorolojiye danışıyorsunuz.

Meteoroloji bilgisini doğru yorumladığınız zaman pratik hayatınız kolaylaşıyor. Çünkü değişen hava koşullarını önceden bilmek, yapacağınız işleri planlamanıza yardımcı oluyor. Yağmur yağacaksa yola çıkmıyorsunuz. Fırtına patlayacaksa denize açılmıyorsunuz gibi... Benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün.

Şimdi meteoroloji, pratik hayatın içine daha fazla girerek adını da ‘Biyometeoroloji’ olarak ilan eden yeni bir alan oluşturmuş bulunuyor.

‘Biyo’ hayat demek anlamına gelen bir kelime. Biyometeoroloji; atmosferdeki değişikliklerin hayatı nasıl etkileyeceğini inceliyor.

Yani Astroloji benzeri bir uygulama olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu uygulama sadece yakın geleceği öngörüyor. Çünkü atmosferdeki değişiklikler ayları ve yılları kapsamıyor. Buna karşılık haftalık programlarınızı planlamanızı sağlıyor.

Mesela ‘Bugün saçlarımı yaptırmak için uygun mu’ sorusuna Biyometeoroloji cevap veriyor ve şayet havadaki nem oranı yüksek ise uygun değil diyor. Çünkü nem oranı yükseldiğinde yapılan saçlarınız hemen düşecek ve bozulacak.

Tabii böyle bir öngörüde bulunabilmek için sadece havadaki değişiklikleri bilmek yetmez. Aynı zamanda saçların tabiatını da bilmek gerekir. Yani hem hayat bilgisine, hem de atmosferdeki değişiklikleri saptayacak bilgiye sahip olduğunuz zaman ‘Biyometeoroloji’ yapabilirsiniz. Tıpkı Astroloji gibi...

Biyometeoroloji, sağlıkla ilgili sorulara da cevap veriyor. Romatizma, astım, kalp hastalıkları ve benzeri sağlık sorunlarıyla ilgili ne yapmanız gerektiğini ameliyat olmak için uygun bir zaman olup olmadığını öngörebiliyor.

Meteoroloji içinde gelişen bu yeni alan tarım sektöründen hayvancılığa, ulaşımdan sağlığa kadar hemen pek çok alanda iyi bir danışmanlık yöntemi olarak karşımıza çıkmış bulunuyor. Açık hava organizasyonları yapmadan önce danıştığınız meteoroloji artık evinizin içine kadar girecek ve belki de yarın hangi yemeği pişirmeniz gerektiğini öğreneceksiniz.

Alışverişe çıkmadan önce hava durumunun duygularınızda ne çeşit değişiklikler meydana getireceğini öğrenmek, paranızı daha doğru kullanmanıza yardımcı olabilir. Aslında insanın hava ile doğrudan bağlantısı var. Mesela havadaki basınç arttığı zaman içinizde sıkıntı başlıyor ve ‘Yağmur yağsa da rahatlasak’ diyoruz. Fakat bu sıkıntı duygusunun davranışlarımıza yansıyıp işlerimizi veya ilişkilerimizi nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz. Biyometeoroloji ise bu bilgiyi verebileceğini vaadediyor.
Yazının Devamını Oku

Gecikmeler ve ertelemeler sürüyor

5 Ağustos 2005
Bugünden itibaren Yeni Ay dönemi başlıyor. Böylece yeni girişimlerde bulunmak için harekete geçebilirsiniz. Ancak Merkür’ün geri gitme hareketi devam ediyor. Bu nedenle bazı gecikmeler ve ertelenmeler meydana gelebilir. Fakat en azından harekete geçmek için ihtiyaç duyular istek uyanacak. Ayrıca ortaya koymak istediğiniz işleri veya kendinizi göstermek için harekete geçebilirsiniz.

Dünya göründüğü gibi değil

Ne görüyorsak onu biliyoruz. Tarif ettiğimiz, hükmettiğimiz olay ya da kişiymişçesine kendimizden son derece emin bir biçimde ‘Evet budur!’ diyoruz.

Peki gerçekten öyle mi?

İzleyen kişi, gözlerine yansıyan görüntüden başka bir şey görme gücüne sahip değil.Gözünüze yansıyanlar ise, yanıltıcı olabilir.

Ama bizler sadece gördüğüne inanan bir toplumuz. O derece gözlerimizi ciddiye alıyor ve sorumluluk yüklüyoruz ki, başka türlü olabileceği aklımızın ucuna bile gelmiyor.

Tabii bunda bizim bir suçumuz yok. Çünkü böyle öğrendik. Öyle bir öğrendik ki, ‘Gözümle görmesem inanmazdım’ gibilerinden göz ve görmeyle bağlantılı bir sürü vecize türettik.

Sadece gördüğünü kabul gösteren bir toplum yaratabilmek için daha ilk çocukluk çağından itibaren beyinlerini yıkadık çocuklarımızın.

Sonunda yanılgılar içinde kıvranan bir toplum yarattık.

‘Şimdi gözümüzle gördüğümüz şu dünyaya yanılgı mı, diyorsun’ diyerek karşı çıkabilirsiniz. Ama ‘hepimizin gördüğü aynı dünya mı’ diye derhal bir karşı soru sorabilirim size.

Düşünün bakalım. Hepimiz aynı yere bakıyoruz ama aynı mı, görüyoruz? Peki aynı yere bakıp aynı şeyleri görüyorsak, neden anlaşamıyoruz? Hatta aynı kelimeleri konuştuğumuz halde, niye birbirimizi anlayamıyoruz?

Çünkü hepimizin gördüğü, algıladığı ve anladığı dünya başka başka. Ve başka bir dünyadan başkasının dünyasına bakıyoruz. Kendi dünyamızın gerçekleriyle değerlendiriyoruz, yargılıyoruz, hükme varıyoruz ve ‘Budur’ diyoruz.

Şimdi, hala ve ısrarla ‘Budur’ demeye devam edecek misiniz?

Sadece gözünüzün gördüğüyle mi, yetineceksiniz?

O zaman işiniz zor. Daha doğrusu hayatınız zor olacak demektir. Çünkü anlaşamamaktan ve anlaşılmamaktan yakınmaya devam edeceksiniz. Gözlerinize yansıyan ışık oyunlarının zihninizin içinde harekete geçirdiği bilgilerle yetinecek ve hayatınızın yolunda bir arpa boyu bile yol ilerleyemeyeceksiniz.

Halbuki açık bir zihinle, yargılamadan, değerlendirmeden, öfkelenmeden, sevinmeden ve nefret etmeden bakmayı öğrenmelisiniz. ‘Acaba göründüğü gibi mi’ sorusunu kendinize sormayı öğrenmelisiniz. Başka dünyalar, başka hayatlar ve başka bilgiler olabileceğini düşünerek özgür bir zihinle izlemeyi öğrenmelisiniz.

İşte, ancak özgür bir zihinle izlemeyi başardığınız zaman gördüğünüz hiçbir şeyin göründüğü kadar olmadığını anlayacaksınız. Gerçeğin sadece küçük bir kısmına bakıyor olduğunuzu göreceksiniz. Sonra daha başka şeyler de anlayacaksınız. Çünkü kendi dünyanızın dışındaki dünyaları keşfetmeye başlayacaksınız. Tabii bu sırada kendi dünyanızı da keşfedeceksiniz, ki sırların sırrına açılan kapıyı göreceksiniz. İşte görmek diye ben buna derim. Yoksa hiçbir şey göründüğü gibi değil.
Yazının Devamını Oku

Girişim için bekleyin

4 Ağustos 2005
Gizlilik gerektiren konularla ilgilenmek için uygun bir zaman olabilir fakat girişimde bulunmak için kuvvetli duygulara ihtiyaç var. Bugün ise duygular pek yükselmiyor. Karanlık işler için uygun olsa da istekleri ortaya koymak için pek uygun bir gün değil. Önceden başlattığınız işleri sürdürmeye devam etmeli ve değişiklik yapmak için yeni kararlar almamaya özen göstermelisiniz. En azından bugünlük! Yarından itibaren girişimlerde bulunmak için kendinizi hazır hissedebilirsiniz.

Teknolojinin azizliği

İletişim araçları ve bilgisayar. Hayatımızın vazgeçilmezleri arasındaki yerini sağlamlaştırırken sarsılmaz bir kararlılıkla bağlandığımız alışkanlıklarımızı ise değiştiriyor.

Bir taraftan bizi özgürleştirirken öte yandan sımsıkı bağlanıyoruz.

Özgürleşiyoruz, çünkü hemen her yerde çalışabiliriz. Elimizde cep telefonu, yanımızda diz üstü bilgisayarımız...

Ayaklı ofis olarak bulunduğumuz her yer, iş yerine dönüşüveriyor. Özgürlüğümüzün sınırları cep telefonunuzun kapsama alanı. Dışında kalan yerler, medeniyetin ulaşmadığı noktalar... Mesela dağlar fakat onun da çözümü var.

Şimdi konumuz teknoloji ürünlerinin tanıtımı olmayıp teknolojinin bize sağladıkları olduğu için, neredeyse insandan ayırt edilemeyecek kadar geliştirilen robotlardan söz etmeyeceğim. Bu başka bir günün konusu.

Şimdi bizi özgürleştiren şeyin aynı zamanda kölesi olduğumuzu anlatmaya çalışıyorum. Özgürleşmek adına nelerden vazgeçtiğimizi söylüyorum. Ancak bu durumun bütün zamanlar için de farklı olmadığını belirtmeliyim. Hayatımızı kolaylaştıran her şey zorlukları da beraberinde getiriyor.

Bize kazanç sağlayan durumlar aynı zamanda kayıp demek anlamına geliyor. Bir şeyler kazanırken aynı anda başka şeyler kaybediyoruz fakat bunun pek de farkında olamıyoruz.

Bizim zamanımızın en büyük buluşu bilgisayar. Bilgisayar, hayatımızın hemen her alanında kendini gösterirken aynı zamanda yaşam biçimimizi oluşturuyor.

‘Cep telefonumuz var! Nasıl olsa bizi her yerden bulabilirler ve biz de herkese ulaşabilir, işlerimizi halledebiliriz. Üstelik bilgisayarımız koltuğumuzun altında hemen açar bilgileri anında gönderebiliriz.’

İşte bu noktada durmak gerek. Hemen anında gönderebiliyor musunuz? Bazen son derece hızlı çalışan ve tıkır tıkır işleyen sistem bir anda nedeni belirsiz bir biçimde çalışmıyor. Hem de en gerekli bir anda. Ulaşmak istediğiniz kişiye ulaşamıyorsunuz. Büyük bir gerilim ve duygularınız altüst olmuş bir halde öylece kalıyorsunuz. Veya internete bir türlü bağlanamıyorsunuz. Bağlanıyorsunuz fakat yazılarınız gitmiyor. Siz yazıları gönderdiğinizi zannediyorsunuz çünkü bilgisayarınızda gönderildi ibaresi var. Rahatsız ve sonra bir telefon geliyor ve yazıların gitmemiş olduğunu anlıyorsunuz. Tekrar ve tekrar deniyorsunuz, saatler geçiyor. Ömrünüzden saatler gidiyor. Gönderdiğiniz yazılar uzayda bir yerlerde dolaşıyor ama gitmesi gereken yere varmıyor. Ve tabii o sırada yaşadığınız gerilim bir şehir santraline denk!

İşte dün böyle bir hal yaşadım. Teknolojinin azizliğine uğradım. Ancak yine de teknolojiye teşekkür ediyorum. Çünkü yeni ve farklı şeyler öğreniyorum. Tabii bu sırada kendimi ve dünyayı keşfediyorum.
Yazının Devamını Oku

Şaşırtıcı açıklamalar olabilir

3 Ağustos 2005
Hareketli bir gün... Yapılan organizasyonlar ve sanatsal faaliyetlerin hız kazanacağı bir gün. Aynı zamanda son derece şaşırtıcı açıklamalar ortaya çıkabilir. Özellikle yapılan işlerle ilgili şaşkınlık uyandıracak kararların alınması, düşüncelerin derinleşmesine neden olabilir. Daha önce alınmış olan kararların sorgulanacağı ve bazı önemli değişikliklerin ortaya çıkacağı bir gün. Özellikle yapılacak gösterilerle ilgili ekip çalışmalarının farklı bir sisteme ihtiyaç duyması ve bazı değişikliklerin yapılması söz konusu olabilir.

Aslan Burcu Erkekleri ve aşkları

Etrafında kendisinden başka erkeğe tahammül edemeyen Aslan Erkekleri en gösterişli, en yakışıklı, en etkileyici erkeğin kendisi olmasını ister. Sırf bu nedenle iş yerinde kadınlardan oluşan bir ekiple çalışmayı tercih eder. Tıpkı ormanlar kıralı aslan gibi çevresinde pek çok dişinin bulunduğu bir çalışma ortamı yaratabilir.

Sevdiği kadının başka erkeklerle ilgilenmesine tahammül edemez. Fakat diğer herkesin yanındaki kadına beğeniyle bakmasından hoşlanır.

Gösterişli, bakımlı ve güzel kadınlar ilgisini çeker ve diğer bütün kadınların kendisiyle ilgilenmesini ister. Bulunduğu ortamda bütün ilgilerin kendi üzerinde odaklanması için elinden geleni yapar. Tabii bu sırada istenmeyen durumlar meydana gelebilir. Çünkü çevrenin ilgisizliğine tahammülü yoktur.

Aslan Erkekleri kolay aşık olmaz. Fakat aşık oldukları zaman sevdiğine karşı öylesine cömert ve öylesine göz kamaştırıcı bir biçimde davranır ki, karşısındaki kadının etkilenmemesi mümkün değildir. Çünkü Aslan Erkekleri geri çevrilmekten hiç hoşlanmaz.

Beğenilmeme korkusu bazen Aslan Erkeklerinin zor durumda kalmalarına neden olabilir. Özellikle genç Aslanlar çok hoşlandıkları halde duygularını ortaya koymaktan çekinirler. Ancak yaşları ilerleyip tecrübeleri arttıkça çekingen halleri ortadan kalkmaya başlar.

Aslan Erkekleri bir Yengeç gibi evine düşkünlük göstermez fakat evinin mükemmel olmasını ister ve her türlü lüksü sağlamak için çok çalışır.

Aslan Erkekleri son derece çalışkandır. Eğlenmeyi ve eğlence ortamlarını çok sevdikleri halde çalışma saatini eğlenceye ayırmaz. Fakat en lüks yerlerde, en şık restoranlara gidebilmek için paraya ihtiyacı olduğunu bilir ve bunu sağlamak için çok çalışır. Başarır da...

Astroloji kitaplarında sıfırdan başlayıp zengin olanların en fazla Aslan Burcundan çıktığını yazar. Gerçekten Aslan Erkekleri eğlenmeyi bildikleri gibi çalışmayı da bilirler.

Çocuklarına son derece düşkün olan Aslan Erkekleri çok iyi bir babadır. Çocuğun neye ihtiyacı olduğunu bilir ve sert bir eğitim uygulamak yerine sevgiyle davranır. Çocuğunun en kaliteli eğitimi alması için gerekeni yapar. Çocuklarıyla gurur duyan Aslan Erkekleri çok iyi bir eş olabilirler. Yeter ki, kadın onu anlasın ve nasıl davranacağını iyi bilsin. Aslında Aslan Erkeklerini idare etmek kolaydır. Ona en yakışıklı, en becerikli erkeğin kendisi olduğunu söylemeniz yeterli. Onu ne kadar beğendiğinizi ve başarılı bulduğunuzu söyleyin, o da sizi kraliçesi yapsın.
Yazının Devamını Oku