Yasemin Boran

Küçük tartışmalar kavgaya dönüşebilir

25 Ağustos 2005
Kova burcuna giren Ay, sabah saatlerinde Satürn’ü, öğleden sonra Merkür ve Mars’ı tetikleyecek. Kıskançlıklar, düşmanca tavırlar ortaya çıkabilir ve meydana gelen olaylar, duygusal baskı yaratabilir. İletişim trafiğinde ortaya çıkan karışıklıklar, duygusal tepkilerin açığa çıkmasına neden olabilir. Sabırsızlık ve tahammülsüzlük yüzünden ortaya çıkabilecek kazalara karşı tedbirli olmak gerekiyor. Küçük tartışmalar kavgaya dönüşebilir. Bugün duyguların denetlenmesi gerekiyor.

Kehanetler kenti Klaros

Anadolu’daki zenginlikler öylesine çeşitlilik gösteriyor ki, bunların arasında hangisine bakacağınızı şaşırıyorsunuz.

Toprak altı ve toprak üstü zenginliklere baktığınız zaman doğanın Anadolu’ya iltimas geçtiğini düşünebilirsiniz. Ve bütün bunlarla birlikte müthiş bir kültür zenginliği ile karşılaşıyorsunuz.

İşte, Antik Çağı’ın en önemli üç kehanet merkezinden biri olarak bilinen Klaros, gün ışığına çıkıp gözlerimizin önünde sergilenmeye başlıyor.

Sanat, kültür ve bilgeliğin hepsini içinde barındıran Klaros, Türkiye’nin önemli kentlerinden biri olan İzmir’e on dakikalık mesafede bulunuyor ve ortaya çıkmış olduğunu bilmek, büyük bir heyecan uyandırıyor.

Sizi bilemeyeceğim ama, üzerinde doğduğum bu toprakların sakladığı bu zenginliği, atalardan kalmış bir miras olarak algılıyorum ve ortaya çıkmasıyla birlikte zenginleştiğimi biliyorum.

Şimdi, Ege Üniversitesi (EÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Şahin’in başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları bu önemli kehanet merkezinin ortaya çıkmasını sağlamış bulunuyor ve Türkiye’de bir ilk daha gerçekleşiyor; ‘1. Uluslararası Kehanet ve Apollon’un Anadolu Kültleri’ başlıklı bir sempozyum düzenleniyor.

Dün başlayan sempozyum, 19 Ağustos gününe kadar sürüyor ve 19 Ağustos Cuma akşamı Klaros’ta, saat 22:00’de, Antik Çağ’ın kayıtlara geçmiş iki önemli kehaneti ilginç bir gösteriyle sahneleniyor. Üstelik bu canlandırma antik müzik eşliğinde gerçekleşecek. Müzisyenler ise antik dönem müziği üzerine çalışmalar yapan iki Yunanlı...

Ve tabii ben de orada olacağım. Doğrusu çok heyecanlıyım. Geçmiş zamanların anısına ortaya konulan bu gösterinin zamanlaması da astrolojik açıdan son derece uygun... Çünkü 19 Ağustos gecesi Ay’ın dolunay konumuna geldiği zaman.

Bu organizasyonda kahinler yerine bilim insanları var. Kentin görkemli yapısıyla ve geçmiş zamanların bilgisini gün ışığına çıkarmaya kendini adamış insanlarla birlikte olmak sanırım kentin anlamına uygun bir sinerji yaratacak.

Üstelik sempozyumu da çok merak ediyorum. İtalya’dan, Fransa’dan gelen bilim insanlarının kehanet olgusuna nasıl yaklaştıklarını, bir çağa damgasını vurmuş olan ve en muhteşem yapıların ortaya çıkmasını sağlayan bu sanatı nasıl yorumladıklarını çok merak ediyorum. Ve tabii öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım, izlenimlerimi buradan aktaracağım.
Yazının Devamını Oku

Maddi konularla ilgili istek artıyor

24 Ağustos 2005
<B>B</B>ugün Ay ile Güneş arasında uyumlu etkileşim meydana geliyor ve öğleden sonra Ay, Uranüs’ü harekete geçirecek. Gökyüzünün bu konumu yaratıcı çalışmalar ortaya koymak için uygun bir gün olduğunu işaret ediyor. Kendinizi anlamak, farklı yönlerinizi keşfetmek ve alışılmış konuların dışında farklı girişimlerde bulunmak için uygun bir gün. Aynı zamanda ilginç toplantılar yapılabilir ve geleceğe yönelik maddi konularla ilgili istekler artabilir.

Karamsarlıktan kurtulmak (2)

Çölde doğmuş biri sıcağa dayanıklı olurken, kutuplarda doğmuş biri de soğuklara dayanıklı olacaktır. Ekvator ya da ılıman iklimde yaşayan birinin ne çölün sıcağına ne de kutupların sert havasına oralarda doğmuş biri gibi dayanabilmesi söz konusu bile olamaz. Çünkü kişiyi çevresindeki koşullar ve şeyler yaşayabileceği şekilde biçimlemiştir.

Mesela dağlarda doğup büyüyen bir insanın ortaya koyduğu davranışlardan güçlü bedenine kadar her türlü sert koşula dayanıklı bir yapı geliştirmiş olduğunu görürsünüz. Hatta dağın zor koşullarına dayanabilmek için gösterdiği direnç kişinin yüzüne yansır ve genellikle sert ifadeli, inatçı, düz ve kesin davranışlar ortaya koyar. Öte yandan deniz seviyesinde doğup büyümüş biri dağda yaşayanın tam zıttı bir tavır içinde bulunur. Çok daha yumuşak, değişken, zorluklara tahammül göstermeyen ve çabuk vazgeçen bir tavır sergiler.

Deniz ve güneşin etkisi kişiyi yumuşatır, sıcak ve rahatlığın verdiği etkiyle kişi neredeyse tembellik derecesinde bir uyuşukluk içinde davranır. Zaten içinde bulunduğu koşullar ne hızlı hareket etmesine imkan verir, ne de ısrarcı bir tavır içinde mücadele etmesini gerektirir.

Dış koşullar kişiyi belirler ve görünüşünden davranışlarına kadar içine doğmuş olduğu coğrafyanın ve iklimin özelliklerini sergiler. Bunlar, şeylerin insanı biçimlemesindeki en açık örnekler... Ve biraz düşünen bir insanın, dışımızda bulunan şeylerden nasıl etkilendiğini ve biçim kazandığını anlaması hiç zor değil.

Peki, bilincimiz böylesine şeylerden etkilenip biçim kazanırken, bilincimizin de şeyleri etkilemesi ve biçimlendirmesi mümkün değil mi?.. Kant şöyle diyor; ‘Şeyler, bilincimizi biçimlendiriyor, bilincimiz de şeyleri etkiliyor ve biçimlendiriyor.’

Çevremizde bulunan şeyleri, bilincimizle etkileyip biçimleyebilmek... Bu müthiş bir bilgi. Ve yaşadığımız olumlu ve olumsuz pek çok olaya da açıklık getiriyor.

İçine doğduğumuz koşullar bizi biçimliyor. Biz de farkında olmadan şeylere biçim veriyor, sonra o şeylerin bizim bilincimizin üzerinde etki yaratıp tekrar biçimlemesine neden oluyoruz. Ve bütün bunları biz yapıyoruz.

A. Einstein’ın söylediği ‘Genelde insanlığın kaderi, hak ettiği şey olacaktır’ İşte bu sözler, şimdi çok daha büyük bir anlam kazanıyor. Ve bütün bunlardan gelecekte olacakların sorumlusu olduğumuz anlaşılıyor. Fakat ne etrafımızın, ne yaptıklarımızın, ne de sorumluluğumuzun farkındayız... Halbuki, bilincimizi biraz yükseltip (Şeylerin yardımıyla) daha bir farkındalık içine girebilir ve böylece şeyleri istediğimiz doğrultuda biçimleyebilir, istediğimizi yaşayabiliriz.

Karamsarlık içinde yaşayan karanlık bir dünyada yaşar. Yaşam sevinciyle dolu olan coşku ve heyecan verici aydınlık bir dünyada yaşar. Siz nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsunuz?

Bilincinizi yükselterek karamsarlıktan sıyrılabilir, böylece güzelliklerin farkına vararak renkli bir dünyada yaşayabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Fırsatları değerlendirin

23 Ağustos 2005
Güneş bugün Başak burcuna geçiyor. Böylece Başakların dönemi başlıyor. Yani çalışma zamanı. Bugün değiştirmek istediğiniz ne varsa bunlarla ilgili çalışmalar yapabilirsiniz. Hem alışkanlıklarınızı değiştirmek için, hem de kendinizi yenilemek için harekete geçmeli ve karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendirmelisiniz. Venüs ile Satürn arasındaki uyumlu etkileşim, hayatınızı güzelleştirmek ve iyi yaşamak için isteklerinizi gerçekleştirebileceğinizi işaret ediyor.

Karamsarlıktan kurtulmak

Karamsarlığın altında yatan başlıca neden, yine etrafımızı çevreleyen şeylerden kaynaklanıyor. Başa çıkamayacakmış gibi algıladığımız doğa güçlerinden tutunda (Kar, fırtına, sel,vb.) farkında olmadan içine düştüğümüz sıkıntılı durumlara kadar bizi çevreleyen şeylerden umutsuzluğa kapılabiliyoruz.

Bizi çevreleyen nesneler, alacağımız tavırlardan oluşturduğumuz karaktere, duygularımızın gösterdiği çeşitlilik ve hareketliliğe kadar bizi oluşturuyor, biçimliyor, etkiliyor...

Düşünün bir, pırıl pırıl bir gökyüzü, çevremizi canlandıran parlak güneş, ışıl ışıl renk cümbüşüyle doğa bir anda sizi bulunduğunuz halden tamamen çıkartıp bambaşka bir hal içine sokuverir. Gözlerinizi kamaştırıp içinizi bir anda ısıtıverir.

Neşeyle koşuşan çocuklar, aşkın ateşiyle yanan gözler ve içimizden taşan yaşama sevinciyle yerimizde duramayacak hale gelebiliriz... Ve bir şeyler yapmak için yanıp tutuşmaya başlarız. Hayatımızı anlamlı kılacak yeni isteklerin içimizde kabardığını hissetmek, büyük bir coşku içinde atılımlar yapma arzusuna dönüşür. Veee büyük bir enerjiyle yeni atılımlarda bulunmaya hazır hale geliveririz.

İçimizden taşan bu arzuların ve geleceğe yönelik yepyeni beklentilerin oluşmasının nedeni, çevremizdeki şeylerin üzerimizde yarattığı etkiden başka birşey değil.

Çevremizde bulunan şeylerin tümü, kimi zaman tek tek kimi zaman hepsi birlikte bilincimizi etkiliyor ve biçimliyor. Düşüncelerimizin oluşmasına neden olurken, düşüncelerimizin bütün olarak değişmesine de neden olabiliyor.

BİZİM DIŞIMIZDAKİLER BİZİ ETKİLİYORLAR

Anlayışımız, alıgılamamız, değerlendirmelerimiz, beklentilerimizin altında daima ‘Şeyler’ yatıyor. Şeylerin bize yansımasıyla biçim kazanan bilincimiz, bizi bir yerden başka bir yere taşıyor.

Evet, bizim dışımızda bulunan her ne varsa, doğa olayları ve insan ilişkileri dahil hemen hepsi şuurumuzun derinliklerine kadar sızıp sonra da bizi biçimlemeye başladığını pek kolay olmasa bile anlayabiliyoruz. Ve anlıyoruz ki, kimi zaman istem dışı yaptığımız bazı davranışların kökeninde iklim değişikliklerinden tutun da, sokak lambalarına kadar bir çok unsur var.

Çölde doğmuş biri sıcağa dayanıklı olurken kutuplarda doğmuş biri de soğuklara dayanıklı olacaktır.

DEVAM EDECEK
Yazının Devamını Oku

Kararsızlık oluşabilir

22 Ağustos 2005
Yeni başlangıçlar yapmak için güçlü arzuların uyanacağı bir gün. Ancak isteklerin ortaya konması pek kolay olmayabilir. Özellikle belirli bir konu hakkında çok çeşitli isteklerin uyanması kararsızlıklara neden olabilir. Fakat Satürn’ün uyumlu etkisi sabır ve disiplin sağlayacak. Parasal konulara yönelik endişeler duyulsa bile bunları yansıtmayıp kararlı çalışmalar ortaya konulacak. Günün ilk yarısı duygular baskın olurken ikinci yarısı akıl ve mantık öne çıkacak.

Apollon tapınağında gösteri

Binlerce yıl sonra Apollon Tapınağı ilginç bir gösteriye sahne oldu. ‘Niobe’nin gözyaşları’ ve ‘Büyük İskender’in İzmir rüyası’nı canlandıran oyuncular antik kıyafetler içinde tapınağın kalıntıları arasında son derece ilginç bir gösteri sundular.

Fakat daha ilginci gösteriyi izlemeye gelenlerin çeşitliliği idi. Ve benim dikkatimi çocuklar çekti. Çocukların burada bulunması zihnimin binlerce yıl gerilere Klaros’un yaşadığı zamanlara gitmesine neden oldu.

Acaba o zamanlar tapınağa gelirken çocuklarını yanlarında getiriyorlar mıydı?

Derinleşen zihnimde görüntüler canlandı. Kadınlı, erkekli heyecanlı bir kalabalık ellerinde meşalelerle tapınağa doğru ilerliyorlar... Birden aralarında küçük çocukların da bulunduğu ve onların önemli bir toplantıya kabul edilmiş olmanın sorumluluğunu taşıyan bir edayla sessizce yürüdüklerini görüyorum.

Çocuklar çok önemli. Şimdi burada yapılacak olan töreni izlemeleri çok önemli. Öğrenmek için ve sonra büyüdükleri zaman uygulayabilmeleri için büyüklerle birlikte olmaları gerekiyor.

Zihnim tekrar bulunduğumuz çağa geri dönüyor ve annelerin kucağındaki çocuklara bakıyorum. Çocuksu bakışların ardındaki bilgiyi görüyorum. Bu bilginin ortaya çıkabilmesi annelerine bağlı.

Dolunay arkamızdaki dağların üzerinde yükseliyor. Gösterinin yapıldığı tapınağın aydınlatılması zayıf olduğu için Ay üzerimizde bütün ihtişamıyla parlıyor.

Etrafta fotoğraf çekmek için ışığın yetersiz olmasından yakınanlar var ama ben çok memnunum. İyi ki, aydınlatma zayıf diye düşünüyorum. Böylece Ay ışığında Klaros hayal gücünü tetikliyor.

Yunanlı iki müzisyenin yaptığı Antik Müzik, beni benden uzaklaştırıyor ve Antik Dönemin büyülü atmosferine doğru çekiyor.

Ay, dağların üzerinde yükselirken ben de bulunduğum yerden uzaklaşıyorum. İleride belli belirsiz seçilen basamakları andıran taşların bulunduğu yere doğru gidiyorum. Gösteriyi izleyen kalabalık arkamda kalıyor.

Gökyüzünde parlayan Ay’a bakıyorum. Kulaklarımda iki Yunanlı’nın yaptığı müzik çınlıyor. Şimdiye kadar bilmediğim başka bir duygu uyanıyor içimde. Bulunduğum zamanı ve mekanı unutuyorum. Ay ışında büyüyen gölgelerin içine bakıyorum. Gölgelerin arasında sanki beni izleyenler varmış gibi hayaller görüyorum ve heyecanlanıyorum.

Gözlerimi kapatıyorum ve müziğin beni içine çekmesi için kendimi bırakıyorum. Artık düşünce yok, hayal yok, ben yokum. Sadece müzik var.

Sonra bir ürpertiyle kendime geliyorum. Serin esen rüzgarın tenimde dolaşması içimi ürpertiyor. Oturduğum yerden kalkıp izleyicilerin izleyicilerin arasına karışıyorum.
Yazının Devamını Oku

Dolunay zamanı, meditasyon zamanı demek

19 Ağustos 2005
Gün boyunca büyümeye devam eden Ay, akşamın ilerleyen saatlerinde Dolunay konumuna gelecek. Sabahın erken saatlerinden itibaren büyümek, gelişmek ve geliştirmek istediğiniz ne varsa bunlarla ilgili çalışmalar yapmak için uygun bir gün. Hayalgücünün, sezgilerin ve yaratıcılığın yükseldiği gün içinde, sanatsal faaliyetlerde bulunabilir, yabancı kültürler ve farklı anlayışlarla uyum içinde bulunabilir, büyük fırsatlar yakalanabilir. Kova Burcunun 27 derecesinde meydana gelen Dolunay zamanı ise meditasyon yapmak için çok uygun.

Klaros’ta büyük buluşma

Bu kez İzmir yollarındayım. Antik Çağın en büyük kehanet merkezlerinden biri olan Klaros’u ziyaret edeceğim için çok heyecanlıyım.

Heyecanımın iki nedeni var. Birincisi Klaros hakkında şimdiye kadar yazılıp çizilenlerin ve anlatılanların ötesindeki bilgilere ulaşma fırsatım olduğu için.

Çünkü Antik Arkeoloji konusunda uzman olan Nuran Şahin’den çok ayrıntılı bilgiler alabileceğim ve bir kehanet merkezinin en parlak dönemde sosyal, ekonomik ve politik açıdan insanlığı nasıl etkilediğini anlayacağım.

İkincisi ise, zihinsel olarak Klaros’un kahinlerine konsantre olacak ve onları hissetmeye çalışacağım. Tıpkı onların kendi zamanlarında uyguladıkları gibi Klaros’un suyunu içip bir kehanetin içime doğmasını bekleyeceğim!

Kimbilir, bu bölgenin suyu, havası ve toprağı şuur üzerinde çok farklı bir etki yaratıyordur ve ben de şansım varsa, bu etkiden nasibimi alabilirim, kimbilir?

Topraklar aynı toprak ve buralarda çok özel titreşimler varsa, ki var olduğunu Klaros’un kendisinden önce yaşamış bir kült olan Kibele Kültü’nün üzerine kurulmuş olduğunu biliyorum, şimdi de vardır ve ben burada oturup kendi içime bakmayı ve farklı hisler yaşamayı deneyimlemek istiyorum.

Şimdiye kadar yaptığım araştırmalarda çok ilginç bir tespitte bulundum. Mabetler, mabetlerin üzerine kuruluyor. Eskiler, nereye mabet yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Zaman içinde kaybolmuş bir bilgi gibi görünse de, şimdi gelişmiş dedektör ve sonar cihazları vasıtasıyla derinlerde bulunan cevherlerin yerlerini nasıl tespit edebiliyorsak, eskilerde nereye mabet yapacaklarını biliyorlar.

Belki toprak altı cevherlerinin farklı titreşimleri, belki atmosferin o noktada farklı oluşu, belki de suyun içinde bulunan mineral ve elementler, farklı bir şuur haline neden oluyor ve bu bölgenin ibadet için uygun olduğunu saptıyorlar.

Bir çeşit Tanrıyla buluşma yeri. Farklı bir halin açığa çıktığı alan. Kişinin içsel derinliklerinin en gizli noktasına saklanan ‘Ben’i ile karşılaşacağı yer. Belki de Yunus’un ‘Bir Ben vardır bende, benden içerü’ dediği Ben ile tanışma noktası.

Bugün Ege Üni. Prof. Dr. Nuran Şahin ve diğer arkeologlar ile sohbet ettikten ve bilgiye doyduktan sonra, bu gece Klaros’ta olacağım. Apollon Tapınağında oturacak ve gökyüzünü seyredeceğim. Ay Tanrıçası Artemis’in beni kabul etmesini dileyeceğim.

Artemis, Apollon’un kardeşi ve bu nedenle beni kırmayacağını düşünüyorum.

Önemli Not: ‘1. Uluslararası Kehanet Merkezleri ve Apollon’un Anadolu Kültleri’ başlıklı sempozyum ile bu akşam Klaros’ta düzenlenecek Antik dönemde uygulanan kehanet ritüelini sembolize eden gösteriyi bazı uyanıklar para karşılığında satmaya başlamışlar. Hem de kişi başı 600 YTL talep ediyorlar. Bu organizasyonları hazırlayan Prof. Dr. Nuran Şahin bu etkinliklerin ücretsiz olduğunu, internet üzerinden satış yapanların organizasyonla ilgileri bulunmadığını bildiriyor.
Yazının Devamını Oku

Güzellikler akşama doğru ortaya çıkacak

17 Ağustos 2005
<B>G</B>ünün ilerleyen saatlerinde Venüs burç değiştirecek ve yöneticisi olduğu Terazi burcuna girecek. Üstelik Ay’ın uyumlu etkileri Venüs’ü bugün harekete geçiriyor ve ilişkiler önem kazanıyor. Tedbirli ve güven ihtiyacının yüksek olacağı bir gün. Fakat akşama doğru güzellikler ön plana çıkacak. Güzel yerlerde bulunmak, güzel yemekler ve güzel insanlarla birlikte olma ihtiyacının ortaya çıkması, ilişkilerin de güzel ve uyumlu olmasını sağlayacak.

MEKTUPLAR

‘Eskiden yayınladığınız ‘Sezgileri geliştirme’ çalışmalarını tarif ettiğiniz gibi yapmaya başlamıştım. Uzun süre uyumadan önce düzenli olarak yaptım. Uykudan önce yaptığım için çalışmayı bitirdikten sonra sakin ve rahat bir uykuya geçiyor, sabah dinç ve enerjik kalkıyordum. Sonra ara verdim. Bir süre sonra tuhaflıklar olmaya başladı.

Mesela geçen gün hiçbir çalışma yapmadan yattığım halde tam uykuya dalacağım sırada vücudumun kendiliğinden gevşemeye başladığını hissettim. Sonra, sanki film seyrediyormuşum gibi bir olayı izlemeye başladım. Şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Sonraki günlerde benzer bir durum daha meydana geldi. Uyumadığım halde sanki rüya görüyormuşum gibiydim. Yine heyecanlandım, aynı zamanda büyük bir huzur ve mutluluk hissi vardı. Uyanık haldeyken rüya görmek mümkün mü? Şaşadıklarımın bir açıklaması var mı?

RUMUZ: YÜKSELEN SEZGİ

Doğum haritanızda sezgilerinizin güçlü olduğu görülüyor. Bir de bunun üzerine sezgilerinizi güçlendirmek için bir çalışma yapmışsınız. Tabii bu yeteneğiniz iyice uyanacak. Korku duymuyor olmanız iyi işaret. Ancak, konu hakkında bilgilerinizi artırmanız gerekiyor. Böylece sezgi gücünüzü kontrol altına almayı başarabilirsiniz. Ayrıca, Kova burcunda dolaşmakta olan Neptün, bir süredir doğum haritanızdaki Ay’a uyumlu açı yapıyor ve sezgilerinizi daha da yükseltiyor. Bu nedenle aklınızdan geçen veya kafanıza takılan soruların cevaplarıyla tesadüfen karşılaşırsınız. Şuurluluğunuzu yükseltmeye ve olayları dikkatle izlemeye çalışın. Deneyimlerinizi bana yazın.

‘Büyük bir evde yaşıyoruz. Benim odam ile annemlerin yatak odası arasında büyük bir hol ve uzun bir koridor var. Geceleri odama girmeye korkuyorum ve devamlı ışığı yanık bırakarak uyuyorum. Annem ışığı açık bırakmama kızıyor. ’

RUMUZ: KORKUYORUM

Doğum haritanızda Satürn’ün Güneş’e yaptığı sert açı korkularının kuvvetli olduğuna işaret ediyor. Ayrıca, diğer gökyüzü etkileri de senin hassasiyeti yüksek biri olduğunu gösteriyor. Bulunduğun yaş da kritik dönemde olduğunu gösteriyor. Yani tam geçiş dönemindesin. Bu yaş dönemi hassasiyetin en yüksek olduğu devredir. Ayrıca, dinlediğin korku hikayeleri ve izlediğin filmler, bilinçaltını etkiliyor ve şuur üstüne korku biçiminde yansıyor. Aşırı korktuğun için de büyük bir gerilim içine giriyorsun ve bu sırada duyuların keskinleşiyor. Çok hafif sesleri bile duyar hale geliyorsun. Yaprak hışırtıları ve eşyaların genleşmesi hayal gücünü harekete geçirip, daha çok korkmana neden oluyor. En iyisi annene korktuğunu çekinmeden söyle. O sana yardımcı olacaktır. Ayrıca, geceleri hissettiğin gerilimi azaltmak için keyifli romanlar okumanı tavsiye ediyorum. Böylece uykuya dalmadan önce sakinleşmiş olursun ve korkularını susturabilirsin. En önemlisi bu dönemin geçici olduğunu da unutmamalısın.
Yazının Devamını Oku

Dikkatsizlik ve sabırsızlık kazalara yol açabilir

16 Ağustos 2005
Bugün Merkür’ün geri gitme hareketi duruyor ve günün ilerleyen saatlerinde Aslan burcunda ilerlemeye başlayacak. Böylece iletişim araçları ve haberleşmelerle ilgili sorunlar çözülmeye başlayacak. Fakat yine de karar vermek için acele etmeden, düşünerek davranılacak. Belirsizliklerin azalacağı ve isteklerin ortaya konacağı bir gün... Fakat dikkatsizlik ve sabırsızlık yüzünden kazalar olabilir ve tartışmalar büyüyebilir. Sabırlı davranmak ve olayların gelişmesini beklemek gerekiyor.

Öğrendiklerimiz bizi değiştiriyor

İçinizde kuvvetle hissettiğiniz ve sebebini tam olarak kavrayamadığınız değişim arzularının nedeni, şimdiye kadar öğrendiklerinizin birikiminden başka bir şey değil. Bilgilerin böylesine büyük bir hızla ardı ardına ortaya çıktığı bu dönem içinde daha bir tanesini kavrayamadan, içimize sindiremeden bir diğeriyle karşılaşıyoruz. Keşiflerle karşılaştığımız zaman büyük bir heyecan duyuyoruz. Öğrendiklerimiz, bizi nasıl etkiliyor? Nasıl biçimliyor? Davranışlarımıza nasıl yansıyor?

Anlamını kavramadan öğrendiğimiz o kadar çok şey var ki... Fakat, bütün ‘şeyler’ bizi biçimliyor. Öğrendiklerimizin tümü, yaşam şeklimizi oluşturuyor. Tüm bunlar anlamasak bile bilinçaltımızı harekete geçirip ortaya koyduğumuz davranışları etkiliyor.

Her gün farklı bir bilginin oluşturduğu yepyeni bir durumla karşılaşıyoruz. Ya da öğrendiğimiz bu bilgiler, o anda durum değişikliğine neden olmayıp bir işimize yaramasa bile kafamızın içinde bir yerlerde birikiyor. Ve farkında olmadan biriktirdiklerinizin sonucunda oluşan potansiyel enerji harekete geçiriyor, siz nedenini anlayamadığınız istekler duymaya başlıyorsunuz.

Keşifler sonucu ulaşılan bilgilerin üzerinde düşünen ve anlamını kavrayan birinin, öğrendiklerini kullanacağı ve pratik hayatına şuurlu bir biçimde yansıtacağı açıkça görülüyor. Böylece, değişen bilgilerle birlikte kendi içindeki değişikliği ‘şuurlu’ olarak gerçekleştireceği için, çok daha sağlıklı bir gelişim içinde bulunacaktır.

Halbuki, bilginin anlamını kavramamış olanlar, bu değişim sürecini sancılı bir biçimde yaşamaktadır. Kesintisiz hareketin parçası olan insan, dahil olduğu topluluğun içindeki yerinde hareket ettiği gibi aynı zamanda toplulukla birlikte birlikte devinmekte. Bu nedenle de ister anlamış olsun ister hiç kavramamış olsun, evrensel yasaların doğrultusunda devinmeye devam edecek.

Evrensel yasa, makro kozmostan mikro kozmosa kadar her planda aynı. Ve insan, kozmosun bir modeli. Ve kozmosu çözdükçe kendisini de çözeceği, çok basit bir mantıkla anlaşılıyor.

Yıllardır kesin gözüyle bakılan bilgiler ve kitaplara geçirilen, değişmez denilen yasaların değişmesiyle birlikte elbette ki düşüncelerimiz ve hayata bakışımız da değişecek.

Eski kitapların hükmünü geçersiz kılan keşifler, yeni kitapların yazılmasına neden olduğu gibi bizim de algılamalarımızın değişmesine neden olacak.

Dünyayı böylece daha farklı görüp, eskisinden daha farklı değerlendireceğiz. Ve bütün bunlar davranışlarımıza istemesek bile yansıyacak. Nedenini çözemediğimiz, içinden çıkamadığımız, bize neler olduğunu telaşla düşündüğümüz, değişim arzularına neden olacak.

Böylece, kalıp halinde ezberlediğimiz kuralların değişmesiyle birlikte artık zihnimizin içindeki kalıplardan sıyrılabilir, daha açık ve net bir algılama içine girerek bilgileri kavrayabiliriz. Böylece ‘Kozmik Yasalar’ın bizim için de aynı şekilde çalıştığını öğrenebiliriz.
Yazının Devamını Oku

Çok büyük değişimlere hazırlıklı olun

15 Ağustos 2005
Kendinizden memnun olacağınız bir gün. Bilinç ile bilinçaltının uyumlu olacağını işaret eden gökyüzü, aynı zamanda çok büyük değişimlerin meydana geleceğini gösteriyor. Şahsiyetini ortaya koymak isteyenler için uygun bir gün. Ancak fikirlerinizi, projelerinizi ve planlarınızı anlatmak için pek uygun değil. Özellikle kıskançlıklar ve düşmanca tavırlar ortaya çıkabilir ve daha başlamadan projeler bitebilir veya aksaklıklar olabilir. En iyisi planlarınızı uygulamaya başlamadan önce anlatmamak.

Mükemmel olmanın yolu

Kusursuz ve mükemmel olmayı başkalarına bırakın ve kendinizi kusurlarınızla sevmeyi deneyin. Aslında kusurlarımız bizi diğerlerinden farklı kılan taraflarımızdır.

Bir yandan diğerleriyle aynı olmak için gayret gösteren insan, diğer yandan farklı olmak ve özel olmak ister. Bu bir çelişki gibi görünse de, mükemmel bulduğumuza benzemeye çalışırken, farklı yönlerimizi keşfederiz ve çelişkinin yarattığı gerilim, isteklerimizi gerçekleştirmemizi sağlar.

Tabii bu gerilimi olumlu enerjiye çevirebilmek için o sırada kendimizi kabul etmemiz gerekiyor. Yani farkına vardığımız diğerlerine benzemeyen yönlerimizi! Bunları kusur olarak algılamak yerine özel olmayı sağlayan, bizi farklı kılan özellikler olarak değerlendirmeyi öğrendiğinizde, mükemmellik yolunda ilk adımı atmış olursunuz.

Herkes aynı olduğu zaman kusur ya da mükemmellikten söz edemezdik. Bir şeyi daima başka bir şeye göre kıyaslayabilmek için birbirinden farklı olması gerekiyor. Mesela herkes eşit ölçüde kuvvetli olsaydı, bunun manası kalmazdı. Zayıf veya kuvvetli derken başka birine göre kuvvetli, bir başkasına göre zayıf olandan söz edilir. Tek başına kuvveti tarif etmek ise mümkün değil. ‘Hadi canım, bu kadar basit bir tarifi neden yapamayalım’ dediğinizi duyar gibiyim. İyi o zaman; düşünmeye başlayın.

Kuvvet nedir?

Kaldırdığınız ağırlıklar, aldığınız sorumluluklar, zorluklar karşısında gösterdiğiniz direnç ve benzeri sayabileceğiniz her şey, diğer şeylere göre ölçülen değerler, kuvvetin tarifi değildir. Bir şeyin, diğer bir şeye göre yapılan kıyaslamasından öteye bir tarif yapılabilir mi? Bizim içinde yaşadığımız sisteme göre bunun cevabı ‘Hayır’ olacak.

Fakat ‘kuvvet’ hissedilebilir. Bunun için kendi içinize bakmayı öğrenmelisiniz. Ancak hissetmeyi başardığınız zaman da tarif edemezsiniz. Fakat hissettiğiniz bu güç, mükemmeldir.

Başkalarına benzemeye çalışmak veya farklı olmaya çalışmak, boşuna bir uğraştır. Fakat aynı zamanda bizi geliştirebilecek bir çalışmadır. Çünkü başkaları sayesinde kendimizi anlarız. Başkalarının kusurları veya mükemmel saydığımız özellikleri ortaya çıkardığımız zaman, kendi özelliklerimizi kavrarız. Fakat bütün bu uğraşlar bizim mükemmel olmamızı sağlamaz. Sadece uzaydaki yerimizi tespit etmemizi sağlar, ki başlangıç için ihtiyacımız olan bir işarettir. Böylece yolumuzu bulabilir, ilerleyeceğimiz yönü tespit edebiliriz. Bundan sonra yapacağımız çalışmaların tümü başkasına göre değil sadece kendimize göre olmalı. Kendi gücünü keşfettikten sonra kendi gücünün daha üstüne çıkmaya çalışmak... Kendi yeteneklerini geliştirmek ve kıyaslamalar başkasına göre değil kendine göre olmalı. Yani bir yıl önceki ‘ben’ ile şimdiki ‘ben’i kıyaslamak, kişinin mükemmellik yolunda ilerlediğini gösterir.
Yazının Devamını Oku