Yasemin Boran

Anlaşılmaz Yengeçler

22 Haziran 2006
Bir Yengeç’in niye alındığını, neler olduğunu anlamanız mümkün değildir. Ve davranışlarından bir şeyler çıkartmanız da mümkün olmayacaktır. Çünkü onun hayatına giremez, onun baktığı gibi göremez ve bunun sonucunda da anlayamazsınız.

Hele aşık bir Yengeç’i anlamak daha zordur. Aşık bir Yengeç, kendi duygu havuzunda boğulurken size dönüp "Nasıl istersen" diyebilir. Hem de için için kahrolurken bildiğiniz gibi yapmanız için neredeyse sizi teşvik eder bir görünüm sergiler. Öte yandan yapmamanız için düpedüz dualar edip yakarmaktadır.

Sadece kendi için yaşayan biri gibi davranır. Sanki, kendisinden başka hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi. Doğuştan var olan kabuğunu daha da kalınlaştırmanın yollarını arar gibi.

Haksız da sayılmaz. Çünkü, kabuğun altındaki o kadar yumuşak, o kadar kırılgandır ki, ne kadar kolay incindiğini sadece kendi bilir ve kabuğunu kalınlaştırdıkça kalınlaştırır. Halbuki onun bütün derdi anlaşılmaktır. Bütün bunların sadece bir kabuk olduğunu içindekinin ne derece naif ve kırılgan olduğunu anlayacak birilerine ihtiyacı vardır. Ve bunu bildirmenin çeşitli yollarını da bulur. Şiirler, şarkılar, resimler ve anlaşılmaz sürprizlerle kendisini ifade etmeye çalışır.

Tıpkı Yengeç burcunun idarecisi olan Ay gibidirler. Nasıl ki, Ay’ın bir görünür yüzü vardır. Işıklı, duyguları harekete geçiren, anlaşılır ve aydınlık yüzü ile bilinmeyen tamamen karanlıkta kalan diğer yüzü.

Zaten karanlıkta kalan yüzünü bilmek ve anlamak hiçbir biçimde mümkün değildir. Fakat, görünen ve bilinen yüzünün de çok anlaşılır olduğu söylenemez. Tıpkı, Ay’ın hareketleri gibi büyüyen, küçülen ve tamamen kaybolan ışıltıları gibi Yengeçler de davranışlarında değişkenlik gösterir. Ve onlarla birlikte yaşasanız bile hayatının içine girmeyi başaramazsınız. Sadece hayatına girdiğinizi zannedersiniz. O sizi istediği kadar içeriye alır ve kabuğunun arasından ışıltılarını gösterir.

Bir Yengeç’e ulaşmayı başardığınız zaman inanılmaz bir romantizmle karşılaşabilirsiniz. Çünkü bir Yengeç isterse, karşısındaki kim olursa olsun, isterse katı bir toprak bile olsun, kendi gizemli dünyasında öyle bir uçurur ki, dünyanın bütün gerçeklerini tamamen unutabilirsiniz. Ayaklarınız tekrar yere dokunduğunda yaşadığınızın bir rüya olup olmadığını anlamanız hayli zaman alabilir. Çünkü, Yengeçler’in gerçeklerle düşleri birbirine kaynaştırmakta özel bir yetenekleri vardır. Ve Zodyak’ın hiçbir burcu bu konuda daha kabiliyetli değildir.

Sıcak ilişkiler

Güneş burç değiştirdi ve Yengeç Burcunda dolaşmaya başladı. Böylece Yengeçler’in dönemi de başlamış oluyor. Ev ve aile konularının gündeme geleceği bu dönem içinde bilinçaltının uyanacağını işaret eden gökyüzünün konumu güvenli ve korunmalı bir ortam ihtiyacının açığa çıkacağını gösteriyor. Bugün Boğa Burcunda dolaşan Ay öğleden sonra Merkür ve Venüs’ü harekete geçirecek. İstekler kolay ve güzel ifade edilecek, ilişkiler sıcak ve olumlu olacak. Aile toplantıları ve yapılacak organizasyonlar eğlenceli ve keyifli geçecek.
Yazının Devamını Oku

Çok ilginç bir karşılaşma (2)

21 Haziran 2006
Karşımdaki kadına dikkatle baktım. İsimleri hatırlamasam bile göz hafızam kuvvetlidir. Her şey değişse bile bakışlar değişmez ve bakışların derinliğinde bulunan, adını koyamadığım bir şey onu tanımamı sağlar.

Karşımda duran kadını ilk kez gördüğüme eminim. Ama tuhaf bir durum var. Aynı zamanda çok derinlerden gelen bir biliyor olma duygusuna sahibim. Hiç tanımadığım bu kadını aynı zamanda biliyorum fakat ne olduğunu bilemiyorum.

Hafifçe gülümseyip "Beni tanımadın mı" dedi.

İşte o an iliklerime kadar ürperdim. Oradan kaçmak, uzaklaşmak için dayanılmaz bir arzu duyuyor, fakat yerimden kıpırdayamıyordum. Konuşacak halim kalmamıştı. Sanki tansiyonum düşüyordu.

Eyvah, dedim kendi kendime. Şimdi bayılmanın sırası değil. Gözlerim kararmaya başladı. Bu kadını tanıyordum. Küçük bir çocukken bu kadınla oynadığımı hatırlıyorum. Düş mü, gerçek mi olduğunu bilemediğim bir oyunun içinde bu kadın vardı. Nasıl da unutmuştum. Fakat imkansız diye düşündüm. O kadın olamaz. Karşımda duran kadın ile çocukluğumdaki kadını zihnimde karşılaştırmaya çalıştım. Aynı kadın. Hayır, hayır olamaz. Çünkü o zamanlar ben çocuktum. Aradan yıllar geçti. Hiç değişmemiş.

Neler oluyor? Zaman, mekan ve bildiğim her şey kayboluyor. Kim olduğumu unutuyorum. Sanki etrafımda bulunan her şey yavaş yavaş eriyor ve derin bir karanlığın içine doğru yuvarlandığımı hissediyorum.

Bu halin ne kadar sürdüğünü bilemiyorum ve karanlıkların içinden bir ses duyuyorum. Karanlık dağılmaya başlıyor ve kendimi yerde buluyorum. Üzerime eğilmiş olan adamı görüyorum.

"Nihayet kendine geldin. İyi misin, neyin var" diye kalkmama yardım ediyor. Yavaşça kalkıyorum ve ne olduğunu anlamak için adama bakıyorum. Enerjim yükseliyor. Adam bana iyi geliyor. Sonra kadını soruyorum. Adam endişeyle bana bakıyor ve sokakta ikimizden başka kimsenin olmadığını, benim düştüğümü görünce yardıma geldiğini söylüyor. Böyle bir sokakta tek başıma dolaşmamam gerektiğini söylerken tekrar ürpermeye başladığımı hissediyorum.

Adama teşekkür edip arabama biniyorum. Arabayı çalıştırıyorum. Sonra pencereyi açıp adama tekrar teşekkür etmek için baktığımda adamın olmadığını görüyorum. Bu kadar çabuk nereye gitmiş olabilir diye düşünürken arabayı hareket ettiriyorum. Merakım artıyor ve hemen oradan uzaklaşıyorum.

Sert tepkiler

İlginç gelişmelerin ortaya çıkacağı bir gün. Bilinçaltını tetikleyen olaylar şimdiye kadar üzerinde durulmayan ve sorgulanmayan konuların gündeme geleceğini işaret ediyor. Özellikle büyük kalabalıklar ve farklı kültürlerin kendilerini ortaya koymak için harekete geçeceğini işaret eden gökyüzünün konumu, baskı yaratan olaylara karşı sert tepkilerin oluşabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda güvende olmak ve kendini korumak amacıyla sert tedbirler alınabilir.
Yazının Devamını Oku

Çok ilginç bir karşılaşma

20 Haziran 2006
Geçenlerde yaşadığım bir olayın etkisi hálá devam ediyor. Fakat şaşkınlığım azaldığı için artık anlatabilirim. Zamanı tam olarak kestiremiyorum fakat gölgelerin uzadığı bir vakitte İstanbul’un hiç bilmediğim bir sokağında ilerliyorum. Arabamı park ettiğim yere tam gelmek üzereyken ensemdeki tüylerin kabardığını, nedensiz bir ürpertinin bütün bedenimi sardığını hissettim. Görmediğim ve bilmediğim fakat tehditkar bir şeyin civarda olduğu duygusu uyandı. Çevreme dikkatle bakmaya başladım. Fakat bir şey görünmüyordu. Sonra ilerideki köşede gölgelerin arasında duran adamı gördüm. Rahatsızlığım arttı.

Aslında adam öylece duruyordu. Hiçbir gariplik yoktu. Fakat ben adamı gördüğüm anda içimdeki alarm zilleri öyle bir çalmaya başladı ki, kontrol edemeyeceğim duygusuyla adımlarımı hızlandırdım. Arabaya doğru neredeyse koşar adım ilerlemeye başladım. Bu sırada adam da bana doğru ilerlemeye başladı. Belki de sadece yürüyordu ve ben onun yolu üzerinde idim fakat bunları düşünecek halim yoktu. İçimdeki nedensiz korku büyümeye başlamıştı.

Bir an için durdum, derin bir soluk aldım. Kendime "Sakin ol Yasemin" dedim ve yürüdüm. Arabaya ulaşmama birkaç adım kalmıştı ki, tam arkamda bir ses işittim.

Hiç beklemediğim bu sesle birlikte olduğum yerde öylesine bir sıçramışım ki, neredeyse düşüyordum.

Karşımda iyi giyimli bir kadın duruyordu. Çok tuhaf gözleri vardı ve bakışları sanki gözlerimden içeri akıyor ve beynime ulaşıyordu. Tüylerim diken diken olmuştu. Aslında dışardan bakıldığında hiçbir tuhaflık yoktu. Ve ben neden kendimi böyle hissettiğimi bir türlü anlayamıyordum. Çünkü kadının bakışları beni rahatsız ediyordu fakat içimin en derinliklerinden yükselen bir ses, "Sakin ol, bir şey yok" diyordu. Fakat ben sakin olamıyordum. Derin bir soluk aldım ve neler olduğunu anlamaya çalıştım.

Hiç tanımadığım bu kadın adımla sesleniyordu. Beni tanıyordu ve bir şeyler söylüyordu. Aslında bunda olağanüstü bir şey yoktu. Tanımadığım insanların beni tanımasına ve adımla seslenmelerine alışmıştım fakat o dakika beni tanıyabileceğini hiç düşünmediğim için daha dikkatle bakmaya başladım.

(Devam edecek)

Yeni projeler

Radikal değişiklikler gereken durumlar ortaya çıkabilir ve finans konularına yönelik endişeler uyanabilir. Ancak bugün yeni atılımlar yapmak ve projeleri başlatmak için kuvvetli arzular uyanacak. Ev ve emlak konularına yönelik yeni projeler geliştirilebilir ve yeni tedbirler oluşturulabilir. Baskı uyandıran durumlarla başa çıkmak için fikir birliği yapılacağını işaret eden gökyüzünün konumu sert olaylar karşısında tedbirli davranılacağını gösteriyor. Aşk açısından ise ilginç gelişmelerin meydana geldiği bir dönem.
Yazının Devamını Oku

Babamı özlediğimi anladım

19 Haziran 2006
Dün Babalar Günü’ydü ve ben bu yazıyı Babalar Günü’nde yazıyorum ve beni saran tuhaf duyguyu sizlere aynen aktarıyorum. Bugün duygularım öylesine derinleşti ki, şimdiye kadar hissetmediğim bir özlemin içimde büyüdüğünü anlıyorum. Böylece özel günlerin anlamını kavrıyorum. Yoksa dikkatimi yönelttiğim dünya ve dünyanın işleri öylesine sarıp sarmalamış ki beni, Babalar Günü olmasa babamı kim bilir hangi olay veya nedenle ve ne zaman hatırlayacaktım, bilemiyorum. Ve babamı ne kadar özlediğimi de bilemeyecektim. Daha doğrusu kendimi bilemeyecektim.

Evde yalnızım. Tek başıma babamı düşünüyorum. Birlikte geçirdiğimiz günler canlanıyor, öylesine yoğun ve neredeyse dokunacakmışım gibi belirginleşiyor. Sonra zihnimde uyanan ve canlanan hayali dağılırken duygularımın yoğunluğu içinde bir boşluk oluşuyor.

Midemin altından başlayan bir burkulma hissiyle kasılıyorum. Giderek yükselen ve beynime doğru hücum eden, titreşerek kasılan organlarımı hissediyorum. Sanki kalbimin olduğu yerde düğümleniyor ve beni hareketsiz bırakıyor. Anlıyorum. Özlemin yarattığı kimyasal değişimin fiziksel olarak nasıl açığa çıktığını kavrıyorum.

Dışarı çıkmalıyım. Bu halimi değiştirmeliyim. Ama gerçekten değiştirmek istiyor muyum? Sanırım bu hali tecrübe etmek, çok canımı acıtsa bile hoşuma gidiyor. Değiştirmek istemiyorum. Mezarlığa gitsem mi, acaba diye bir fikir yükseliyor. Fakat bundan da çabuk vazgeçiyorum. Babam mezarlıkta değil ki, toprağın altında olmadığını yüreğimin derinliklerinde hissediyorum. Üstelik babamı hissetmek için mezarlığa gitmeye ihtiyacım yok benim. Biliyorum.

Şimdi biraz daha derinleşebilirim ve beni bu denli etkileyen duygunun ne olduğunu anlamak için kendime izin verebilirim.

Evet, böyle bir hal yaşıyorsanız, bu hali değiştirmek veya bundan kaçmak yerine kendinize anlamak için izin vermelisiniz. Ve böyle düşündüğünüz zaman acınız hafifliyor. Şuurunuz açılıyor ve açığa çıkan duygunun şuurunuzda farklı bir hal yaratmasıyla birlikte algılamanız değişiyor. Ve anlamaya başlıyorsunuz.

Alışkanlıklar değişecek

Güç savaşlarını tetikleyen durumlar ortaya çıkabilir. Çok büyük istekler ve olabileceklerin üzerinde beklentilerin yaratacağı gerilim projelerin gerçekleşmesini zorlaştırabilir. Özellikle büyük çaplı organizasyonlar ve uluslararası ilişkilerde ortaya çıkabilecek karışıklıklar, gücün ortaya konuluş biçimini etkileyecek ve şimdiye kadar uygulanan tarzın ve alışkanlıkların değişmesi için zorlayacak. Küçük organizasyonlar ve evle ilgili projeler olumlu gelişecek ve isteklerin ortaya konulması kolay olacak.
Yazının Devamını Oku

Akupunktur ve hastalık anlayışı

16 Haziran 2006
Akupunktur, M.Ö.3000’li yıllarda yaşamış olan Efsane İmparator’dan günümüze ulaşmış bilgelik dolu bir tedavi sistemi. Çinliler "Cen Ciu" diyorlar. Akupunktur ismi Batılılar tarafından ortaya konmuş. Latince "iğne anlamındaki "acus" ile "batırmak" anlamındaki "punctura" sözcüklerinden oluşuyor.

Çin tıp anlayışına göre, tüm evrene yayılmış Çİ adlı bir enerji denizinin içinde yaşıyoruz. Çİ, tüm canlılığın ölçüsü. Bir insanın Çİ enerjisi üç yoldan sağlanıyor: Birincisi, doğum sırasında herkes belirli bir Çİ enerjisi potansiyeli ile doğuyor. İkincisi, soluduğumuz hava ile Çİ enerjisi sağlanıyor. Üçüncüsü, yediğimiz ve içtiğimiz besinlerle Çİ enerjisi alıyoruz. Bütün bunların dengeli ve kaliteli olması sağlık durumumuzu etkiliyor.

Çİ enerjisi tüm vücudumuzu saran bir iletim sistemiyle tam otuz iki hat üzerinde dolaşıyor. Çİ’nin bu dolaşımı kesintisiz sürüyor. Çin tıbbına göre, bu dolaşımdaki bir tıkanıklık ya da aşırılık, o enerji hattıyla ilgili organlarımızda hastalık durumu yaratıyor. Bu hatlar üzerinde adeta bir vanaya benzetebileceğimiz akupunktur noktaları bulunuyor. Bu hatları ve üzerindeki akupunktur noktalarını iyi bilen bir akupunktur uzmanı, belirleyeceği noktaları iğneleyerek enerji dolaşımını yeniden düzenliyor. Bunun sonucunda hastalık belirtileri azalıyor ya da ortadan kalkıyor.

Akupunktur doktorları, genellikle belirli bir tek hastalıkla uğraşmak yerine vücudun genel sağlık durumuyla ilgilenirler. Hastalığın önlenmesi en büyük idealdir. Bunun için de koruyucu tedaviye çok önem verilir. En eski akupunktur kitabındaki şu bilgi çok çarpıcıdır: "Oldukça ilerlemiş hastalıkları tedavi etmek, susadıktan sonra kuyu kazmaya başlayan ya da savaşa girdikten sonra silahına davranan kişilerin davranışına benzer."

YİN-YANG DENGESİ

Çinlilere göre evrende birbiriyle dengede olan iki güç var: YİN ve YANG. Birbirine karşıt olan bu iki güç, aynı zamanda birbirini dengeliyor. Evrende var olan her şey bu iki güce göre sınıflanır. Örneğin Kadın YİN, Erkek YANG’dır. Birbirlerini tamamlarlar. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kadın, yarısı erkektir. Örnekleri biraz daha çoğaltırsak Ay YİN, Güneş YANG; yer YİN, gök YANG; gece YİN, gündüz YANG’dır. YİN ve YANG güçlerini simgeleyen ünlü sembol, evrendeki her şeyde var olan iki karşıt gücün birbirini nasıl tamamladığını ve diğeri olmadan öbürünün var olmayacağını açıklar.

Tedbirli olun

Gerilim duygusu azalıyor ve fantastik hayaller ortaya çıkıyor. Bugün ilham ve yaratıcılığın yükseleceğini işaret eden gökyüzünün konumu olayların görünen kısmından daha fazlasını ortaya koyabilir. Bilinen ve ortaya konulanın ötesine duyulan ilgi, gizli kalmış veya özellikle gizlenmiş olan durumların ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi aynı zamanda olmayan durumların da olmuş gibi ortaya konulmasına neden olabilir. Buna bağlı olarak ortaya çıkabilecek yanılgılara karşı tedbirli olmak gereken bir gün.
Yazının Devamını Oku

Duruşunuz sizi ele veriyor

15 Haziran 2006
Duruşunuza hiç dikkat ettiniz mi? Elbette aynaya bakar ve kendimizi inceleriz. Fakat, sadece nasıl göründüğümüze bakarız. Ve aynadaki yansıma görmek istediklerimizden ötesini göstermeyeceği için yanılırız. Peki bedenimizin farkına nasıl varacağız?

Çoğu zaman sürekli oturmaktan ya da aynı biçimde durmaktan belimiz, bacağımız ya da sırtımız ağrır ve böylece duruşumuzun hatalı olduğunu hissederiz. Fakat, sırtımız ya da herhangi bir yerimizde beliren ağrıların işaretini duruşumuza bağlamayıp "Bugün çok yoruldum" şeklinde yorumlarız. Aslında yorgunluğumuzun ve ağrılarımızın nedeni duruşumuzun bozukluğundan kaynaklanmaktadır.

Üstelik, ayakta yahut otururken bedenimizin aldığı şekil sadece ızdırap verici ve yorucu olmasının dışında karşımızdaki kişilere de nasıl biri olduğumuzu, neler hissettiğimizi anlatır.

Mesela, yeni tanıştırıldığınız biri karşınızda kamburunu çıkarmış, boynunu bükmüş bir halde duruyorsa, onun hakkında ne düşünürsünüz?

Hayatından bezmiş, kendine güvenmeyen, düpedüz zavallı biri olduğunu düşünmekten kendinizi alıkoyamazsınız. Ve önemli bir konuda son derece yetenekli olduğunu söylemiş olsalar bile içinizden ona sorumluluk vermek gelmez. Çünkü, sizin üzerinizde güven uyandırmaz.

Peki, ya siz? Çalışırken, otururken, yürürken nasıl duruyorsunuz? Omuzlarınızı düşürmüş, bedeninizi salıvermişken, kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Böyle bir haldeyken yüksek bir performans gösterebilmeniz mümkün mü? Kendinizi iyi ve güçlü hissetmeniz mümkün değil. Kendinizi iyi hissetmediğiniz zaman hem karşınızdaki kişiye kendinizi doğru ifade edemezsiniz, hem de yapacağınız işte başarılı olamazsınız. Yani duruşunuz hem sağlığınızı, hem de başarınızı ciddi boyutlarda etkiliyor.

Sabah evden çıkmadan önce aynaya dikkatle bakın. Kendinizi karamsar ve yorgun hissettiğiniz zaman bakışlarınız sönük, yüzünüzün çizgileri iyice belirginleşmiştir. Hemen elinizi yüzünüzü soğuk suyla yıkayın. Hatta mümkünse ılık bir duş alın. Sırtınızı dikleştirip omuzlarınızı doğrultun. En sevdiğiniz elbiseyi giyin ve aynanın karşısına geçip kendinizi yeniden inceleyin. Bu arada hoşunuza giden sevdiğiniz konuları düşünün. Yüzünüzün ifadesi değişti, değil mi? Güzel olan şeyleri görmeye çalışın. Gün boyu duruşunuza dikkat edin. Kendinizi bırakmayın.

İlginç buluşlar

Astrolojik açıdan son derece zorlayıcı olayların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu, özellikle finans konularında önemli dalgalanmaların olabileceğini gösteriyor. Meydana gelen olaylar yargı organları ve yasalarla ilgili yeni düzenlemelerin yapılması için zorlayabilir. Güzellik sektöründe ortaya çıkan sorunlar dikkat çekici olacak. Aynı zamanda estetik ve güzellik konusunda ilginç buluşlar şaşırtıcı olacak. Gökyüzünün konumu, günün ilerleyen saatlerinde hırsızlık olaylarıyla ilgili endişelerin artabileceğini işaret ediyor.
Yazının Devamını Oku

Hayatın sırrı

14 Haziran 2006
Aslında sır falan yok. Her şey ortada, görünür, açık seçik ve çok basit. Fakat, çağımızın insanı, geliştirdiği medeniyet sonucunda her şeyi öylesine karmaşık hale getirmiş bulunuyor ki, düşünce sistemi de aynı doğrultuda çalışıyor.

Onca hesap, kitap ve karışıklık içinde gözünün önünde duranı algılayamıyor. Çünkü, öğrenmemiş. Çünkü, bilmiyor.

Öğrenmediğiniz ve de bilmediğiniz şeyi göremezsiniz. Görseniz de anlayamazsınız.

Anlamadığınız bir şey de işinize yaramaz.

Sadece DNA’larınıza işlenmiş bilgiyi, yaşam bilgisini arar durursunuz. Umarım bir gün bulursunuz.

Aslında genlerimizde bu bilgi var. Atalarımızdan bize miras olarak kalan çok değerli bir bilgi. Zaman zaman içimizde bir şeyler kıpırdanıp açığa çıkacakmış, gibi oluyoruz. Hissediyoruz.

Karşılaştığımız bir olay ya da şey, bize bu bilgiyi hatırlatır gibi oluyor. Fakat beynimizi, geliştirdiğimiz medeniyetin bilgileriyle öylesine doldurmuş haldeyiz ki, bir çeşit çöplüğün arasından bir türlü çıkartamıyoruz.

BİLGİ ÇÖPLÜĞÜ

Kısacası, bilgi çöplüğünün içinde kaybolmuş bir haldeyiz. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bile ayırt edemeyecek hale gelmişiz. Bu durumdaki bir insanın anlamasını, algılamasını, yakalayabilmesini bekleyemeyiz. Ne kendisini, ne de sahip olduğu yetenekleri...

Hem de sözünü etmiş olduğumuz "basit" olanı algılamak, böyle bir karmaşa içinde mümkün değil.

Şayet hayatın sırrını yakalamak istiyorsanız, önce gerekli, gereksiz pek çok bilgiyle doldurduğunuz beyninizi boşaltacaksınız. Sonra, dönüp bulunduğunuz yere bakacaksınız. Sizde uyandırdığı duyguları yakalamaya çalışacaksınız.

Daha açık söylemek gerekirse, saf halde bulunmanız gerekiyor. Kayıtlardan, şartlardan, sizi sımsıkı maddeye, vazgeçilmez hale getirdiğiniz değerlere bağlayan zincirlerden kurtulmanız gerekiyor.

Ancak bütün bunları yaptıktan sonra ayağınızı bastığınız toprağa, dokunduğunuz yaprağa, doğmakta olan güneşe, pırıldayan çiçeğe, büyümekte olan çocuklara ve kendinize bakmalısınız. Böyle bakmayı başarabilirseniz anlayacaksınız ve başka biri olacaksınız.

Kuvvetli arzular

Dışarıdan gelen baskılar sonucunda kişinin kendisini ortaya koyması için kuvvetli arzular uyanacak. Bu arada yeni tedbirler geliştirmek ve kararlar almak için harekete geçmek mümkün. Sürpriz gelişmelerin meydana geleceğini işaret eden gökyüzünün konumu hem aşk, hem de parasal açıdan yeni atılımlarda bulunulabileceğini gösteriyor. Güzellik sektörü, emlak ve finans konularına yönelik ilginç kararlar alınabilir.
Yazının Devamını Oku

Ankara’da bir seminer

13 Haziran 2006
Serin bir bahar sabahı. Yağmur yağacak gibi görünüyor ve belki bir yerlere yağıyor. Öğlene kadar bütün işlerimi bitirmeliyim. Yoksa öğleden sonra Ankara’ya giden uçağı kaçırabilirim.

Arada bir görünen güneş sanki bana "yapabilirsin" diyor ve nihayet Sabiha Gökçen Havaalanı’na doğru yola çıkıyorum. Trafik var. Telaşlanıyorum ve tam bu sırada gökkuşağının oluşmaya başladığını görüyorum. Bütün endişelerimden sıyrılıp asistanım Ümran’a "Bu bir işaret" diyorum. Her şey çok güzel olacak!

Ankara’da bizi güneşli bir hava karşılıyor. Pırıltılı gökyüzü bütün karışıklıkları siliyor ve kendimi müthiş iyi hissediyorum. Son derece sakin ve keyifliyim. Ve bu keyfimi hiçbir şeyin kaçırmasına izin vermeyeceğim. İşte, sır burada. İnsanın duyguları, yaşayacaklarını belirliyor. Ben güzel duygular içindeyim. Bu demektir ki, her şey yolunda gidecek!

Ankara Hilton Oteli’ne doğru gidiyoruz. Ertesi gün yöneticiler ve yönetici asistanlarından oluşan bir gruba seminer vereceğim. Çok heyecanlı ve telaşlı olmam gerek. Fakat bende telaştan eser yok. Seminer saati geliyor ve çok güzel bir kalabalığın beni beklediğini görmek heyecan uyandırıyor.

Üst düzey yöneticilerin ve yönetici asistanlarının katıldığı seminer çok güzel bir kalabalıktan oluşuyordu. Doğrusu böylesine bir katılım beklemiyordum. Aniden yaşam enerjimin yükseldiğini hissediyorum ve konuşmaya başlıyorum.

Astrolojinin felsefesi ve gelişim sürecinin ardından Haziran ayının zor bir dönem olmakla birlikte aynı zamanda insanların içsel potansiyellerini keşfedecekleri fırsatları da içinde barındırdığını anlatıyorum.

Dakikalar ilerledikçe ilginin yoğunlaştığını görmek, bildiğim ne varsa hepsini anlatmak için beni harekete geçiriyor. Dünyanın içinde bulunduğu süreç ve bu sürecin içinde bulunan Türkiye ve asıl olan "insan"ın bu değişim sürecini nasıl yönlendireceği konusuna astrolojik açıklamalar getirirken, 2008 yılına kadar çok önemli bir zamanın içinde bulunduğumuzdan söz ediyorum. Ve tabii ilişkiler ve aşk, seminerin önemli bölümünü oluşturuyor.

Artık konuşmayı bitirmem gerektiğini hissediyorum. Bu seminerin bitme vakti geldi. Tekrar geleceğime söz veriyorum. Anlatacak daha pek çok şey var. Bizleri bir araya getirdiği için Hilton yöneticilerine teşekkür ederek veda ediyorum.

Güven ihtiyacı yükseliyor

Son derece hareketli bir gün. Özellikle iletişime yönelik gelişmeler heyecan uyandıracak. Fakat son derece tedbirli ve kararlı bir tavır sergilenerek ortaya çıkabilecek karışıklıkları dengelemek mümkün olacak. Bugün meydana gelen olaylara daha derinden bakılabilir ve geçmişte yaşanılanların bugün önem kazandığı anlaşılabilir. Güven ihtiyacının yükselmesi ve tedbirli davranmak için güçlü duyguların uyanmasıyla birlikte öfke ve şiddet uyandıran istekler yatıştırılabilir.
Yazının Devamını Oku