27 Mayıs 2006
Bir türlü çözemediğiniz problemlerinizin üstesinden yine kendiniz gelebilirsiniz. Bunu yapabilmenin aslında çok basit bir yöntemi var. Günlük yaşamda zaman zaman çözümleyemediğimiz, sonuçlandıramadığımız ya da anlamadığımız durumlarla karşılaşırız.
Bazı insanlar içgüdüsel yöntemler geliştirip uygular ve kendilerini rahatlatmayı başarırlar. Bazı insanlar ise, bu tip durumlar karşısında ne yapılacağını öğrenir ve bu metotları uygulayıp çözmeye çalışırlar. Fakat, büyük bir çoğunluk açmaza girip ne yapacağını bilemez halde büyük bir gerilim yaşar. Halbuki biraz gevşeyip iç seslerini dinlemeyi öğrenseler, hem içine girdikleri karamsar halden ve bunun yaratacağı etkilerden uzak kalabilir, hem de çözüm bulabilirler.
Daha ben minik bir çocukken babam kendi uyguladığı yöntemi anlatmıştı. Bir türlü içinden çıkamadığı problemleri nasıl çözdüğünü anlatırken düpedüz kendi kendisiyle irtibata geçtiğini dile getiriyordu. Ben büyüyüp de bir takım çözüm gerektiren durumlarla karşılaştığım zaman, babamın anlattıklarını hatırlayıp uygulamış ve onun yönteminin çalıştığını keşfetmiştim.
Uyguladığı yöntem çok basit, fakat uygulayabilmek biraz zor gelebilir size. Ancak, biraz istek ve gayretle başarabilirsiniz. Bu uygulamanın temel ilkesi gevşeyebilmeye dayanıyor. Önce yoğun bir biçimde sorun haline gelen probleminizi düşünüyorsunuz. Sonra bu problemin çözümü üzerine bütün dikkatinizi odaklıyorsunuz. Başka hiçbir şey düşünmeden sürekli olarak kendinize çözümü soruyorsunuz. Bu çalışmayı kağıt üzerinde yazarak yapabilirsiniz.
Probleminizi yazabilir ve çözümünü bulmaya çalışabilirsiniz. Bu sırada aklınıza gelen her şeyi yazabilirsiniz. Babam genellikle proje üzerinde çalışırken kağıt üzerinde uyguluyordu.
Yoruluncaya kadar çözüm üzerinde düşündükten sonra aniden dikkatinizi bambaşka bir konuya yöneltiyorsunuz. Mesela çiçeklerinizle ilgilenebilir veya yemek yapabilirsiniz. Yahut dışarı çıkıp başka işlere odaklanabilirsiniz. Sonra tekrar probleme odaklanabilirsiniz.
Gün içinde bu çalışmayı yaptıktan sonra gece yatmadan önce tekrar sorunun çözümünü aramak daha iyi. Bu sırada zihninizde çeşitli çözümler belirebilir. Bunları hemen yazın, fakat üzerinde düşünmeyin. Sonra yatıp tamamen gevşeyip uykuya dalarsanız, rüyanızda çözümü görebilirsiniz. Kalkıp rüyanızı yazın ve sonra uyumaya devam edin. Sabah yazdıklarınızı gözden geçirdiğiniz zaman problemin çözümünü bulmuş olduğunuzu anlayacaksınız.
Sert tepkiler göstermeyin
Venüs-Mars arasındaki sert etkileşim, ilişkilerde karışıklık ve anlaşmazlıklar çıkabileceğini işaret ediyor. Hem aşk, hem de parasal açıdan ortaya çıkan karışıklıklar gerilim yaratabilir. Ancak Boğa burcunda dolaşan Ay, güven ihtiyacının uyanacağını ve buna bağlı olarak tedbirli davranılacağını gösteriyor. Öğle üzeri hayal gücünü harekete geçiren durumlar ortaya çıkabilir ve kuruntulu davranışlara neden olabilir. Bugün endişelerin doğru olup olmadığını araştırmadan sert tepkiler göstermekten kaçınmak gerekiyor.
Yazının Devamını Oku 25 Mayıs 2006
İsim veya rumuz bildirilmemiş bir mektup. Ancak çocuklarla ilgili bir problemi yansıtıyor ve benzer durumda olan çocuklar olabileceğini düşündüğüm için aynen aktarıyorum: "Benim 13 yaşında bir oğlum var. 20 gün kadar erken doğdu. Doğum sonrası geçirdiği fizyolojik sarılığın sebebinin bu olduğu söylendi. Konuşmaya ise 4,5 yaşında başladı. Bu dönemde gittiği bir yuvada öğrenme güçlüğü olduğu söylendi ama biz üstünde durmadık. Okula başladığında ise gerçekten önemli ölçüde öğrenme güçlüğü olduğu ortaya çıktı. 1,5 yıl kadar özel pedagoji merkezine götürdük. Gittiğimiz her yer zeka geriliğinden şüphe etti ancak yapılan testlerde zekasının normal olduğu tespit edildi. Daha sonra ise hep destekle bugüne kadar geldi. Bu sene 7. sınıfa gidiyor. Dersleri çok kötü. Bunun yanında konuşma, okuma ve yazması da yaşıtlarının seviyesinde değil. Asıl önemlisi özgüvenini kaybetti ve mutsuz. Vaktinizi aldım ve belki canınızı da sıktım ama oğlum ile ilgili olarak kendi mesleğiniz açısından bana yardımcı olabilir misiniz diye öğrenmek istedim. Yanılmıyorsam geçen yıl 1988-1998 yılları arasında doğanlarla ilgili bir yazınız çıkmıştı. Hoş, oğlum orada bahsettiğiniz çocukların özelliklerini yansıtmıyor ama o konu ile ilgili olarak da bir açıklaması olabilir mi?"
Gelişime bağlı öğrenim bozukluğu olarak tarif edilen durumun zeka ile bağlantısı olmadığı biliniyor. Üstelik oğlunuzla ilgili sözünü ettiğiniz "Asıl önemlisi özgüvenini kaybetti ve mutsuz" şeklindeki tarifiniz çocuğunuzun zeki olduğunun işareti. Doğum öncesi ve hemen sonrasında yaşanan travmalar -ki bunlar çoğunlukla unutulur- çocuğun konuşmaya başlamasını geciktirebileceği gibi, nedeni anlaşılmayan davranış bozukluklarına da neden olabilir. Üstelik 1988-1998 döneminde doğmuş olan çocuklar, farklı bir algılama potansiyeline sahipler ve yetişkinlerin onları anlaması için bilgilenmeleri gerekiyor.
Sizin çocuğunuz da bu dönemde doğanlardan. Doğum anında Merkür henüz ilerlemeye başlamış. Yani yavaş ilerlediği bir dönemde dünyaya gelmiş (Merkür, zihinsel faaliyeti yönetiyor). Muhtemelen doğum öncesi hamileliğiniz sırasında yaşadığınız zihinsel ve duygusal bir karışıklık, bebeği çok etkilemiş olabilir.
Astrolojik açıdan doğum anındaki gökyüzü konumu çok ilginç. İlgiye ve sevgiye ihtiyacı var. Olayları ve karşısındaki kişileri derinden hissediyor, fakat bunları ortaya koymakta zorlanıyor. Fakat artık değişmeye başlamış olması gerek. Bu sene onun için çok önemli ve en fazla sizin yardımınıza ihtiyacı var.
Fikir ayrılıkları doğabilir
Hayatın derinden sorgulandığı bir dönem. Şimdiye kadar neler yapıldığı ve nasıl yaşandığının sorgulanması, endişeleri de beraberinde getirebilir. Ortaya çıkan yeni fikirler ve beklenmeyen olaylar karşısında düşünceler tamamen değişebilir. Ekip çalışmalarında ortaya çıkan fikir ayrılıkları, karışıklıklara neden olabilir. İletişim alanında ilginç gelişmelerin açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu, meydana gelen olayların uygulanmakta olan yöntem ve sistemin değişmesi için zorlayabilir.
Yazının Devamını Oku 24 Mayıs 2006
Astrolojik açıdan dünyayı değişime zorlayan olayların açığa çıkacağını gösteren işaretler, yaklaşık 10 yıllık bir süreç içinde kendini gösterirken, artık son derece belirginleşmiş bulunuyor. En son Eurovision şarkı yarışmasının sonucu da insanların istek ve beğenilerinin değiştiğinin çok önemli bir göstergesi.
Alıştığımız, bildiğimiz ve beğendiğimiz ne varsa, bütün bunları değiştiriyoruz. Duygu değişimleri, kılık kıyafetimizden davranış biçimimize kadar yansıyor.
Çok iyi hatırlıyorum; 1999 yılından 2000 yılına girerken bütün dünya müthiş kutlamalar yapıyor, 2000’li yılların uzay çağının başlangıcı olduğunu düşünüyordu. Sonra 2000 yılının ilk günü gözlerini açıp dünyaya baktıkları zaman, değişen pek bir şey olmadığını gördüler. İnsanların aralarında yaptıkları konuşmalar hayal kırıklığını yansıtıyordu. Sanki bir gecede her şey bambaşka olacak, uyandıkları zaman Altın Çağ başlamış olacaktı.
Aslında başladı. İnsanların duygularıyla birlikte başlayan sürecin ilk işareti, 2000 yılının 4 Mayıs günü Boğa Burcunda dizilen yedi gezegenin gökyüzünde görülmesiyle birlikte astrolojik açıdan anlam kazandı. O günlerde bu gök olayını, "Maddenin değerlilik anlayışının değişeceği" şeklinde yorumlamıştım.
Evet, şimdiye kadar anladığımız dünya değişecekti. Bu değişim var olan sistemin değişmesini gerektiriyordu ve bu aynı zamanda yıkım demekti. Var olan değerlerin yıkılıp yeni değerlerin ortaya çıkacağını gösteriyordu. Fakat aynı zamanda bu süreç zorlayıcı olayların da habercisiydi ve 2001 yılında görünür hale geldi. Çok büyük bir terör saldırısıyla yıkılan "İkiz Kuleler" bütün dünyayı etkiledi. Açığa çıkan bu olay istenilen ve beklenilen bir durum olmamakla birlikte, insanların dünyaya bakış açıları, düşünceleri ve buna bağlı yapılan çalışmaların yönünü değiştiriyor.
Teknoloji, ihtiyaçlar yönünde geliştiğine göre yapılan bilimsel çalışmalar ve geliştirilen stratejiler önlem almaya yönelik olsa da ortaya çıkan keşifler, insanlığın duygu ve düşüncelerini biçimliyor.
Sanatın yorumlanmasından teknolojinin kullanım biçimine kadar hemen her şey değişen dünyanın işareti olarak bize ipucu veriyor. Hayata bakış açımız değişirken dinlediğimiz müzikten saç biçimimize, makyaj ve kıyafetimize kadar her şeyimiz değişiyor. Duygu ve düşüncelerimizdeki değişim dış dünyaya yansıyor ve dünyayı değiştiriyor.
Yeni başlangıçlar yapmayın
Çeşitli düşüncelerin ortaya çıktığı bir dönem ve bugün Koç burcunda dolaşan Ay, yenilenme ihtiyacının artacağını ve radikal değişiklikler yapmak için güçlü arzuların uyanacağını işaret ediyor. Harekete geçmek için son derece atak ve cesur bir tavır ortaya çıkabilir. Ancak yeni bir başlangıç yapmak için pek uygun bir zaman değil. Çünkü Ay’ın küçülme evresinde yani "Eski Ay" döneminde bulunuyoruz. Bu günlerde yarım kalan işlerin tamamlanması ve sürüncemede kalmış konuların sonuçlandırılması için uygun zaman.
Yazının Devamını Oku 23 Mayıs 2006
Dış dünyayı duyu organlarımızla algılıyoruz. Peki, duygu organlarımıza ne derece güvenebiliriz? Değişik zamanlarda ortaya çıkan farklı algılamalarımızı nasıl açıklayabiliriz? Mesela güzel bulduğumuz bir şeyi, başka bir zaman hiç de güzel bulmayabiliyoruz. Gördüğümüz, tadına baktığımız, kokusunu duyduğumuz, dokunduğumuz şeyleri farklı zamanlarda başka başka algılayabiliyoruz.
Peki, bizim algılamamızı etkileyen nedir?
Beğenilerimiz mi?
Elbette ki, beğenilerimiz baktığımız, dokunduğumuz nesne ve olayları nasıl algılayacağımızı belirliyor. Peki, beğenilerimizi ne belirliyor?
İşte, anlaşılması gereken en önemli nokta bu!
Düşüncelerimiz, duygularımızı etkiliyor. Duygular ise, beğenilerimiz üzerinde tam bir söz sahibi. Zaman içinde öğrendiğimiz her yeni bilgi ile düşüncelerimiz ve duygularımız değişiyor. Bu durumda algılamamız da daha farklı oluyor. Kısacası düşüncelerimiz, nasıl algılayacağımızı belirliyor.
Üstelik nasıl düşüneceğimizi de öğreniyoruz. Mesela biri çıkıp henüz görmediğimiz veya bilmediğimiz bir şeyden söz ediyor ve diyor ki; "Çok güzel..." Tabii bunu tanımlarken bildiğimiz kelimelerle birçok tanımlar da yapıyor. Siz de bunu görmek için gittiğiniz zaman, düşünceleriniz önceden yönlendirilmiş olarak gidiyorsunuz ve beğeniyorsunuz. Veya tam tersi oluyor ve bir sürü beklentiyle gidip bildiğiniz güzellik tarifine uymadığını düşünüyor ve tepki gösteriyorsunuz, yani beğenmiyorsunuz.
Tabii o sırada hangi hal içinde olduğunuz da çok önemli. Belki de karmaşık bir gün geçirdiniz ve her şeye karamsar bir gözle bakıyorsunuz. Ve de hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz. Hatta daha önce çok sevdiğiniz şeyler bile gözünüze kötü gözüküyor. Böyle bir durumdayken beğenmeniz mümkün mü?
Evet. Bu durumda algılamalarınıza ne derece güvenebilirsiniz?
Duyguların hayatı yönlendirdiğini, kendinizi iyi hissettiğiniz zaman nasıl bir gün geçirdiğinizi ve kötü hissettiğiniz zaman olayların nasıl bir yön kazanmış olduğunu hatırlayacak olursanız, karar vermek için acele etmemek gerektiğini anlayabilirsiniz. Algıladığınız dünya sadece size ait ve nasıl algılıyorsanız, öyle yaşıyorsunuz.
İlişkilerde karışıklık var
Koç burcunda dolaşan Ay, yeni atılımlarda bulunmak için güçlü arzuların uyanacağını işaret ediyor. Ancak harekete geçmek pek kolay olmayabilir. Çünkü şimdiye kadar fazla önemsenmeyen olayların ciddiyet kazandığını işaret eden gökyüzünün konumu, daha ayrıntıların inceleneceğini ve son derece tedbirli davranılacağını gösteriyor. İlişkilerde ortaya çıkan karışıklıklar, kişileri düşünceli davranmaya zorlayacak. Grup çalışmaları ve organize yapılan işlerin önem kazandığı bir dönem.
Yazının Devamını Oku 22 Mayıs 2006
İkizler burcunu sembolize eden tüm özelliklerin açığa çıkmasını sağlayan biricik şey, öğrenme arzusu... Ve şimdi Güneş İkizler burcunda dolaşmaya başladı. Üstelik Tanrıların Habercisi Merkür de İkizler burcunda dolaşıyor ve öğrenmek için son derece hareketli bir dönem başlamış oluyor. Olup biten her şeyden haberdar olmak isteyen İkizler tipleri, yeni açılan dükkanlardan en son geliştirilmiş el aletlerine kadar hemen her şeyi bilir. Son derece meraklı ve birbirinden tamamen farklı konulara aynı derecede ilgi duyan İkizler için "Küçük bilgilerin toplayıcısı" diyebiliriz.
İkizler burcu döneminin başlamasıyla birlikte, haberleşme alanında ilginç gelişmelerin meydana geleceğini işaret eden gökyüzünün konumu, özellikle bu hafta boyunca sürpriz durumların ortaya çıkabileceğini ve önceden alınmış kararların beklenmedik biçimde değişebileceğini gösteriyor.
Merkür-Uranüs arasındaki sert etkileşim elektronik cihazlarla ilgili bazı sorunların çıkabileceğini, iletişim alanında sistemin değişmesi için zorlayıcı olayların olabileceğini gösteriyor. Ayrıca öğrenim alanında bazı karışıklıklar olabilir ve gençlerin sorunları ortaya çıkabilir. Özellikle önümüzdeki hafta sonu yani 27-28 Mayıs günleri ortaya çıkan sürprizler etkileyici ve değiştirici olacak.
Özgür fikirler ve özgürleşme arzusunun yaratacağı ilginç düşünceler, skandal olarak nitelenebilecek durumların ortaya çıkmasına neden olacak. Özellikle okullarda ortaya çıkabilecek karışıklıklar, eğitim sisteminde değişikliklerin yapılma zamanının geldiğinin işareti.
İlaç sektörü, eczaneler, faturalar, evraklar, yazılı veya sözlü anlaşmalar, yazışmalar ve benzeri konularla ilgili bazı karışıklıklar olabilir. Özellikle alınacak kararlar sırasında ve fikirler ortaya konulurken tedbirli davranmak gerekiyor.
Şimdiye kadar bilinen fakat ortaya konulmamış veya açıklanmamış gizli düşünceler ortaya çıkabilir. İkizler burcu döneminde öğrenmek istenilen ne varsa, bunları öğrenmek ve öğrenilenleri büyük bir hızla aktarmak mümkün.
Duygusal çatışmalara dikkat
Dikkatin ciddi konulara yöneleceğini işaret eden gökyüzünün konumu, ortaya çıkan olayların çok fazla önemseneceğini gösteriyor. Küçük toplantılarda büyük işler planlanabilir, geleceğe yönelik önemli kararlar alınabilir. İletişim alanında ilginç gelişmelerin meydana geleceği bir dönem. Eski yöntemler gözden geçirilebilir ve düşünceler kararlı bir biçimde ortaya konulabilir. Bu arada duygusal çatışmaların açığa çıkması mümkün. Özellikle parasal konulara yönelik isteklerin ortaya konulması için pek uygun bir zaman değil.
Yazının Devamını Oku 20 Mayıs 2006
Daima yükselen burcun ne olduğu merak edilir ve öğrenmek için doğum saati gerektiğinden başka bir şey bilinmez. Kısaca tanımlamak gerekirse yükselen burç, doğum anında ufuk çizgisinde yükselmekte olan burç demektir.
Şayet Güneş doğarken doğduysanız, o sırada ufuk çizgisinde Güneş’in yükselmekte olduğunu görürsünüz. Tabii aynı anda Güneş’in bulunduğu takım yıldız da arkasında yükselmektedir. Bu durumda sizin hem Güneş’iniz, hem de Güneş’inizin bulunduğu burç ufuk çizgisinde yükselmekte olduğu için ince hesaplar yapmadan hemen yükselen burcunuzu söyleyebilirsiniz. Mesela siz Güneş Boğa Burcundayken ve de güneş doğarken doğduysanız, o zaman hem burcunuz, hem de yükselen burcunuz Boğa olacaktır. Veya Güneş Yay Burcundayken ve güneş doğarken doğduysanız, o zaman da hem burcunuz, hem de yükselen burcunuz Yay olacaktır. Yani hangi burçtan olursanız olun, güneş doğarken doğduysanız, yükselen burcunuz da aynı burçtur.
Şimdi bunun tam tersini düşündüğünüz zaman yani güneş batarken doğmuş birisinin de doğum anında güneşin bulunduğu burcun tam zıt burcu yükselecektir. Çünkü, o sırada güneşin bulunduğu burç batarken tam ters istikametinde bulunan burç ufuk çizgisinde doğuyordur, yani yükseliyordur. Bu durumda şayet burcunuz Koç ise ve güneş batarken doğduysanız, o zaman burcunuz Koç, yükselen burcunuz ise, Koç’un tam zıttında bulunan Terazi olacaktır.
Gün içinde diğer saatlerde doğanlar ise, yükselen burçlarını tespit etmek için hesaplamaları gerekir. Fakat tam öğle saati doğduysanız, yani güneş tam tepenizde parlıyorsa o zaman burcunuzdan üç burç ileri sayın ve üçüncü burç yükselen burcunuz olacaktır. Mesela burcunuz Boğaysa ve öğle 12:00’de doğduysanız yükselen burcunuz Aslan’dır. Gece yarısı doğanlar ise geriye doğru üç burç saymalılar. Gece yarısı doğmuş bir Boğa’nın yükselen burcu ise Kova olacaktır.
Şimdi yükselen burcun kişiye verdiği özellikleri inceleyecek olursak kısaca şunları söyleyebiliriz:
Yükselen Burç, kişinin kendini nasıl gördüğünü ve nasıl hissettiğini belirler. Bu nedenle doğum haritasında ruh ile en çok bağlantısı olan noktadır. Aynı zamanda kişinin gerçekleri nasıl gördüğünü ve kendisini dış dünyaya ortaya koyuş biçimini de gösterir. Geleneksel astrolojiye göre yükselen burcun kişinin fiziksel bedeni ile dış görünüşünü de etkilediği kabul edilir.
İlginç olaylar
Estetik, bakım ve güzellik sektöründe yeni başlangıçlar yapmak için uygun bir zaman. Daha özgür isteklerin ortaya çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu, şimdiye kadar yapılmış uygulamaların dışına çıkılacağını gösteriyor. Mekan düzenlemeleri, evle ilgili yapılacak işler ve güvenli ortamı sağlamaya yönelik duyguların yoğun olduğu bir dönem. İlişkilerde ortaya çıkacak farklı beklentiler gerilim yaratabilir. Gizli enerjinin ortaya çıkmasını sağlayacak gelişmeler, ilginç olaylara neden olabilir.
Yazının Devamını Oku 18 Mayıs 2006
Ekip çalışmaları ve projelerin uygulanması aşamasında ortaya çıkan karışıklıklar fikir çatışmalarına neden olabilir. Koç Burcunda dolaşmaya başlayan Merkür ile Mars arasındaki sert etkileşim, iletişim sorunlarına bağlı ortaya çıkabilecek tartışmaları işaret ediyor. Sürprizler bugün son derece etkileyici ve dikkat çekici olacak. Gökyüzünün konumu skandalların ortaya çıkabileceğini işaret ediyor ve şimdiye kadar gizlenen duyguların açığa çıkacağını gösteriyor.
Mektuplar
RUMUZ: Kardelen
"Sevgilimle tekrar birlikte olabilir miyiz" diye soruyorsun, fakat doğum saatinizi ve doğum yerinizi yazmayı unutmuşsunuz. Aslında Terazi-Aslan ilişkisi anlaşan bir çift olabileceğinizi gösteriyor, fakat onun şu sıralarda geçiş yapan Jüpiter ve Neptün’den sert etkiler alıyor olması duygu ve düşüncelerini değiştirme zamanı geldiğini gösteriyor. Üstelik kendisini çok fazla önemsemeye başlamış ve ilişkilere daha farklı açılardan bakıyor olması gerek. Bu nedenle ilişkiniz yeniden başlamayabilir. Ancak doğum bilgilerinizi tam olarak vermediğiniz için kesin bir şey söylemek zor.
RUMUZ: Görkem
29 Mart günü meydana gelen Güneş Tutulması, doğum haritanızdaki Güneş’in üzerinde meydana gelmiş. Sizin için bu senenin çok önemli olduğunu ve büyük değişimlerin meydana gelebileceğini söyleyebilirim. Fakat bu değişimlerin hangi alanda ortaya çıkacağı hakkında bir şey söyleyebilmem mümkün değil. Çünkü doğum saatinizi belirtmişsiniz, ama doğum yerinizi yazmayı unutmuşsunuz. Büyük bir ihtimalle kendinizi ortaya koyuş biçiminizi veya sahip olduklarınızla ilgili bazı tecrübeler yaşayabilirsiniz. Ancak yine de verdiğiniz bilgiler noksan olduğu için ayrıntılı bir yorum yapamam.
RUMUZ: Başka biri Y.Ç
Sezgilerinizin çok fazla olduğunu ve bu durumun sizi korkuttuğunu bildiriyorsunuz ve hatta uyumaktan bile korkar olduğunuzu yazıyorsunuz. Doğum haritanızda zaten sezgileri kuvvetli biri olduğunuz görünüyor. Fakat şu sıralarda geçiş yapan Neptün sahip olduğunuz bu yeteneği uyandırmış ve hayal gücünüz açığa çıkmış. Aslında bu müthiş bir fırsat. Fakat sizin düşünce biçiminiz bu özel durumu değerlendirmenize izin vermiyor. Sadece korkularınızı büyütüyor. Başarı ve güç sahibi olmanızı sağlayabilecek bir yetenek, kullanamadığınız zaman hayatınızı zorlaştıran tehlikeli bir araca dönüşüyor. Benim size tavsiyem bu durumla başa çıkamıyorsanız bir doktora görünün ve psikolojik yardım alın. Böylece düşünce biçiminizi değiştirmeye yardımcı olacak yeni bakış açıları kazanabilirsiniz. Ayrıca kaygılarınızı büyütmeyin ve gerçekçi bir tavır içinde bulunmaya özen gösterin. Beslenmenize ve uykunuza dikkat etmelisiniz. Zayıf bir beslenme ve uykusuzluk sonucu şikayet ettiğiniz durum artabilir.
Yazının Devamını Oku 17 Mayıs 2006
Bulunduğunuz çevrenin, ortamın, birlikte olduğunuz insanların "enerjinizi" yani sizi nasıl etkilediğini biliyor musunuz? Evet, içinde yaşadığınız oda, ev, mahalle, işyeri ve benzeri mekanlardan birlikte olduğunuz insanlara kadar, dışınızda bulunan hemen her şeyden etkileniyoruz. Üstelik bu etkiler hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda olup kimi zaman sempati, kimi zaman antipati biçiminde şuurumuza yansıyor.
Evinizin renginden tutun da içindeki eşyalara ve yerleşim düzenine kadar sizi öyle bir etkiliyor ki, ya rahat hissediyorsunuz kendinizi ya da rahatsız oluyorsunuz ve bunu mantığınızla bilemiyorsunuz.
İnsanın başarısını, sağlığını, ilişkilerini ve aklınıza gelen hemen bütün her şeyi yani bütünlüğünüzü etkiliyor. Sonra, içinde yaşadığınız semt ve birlikte olduğunuz insanlardan aldığınız etkiler sizi biçimliyor, değiştiriyor, rahatlatıyor veya gerilim içine girmenize neden oluyor.
Biraz duyarlı, biraz kendisiyle ilgili bir insan şöyle düşünüyor; "Bana neler oluyor, ben böyle değildim" diyor. Yahut, "Hiçbir neden yokken neden böylesine geriliyorum" diyebiliyor. Çünkü, düşünerek çözebileceğiniz bir durum yok ortada. Sadece ve sadece oturduğunuz evden, birlikte olduğunuz insanlardan, hatta yaşadığınız apartmanda oturan herhangi bir komşunuzdan bile etkilenebilirsiniz ve bunu düşünerek bulamazsınız. Sizin bilginizin dışında olan ve bilmenize imkan olmayan pek çok etki size kadar ulaşıp farklı bir hal yaşamanıza neden olabilir. Mesela, yan komşunuz ya da üst katta oturanlar o gün büyük bir gerilim yaşamış, çok üzücü bir olayın etkisinde kalmış olabilirler ve ailecek büyük bir gerilim yaşıyor olabilir ve sizin bundan zerre kadar haberiniz olmayabilir. Siz ise, gayet keyifli bir gün geçirmiş ve sonrada evinize gelmişsinizdir. Biraz sonra yavaş yavaş gerildiğinizi, hatta neredeyse patlayacakmış gibi hissetmeye başlarsınız ve o dakika "Ne oluyor" diye sorabilirsiniz. İşte bu hal, hiçbir şekilde sizden kaynaklanmadığı halde size ulaşan etkilerin bir sonucudur ve bunu anlamanız mümkün değildir. Böyle bir durumda ya dışarı çıkmalı veya bütün dikkatinizi sevdiğiniz konulara yönelterek dışarıdan gelen etkilere kendinizi kapatmalısınız.
Hareketli bir dönem
Duygusal patlamaların olabileceği bir gün. Yolculuklar sırasında tedbirli olmak gerekiyor. Tadilat, tamirat ve evle ilgili değişiklikler açısından son derece hareketli bir dönem. Emlak konularında ilginç gelişmeler ortaya çıkabilir. Gökyüzünün konumu bilinçaltının derinlerinden farklı isteklerin yükseleceğini ve maceracı duyguların açığa çıkacağını işaret ediyor ancak güvenlik ihtiyacının da artacağını gösteriyor. Bu durum çelişkili isteklerin bir arada bulunabileceğini ve gerilim yaratacağını belirtiyor.
Yazının Devamını Oku