Yasemin Boran

Bugünün çocukları çok zeki

17 Temmuz 2006
Mektupları okurken çocuğunun anlattıklarından çok etkilenen bir annenin mektubu dikkatimi çekti, aynen aktarıyorum; Sekiz yaşındaki oğlum babasıyla birlikte tatil yapmıştı ve geri döndüklerinde çok öfkeli bir şekilde babasıyla bir daha gezmeye gitmeyeceğini anlattı. Ben de oğluma babasının yanlış anlamış olabileceğini, insanlar arasında bazen iletişim sorunları yaşandığını ve kızmaması gerektiğini söyledim. Bunun üzerine oğlum dönüp bana "Merkür yine geri mi, gidiyor" diye sorunca çok şaşırdım. Acaba biz konuşurken duymuş olabilir mi, diye düşündüm. Fakat o sırada babasıyla seyahatte idi ve "Sen nereden biliyorsun" diye sordum. O da izlediği çizgi filmi anlattı.

Filmde uzaya roket fırlatmaya çalışırken ortaya çıkan terslikler üzerine proje üzerinde çalışanlar Merkür’ün geri gittiği bir dönemde olduklarını anlatmışlar. Dahası gezegenlerin hareketleriyle ilgili detaylı bilgiler verip Merkür’ün dünyaya göre geri gidiyormuş gibi göründüğünden söz etmişler ve bu tip dönemlerde iletişim sorunları yaşandığı gibi üzerinde çalışılan konular ve yapılan işlerle ilgili problemlerin ortaya çıktığını bütün ayrıntılarıyla dile getirmişler.

Çocuk izlediği filmi bütün detaylarıyla annesine anlatmış. Kadın çok şaşırmış. Fakat beni etkileyen kısmı çocuğun izlediği filmden yola çıkarak yaşadıklarını böylesine net bir biçimde yorumlayabilmesi ve babasıyla arasındaki sorunu çözümleyebilmesi oldu.

Şimdiki çocuklar anne-babalarından daha zeki. Yetişkinler pek çok bilgiye sahip olmakla birlikte bu bilgi yaşadıkları hayatın içinde pek işlerine yaramıyor. Çünkü bilginin işe yaraması için doğru yorumlamak gerekiyor. Halbuki çocuklar öyle hızlı kavrıyor ve öğrendiklerini hayata öylesine rahat bir biçimde uyarlıyorlar ki, gelişen çağın değişen gerçeklerini yetişkinlerden çok daha hızlı anlıyorlar.

Sanırım çocuklara bilgiyi aktarıp onları yönlendirmeden yorum yapmalarına izin versek ve sonra dönüp onların yorumunu dinlesek değişen dünyaya daha kolay uyum sağlayacağız.

Heyecanı kontrol edin

Aşk arzuları yükselirken savaş potansiyeli de açığa çıkıyor. Güç ve yeteneklerin sergilenmesi için kuvvetli arzuların uyandığını işaret eden gökyüzünün konumu geçmişin derinliklerinde saklı duran isteklerin açığa çıkacağını gösteriyor. Meydana gelen olaylar kararların yeniden gözden geçirilmesi için zorlayacak. İstekleri gerçekleştirmek için büyük bir heyecanla harekete geçilebilir. Ancak fazla düşünülmeden alınmış kararlar sorunların çıkmasına ve güvenlik ihtiyaçlarının artmasına neden olabilir.
Yazının Devamını Oku

İki kadın iki kitap

14 Temmuz 2006
Bugün iki kitaptan söz etmek istiyorum. Bu kitaplar çok başka hayatlar yaşayan iki kadının hayatını anlatıyor. Bu kadınlardan biri yaşıyor. Hayatına anlam katan değerli çalışmalarına bir yenisini ekliyor ve kendi hayatını kaleme alıyor. Ve hayatı bir MR makinesine benzetiyor ve şöyle diyor;

"Hayatı bir MR makinesine benzetiyorum. Kendi isteğinizle kopkoyu bir tünele giriyorsunuz, kaygı dolu bir belirsizlik var. Bu tünelin sonunda size söyleneceklerden endişe ediyorsunuz. MR çalışmaya başlıyor. Önce sükunet... ve sonra kulağı tırmalayan sesler, sesler giderek tizleşiyor. Adeta sabrınızı test ediyor. Bu tünelden çıkmak istiyorsunuz ancak sonrasına ilişkin beklentileriniz nedeniyle vazgeçemiyorsunuz. Sonra teşhis konuluyor, yeni dille "Tanı". İşte hayattaki alınyazısının da böyle oluştuğunu düşünüyorum. Belirsizlikle dolu bir tünel ve kimi zaman huzur, kimi zaman patırtı gürültü içinde geçen bir yaşam. Sonrasında kendini tanıma, kendinle barışık yaşama, belirsizliğin dağılması. Tünelden çıkıldığında ise tünelin teşhis ettiği o kadere boyun eğiş."

Bu sözlerin yazarı "Suna Kıraç". Kendisini misyonunu bulmuş olanlardan biri olarak kabul ediyor ve sağlık sorunları nedeniyle gidemediği Antalya’da "Suna İnan Kıraç Eğitim Parkı"nın açılış töreninde okunması için gönderdiği metinde "Ömrümden uzun ideallerim var" diyor. Bu hedeflerin neler olduğunu ve ne kadarını gerçekleştirdiğini anlatan bu kitap aynı zamanda Suna Kıraç’ın hayatı nasıl algıladığını da işaret ediyor.

Diğer kitap ise Yapı Kredi Yayınlarından çıkmış olan "Bir Usta, Bir Dünya: Sevim Burak" adını taşıyor.

Sevim Burak’ın hayatını anlatan "Nilüfer Güngörmüş" ise, "O bilhassa kendini belli etmedi" diyor. Sevim Burak, bir yazar. Özellikle "Yanık Saraylar" adlı kitabı, bir dönem İstanbul’una ışık tutarken ilişkilerin farklı bir açıdan sorgulanması, kutsal metinlerinden içinden fırlamışçasına yaşanan olayların kaleme alınışı son derece dikkat çekici. Fakat daha önemlisi kendisinden yola çıkarak yazılan kitapların yazarının hayatı. Daha ilk kitabında büyük bir cesaretle ölüm saatini sorar ve saat onun için erken çalar. 30 Aralık 1983 günü hayata veda eder. Fakat yaşadıkları, mankenlikten yazarlığa uzanan hareketli hayatına sığdırdığı iki çocuk ve aşklarıyla gerçekten dikkat çekici.

Aşk maceraları olabilir

Çeşitli duyguların uyandığı bir gün. İlişkiler çok farklı boyutlara ulaşabilir ve neşeli davetlerde ilginç aşk maceraları açığa çıkabilir. Kayıplar ve kazançların aynı zamanda yaşanacağı bu devre içinde hayal gücünü tetikleyen olaylar ideallere ulaşmak için güçlü arzular uyandıracak. Aile, büyükler, geçmişe ait olaylar ve evle ilgili konuların önem kazandığı bir dönem. Gökyüzünün konumu yarım kalmış veya çok istendiği halde bir türlü ortaya konulamamış ne varsa bütün bunların gündeme geleceğini işaret ediyor.
Yazının Devamını Oku

Enerjinin içinde akan insan

13 Temmuz 2006
İçinde yaşadığımız dünya katı maddelerden meydana gelmiş görünmesine rağmen, deniz gibi sürekli hareket halinde olan akıcı bir enerjiden oluşmuş ve onunla çevrelenmiştir. Modern bilim de, insan organizmasının sadece moleküllerden oluşan fiziksel bir yapı olmayıp tüm evrende olduğu gibi bir enerji alanına sahip olduğunu doğrular. Demek ki biz, enerjiyiz ve sürekli hareket halinde olan bir enerji denizinde yaşıyoruz.

EVRENLE UYUM SAĞLAMAK

"Enerji" kelimesi Grekçe ’energia’ ("hareketli kuvvet") kelimesinden gelir. Bu kuvvet, evrendeki tüm varlıklar arasında temel ve evrensel bağı oluşturur. Daha önce değindiğimiz gibi, biz tamamıyla enerjinin içinde yüzüyoruz. Bizi "Canlandıran" ve bizi "Hareketlendiren" bir enerji var, aynı enerji, ampulün yanmasını ya da küçük bir ekran üzerinde görüntünün oluşmasını da sağlıyor. Bütün bunlar enerji şekilleridir. Ama enerji tam olarak nedir?

Enerji, kendini madde olarak değil ama hareketle gösteren bir kuvvettir. Örneğin kar fırtınasını ele alalım; uçuşan kar kümesi görülür, ama rüzgar (Enerji) kendini göstermez. Herkesin kabul edeceği gibi ortada, görünmese de gerçek olan bir kuvvet vardır. Bu kuvvet, enerjidir.

Bütün fiziksel evrenimiz "Enerji"dir. Aslında evrende bulunan yegane şeyin, enerji olduğunu söyleyebiliriz. Gördüğümüz, dokunduğumuz ve hissettiğimiz her şey, belli bir ritimde hareket eden enerjidir. Bu yüzden, bu gezegende varolan her şeyin; insanların, hayvanların, bitkilerin, minerallerin, görünün ve görünmeyen ne varsa her şeyin titreşimlerini algılamak mümkündür. Bu kuvvetin farkına vararak kendimizi bu akımlara "Bağlayabilir" ve böylece evrenle uyum sağlayabiliriz.

Yani titreşim hızımızı kendimizin dışında titreşen her şeyle bitkiler, hayvanlar, diğer insanlar ve maddenin bütün biçimlerinin titreşim hızına uyum sağlayarak bütünleşebiliriz. Ve bunun sonucunda kendimizin dışındakileri anlayabiliriz.

Evrenle uyum sağlamak, rahatsızlık durumunu ortadan kaldırır ve kişinin rahatlamasını sağlar. Tıpkı kişiyi rahatsız eden çok soğuk ya da çok sıcak havaya uyum sağlamayı başardığı zaman rahatlaması gibi.

Gizli kalmış özellikler

Duygusal ve fiziksel patlamaların meydana gelebileceği bir gün. Güç gösterileri, büyük beklentilerin yaratacağı şiddetli arzular son derece zorlayıcı olabilir. Yer altı kaynaklarının ortaya çıkması ve zenginlik arzularının yaratacağı etki önemli değişikliklerin meydana gelmesine neden olacak. Cinsel potansiyelin yükseldiğini işaret eden gökyüzünün konumu derinden etkileyici aşkların ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Gizli kalmış ve özellikle saklanmış durumların ortaya çıkacağı bir dönem.
Yazının Devamını Oku

Ağır taş blokların levite edilişi

12 Temmuz 2006
Levitasyon olarak adlandırılan yer çekimine karşı bir maddenin havalanması ile ilgili pek çok öykü yer almaktadır. Hatta meditasyon sırasında oturduğu yerden yükselenlerin hikayelerine dua ederken havalanan azizler eşlik eder.

Büyük taş bloklarından yola devrilmiş ağaçların yerden kaldırılmasına kadar mucize olarak değerlendirilen pek çok olayın yer aldığı ilginç anlatımlar vardır ve bunların arasında hala tam olarak anlaşılamayan piramitlerin yapılışıyla ilgili levitasyon hikayelerine rastlanır.

Bazı Arap kitaplarında piramitlerin nasıl yapıldığı konusunda garip öykülen anlatılır. Bunlardan birinin dediğine göre;

Piramitin taşları, papirüs kağıdına sarılmış. Sonra bir rahip bunlara değnekle dokunmuş. Taşlar, ağırlıklarını yitirerek 50m. havaya kalkmışlar. Rahip her taşı bu yoldan yükselterek, piramidin tepesine ulaştırmış ve yerli yerine yerleştirmiş.

Arap tarihçisi Abu Zeyd al-Balki bu konuda şunları yazıyor;

Piramit inşaatında, büyük taş blokları yerlerinden kaldırmak ve taşımak için, bunların üstüne üzerinde bazı formüller yazılı papirüsler konurdu. Sonra bir avuç büyüklüğünde ve iç içe giren halkalarla oluşturulan bir alet, taş bloğun üzerinde tutulur, halkalar çevrilirdi. Bunun üzerine taş ağır ağır yerinden kalkar ve istenen yere götürülebilirdi.

Gravitasyona (Yer çekimi) karşı düşünülecek bir aletin, küçük ya da büyük olması tartışma konusu olamaz. Aynı açıklamayı okuyan A.Einstein, bu konuda şunları söylüyor.

"Bizim bilmediğimiz bazı sırlara, eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız. 600 tonluk bazı taş blokların üst yüzeylerinin konkavlaşmış olduğu dikkati çekiyor. Bu ancak muazzam bir çekim veya emme kuvveti ile hasıl olabilecek bir tesirdir."

Hindistan’da anlatılan bir öykü ise yola düşen büyük bir ağaç yüzünden yolun kapanması üzerine oradan geçmekte olan bir gurunun ağacı levite ederek kaldırmasını anlatır. Yoluna devam etmek isteyen guru yanındaki müritlerine söylediği kelimeyi kendisiyle birlikte tekrarlamalarını ister ve hep birlikte kelimeyi zikretmeye başlamalarıyla birlikte koca ağaç havalanır. Bunun üzerine yerden bir metre kadar havalanan ağacı eliyle iterek yolun kenarına çeker.

Aslında bu yöntem bana mantıklı geliyor. Havayı titreştirerek etki meydana getirmek mümkün olabilir. Sanırım bunu laboratuar koşullarında incelemek gerek.

Sıradışı yöntemler

Baskı yaratan durumlar ortaya çıkabilir ve şimdiye kadar önemsenmeyen konular ciddiye alınabilir. Endişeleri ve korkuları tetikleyen durumlar karşısında sabırlı ve güçlü davranmak gereken bir gün. Yabancılar ve farklı kültürlerle ilgili yapılan araştırmalar şimdiye kadar bilinmeyen bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına neden olacak. Gösteri dünyası ve eğlence sektörüne yönelik baskılar ortaya çıkabilir ve şimdiye kadar uygulanan alışılmış yöntemler değişebilir.
Yazının Devamını Oku

Sezgileri geliştirme yöntemleri

11 Temmuz 2006
Anlamak istediğiniz problemi etraflıca düşünüp sorunu çözmek için neler yapılabileceğini araştırdıktan sonra rahatsız edilmeyeceğinizden emin olduğunuz sakin bir odaya çekilin. Bir masa ya da sehpanın üzerine mum yerleştirin. Karşınıza mumun ışığını yansıtacak şekilde bir ayna asın. Şayet bunu yapamıyorsanız çok önemli değil. O zaman sadece mumu yakıp perdeleri sıkıca kapatın. Tabii bu çalışmayı gündüz yapacaksınız. Gece yapıyorsanız o zaman elektrikleri söndürün. Ve mumun karşısına geçip rahat biçimde oturun.

Bir süre mumun alevine bakın ve bu sırada bedeninizi gevşetin. Sonra gözlerinizi kapatın.

Daha önce dikkatle düşünüp yoğunlaşmış olduğunuz sorunu kuvvetle düşünmeye başlayın. Zihninizin içinde bu problemi resim olarak görmeye çalışın. Göremezseniz önemli değil, fazla uğraşmayın. Sonra bu düşünceleri terk edin.

Gözlerinizi açın ve mumun alevine dikkatinizi yönelterek düşüncelerin hepsinden sıyrılın.

Biliyorsunuz insan zihni hiçbir şey düşünmeden duramaz. Bu nedenle düşüncelerden kurtulmanıza mumun alevi yardımcı olacaktır. Aleve bakın ve hayat verici ateş olduğunu düşünün. Dikkatinizi aldığınız soluğa yöneltin. Acele etmeden soluk alın ve nefesi genzinizde hissedin ve yine acele etmeden soluğunuzu yavaşça bırakın. Bu sırada çeşitli düşünceler zihninizde uyanabilir, bunları tutmayın ve izleyin. Böylece niyetinizin dışındaki düşünceler dağılacaktır. Fakat zihninizi sürekli meşgul ediyorsa, kendinizi fazla zorlamayın ve bu çalışmayı başka bir gün tekrarlamak üzere bırakın.

Ertesi gün tekrar aynı çalışmayı uygulamak üzere oturun. Gözlerinizi açıp mumun alevine bakarak bütün düşüncelerden kurtulmayı başardığınız anda kendinizi serbest bırakın, bu arada gözlerinizi kapatabilirsiniz veya açık da olabilir. Ve bir süre öyle kalın.

Sonra zihninizde konuyla ilgili fikirler uyanmaya başlayacaktır. Bunları dikkatle takip edin ve ilk aklınıza gelen fikirleri yanınızda bulundurduğunuz kağıda not edin.

Bu tip çalışmalarda şunu hiçbir zaman unutmayın. Sezgileriniz, kendinizi zorlamadığınız ve tamamen serbest bıraktığınız zaman harekete geçer.

Yeni projeler sizi bekliyor

Geçmişin karanlıklarından ortaya çıkan olaylar son derece dikkat çekici ve düşündürücü olacak. Atalar, büyükler ve tarihin incelenmesi, aile içinde gizli kalmış konular açıklığa kavuşturulacak. Evle ilgili yarım bırakılmış ve unutulmuş işlerin tamamlanması için harekete geçme zamanı. Evde yapılacak değişiklikler gündeme gelebilir. Yeni bir girişimde bulunmak yerine geleceğe yönelik şimdiye kadar ortaya konulmayan gerçeklerin araştırılması ve projelerin yapılması için uygun zaman.
Yazının Devamını Oku

Sezgileri geliştirme yöntemleri (2)

10 Temmuz 2006
Günlük çalışmalarınızda bir çeşit oyun haline getirdiğiniz sezgilerinizi uyandırma çalışmalarında başarılı sonuçlar almaya başladıktan sonra daha detaylı uygulamalara geçebilirsiniz. Tahminlerinizdeki tutarlılık artarken sezgilerinizin uyandığını kendiniz de fark edeceksiniz. Artık bazı sorunlarınızı çözümleyebilmek için sezgi yeteneğinizi kullanabilirsiniz. Bunun için sorunu bütün açıklığı ile düşünmelisiniz. Bu hayli zamanınızı alabilir. Fakat, öncelikle sorunun ne olduğunu anlamak ve en iyi çözümü bulmak için araştırmanız gerekiyor.

Şuurlu biçimde incelediğiniz sorunun ayrıntılarını şuuraltınıza göndermiş olursunuz. Tıpkı bilgisayar sisteminde olduğu gibi...

Bilgisayara önce araştırdığınız konunun verilerini tek tek kaydedersiniz daha sonra bu bilgilerin ışığında çözümü bilgisayardan istersiniz. Bilgisayar bütün verileri gözden geçirir, ihtimal hesaplarını kendiliğinden yapar ve en doğru sonucu bildirir.

Zihin faaliyeti bilgisayara tam olarak benzemese bile şuurlu algılamaların şuuraltına gitmesi ve tekrar şuur üstüne çıkmasının benzer biçimde olduğu söylenebilir.

Bu nedenle bir çok kişi çözemedikleri bazı sorunlarının çözümünü rüyalarında görürler. Bütün gün soruna odaklanıp sorunla ilgili çeşitli fikirleri araştırmış, incelemiş düşünmüş olan kişi gün içinde çözüme ulaşılamamış olsa bile rüya veya hiç düşünülmeyen bir anda çözüm zihinde belirir.

Zaten çözüm bulacağım diye kendinizi ne kadar zorlayacak olursanız, çözümden de o derece uzaklaşırsınız. Halbuki bir süre kendinizi zorlayıp sorunu etraflıca düşündükten sonra zihninizi ve bedeninizi serbest bırakmanız gerekir. Bunu isteyerek yapamadığımız için uyku, doğal olarak zihnimizin serbest kaldığı bir durumdur.

Böylece uyurken zihnimiz serbest kaldığı için şuuraltında biriken bilgiler ve bizi rahatsız eden sorunlar, şuurumuza rüya biçiminde yansır. Kendiliğinden meydana gelen bu durumu sezgilerinizi harekete geçirdikten sonra bilinçli bir istekle yaratabilirsiniz. Yani uyuyup rüya görmeyi beklemeden uyanık bir şuurla çözümleyebilirsiniz. (Sürecek)

İlginç çözümler

Düşüncelerin derinleştiği bir zaman. Meydana gelen olaylar bilinçaltının derinlerine gömülü duyguları harekete geçirecek ve geçmişte yaşanılmış ve unutulmuş ne varsa bütün bunların uyanmasına neden olacak. Yarım bırakılmış konuların tamamlanması veya ihmal edilmiş ailevi sorunların çözümlenmesi için olayların zorlayacağını işaret eden gökyüzünün konumu aynı zamanda ev, emlak ve korunmalı ortama ihtiyacın artacağını gösteriyor. Sürpriz fırsatlar ve ilginç çözümler ortaya çıkabilir.
Yazının Devamını Oku

Sezgileri geliştirme yöntemleri

8 Temmuz 2006
Sezgileri geliştirmek için işe zamanı tahmin etmekle başlayabilirsiniz. Yani zamanı saate bakmadan tahmin etmek. Bunun için saatin kaç olduğunu merak ettiğiniz her an saate bakmadan zamanı belirlemeye çalışın. Sonra saatinize bakın. Önceleri tahminleriniz pek tutarlı olmayacak. Fakat, bunu sürekli uygulamaya başladıktan kısa bir süre sonra saati dakika farkıyla isabet ettirmeye başlayacaksınız. Daha sonra da tam isabetler yapabilir, zamanı tam olarak tahmin etmeye başlayabilirsiniz.

Zaman tahminlerini doğru tespit edebildiğinizi anladığınız zaman içsel duyularınızın gelişmeye başlamış demektir. Yani sezgileriniz güçlenmeye başlar.

Şimdi bu uygulamayı telefon çaldığı zaman ya da kapı ziline yönelerek sürdürebilirsiniz.

Telefonu açmadan kimin aradığını tahmin etmeye çalışın. Kapıyı açmadan kimin geldiğini bulmaya çalışın. Bunu sürekli yapın. Bir çeşit oyun haline getirebilirsiniz. Böylece sezgilerinizi harekete geçirmiş olursunuz. Daha sonra da sizi arayan kişinin hangi maksatla aradığını anlamaya çalışın. Yani dikkatinizi bu yöne kaydırın.

Telefonun ucundaki kişi ya da kapının ardında bulunanın kim ve ne maksatla geldiğini anlamaya çalışırken aklınıza ilk gelen isim ve nedenleri esas olarak kabul edin. Ve fazla düşünmeyin.

Sonra tahminlerinizin ne derece doğru olduğunu anlamaya çalışın. çok isabetli tahminler yapmak için kendinizi zorlamayın. Bunun bir çeşit oyun olduğunu düşünün. Sürekli oynayabileceğiniz bir oyun.

Zaman içinde sezgilerinizin kendiliğinden geliştiğinin farkına varacaksınız. Hatta yaptığınız tahminlerin ne derece isabetli olduğunu anlayıp şaşıracaksınız.

Bu oyunu hemen her şey için oynayabilirsiniz. Size gelen mektuplardan yapacağınız iş görüşmelerine ve karşılaştığınız kişilere kadar... Mektubun zarfını açmadan ellerinizin arasında tutup kimden geldiği ve mektubun konusunu tahmin etmeye çalışmak ve aklınıza gelen ilk fikirleri unutmadan mektubu açıp tahmininizin ne derece isabetli olduğunu anlamak hem eğlendirici, hem de geliştirici olacak. (Sürecek)

Sağlık sorunlarına dikkat

Yanılgılardan kaynaklanabilecek sorunların ortaya çıkabileceği bir gün. Kazalar olabileceği gibi intihar eğilimleri de ortaya çıkabilir. Hayal gücünü tetikleyen olaylar kuruntuları ve korkuları harekete geçirebilir. Gösteriler sırasında ortaya çıkabilecek sorunlara karşı tedbirli olmak gereken bir gün. İlaçlar, zehirler, kimyasallar ve hava yoluyla bulaşabilecek hastalıklar dikkat çekici olabilir. Aniden ortaya çıkan sağlık sorunlarına dikkat.
Yazının Devamını Oku

Sezgilerinizi geliştirin

6 Temmuz 2006
Halk arasında içime doğdu şeklinde tarif edilen sezgi, "altıncı his" olarak da bilinir. Hemen bütün insanlarda mevcut olan sezme yeteneği, günlük hayatın içinde az ya da çok olarak harekete geçer.

Ancak, insanlar tam bir koşuşturma içinde bulundukları için garip tesadüflerin farkına varamazlar. Fark etseler bile tesadüf deyip geçer ve büyük bir hızla unuturlar.

Bazen öyle ilginç tesadüfler arka arkaya gelir ki, insanın dikkatini çeker. Artık farkına varmamak imkansızdır. Tabii bunun üzerine düşünmeye başlar ve ne olduğunu anlamaya çalışırsınız. Fakat, işin içinden çıkamayacağınız, mantıklı (Bilinen) bir açıklama bulamayacağınızı anladığınız anda düşünmekten vazgeçersiniz. Kısa bir süre içinde de olup bitenleri unutursunuz.

Sonra bir gün sizin yaşadığınıza benzer ilginç tesadüfler yaşamış biri karşınıza çıkıp yaşadıklarını anlatmaya başlayınca dikkat kesilip daha önce unuttuklarınızı hatırlamaya başlarsınız.

Olaylar hafızanızda canlanmaya başlar ve size de zaman zaman benzer şeyler olduğunu düşünürsünüz.

Şimdi bu yazdıklarımı okuyan pek çok kişinin daha okurken kendisinde var olan sezgi yeteneğini, geçmişte yaşadığı olayları hatırlamaya başlayacaktır. Ve tabii bu yaşadıklarının ne olduğunu da anlayabilecek.

Ayrıca kendinizde bulunan bu olağanüstü yeteneği geliştirebileceğiniz metotlar olduğunu öğreneceksiniz. Bu yöntemleri uygulayıp sezgilerinizi geliştirebilir, hatta bilmek istediğiniz konulara yönelik kararlı bir istekle bunlar hakkında sezgilere ulaşabilirsiniz.

Önce "içinize doğması" şeklinde bilinen yeteneği uyandırmak için neler yapılabileceğine kısaca göz atalım.

Öyle uzun uzun sistemli, disiplinli çalışmalar yapmanıza gerek yok. Fakat, dikkatli bir düzenlilik her konuda başarıyı getirir. Bu nedenle dikkatinizi sezgilerinize yöneltmeli ve geliştirmek için çalışmaları aksatmamalısınız.

Duygusal baskı ve rahatlık

Duygusal baskı yaratan durumlar ortaya çıkabilir ve alışkanlıkları değiştirmeye zorlayabilir. Geçmişe ait bilinmeyen veya saklanılan durumların ortaya çıkması bazı karışıklıklara neden olacak ve disiplin ihtiyacı artacak. Karar vermek ve alınmış kararları uygulamak için acele edilmemesi gerektiğini işaret eden gökyüzünün konumu özgür davranmak için güçlü arzuların açığa çıkacağını gösteriyor. Özellikle bilinçaltını keşfetmeye yönelik araştırmaların ortaya çıkması son derece dikkat çekici ve etkileyici olabilir.
Yazının Devamını Oku