<B>DYP, </B>İstanbul İl Başkanlığına Alevi işadamı <B>Seyit Şahin </B>getirilirken, <B>CHP</B>'de ise Alevi işadamı <B>Cemal Canpolat</B> görevden alınmak isteniyor. Durumu hemen açıklamak gerekir.
CHP il yönetiminden milletvekili adaylığı için Başkan
Cemal Özdemir ile 7 üye istifa etti. Daha sonra genel merkez yanlılarının girişimi ile il yönetimini düşürmek için başka istifalar da gerçekleştirildi. Ancak yedeklerle 32 kişilik yönetim tamamlanarak il başkanlığına
Cemal Canpolat, sekreterliğe de
Orhan Örkmez seçildi.
Canpolat kendilerine karşı komplo hazırlanmak üzere eski il sekreteri
Bahtiyar Kuru'nun parti defterini götürdüğünü noterce tespit ettirdi. Ankara
‘‘bizden habersiz nasıl il başkanı seçersiniz’’ diye sordu, ikinci bir yazı ile
‘‘Genel Sekreterliğin yazısına rağmen usulsüz seçim yaptığınız için sizi tanımıyoruz’’ denildi.
Canpolat, da tüzüğe aykırı hiçbir işlemde bulunmadıklarını belirterek
‘‘Görevimizin başındayız, Sayın Baykal'
a bağlıyız, partimizin sıkıntı görmesini istemiyoruz’’ dedi. Ankara'nın bu olumsuz tavrına karşılık 24 ilçe başkanı ise
seçilen yeni yönetimi desteklediklerini açıkladı. Genel Merkez'den ilçe başkanlarına gönderilen
‘‘toplantıya katılırsanız hakkınızda işlem yapılacaktır’’ biçimindeki gözdağı yazısı havada kaldı.
Cem Vakfı çevrelerinde saygın bir isim olduğu bildirilen
Cemal Canpolat daha önce
üç dönem Küçükçekmece ilçe başkanlığı bulunmuştu.
CHP, 'mezhepçilik' istemiyor...
Baykal bu konuda mesajlar verirken
Hacıbektaş'ta dün şöyle konuşuyordu:
‘‘Biz
Hacı Bektaş dalını kurutmayacağız,
Atatürk gülünü soldurmayacağız. (...) Sorunlarınız olduğunu biliyorum ama bu sorunların çözümünün var olduğundan da kuşku duymuyorum. (...) Bıçak kemiğe dayandı biliyorum. Bütün bunların çözümü vardır. Bu çözüm bir yandan
Hacı Bektaş Veli‘nin engin hoşgörüsü, anlayışı ve barışçılığını gerektiriyor.’’
Aleviler’in başka partisi yok; onlar da hiç olmazsa tarikatlara gösterilen
'engin hoşgörü, anlayış ve barışı' bekliyorlar.
DYP’de alevi başkan
DYP'de,
Süleyman Soylu'nun milletvekili adaylığı için istifasından sonra
İstanbul'a hemen Zonguldak Milletvekili
Ömer Barutçu il koordinatörü olarak atandı. Partinin
'ağır topları' genç
Soylu'yu daha önce görevden aldırmak istemişlerse de
Tansu Çiller kalkanıyla karşılaşmışlardı. Bir süre önce il başkanlığına atanan kömür sanayicisi
Cemil Ökten. Kendisine
Özer Çiller'e yakın bazı isimlerin dikte ettirilmesinden rahatsız oldu ve
‘‘3.5 yıllık il başkanını bir dakikada tasfiye etmeye çalışırsanız bana üç ayda neler yaparsınız bilemem’’ diyerek görevi iade etti. 3 Kasım'dan sonra
Soylu'nun yeniden aday olabileceğini düşünen
Soylu karşıtları, 18 Ağustos'ta seçim kararı aldı ancak nedense daha sonra bu karardan vazgeçti.
Ve dün
Seyit Şahin'in il başkanlığına atandığı açıklandı.
Kahramanmaraşlı
Şahin, Alevi ve eski
'solcu'; işadamı
Mustafa Süzer'in yakını.
Şahin,
Süzer'in Bahçeşehir'inde Doğalgaz İşletme Müdürü olarak görev yapıyor.
Süzer bundan bir süre önce Gökkafes'te
Tansu Çiller ve 17 işadamına yemek verdi. Yemekte; DYP milletvekili
Ayfer Yılmaz, Kemal Kabataş, Ufuk Söylemez ve
Oğuz Tezmen'le işadamları
Erdoğan Demirören, Oğuz Çarmıklı, Salih Tatlıcı, Ali Ramazanoğlu, Enver Yücel, Seyit Şahin ve İstanbul eski Valisi
Kutlu Aktaş bulundu.
Şahin'in adaylığı bu yemekte kararlaştırıldı.
Çiftçi 1.4 katrilyon borcunu nasıl öder
ANAP Edirne Milletvekili
Evren Bulut, Meclis'teki iki üç çifçiden biridir.
‘‘Yüreğim yanıyor; çiftçiyi mahvettiler’’ diyor.
Trakya bölgesinde gerekli ve yeterli süne mücadelesi yapılmadığı için 60 trilyon zarar olduğunu ileri sürüyor.
TMO bu yıl ilk kez piyasaya girmedi; binlerce tonluk depolarını büyük firmalara kiraladı. Konyalı firmaların bazılarının
'yeşil sermaye' kaynaklı olduğu öne sürülüyor.
Bu firmalar sezon açılırken 210-230 lira ve altındaki fiyatlarla buğday topladı. Üreticinin %80'i borçlarından ötürü elindeki malı bu fiyatlarla satmak zorunda kaldı.
Şimdi buğday 325 liraya çıktı.
Bir ay içinde yapılan vurgunun boyutunu görüyor musunuz?
Trakya'nın bazı bölgelerinde süne zararlısı verimi etkiledi.
Süne zararlısı
aynı veba gibi... Bu mücadeleyi devlet eliyle yürütmek gerekiyor.
Ancak Tarım Bakanlığı süne mücadelesinde kullanılan ilacı, uçak yerine ilçe Tarım Müdürlüğü eliyle köylüye dağıttı. Ancak bazı köylülerin sırt pompası ile yaptıkları mücadele yeterli olmadı. Zehirli ilacın dozunu ayarlayamadı, bazıları da tarlasına hiç ilaç atmadı.
Geçmişte 1 m3'te 13 böcek bulunursa etkin bir mücadele yapılması gerekiyordu.
Evren Bulut bu mücadelenin yapılmamasının ‘‘milli ekonomiye büyük zarar verdiğini’’ söylüyor.
Trakya Birlik, ayçiçeği üreticilerine geçen yılki primlerini öderken, Tarım Bakanı Prof.
Hüsnü Yusuf Gökalp bölgede incelemeler yapıyor. Bakan bu konuda seçim propagandası yapıyor suçlamasıyla karşılaşıyor.
Gökalp ise
‘‘Biz seçim yatırımı yapmıyoruz’’diyerek şöyle diyor:
‘‘Çiftçiye ödenecek primler için 400 trilyon istedim. Ancak, hükümetten 200 trilyon ödenek çıktı. Hükümetteki diğer partiler, bu parayı ödemeyi seçim yatırımı olarak görüyorlar. Ben bu 200 trilyonu çiftçiye ödemeye başladım. 2 gün içinde ödemeler Trakya'da bitecek.’’
ANAP Milletvekili
Bulut, üreticilere primi kendilerinin getirdiğini, böylece tarım kesiminin kayıt altına alındığını belirterek şunları söylüyor:
‘‘Sayın Bakan, primleri biz çıkarttık; dekar başına da 13.5 milyon verip gelir desteği yapıyoruz diyerek gösteri yapıyor. Bakan'a soruyorum; Trakya'da 30 trilyon tutan primleri geçen yılın ekim ayında (nisan) neden vermediniz? Bir yıl bekletildiyse bunun faizi nerede? O 1.35 milyonların beş yıl sonra Dünya Bankası'na geri ödeneceğini bilmiyor mu?’’
- Üreticilerin borçları ne oluyor?
- Tarım Kredi Kooperatiflerine üye 2 milyon çiftçi var. Bunların 400 trilyon kredi borcu vardı kooperatiflere... Üç yıl içinde faizleriyle tam 1 katrilyon 400 trilyona yükselen bu borçlar taksitlendirildi. Üretici aldığı primle bu borcunu ödeyebilir mi? Mümkün değil. Zaten süne mücadelesi yapılmamakla zarar edilmiş; primleri zamanında ödememişsin...
Özdemir: İmbikten süzülerek geçtik
İSTANBUL Emniyet Müdürü
Hasan Özdemir, ‘‘Benimle ilgili görüş belirten Ankaralı o profesörü kınıyorum’’ dedikten sonra şu açıklamayı yaptı:
‘‘Ben
FB kongre üyesiyim. Benim de bir takımı tutma özgürlüğüm vardır.
FB'nin daveti üzerine bakanlıktan izin alarak
Hollanda'ya gittim. Takımımızı seyretmenin yanında oradaki önlemlerin nasıl alındığını da görmek istedim. Uçak, otel ve diğer harcamalarımı kendim karşıladım. Bunlarla ilgili elimde faturalarım vardır. Biz imbikten süzülerek geçmiş adamız. 32 yıldır kamu görevlisiyim, hiçbir şeyin karşılığı olarak bizi kimsenin satın alamayacağı kadar büyük bir adamız. Zaten satın alınmış olsak
THKP-C bize eylem koymazdı.
Benim ömrüm
PKK, THKPC, Hizbullah gibi örgütlerle, yolsuzluk ve hırsızlıklarla mücadele ile geçtiği için her zaman hedef adamım.
DHKP-C benim makam odama da lav silahı atmıştır. Bunlara hedef olmakla da şeref duyarım ama bunlar benim için her zaman havagazıdır. Korkmam. Ben mukadderata ve Allah'a inanırım. Devlete, millete ve bayrağa karşı canımı veririm.
- Size saldıran Faslı kapkaççılar mı, THKP-C'liler mi?
- Saldırı sırasında telefonum düşmüş... İki kere çalmış, alkolik Faslı serseriler de bulup satmak istemişler, o sırada Hollanda polisi kendilerini yakaladı. Olay
DHKP-C eylemi, zaten üstlendiler.
- Neye üzüldünüz?
- Yabancılar
İstanbul'a gelir, biz 400 polisle güvenlik sağlarken;
Hollanda ise bizim heyete tek bir polis vermez! Havaalanında karşılar ve uğurlarız. Oraya biz
Lütfullah Kayalar ve
Yüksel Yalova gibi iki eski bakanla gitmişiz, hiç kimseye koruma vermediler.
- Talep edilmiş mi?
- Edilmez olur mu? Ama vermedi adamlar... O saldırganlar kalleşçe geldiler ama karşılığını da gördüler. Bunlar beni öldüremedikleri sürece onların yani hainlerin başına belayım. Bunu da rüzgár için söylemiyorum. Korksaydım,
Hizbullah liderinin çatışmasına bizzat kendim girmezdim.
Evcil'den dolayı haksızlığa uğradım
DÜN Nasuhi Güngör'ün,
'İpin Ucundakiler' kitabından söz ederken,
‘‘ANAP Bursa Milletvekili Mehmet Gedik
seçim kampanyalarında Evcil'
den aldığı yardımlar...’’ diye geçen sözler üzerine şu açıklamayı yaptı:
‘‘5 yıldır bu olayla uzaktan yakından ilgim olmadığını anlatmak için uğraşıyorum. 1983'te politikaya atıldım. 1987-1995 arası Bursa Milletvekili olarak ülkeme ve
Bursa'ya hizmet ettim.
Erol Evcil'i bana 1995 yılının sonlarında babamın cenazesinde Sayın
Mesut Yılmaz tanıştırdı.
Milletvekili adaylıklarım veya siyasi propaganda dönemlerinde
Erol Evcil'i hiç tanımadım. Hiçbir dönemde
‘Merhaba, nasılsınız, iyi misiniz' dışında ticari veya ahlaki hiçbir beraberliğim söz konusu değildir.
Nesim Malki'yi hayatımda hiç görmedim. Öldürüldükten sonra gazetelerden ne iş yaptığını okudum.
İnşaat mühendisiyim. İplik ve tekstil işinden hiç anlamam.
Evcil'i milletvekilliği dönemimden tanımam. İl başkanlığı dönemimde de kendisi benden hiçbir talepte bulunmamıştır.
‘İpin Ucundakiler' kitabını ve yazarını dava ettim; kazandım. Kitabı toplatma kararı aldırdım.
Erol Evcil-Nesim Malki olayından sonra milletvekilliğini kaybettiğim dönemde ve hiçbir siyasi kimliğimin olmadığı dönemde tanıdığım
Erol Evcil'den dolayı çok haksızlığa uğradığımı biliyorum. Hak etmediğim dedikodulara maruz kaldım.’’
Komik
İSTANBUL'da kongrede seçilmiş başkanların milletvekilliği adaylığı için istifalarından sonra DYP İl Başkanlığı'na Alevi işadamı
Seyit Şahin'i atarken, CHP'nin ise örgütün seçtiği Alevi işadamı
Cemal Canpolat'ı görevden almak istediğini biliyor musunuz?