Mankenlik yapıyor.
Berlin'de
İran lideri
Şah Pevlevi'ye karşı gösteri yapan bir
İranlıyı ‘‘kurtarmak’’ isterken,
Alman polisinden kendisi de feci bir dayak yiyor; 7 hafta hastanede yatıyor. Bir gün
İsveç'te bir arkadaşının düğününe katıldıktan sonra dönüşü
Hamburg üzerinden yapıyor. Çünkü bu kenti görmemiştir. Başına bir kaza geliyor; spor otomobili benzin akıtıyor; yanına geldiğinde de elindeki sigaradan otomobili tutuşuyor. Pasaportu ve evrakları dahil her şey yanıyor.
Türklerden borç arıyor.
‘Hasan Bakkal’dan 100 mark borç alıyor. bakkalın camında
‘‘Düsseldorf'tan Türkiye'ye uçuş’’ yazısı dikkatini çekiyor.
Hamburg'dan
Türkiye'ye neden uçuş olmasın? Bunun üzerine
Hamburg'da yarısı büro, yarısı yataktan oluşan bir odada yaşamaya karar veriyor. Uçak işine giriyor. Haftada önce bir, sonra iki-üç derken işçi uçuşlarına başlıyor.
Bürolar açıyor; daha sonra turizmciliğe başlıyor.
Antalya'yı
Almanların ‘‘yaz mekanı’’ yapıyor. Bu arada
Türkiye'de Gönül Yazar aşkı ile isim yapıyor.
Büyümesi son 15 yılda oluyor.
Türkiye'ye 800 bin-1.2 milyon arasında turist ve yolcu taşıyan
700-800 milyon
Euro da ciro yapan bir marka haline geliyor. Biri
Türk; diğeri
Alman iki şapkası olan bu kişi
Vural Öger...
Almanya ve
Türkiye'deki yaşamını
‘‘Meine Deutschland, Meine Turkei’’ (Benim Almanyam Benim Türkiyem) isimli kitapta anlatan
Öger, bu vesile ile önceki akşam
Hamburg'da 1895'te kurulmuş bir sigorta şirketinin salonunda davet verdi. Davetin en önemli konuğu
Federal Almanya İçişleri Bakanı
Otto Schily'di. 1969'da
Berlin'de saldırıya uğradığı gösteriden sonra yargıda haklarını
SPD'li bu genç avukat savunmuştu.
Schily,
Öger'in kitabını hemen sindirerek okumuş olduğundan
Almanya'daki
Türkler ve
Türkiye-Almanya ilişkileri açısından çok önemli değerlendirmeler yaptı.
‘‘Çok yönlü ve ilginç bir insanın kitabı. Hem Hamburglu, hem İstanbullu olmanın ne kadar güç olduğunu gösteriyor. Ben de bir ara Hamburglu olmak istedim ama beceremedim’’ diyor
Otto Schily.
Türkiye'nin son 40 yılının
Avrupalı-Asyalı yüzünü anlamak isteyen
Almanların bu kitaptan çok şeyler öğreneceklerini belirten
Schily, kitap için
‘‘Dilerim okullarda okutulur’’ dedi.
Schily Öger'e, hükümetin göç komisyonunda görev verdiğini anlatırken; ‘‘Çünkü her iki ülkede yaşıyor, sorunları biliyor; açıksözlü ve elit bir Türk’’ tanımlaması yaptı.
Milliyeti
Alman, ruhu ve kalbi
Türk, kişisel ilişkilerinde etkili, insancıl yanı ağır basan, başarılı bir işadamlığı yanında sosyal yardım ve aktivitelere de katılıyor
Öger. 5 yıl önce 600 kurucuyla
Türk-Alman Vakfı'nı kurdu. 6 dil konuşuyor. Bir Alman'ın gözüyle
‘‘Büyük Avrupalı. Gelecek yıllarda daha büyük işler yapacak.’’ Bu anlatımı yapan
Otto Schily,
Gölcük'te bir Çocuk Köyü yapan
Öger'le iki kez deprem bölgesini gezen,
Türklere çok açık bir bakan...
Bakanın sadece
Öger'in kişiliği üzerinde 35 dakika konuşması bir
Almandan beklenen bir övgü değil. Nitekim, sahnede
Öger'le ilginç bir söyleşi yapan
ARD TV'nin anchorman'i
Wrich Wickept'in
‘‘Almanya'daki siyaset ve biz medya dünyası, içimizdeki Türk dünyasından maalesef habersiz’’ sözü yoğun alkış aldı.
Türk'ün tarihine bakmak
ÖGER, ne
Türkiye'ye ne de
Almanya'ya yabancı; iki kimlik arasında erimiş, Alman disiplinini ve mantığını öne çıkarmış.
Schily'nin Türklere hoş gelebilecek bazı mesajlarında biraz popülizm yaptığı söylenebilir. Bunu davetteki
Türklerden bazıları bize söyledi.
Yanına aldığı ilk işçisi
Yanık Ömer'in ismini uçaklarından birine veren
Öger,
Alman politikalarını gerektiğinde eleştirdiğini de söylüyor.
Öger ‘‘Bir
Türk manavından domates satın alarak
Türkleri tanıyamazsınız, tarihine bakmak lazım’’ diyor.
320 sayfalık kitap
VURAL Öger'in; otobiyografisini anlattığı ve
Almanya'nın en büyük yayınevleri arasında yer alan
Rowohlt tarafından basılmış olan 320 sayfalık kitabı kaleme alanlar ise felsefeci ve siyaset bilimcisi
Türk Mehpare Bozyiğit ve gazeteci olan
Alman eşi
Hans Kirchmann. 19.90 Euro'ya satılan kitap 30 bin adet basılmış.
Mehpare Bozyiğit ‘‘Göreceksiniz bu kitap 1 milyon satacak’’ diyor. Kitapta 6-7 Eylül 1956 olaylarını, tesadüfen
Beyoğlu'nda dayısıyla geçerken izleyen
Öger, ilgili 3 fotoğrafa da kitabında yer vermiş.
Öger, kitabı annesine adamış; bu nedenle
İstanbul'da
Rumlar arasında yaşamış olan annesinin çok sevdiği
Fedon'u
Türkiye'den getirtmiş. Bu şarkılarla coştu
Öger. Kitap tanıtımında eski ve şimdiki eşleri, 3 kız çocuğu, damadı ve torunu da bulundular. Alman medyasının sanayicilerinin ve turizmcilerinin arasında,
‘‘Die Zeit’’ haftalık gazetesinin eski Genel Yayın Müdürü
Teheoe Sommer ve
Hamburg Başkonsolos Yardımcısı Haşmet Sınav da bulunuyordu.
Ülkeye yöneticiler alınacaktır
SEÇİM sonrasında yeni oluşturulacak kadroda ülke yönetiminde görev alabilecek aşağıdaki özelliklere sahip yöneticiler alınacaktır:
T.C. vatandaşı olmak, temiz bir sicile sahip olmak,
4 yıllık bir üniversite mezunu, en az İngilizce'yi akıcı konuşabilen,
bilgisayar kullanabilen, 30-45 yaşlarında,
ekip çalışmasına yatkın, ülke çıkarlarına öncelik tanıyabilecek,
daha önceki yönetimde görev almamış.
Not: Dolgun maaş, özel araç, dokunulmazlık, tüm sosyal haklar, başlıca verilecek olanlardır.
Özel sektörde iş başvurusu yapıldığı zaman bile bu özelliklerin yanı sıra birçok özellik isteniyor. Hiç hata kabul etmeyen bir yönetimde görev alacak kişilerde neden bu özellikler aranmıyor. Ben milletten bir kişi olarak beni Meclis'te ve dünyada temsil edecek başbakanımın, bakanlarımın ve de milletvekilimin yukarıdaki özelliklere sahip bir kişi olmasını istiyorum. Dokunulmazlık sahibi olmak için Meclis'e girmek anlayışı yerine, milletin sorumluluğuna sahip bir mantıkla görev yapmak anlayışı etkin olmalıdır.
İsmail YILMAZ-ANKARA