Şişli eski Belediye Başkanı ANAP'lı
Gülay Çokay'ın, yurtdışına kaçmadan önce
'yıldırım' aşkıyla evlendiği
Orhan Aslıtürk'ün ne haltlar çevirdiğini ilk ortaya çıkaran merhum meslektaşımız
Gülçin Telci'dir.
Türkiye'nin en büyük soygun ve yolsuzluk olayını gerçekleştiren
Orhan Aslıtürk'ün
Muhammet Ciğer ile birlikte oluşturduğu hayali ihracat organizasyonu (ASCOR) (hangi harflerden oluştuğuna dikkan edin!),
Milliyet Gazetesi Muhabiri
Nedim Şener tarafından
'Naylon Holding' adıyla kitaplaştırıldı.
Kitapta, 1980'lerden bu yana
hayali ihracat ve
naylon fatura işinin odağında olan
Aslıtürk'ün çalışma yöntemleri ayrıntılı anlatılıyor. Nedense
Maliye ile polis tarafından bir türlü yakalanamayan
'şanslı çekirge' ve ayrıca kılıktan kılığa giren bir
'bukelamun' olduğu gözler önüne seriliyor.
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu ile
Hazine raporları, sanık ifadeleri ve iddianamelere dayanarak yazılan kitapta, 1995-1998 arasında toplam 1.7 milyar dolar hayali ihracat gerçekleştiren
Orhan Aslıtürk ile kanunen boşandığı eşi
Gülay Çokay'ın (Atığ, Aslıtürk)
Şişli Belediyesi'ndeki yolsuzlukları da anlatılıyor.
ULUTOP'TAN ASLITÜRK'E
Melikgazi (Kayseri) doğumlu olan
Orhan Aslıtürk'ün bir ayağı siyasete uzanan akrabalarına gönderdiği paralar, şirketlerine ortak yapması ya da yönetim kurulu üyesi ataması da belgeleriyle gözler önüne seriliyor.
Anımsatalım...
Aslıtürk ailesinin asıl soyadı
Ulutop'tu.
Orhan Aslıtürk'ün babası
Feyzullah, onun babası
Mustafa Ulutop'tan izin alarak mahkeme kararıyla
Aslıtürk soyadını aldılar. Ancak
Aslıtürk daha sonra ticari ilişkilerinde sahte olarak
'Türk'ün başına
'Asli, Aslan' gibi sözcükleri ekledi; sahte pasaportunda da
'Baki Gökay' adını kullandı.
'Kırmızı' bültenle aranan
Asıltürk bugün
Londra'da yaşıyor,
Fransa'ya da sık sık gidiyor; boşanmasına rağmen
Gülay Çokay ile ilişkisini sürdürüyor.
(Çokay ailesi çevrelerinden aktarıldığına göre
Gülay Çokay, Orhan Aslıtürk'ün çapkınlıklarından ve darpa dönük davranışlarından bıktı; bu nedenle boşandı.)
MASAK NE YAPTI?
Orhan Aslıtürk'ün kurduğu
Barbaros Holding'e bağlı 91 paravan şirket üzerinden
'naylon fatura' kestiği müfettişlerce belgelendi. Kendi şirketleri dahil 167 şirket üzerinden de hayali ihracat gerçekleştirdi.
Aslıtürk bu şirketlerle sadece hayali ihracat değil, içleri sahipleri tarafınan boşaltılan banka sahiplerince kredi alınmasında da kullanıldı.
Bu yolla devletin kasasından aldığı 300 milyon dolarlık
KDV iadesinin öyküsü ülkenin ne kadar rahat soyulabildiğini kitapta anlatıyor.
'Naylon Holding' kitabında, hayali ihracatlardan yararlanarak devletten ucuz kredi kullanan ve diğer ihracat teşviklerinden yararlanan şirketlerin isimleri de görenleri şaşırtmıyor değil...
Nedim Şener kitabında ortaya koyduğu iddiaların belgelerini de eklemeyi unutmamış...
Hesap Uzmanlarının hazırlayarak Mali Suçları Araştırma Kurulu'na
(MASAK) gönderdiği,
MASAK'ın da
Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na ilettiği
'kara para' raporuna dayanılarak yazılan bölümde,
Aslıtürk'ün siyaset dünyasındaki yakınlarıyla ilgili menfaat ilişkileri de sergileniyor.
Aslıtürk'ün günlüğünden hangi ünlü işadamlarıyla dünyanın hangi ülkesinde buluşup yemek yediğini, ne gibi pazarlıklar yaptığını öğrenmek de mümkün... Gazeteci
Nedim Şener geçen yıl yayınladığı
‘‘Tepeden Tırnağa Yolsuzluk’’ (Metis Yayınları 2001) kitabında olduğu gibi
‘‘Naylon Holding’’ (Om Yayınevi, 0212-240 53 14) kitabı ile de
Türkiye'de yolsuzlukların arşivini yapmıştı.
Gelecekte bu kitapların kapaklarını kaldıranlar 1990'larda devletin nasıl soyulduğunu ve bunlara kimlerin göz yumduğunu görebilecek.
Nedim Şener'e sorduk;
‘‘Bu kitabı neden yazdın?’’
‘‘Aslıtürk vurgunuyla organize olarak devletin etkin mücadele etmeyişinden dolayı...’’ dedi.
İyi demokrasi nasıl olur
‘‘KANUN tanımayan, kayıt dışı işçi çalıştıran sözde zenginlere karşı, bu ülke ve bu Meclis tavırlı olmak zorundadır. Kötü ekonominin, kayıt dışı ekonominin üzerinde iyi demokrasi olmaz. Mutlu bir halk olamaz. Güçlü hukuk devleti olmaz. Daha çok zenginimiz, daha çok yatırımcımız olsun ama hakka ve hukuka saygı da olsun.’’
(DİSK eski Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili
Rıdvan Budak) Utanç
KONFÜÇYÜS diyor ki:
‘‘Bir memleket iyi bir şekilde yönetiliyorsa, fakirlik ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir memleket fena bir şekilde yönetiliyorsa, zenginlik ve şeref gibi şeylerin varlığından utanç duymalıdır.’’
Memlekette iyi bir hükümet işbaşında olduğu zaman, düşünülen şey sadece
'maaş' ise ve kötü bir hükümet işbaşında iken düşünülen şey yine
'maaş' ise işte bundan utanç duyulmalıdır.
Türkiye'yi yönetiyorum diyen büyüklerimize saygıyla sunulur.
Şevki UYANIK ALMANYA Derviş ve gerçekler
DERVİŞ'i bazı ağzı laf yapan siyasiler kıskanıyorlar. Çünkü onlarda
Derviş'te olan hiçbir iyi özellik ve de kapasite yok. Çünkü liderlik peşinde değil, kompleksli değil, kasıntı değil; hoşgörülü.
Şimdi bazıları klasik siyasetçi mantığıyla kabahati ona atıyorlar.
Derviş ulufe dağıtmıyor. Dürüst, başkaları ile çıkar ilişkisi yok. Tam bir güleryüzlü Batılı halk adamı. Bilgisini, tecrübesini etrafı ile paylaşabiliyor; var mı böyle bir politikacımız?
Sonuç;
Türkiye'nin bugüne kadar özlediği bir politikacı.. Tabii ki kıskanılacak, her zamanki gibi olan zavallı
Türk halkına olacak.
Hikmet ERSOY Akyarlar Köyü BODRUM
EKONOMİ yerlerde sürünürken
Derviş'i getirttik, çok iyi yaptık.
Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak için uğraştı. Büyük başarı sağladı. Şimdi işimiz bitti, sen yaramaz adamsın geriye dön, deniliyor. İnsan biraz utanır.
Derviş'i kimler istemiyor; memleketin bu hale gelmesinden payı olanlar! Mevcut politikacılarla bu memleket ilerleyemez.
Muhsin KURŞUN ANTALYA