Uğur Cebeci

Tepemizde 28 bin 907 uçak uçuyor

1 Ağustos 2010
Air Transport World dergisi tarafından yapılan araştırmaya göre dünyada yolcu taşımakta kullanılan uçak sayısı 28 bin 907’ye ulaştı. Filonun önemli bölümünü jet motorlu uçaklar oluşturuyor. Ancak bu uçakların 2 bin 984’ü yerde. Yani uçmuyor. Çoğunluğunu eski nesil yolcu uçaklarının oluşturduğu bu sayı önümüzdeki aylarda ekonomik krizin etkilerinin azalmasıyla daha da düşecek. Havayollarının sipariş verdiği uçak sayısı ise 345’i turboprop toplam 7 bin 494 uçak. Önümüzdeki 10 yılda büyük bir bölümü teslim edilecek. Bu uçaklarla filolar yenilenecek.

Toplam filo Uçmayan

JET YOLCU UÇAKLARI

Airbus

A320 2.235 99
A319 1.197 10
A330 671 25
A321 587 6
A300 375 73
A340 353 24
A310 168 32
A318 65 1
A380 30 2

TOPLAM 5.681 272

Boeing

737NG 3.068 34
737 Klasik 1.796 325
757 987 96
MD80 935 290
747 927 199
767 901 93
777 851 8
737 (JT8) 476 224
727 363 118
DC9 293 173
MD11 191 17
717 155 20
DC10 144 42
DC8 116 65
MD90 108 7
707 28 19
787 4 0
720 1 0

TOPLAM 11.344 1.727

BÖLGESEL JETLER

CRJ100/200 1.010 111
ERJ135/145 943 95
E190/195 328 0
CRJ700 309 1
E170/175 304 4
CRJ900 231 9
Bae146 156 66
Avro RJ 154 25
328JET 82 36
Fokker 70 43 4
An-148 4 1
SSJ 4 1
ARJ21 3 0
CRJ1000 2 0
Tu-334 2 0

TOPLAM 3.575 353

DİĞER JETLER
Yak40 332 96
Tu-154 318 169
Fokker 100 251 63
Il76 244 47
Tu-134 210 67
Yak42 119 26
An72/74 54 21
Il-62 53 26
Fokker F28 51 23
An-124 38 8
L1011 38 35
Il86 33 25
Tu-204 29 12
Il96 22 5
Tu-214 15 7
Tu-234 8 0
BAC 1-11 7 2
An-225 1 0

TOPLAM 1.823 632

JET TOPLAM 22.423

TURBOPROPLAR

Dash 8 832 49
Beech 1900 490 49
ATR72 451 46
Saab 340 388 94
Metro 364 42
DHC-6 355 37
ATR42 334 38
L-410 332 48
An-24 321 88
An-26 309 74
Brasilia 232 54
Jetstream 31 199 49
An-12 174 42
Fokker 50 172 37
Beech 99 134 2
Bandeirante 121 37
Dornier 228 120 31
Shorts 330/360 91 13
Dornier 328 89 18
Jetstream 41 77 15
An-28 73 16
Fokker F27 69 28
CASA212 66 13
Convair 580 64 19
Bae ATP 54 13
An-32 52 7
Dash 7 51 13
Bae 748 50 18
Saab 2000 48 6
Hercules 45 5
Y-12 36 7
An-30 32 15
MA60 32 6
Shorts Skyvan 30 7
Gulfstream 1 26 6
Il-18 26 5
CASA CN235 23 13
DC-3 17 8
Electra 16 4
YS-11 14 8
An-140 12 4
Il-114 11 5
An-38 7 1
Arava 7 2
Bufalo 7 2
Convair 600/640 7 1
Aerospatiale 262 4 2
FH-227 4 4
Y-7 4 0
Y-8 4 1
Grumman Mallard 3 0
An-8 2 0
Sukhoi Su-80 2 1
An-22 1 1

TOPLAM 6.484 1.105


UÇAK SİPARİŞLERİ

JETLER

737NG 1.992
A320 1.842
787 848
A350 522
A330 383
A319 259
777 259
E190/195 217
A321 191
A380 175
SSJ 122
747 101
ARJ121 92
Tu-204 59
CS300 57
767 56
An-148 51
CRJ1000 49
CRJ700 42
CS100 33
E170/175 29
ERJ135/145 17
Tu-214 16
MRJ-90 15
An-158 10
Il76 9
Il96 9
A318 7
CRJ900 7
An-124 5
An-168 5
CRJ100/200 5
Tu-234 5
A340 3
An-72/74 2
An-225 1

TOPLAM JET 7.494

TURBOPROPLAR
ATR72 107
Dash 8 74
MA60 55
An-140 25
DHC-6 24
Y-12 22
Il-114 10
L-410 10
ATR42 8
Dornier 228 6
An-38 3
CASA 212 1

TURBOPROP TOPLAM: 345

TOPLAM SİPARİŞLER: 7.839

10 bin metrede fıçı bira satışı başladı

Japon ANA Havayolları, uçakta fıçı bira servisi yapan ilk havayolu şirketi oldu. Normalde fıçı biraya tazeliğin korunması ve soğuk olması için karbondioksit gazı basılıyor. Uçak kabinlerine tehlike oluşturması nedeniyle sokulmayan karbondioksit yerine farklı bir çalışmaya imza atan Japon mühendisler, fıçı birada bu etkiyi kuru buz yardımıyla elde etmeyi başardı.
Özel imal edilen metal fıçılarda uçağa yüklenen biranın bardağı 11.3 dolardan satılıyor. Servis, fıçının ağzına yerleştirilen özel sifon yardımıyla yapılıyor. Her fıçı ortalama 20 bardak bira kapasitesine sahip. İlk olarak iç hat uçuşlarında başlayan ve yolculardan büyük ilgi gören fıçı biranın havayolunun tüm uçuş uçuşlarında verilmesi için çalışma yapılıyor.

Türk Hava Kuvvetleri’nin Doğuş Yılları

Emekli Tümgeneral İrfan Sarp tarafından yazılan ‘Türk Hava Kuvvetleri’nin Doğuş Yılları’ kitabı, Pozitif Yayınları’ndan çıktı. Önümüzdeki yıl Hava Kuvvetleri’nin kuruluşunun 100. yılı olması nedeniyle hazırlanan kitapta, 1911’de başlayıp 1922’ye kadar olan dönemdeki olaylar kronolojik akış içinde anlatılıyor. Yeşilköy’de ilk Tayyare İstasyonu’nun kurulmasından Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul’dan kaçırılan uçaklara kadar havacılık tarihimizin unutulmuş konularına değinen kitabın fiyatı 12 lira.
Yazının Devamını Oku

Amerikan plastik uçağı Avrupa semalarında

25 Temmuz 2010
Boeing’in henüz test aşamasında olan yeni yolcu uçağı 787 Dreamliner, Londra’da yapılan Farnborough Havacılık Fuarı’yla Avrupa hava sahasına girdi. Uçağın kapıları ilk defa gazetecilere açılırken 787’nin sessizliği dikkat çekti İngiltere’deki Farnborough Havacılık Fuarı’nın yıldızı, ilk defa kamuoyu önüne çıkan Boeing’in kompozit yani plastik gövdeli yeni yolcu uçağı 787 Dreamliner’dı. Açılıştan bir gün önce Farnborough’a gelen 787’nin inişini beş bin kişi seyretti. Boeing’in merkezi Seattle’dan kalkan üç numaralı test uçağı, 9 saatlik uçuşun ardından Londra yakınlarındaki meydana ulaştı. Çok sessiz inerek statik alandaki park yerine alındı.
/images/100/0x0/55eb1adbf018fbb8f8ab5edb
MÜTEVAZI KABİN

Uçak hâlâ test aşamasında olduğundan, 787’nin içi kabloların her yerden geçtiği, sadece ekonomi koltuklarının konulduğu mütevazı görünümüyle özel ziyaretçilerini karşıladı. Kapıda henüz sertifika almadığı için ‘Experimental-Deneysel’ yazısı bulunuyor. Ön kabinde 30 ekonomi koltuğu var. Lacivert kumaş kaplı koltuklar ince imal edilmiş. LED aydınlatma, derin ama gözü hiç rahatsız etmeyen baş üstü dolaplarıyla 787 ferah bir kabin sunuyor.
Pencerelerse normal yolcu uçaklarından daha büyük. Ancak kabin modeli mock-up’ta olduğu gibi kendini pek göstermiyor. Boeing mühendisleri manuel çalışan ve güneşi kesen perdeyi pencerelerden kaldırmış. Özel tuşla iş jetlerinde olduğu gibi pencereler karartılıp açılıyor.
Etrafta kılcal damar gibi dolaşan kilometrelerce kablo, orta kabindeki test ünitesine bağlı. Dev konsollar, vücuttaki sinir merkezi gibi uçağın her noktasından gelen verileri kaydediyor ve değerlendiriyor. Dört uçuş test mühendisi bu bilgileri takip ediyor. Kabinde diğer prototiplerde olduğu gibi ağırlık kaymasının test edildiği su tankları yok.
Arka kabin ise yine ekonomi sınıfı olarak ayrılmış. Burada da 20 koltuk bulunuyor. Merdivenle çıkılan bölümde kabin memurlarının dinlenmesi için 12 yatak yer alıyor. Standart görünümdeki tuvalet çok iyi aydınlatılmış.

VERİLER EKRANDA

Boeing 777’den geliştirilen kokpit tasarımında pilotlar tüm verileri ekranlardan takip ediyor. Standart olan baş üstü ekranları (Head-Up Display) pilotlara, sıfır görüş şartlarında iniş emniyeti sağlıyor. Uzun uçuşlarda pilotların dinlenmesi için arka bölümde merdivenle çıkılan dinlenme odası var. Burada iki yatak ve bir koltuk bulunuyor.
İki gün fuarda kalan 787, Seattle’a dönmek üzere Farnborough’dan yine çok sessiz havalandı. Londra üzerinde İngiltere-Almanya arasında 1940’taki ‘Battle of Britain’ anısına o yıllardan kalan iki Spitfire uçağıyla hatıra fotoğrafı çektiren 787, yine bu uçaklarla Farnborough’u selamladı. 787 daha sonra motor imalatçısı Rolls Royce’un Derby’deki fabrikası üzerinden kanat sallayarak alçak uçuş yapıp Seattle’a döndü.

HAVACILIK KRİZDEN FARNBOROUGH’DA ÇIKTI

Son iki yıldır ekonomik krizle birlikte dibe vuran havacılık sektörü, Farnborough’daki siparişlerle nefes aldı. Özellikle leasing yani finansal kiralama şirketlerinden gelen 115 milyar dolarlık 723 uçak siparişi uzmanlar tarafından sektörün 2012’den itibaren yeniden eski günlerine döneceğinin işareti olarak değerlendiriliyor.

40 ülkeden 1360 şirketin katıldığı fuarda ağırlık havayolu uçakları dışında askeri havacılıktaydı. 165 uçak, helikopter ve insansız hava aracı sergilendi.

En çok uçağı, opsiyonlar yani kesin siparişe çevrilebilir anlaşmalar dahil Brezilyalı Embraer sattı. E170/190 ailesi toplam 256 sipariş aldı.

Avrupalı imalatçı Airbus, A380’in yanı sıra askeri nakliye uçağı A400M ile Etihad’a ait A330 kargo uçağını getirdi.

İş jeti katılımında inanılmaz bir düşüş yaşandı. Sadece 20 uçak sergilendi. Artık iş jeti imalatçıları Cenevre’de yapılan EBACE, İstanbul’daki Airex gibi konularında uzmanlaşan fuarları tercih ediyor.

TÜRK AWACS’I 2011’DE TESLİM EDİLECEK

Fuarın tek Türk bayraklı uçağı, kamuoyunda AWACS olarak bilinen Havadan İhbar Kontrol (HİK) uçağıydı. Türk Hava Kuvvetleri’ne ait ve üzerinde radar taşıyan ilk 737, halen Boeing tarafından test amaçlı kullanılıyor. Northrop Grumman imalatı radarın ilgili testlerin yüzde 97’si tamamlandı. Teslimat 4 yıl gecikmeli 2011’de başlıyor.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar Farnborough’u ziyaret edenler arasındaydı. Türk standına uğrayan Bakan Gönül, bundan sonra yurtdışı fuarlarda özgün Türk tasarımlarının sergileneceğini söyledi. Bakan Gönül, Türkiye’nin de ortak olduğu Airbus A400M askeri nakliye uçağını gezdi. Fabrikası Seville’de bulunan uçağın kapısına İspanyolların dünya kupasını kazanmasına atfen konulan amblem dikkat çekti. Hamdi Topçu ise Boeing ve Airbus yetkilileri ile bir araya geldi.

ATAK PROJESİ

TAI ve TEI başta insansız hava aracı ANKA olmak üzere Türk tasarımı ürünlerini stantlarında sergiledi. Yunan Hava Kuvvetleri’nden iki general TEI yetkilileri ile F-16 uçaklarının motorlarının bakımı konusunda görüşmeler yaptı. İtalyan AgustaWestland ile ortak imal edilecek Türk Taaruz Helikopter Projesi T-129 ATAK’ın kokpit mock-up’ı Farnborough’da yeni müşteriler aradı.

THY EN KÂRLI ALTINCI HAVAYOLU

Air Transport World Dergisi tarafından her yıl hazırlanan Dünya Havayolu Raporu’nda Türk Hava Yolları 2009 sıralamasında operasyon ve net kârda dev şirketleri geride bırakarak altıncı oldu. Operasyonda 479, net kârda da 370 milyon dolara ulaşan THY’yi Avrupa’da sadece düşük maliyetli havayolu şirketi Ryanair geçebildi. İki listede de birinci Emirates, ikinci sırada sırada da Air China yer aldı.
Dünya devler liginde hızla yükselen THY en fazla yolcu taşıyan şirketler listesine de 25 milyon yolcuyla 22. sıradan girdi. En fazla yolcuyu 161 milyonla Amerikan Delta Havayolları taşıdı.

ATATÜRK 39. OLDU

Dünyanın en çok yolcuya sahip havalimanları sıralamasında ise İstanbul Atatürk Havalimanı 29.8 milyon yolcuyla 39. oldu. Atatürk trafiğini yüzde 4.6 artırıp büyüyen nadir havalimanlarından biri olurken ilk üçe Atlanta 88, Londra Heathrow 66, Pekin de 65 milyon yolcu ile girdi.
Yazının Devamını Oku

Bir hayalim daha gerçek oluyor

18 Temmuz 2010
Havacılıkla ilgili yazılar yazmaya başladığım günler hayallerim de başladı: Türkiye’nin dünya standardında bir havayolu şirketi olması, havacılık pazarında hiç yapılmamış bir sınıfta uçak imal edilmesi, pervaneli uçaklarla küçük kentlerin birbirine bağlanması, deniz uçaklarının sahillerimizde cirit atması THY bir dünya markası oldu. Ama hâlâ kendi uçağımızı yapamadık. Yapılmışların montajlarında fason işçi olduk. İlk uçak imalatçılarımızın uçaklarını toprağa gömmüş bir milletiz biz. Ne hazin... Rahmetli Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş ne olağanüstü insanlarmış. Ne yazık, ne cesaretlerini, ne bilgilerini, ne de anılarını bile yaşatamadık...
Turboprop uçak hayalim, ATR72’lerin pazara girmesiyle gerçekleşti. Borajet bugün Gazipaşa’dan Siirt’e, Nevşehir’den Zonguldak’a kadar birçok noktaya başarıyla uçuyor.
Deniz uçakları Türk pazarına aslında 1920’li yıllarda girmişler. Bir İtalyan şirketi Aero Espresso, İstanbul Büyükdere Limanı’ndan Yunanistan’ın Pire Limanı ve oradan da İtalya’da Brindisi’ye uçarmış. Neredeyse sonraki 60 yıl bir daha denizlerimizde uçak görülmemiş.
Küçük bir deniz uçağıyla Hakan Osanmaz adlı mükemmel maceracı, sürüne sürüne bir sistem kuran Ateş Hanibu sekiz kişilik Cessna Caravan Amfibik ile denizlerimize konmuşlar. Ama başlarına gelmeyen kalmamış.
Türk Sivil Havacılığı’nın deniz uçaklarının uçuşları, iniş-kalkışlarıyla ilgili kuralları olmadığı için onlar bu işin savaşçıları olmuşlar. Hâlâ uçuştan bir hafta önce uçuş planı doldurulması gibi saçmalıklar var.
Yok, iki ay önce uçuş planı yapsınlar...

BİRİ İNİYOR BİRİ KALKIYOR

Amerika Seattle’da, Boeing’in 737 imalat hattının olduğu Renton Havalimanı’ndaki manzara gözümün önüne geliyor. Yüzlerce deniz uçağı... Biri inip, biri kalkıyor. Uçuş planı çekilmiyor. Suda denizcilik, havada havacılık kurallarını ihlal etmeden isteyen istediği yere uçuyor.
Şimdi genç bir girişimci, Amerika’da havacılığın içinde yetişen ve büyüyen Kürşad Arusan sahillerimizi birbirine bağlayacak. Kurduğu Seabird Havayolları, efsane Twin Otter uçaklarıyla İstanbul’dan Çeşme’ye ya da Bodrum’da Türkbükü’ne inecek. Bir sürü uçuş noktası çıkarılmış. İstanbul’da İstinye Koyu’ndan kalkabilirler ama bakalım izin çıkacak mı? Çıkmalı.
Hâlâ köprülerimizin altından bir gösteri uçağı geçişine bile izin veremedik. Oysa İstinye’den kalkan bir deniz uçağı, Boğaz köprülerinin altından geçen bir gösteri uçağının fotoğrafı bu kentin markasına ne çok şey katar.
16 koltuklu, geniş gövdeli, çift motorlu deniz uçaklarıyla başlayacak seferler bence Türkiye’nin gelişmişlik meselesi.
Yani memleket meselesi.
Yeni bir iş kolu.
Yeni pilotlar için mükemmel bir tecrübe kazanma ve gelir kapısı.
Yolcular için tatil köyleri önüne inmek gibi mükemmel bir konfor.
Umarım bir talihsizliğe uğramadan izinlerini alırlar.
Göklerimizi denizlerimizle, göllerimizle buluştururlar.

İstanbul’dan Çeşme’ye deniz uçaklarıyla sefer başlıyor

Seabird Havayolları’na Keen Borek’tan üç uçak kiralayan Kürşad Arusan, kaptan pilotlarını da yurtdışından getirdi. Her biri uçak tipinde en az sekiz bin uçuş saatine sahip kaptan pilotlara Türk ikinci pilotlar eşlik edecek. İstanbul’dan Çeşme/Alaçatı 1 saat 20 dakika sürecek

Evden çıkıp havalimanlarının kargaşasına girmeden tatil köyünün sahiline veya İzmir’de trafiğe takılmadan doğrudan şehir merkezinde, Pasaport’a inmek ister misiniz? Türkiye’de deniz uçaklarıyla havayolu taşımacılığı başlıyor. Seabird (Denizkuşu) Havayolları, iki hafta içinde çift motorlu Twin Otter’larla tek yön vergiler dahil kişi başına 225 liradan başlayan fiyatlarla İstanbul’dan Çeşme’ye uçacak.

TECRÜBELİ PİLOTLAR

Kuruluş çalışmalarını tamamlanan ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden izin bekleyen Seabird’ü uzun yıllar ABD’de birçok havayolunda yöneticilik yapan Kürşad Arusan kurdu. Ciddi deneyim ve iyi bir organizasyon gerektiren deniz havacılığı için 42 uçakla dünyanın en büyük Twin Otter filosuna sahip Amerikan Keen Borek Havayolları ile işbirliği yapıldı. Pilot ve bakım hizmetleri bu şirket tarafından sağlanacak.
Kanadalı de Havilland imalatı Twin Otter’lar, 19 koltuk kapasiteli. 1.5 metre dalga yüksekliğinde bile denize rahatlıkla inip kalkabiliyor. Gece, kötü hava şartlarında uçabiliyor.
İstanbul merkezini Kalamış Marina ve Haliç’e kuracak şirket, seferlerini buradan yapacak. Ayrıca İstinye’de de bir merkez kurulması planlanıyor.
İstanbul’dan Çeşme/Alaçatı 1 saat 20 dakika, Bodrum ise 1 saat 30 dakika sürecek. Bilet fiyatları tek yön 225 liradan başlayacak. Kademeli olarak 500 liraya kadar çıkacak. Satışlar www.flyseabird.com internet sitesinden yapılacak.
Ayakta rahatlıkla durabileceğiniz uçağın kabini rahat oturum amacıyla 16 koltuklu olarak tasarlandı. Binişte yolculara küçük ikram paketleri ve plaj çantası verilecek.
İmalatı yeniden başlayan Twin Otter’lar karada 300, denizden de 750 metreye inip-kalkabiliyor. Bir gün içinde denize iniş için kullanılan float’lar sökülüp tekerlekler takılabiliyor.

KIŞIN KIZAKLA UÇACAK

Seabird kış döneminde tekerleklerin altına kızak takarak kayak merkezlerini İstanbul’a bağlayacak. Uludağ, Kartaltepe kış aylarında yeni uçuş noktaları olacak. İsteyenler için şirket hava taksi hizmeti de verecek.
Ciddi bir taleple karşılaşan havayolu bu yıl yaz sezonu sonunda üç uçaklık filoya sahip olacak. Kış operasyonunun oturmasıyla birlikte hedef iki yıl içinde 10 uçaklık filo.

14 YILLIK HAVACI

Kürşad Arusan, 38 yaşında, 14 yıllık havacı. ABD’ye 1987’de futbol bursuyla gitti. St. Louis’de Harris-Stowe’da işletme eğitimi aldı. 1996’da TWA Havayolları’nda uçaklara bagaj yükleyerek girdiği sektörde kontuar sorumluluğu, güvenlik koordinatörlüğü yaptı. 1999’da THY’nin Miami hat açılış çalışmalarına katıldı. AirTran ve Delta’dan sonra 2006-2009 arasında 14 uçaklık filoya sahip USA3000 Havayolları’nın genel müdürlüğünü yaptı.
Geçen yıl 27 Mayıs’ta 11 yıldır hayatı paylaştığı, TWA’de beraber çalıştığı kız arkadaşı 38 yaşındaki Ingrid Sphen’i trafik kazasında kaybetti. İzin alarak Türkiye’ye geldi. Her yıl tatil yaptığı Çeşme’de otururken deniz uçaklarıyla sefer yapacak bir havayolu kurmaya karar verdi.

UÇAĞININ ADI INGRID’IN RUHU

Varını-yoğunu sattı, ortaklar bularak bu işe yatırdı. Geçen hafta Türkiye’ye getirdiği ilk Twin Otter uçağının adını kız arkadaşının anısına ‘Spirit of lngrid-Ingrid’ın Ruhu’ koydu. Bundan sonra Ingrid’ın adı Türk semalarında ve denizlerinde yaşamaya devam edecek.

DENİZ UÇAKLARI ÇOĞALMALI

Türkiye’ye ilk deniz uçağı 12 yıl önce geldi. Halen beş adet deniz uçağı var. Ama bunların dördü faal. Beşinci uçak, pilot yokluğu nedeniyle uçamıyor. Yapılacak yeni düzenlemeler, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de deniz havacılığının önünü açabilir:

GÖLLERE İNİŞ YASAK: Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yazısı üzerine deniz uçaklarının gölleri kirlettiği iddiasıyla içme suyu havzalarına iniş-kalkışına izin verilmiyor. Yasak dünyada sadece Türkiye’de uygulanıyor. Amerikan Deniz Uçakları Federasyonu’nun hazırladığı ve tüm dünyada kabul edilen çevre raporuna göre bu uçaklar su üzerinde ‘motorsuz kayık’ statüsünde. Bu nedenle içme suyu havzalarında yani motora yasak göllerde sorunsuz olarak kullanılıyor. Hatta bu göllere araç olarak çevreyi kirletmediği için sadece deniz uçağının kullanmasınaizin veriliyor.
UÇUŞ PLANI: Türkiye’de deniz uçakları için her 20 günde bir yeniden uçuş müsaadesi alıyor. Acil çıkan uçuşlar yapılamıyor. Bu kural değiştirilmeli, karadan kalkan uçaklar gibi uçuştan 30 dakika öncesi uçuş planı verilmesi kuralına geçilmeli.
DENİZ UÇAĞI EĞİTİMİ: Deniz uçaklarında görev yapacak pilotların yetiştirilmesi için eğitim verme yetkisi bulunmuyor. Bu eğitim verilemediği için pilot yetiştirilemiyor. Uçak sayısı artırılamıyor.

Yazının Devamını Oku

Önce Washington DC sonra Çin’de üçüncü nokta

11 Temmuz 2010
777 teslimatlarının başlamasıyla THY’nin ilk yeni uçuş noktası Washington DC olacak. Daha sonra Los Angeles yerine Çin’de üçüncü noktaya uçuş planlanıyor: Hat açılışlarının sıralamaları pazardaki yolcu yoğunluğuna göre ayarlanıyor Bir dünya markası haline gelen uçak ikram pazarının yaratıcı şirketi Do&Co’nun İstanbul’daki ana üssündeyiz. THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile buluştuk.
Metabolizmanın en yavaş olduğu gece yarısında spor yaparak zayıflamaya başlayan Topçu, hayli kilo vermiş. O ölçülü, ben ölçüsüz yiyorum. Kuşkusuz ana konumuz Türk Hava Yolları...
Hamdi Topçu, bütün uçak alımlarında uçağın imalatçı firmasının imalat felsefesini göz önünde tuttuğunu söylüyor. Yani imalat için uçak fabrikasının önerdiği pazarları göz ardı etmiyor. Ama THY’nin büyüme felsefesiyle örtüşmeyen uçağı da almıyor. Yarattığı bu şablon sıradan gibi görünse de aslında gövde seçiminde yanılmaları en aza indiriyor. Alınan uçaklardaki doluluklar arttıkça daha büyük uçaklara geçişin yol haritasını çiziyor.
ÖNCE WASHINGTON DC
THY’nin satın aldığı Boeing 777-300ER uçaklarından ilki eylül ayında gelecek. Teslimat bir ay önceye çekilmiş. 777 teslimatlarının başlamasıyla ilk yeni uçuş noktası Washington DC olacak. Daha sonra Los Angeles yerine Çin’de üçüncü noktaya uçuş planlanıyor. Topçu, Los Angeles’tan vazgeçilmediğini ama pazardaki yolcu yoğunluğuna göre yeni hat açılışlarının sıralamalarında oynama yaptıklarını söylüyor.
Hayatına ait bütün zamanları THY’ye adamış bir adam Hamdi Topçu. Bütün konuşmaları mutlaka THY ile kesişiyor. Aklındaki bütün heyecanlar THY için yarışıyor. Yeni nesil koltuklardan ikrama, personel politikasından ve tabii mali yapının güçlüğüne kadar her dalda her şeyi saliselerle izliyor. Son dönemde takibe aldığı yeni heyecanı ise büyük yolcu uçakları. Pazardaki iki uçak, Airbus A380 ve Boeing 747’nin yeni modeli 8 serisini projeksiyona getirmiş. Bu uçaklardan birinden 5 ya da 4 tane almayı planlıyor. İki uçağı THY’nin uzak uçuş noktalarına, yolcu doluluk oranlarına göre yarıştırıyor. Zaman zaman Boeing ve Airbus ile pazarlığa oturuyor. İki uçak imalatçısı Topçu’nun maliyecilikten gelen geniş bilgisiyle yaptığı ‘çılgın’ pazarlıklardan yorulmuşlar. Korkarak geliyorlar. Masaya oturuyorlar. Topçu’nun güçlü eliyle yaptığı pazarlıklara çoğu zaman dayanamıyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Amerikan Ulaştırma Bakanı pat diye ekibiyle THY’ye gelmiş. İlk sorusu “Havayolları dünyanın birçok yerinde batıyor. Siz nasıl büyüyorsunuz?” olmuş. THY bir gösteriyle büyümesinin hikâyesini Amerikalı bakanın gözleri önüne sermiş.
ESKİ GENEL MÜDÜRLER
Hamdi Topçu yine geçtiğimiz günlerde Türk Hava Yolları’nda daha önceki dönemlerde genel müdürlük yapanları şirkete davet etmiş ki bu THY’de bir ilktir. Hepsiyle oturup yemek yemiş, sohbet etmiş, önerilerini dinlemiş. Efsane pilot Genel Müdür Atilla Çelebi’den son Genel Müdür Yusuf Bolayırlı’ya kadar katılımcılar önerilerini söylemişler. Sonra Yusuf Bolayırlı’yı özellikle alıp THY Teknik hangarına götürmüş. Genel müdürlükten önce THY Teknik’in başında olan Bolayırlı hangara girince teknisyenlerin hepsi koşup çevresine toplanmış. Bir sevgi seli yaşanmış. Topçu bu resmi görmekten çok mutlu olduğunu söylüyor hatta “Allah bize de nasip etsin” diyor.
Topçu ile sohbetimiz, uçakların yeni boyalarından sponsorluklardaki başarılara kadar uzanıyor. Ve Hamdi Topçu yakın zamanda çok önemli bir sponsorluğa imza atacaklarını, bu imzanın Avrupa’dan başlayarak dünyada yankısının büyük olacağını söylüyor. Topçu sohbetimizi THY’nin büyüme ve mali gücünün sağlamlığının şirketi tam anlamıyla bir dünya markası haline getirdiğini anlatarak noktalıyor.
DOĞUDAN HATTIN KARŞISINDA
Hamdi Topçu ile sohbetten önce Do&Co’nun toplantı odasında Londra’ya görüntülü bağlanıyor. Karşı kameranın önünde Do&Co’nun patronu Attila Doğudan var. Avusturya’dan başlayıp, Amerika, Almanya, İngiltere ve Uzakdoğu’daki birçok ülkeye yayılan şirketin patronu yepyeni bir heyecan içinde Londra Heathrow Havalimanı yakınındaki yeni operasyon üssünde imalat bantları kuruyor. Emirates gibi titiz bir şirketin beş uçuşuna yemek yükleyecek. Sanki dün ikram pazarına girmiş gibi heyecanlı. Zaten hiperaktif olan Doğudan, hiç yerinde duramaz hale gelmiş. Oysa o artık bir dünya devi. Formula yarışlarından, BMW Münih binasındaki restorana, New York Plaza Oteli içindeki Demel’den Lufthansa Frankfurt Havalimanı’ndaki özel salona kadar yüzlerce yerde insanları çok mutlu eden yemekleri sunuyor. Büyüyor ama butik yapısını, amatör ruhunu kaybetmiyor.
Artık milyonlarca tepsi yemeği uçaklara yükleniyor. Ama her yemeği sanki evinin küçük mutfağında yapıyor. Bütün karışımlar, binlerce tepside aynı lezzetle sunuluyor. Patlıcanlar, salatalar, özel karışımlı yoğurtlar hepsi 10 bin metrede yerdeki yapıları bozulmadan taptaze yolcunun önüne çıkıyor. Uçan aşçılarından, troleyleri yükleyen personeline kadar herkes dünyanın en zor patronu için pürdikkat çalışıyor. Hata yapan Attila Doğudan’ın gözünden kaçmıyor ama herkes kendi cezasını kendisi veriyor. Doğudan aslında yarattığı sevgi yumağıyla gökyüzüne atılan mükemmel imzasının arkasında tek başına duruyor. Ekibi o imzanın yüksek kimliğini bozmamak için arı gibi çalışıyor. İstanbul’da Genel Müdür Yardımcısı Serdar Erden bize eşlik ediyor. Patronu ile görüşürken gözlerindeki ışıltı, sıradan bir işyerindeki gibi değil. Birlikte yaratılan heyecanı orada canlı yayında görebiliyorsunuz.
Hamdi Topçu ile Attila Doğudan’ın gıyabında yemeğini yiyoruz, tattığımız lezzetler ve mükemmel sunum için helalleşiyoruz....

TAV Passport ile yerde first class hizmet

İstanbul Atatürk Havalimanı başta olmak üzere TAV Havalimanları Holding tarafından işletilen tüm terminallerde yolculara CIP hizmeti için ‘TAV Passport’ kart üyelik sistemi başlatıldı. Yıllık 800-1000 lira arasında satışa sunulan kartta, yolcuların evden çıkıp uçağın kapısına kadar geçen sürede ayrı kontrol noktalarından geçiş, hızlı check-in, özel salonda bekleme, terminalde elektrikli araçla ulaşım ve duty free mağazalarında fiyat avantajları gibi hizmetler sunuluyor. TAV Passport hizmetinin Prime Class tarafından verildiğini söyleyen TAV İşletme Hizmetleri Genel Müdürü Eda Bildiricioğlu, ilk günden büyük ilgiyle karşılaştıklarını belirtti.

787 kompozit imalat hattına girdim
/images/100/0x0/55eaa83af018fbb8f88e5b21
İmalatçılar, yeni nesil uçakları daha uzağa, az yakıt harcayarak uçuracak teknolojilerin, havayolları da biletleri ucuzlatmanın peşinde. Ortak nokta, uçakların hafif yapılmasından geçiyor. Bu da kompozit teknolojisiyle gerçeğe yolculuk edecek

Yıl sonunda hizmete girmesi beklenen Boeing’in yeni yolcu uçağı 787 Dreamliner’ın tüm gövdesi kompozit. Böylece toplam ağırlık yüzde 30 oranında azaltılıyor. Projenin İtalyan ortağı Alenia, Grottaglie’deki fabrikasında uçağın 44 ve 46 numaralı parçaları yani orta ve arka gövdenin imalatını yapıyor. Burası sadece Boeing’e çalışan, 550 işçinin görev yaptığı, çizmenin ucunda Brindisi’de yer alan bir fabrika.
Korozyon derdi olmayan, yüksek dayanıklılığa sahip kompozit aslında 1920’lerde bulundu. Ama havacılığa girmesi için tam 50 yıl geçmesi gerekti. Dâhi uçak mühendisi Burt Rutan, kompozitin uçakların gövde ve kanat gibi ağır yüke maruz kalan parçalarında da kullanılabileceğini ispatladı. O günden bu yana kompozit uçakların vazgeçilmez malzemelerinden biri. Ama büyük bir yolcu uçağının tüm gövdesini kompozitten imal edebilmek, yüksek mühendislik ve özel imalat teknikleri gerektiriyor.

İPEKBÖCEĞİNİN KOZASI GİBİ

Grottaglie’deki fabrikada robot kollar, sanki ipekböceğinin kozasını örmesi gibi siyah kompozit bantları rezin yapıştırıcı kullanarak gövde kalıbının üzerinde defalarca dönerek sarıyor. Bu süreç, sürekli bilgisayar ve insan kontrolü altında yapılıyor.
Sonrasında parça basınçla pişirilmek için özel fırına konuluyor. Gövde parçası, 180 derecede, 6 atmosfer basınç altında yaklaşık 8 saat pişiriliyor. Ardından pencereler, bakım, kargo kapakları açılıyor. Son kontrolden sonra parçalar ABD’de Seattle-Everett’teki tesislere Boeing 747 Jumbo Jet’ten geliştirilen geniş gövdeli ‘Dreamliner’ uçağıyla götürülüyor.
Gövde, ikram kamyonu çarpması gibi dışarıdan gelen darbelere dayanıklı. Hasarlar, yüksek sıcaklıkla uygulanan özel yapıştırıcılarla tamir edilecek. Daha büyük hasarlarda uçağın hangara çekilmesi gerekiyor. Bu konuda Avrupalı imalatçı Airbus’ın Boeing’e itirazı var. 787’nin rakibi A350’de farklı bir teknoloji kullanılacak. Alüminyum ile kompozit sandviç metoduyla birbirine yüksek ısı ve basınçla yapıştırılacak. A350’nin gövdesi panel panel birleştirilerek imal edilecek. Hasar durumunda sadece o parça değiştirilecek.
Havacılık dünyası hangi teknolojinin kazanacağını merakla bekliyor. Bir tarafta üç parçadan oluşan gövde, diğerinde ise panel teknolojisi. Ama ortak nokta çok hafif ve dayanıklı olan kompozit.
Yazının Devamını Oku

THY yeni boya ile uçtu

4 Temmuz 2010
Türk Hava Yolları (THY), uçak boyalarında yeni tasarımın ilk denemesini Boeing 737-800 tipi ‘Elazığ’ uçağı üzerinde yaptı. THY Teknik tarafından gerçekleştirilen ve büyük bakım sonrasındaki boyama, üç günde tamamlandı. Tasarım beğenilirse, THY’nin yeni sipariş verdiği ve önümüzdeki aylardan itibaren filoya katılacak Boeing 777, 737-800/900 ve Airbus A330-200/300 ile A319/321 uçaklarına uygulanacak. İşte yeni boyamanın detayları:

Uçağın gövdesinde halen kullanılan ‘Turkish’ yazısı değiştirildi. Daha büyük fontlarla ‘Turkish Airlines’ yazıldı. Alt bölümde koyu lacivertin daha açık tonları kullanıldı.

Gövdenin arkasındaki lale deseni kaldırıldı.

Kuyruk, standart kırmızı rengini korurken, THY’nin logosu kesik beyaz daire içine alındı. Benzer bir uygulama iki yıl önce de yapılmıştı. Ancak o zaman logonun etrafındaki daire, kuyruğa tam olarak oturtulmuştu.

Beyaz logo, daha ince daire içinde uçağın kanat uçlarındaki winglet adı verilen parçaların üzerine de kırmızı zemine boyandı.

Uçağın altı ise eskiden olduğu gibi gri renkte muhafaza edildi.

Uçakta doktor izni olmadan ilaç yok

Birçok yolcu, uçağa bindiğinde kabin memurundan baş ağrısını kesecek bir ilaç vermesini ister. Veya mide sorunu vardır... Daha uçağın kapısında, ilaç isteğini kabin memuruna iletir.
Ancak kurallar gereği, kabin memurlarının ilk yardım çantasını açıp yolcuya ilaç verme yetkisi bulunmuyor. Bunun için öncelikle uçakta ‘doktor yolcu’ anonsu yapılması gerekiyor.
Doktor yolcu varsa, ilk yardım çantasından ilaç onun gözetiminde veriliyor. Bunun nedeni ilacın yolcuda oluşturabileceği alerjik yan etkileri önleyebilmek. Eğer uçakta doktor yoksa, yolcunun durumuna göre değerlendirme yapılıyor. Bu nedenle havayolu şirketleri yolculardan ilaçlarını yanlarında taşımalarını istiyor.
İçinde ilk yardım amaçlı ilaç ve aletlerin bulunduğu çantanın kesinlikle kabin amiri gözetiminde açılması gerekiyor. Uçuş öncesinde ve sonrasında bu çantalar yer görevlileri tarafından kontrol ediliyor. Çanta açılmışsa, yani mührü sökülmüşse raporlanıyor. Daha sonra çanta yetkili kurumlar tarafından doktor gözetiminde hazırlanarak uçağa yükleniyor.

İLK YARDIM ÇANTALARI HER UÇUŞTA KONTROL EDİLİYOR

Uluslararası kurallar gereği her uçakta belli standartlarda ilk yardım çantası bulunması zorunlu.
Yaklaşık ağırlığı 4.5 kilogram olan çantada ilk yardım müdahalesinde kullanılacak ilaç ve tansiyon ölçme aleti bulunuyor. Uzun menzilli uçaklardaki defibrilator yaygınlaştırılıyor.
Çantalar, havayollarının anlaşmalı olduğu sağlık kurumları tarafından hazırlanıyor. Çantaların fermuarları mühürleniyor. Sık sık kontrol ediliyor.
Uçakta kabin memuru ve pilotlar ilk yardım kursundan geçiriliyor. Eğitimler periyodik olarak yenileniyor.

Yunuslamada uçağı kurtaran sistem devreye girdi

Air France Havayolları’na ait Airbus A330 geçen yıl Atlas Okyanusu’nda düştükten sonra kazanın aydınlatılması için havacılık tarihinin en pahalı araştırması başladı. Yaklaşık 20 milyon Euro harcandı. Kazanın ipuçlarını taşıyan kara kutuların bulunması için okyanus tabanına özel, insansız denizaltılar indirildi. Ancak herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Airbus arama çalışmalarını önümüzdeki günlerde yeniden başlatacak.

YENİ SİSTEM GELİŞTİRİLDİ

Kaza, çok tehlikeli türbülansa sahip, elektrik yüklü CB bulutlarının yakınında meydana gelmişti. ACARS olarak adlandırılan uçağın verilerini ve arızalarını uydu üzerinden ana merkeze ileten sistemden alınan bilgilere göre A330’da pitotüp olarak adlandırılan sistemde arıza oluşmuştu. Uçağın havada hız, yükseklik gibi bilgileri dışarıdan aldığı havayı ince kanallardan geçirerek ölçen sistemdeki arıza sonrasında A330, CB bulutlarının etkisiyle süratsiz kalmış, anormal duruma girerek düşmüştü.
Airbus bu tür kazaların bir daha yaşanmaması için yeni bir sistemi uçaklara uygulamaya başladı. Pito tüp sistem arızası veya bu sistemlerin buzlanma, yanardağdan çıkan çok küçük toz parçalarının tıkaması durumunda çalışmaması halinde Back Up Speed Scale (BUSS-Yedekleme Hız Ölçeği) adı verilen sistem devreye giriyor.
Uçağın hız ve yüksekliği GPS olarak adlandırılan Küresel Konumlandırma Sistemi tarafından tespit ediliyor. Kokpitte pilotların hızı takip ettiği bölümde uçağın o anda uçması gereken doğru hız yeşil olarak veriliyor. Bu bölgenin üzeri yani yüksek veya düşük hız kırmızıyla gösterilerek pilotlar uyarılıyor.
Böylece doğruya yakın sürat konumlandırması yapılarak, yunuslama yani yukarı-aşağı hareket yapmadan uçuş gerçekleştiriliyor.
A380 için geliştirilen sistem, kaza sonrasında Airbus uçaklarının diğer modelleri A320 ve A330/340’lar için de modifiye edildi. Sistem, uçaklar bakıma girdikçe uygulanıyor. Ayrıca son altı aydır imal edilen tüm Airbus’larda sistem standart olarak yer alıyor.

TAV’dan yeşil havalimanları

TAV tarafından işletilen İzmir Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali, Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi ACI Europe’un ilk defa verdiği ‘Eko Yenilik Ödülü’ aldı. TAV CEO’su Sani Şener, ”Faaliyette bulunduğumuz tüm şehir ve bölgelerde sürdürülebilir kalkınma politikaları geliştiriyor ve çevreci uygulamaları yakından takip ediyoruz. Bugüne kadar, çevre duyarlılığı kapsamında, birçok proje geliştirerek, hayata geçirdik” dedi. İstanbul Atatürk ve Ankara Esenboğa Havalimanlarının da ACI Europe’a yaptığı ‘Havalimanı Karbon Salımı Doğrulaması’ programına başvuruları da kabul edildi.

İş garantili uçuş eğitimi

Hollanda merkezli Stella Aviation Academy, Türkiye’nin önde gelen havacılık gruplarından Gözen Holding ve SunExpress Havayolları işbirliğiyle pilotaj eğitimi başlatıyor. Önümüzdeki günlerde aday kabulune başlayacak okul, sınavları geçen ve eğitimlerini başarıyla tamamlayanlara SunExpress’te iş garantisi sunacak.
Uluslararası standartlarda eğitim veren bir uçuş eğitim okulu için güçlerini birleştiren Stella ve Gözen, Stella Aviation Academy Türkiye (SAA-T) adıyla bir okul kurdu. Eğitimin ilk aşaması Dalaman’da, sonraki bölümü de Maastrich/Hollanda’da verilecek.
Pilot olmak isteyen adayların başvuruları www.stella-aviation-academy.eu adresindeki web sayfasından alınıyor. Adaylar başvurularını http://www.sunexpress.com/xq-tr/tr/is-imkanlari.jsp ya da http://www.kariyer.net adreslerinden de yapabilecek.
Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin Heathrow’u yeniden doğuyor

27 Haziran 2010
Londra Heathrow, dünyanın tepesindeki en büyük transfer merkezidir. Uzakbatı’yı Uzakdoğu’ya bağlar ama yolcular bir kargaşanın içinden geçerler. Oysa Atatürk Havalimanı, hızla büyüyen THY dışında da birçok alternatifleri ve sunduğu konforla hem doğuya hem de batıya kapı komşusu gibi bağlandı. Üstelik yenilenen pisti de açılıyor

İstanbul Atatürk Havalimanı, artık bu coğrafyanın en büyük transfer merkezi. Balkanlar, Ortadoğu ve Kazakistan’ın sonundan neredeyse Çin’in içindeki bir bölüme kadar uzanan coğrafyadan yolcular geliyor, yolcular gidiyor; Atatürk Havalimanı’nı kullanıyorlar. Kimi, bir gün ara verip İstanbul’u geziyor. Kimi /images/100/0x0/55ea5a4cf018fbb8f87a6190Almatı’dan gelip, iki-üç saat Atatürk Uluslararası Havalimanı’nda müthiş salonlarda yiyip-içerek, dinlenerek, isterlerse otelde istirahat ederek zaman geçiriyor. Sonra da bir bakıyorsunuz Cape Town ya da Sao Paola’ya uçuyorlar.
Londra Heathrow, dünyanın tepesindeki en büyük transfer merkezidir. Oraya uçanların çoğu Uzakbatı ya da Uzakdoğu’ya kolayca transfer olurlar. Ama bir kargaşanın içinden geçerler. Atatürk Havalimanı, hızla büyüyen THY dışında da birçok alternatifle doğuya ve batıya kapı komşusu gibi bağlandı.

50 MİLYON YOLCU

Yolcu sayının yıllık 50 milyona çıkması hedeflenen Atatürk Havalimanı, askeri bölgenin de katılmasıyla devleşecek. Dünyanın en büyük yolcu uçaklarının rahatça inip kalktığı havalimanının yenilenen pisti de açılıyor. Frenlemeyi kısaltan, özel kaplamalı pistin dışında yeni bir pist için de projelendirme çalışmaları yapılıyor.
Ulaşımı kolay, kentin dokusunda, transfer imkanı çok yüksek, bağlantıları sınırsız Atatürk Havalimanı büyürken en kolay kullanımlı havalimanı olma özelliğini de koruyor. Yatay uzanan bir yapıyı yolcular dikey kullanarak, kolayca pasaporttan geçerek kapılara ulaşabiliyor. Duty Free’leri, restoranlarıyla çok da eğlenceli bir havalimanı olan Atatürk, yabancı yolcuları mutlu ediyor.
Yatırımlar durmaz ve DHMİ planladığı gelişim çizgisini sürdürürse, bu havalimanı gelecekte yine vazgeçilmez olacak. DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, Hava Trafik Kontrolü’nden SMART Projesi’ne, havalimanı ışıklandırmalarından taksi yollarına kadar her şeyi masaya yatırdı. Yeni adı 05/23 olan pistten başlayarak bir dizi gelişim Atatürk Havalimanı’nı bekliyor.

İŞTE YENİLENEN PİSTİN ÖZELLİKLERİ

Yeni adı 05/23 pisti: Havalimanında gerçek kuzey ile manyetik kuzey arasındaki sapma açısı ele alınarak yapılan değerlendirmede 06/24 pistinin adı 05/23, 18/36 sağ ve sol pistleri de 17/35 sağ ve sol olarak değiştirildi.
Pist 300 metre uzatıldı: Toplam uzunluk 2 bin 600 metreye yükseltildi.
Ortadaki çökme giderildi: Yaklaşık yedi metrelik kod farkı zemine yapılan özel dolguyla giderildi. Pistin altına 6.5 milyon ton dolgu malzemesi 300 bin kamyon seferiyle taşındı.
Frenlemeyi artıran asfalt: Yüzeye dökülen asfaltta kobalt taşı kullanıldı. Frenleme katsayısını artıran asfaltla uçaklar daha kısa mesafede duracak.
Suyu tahliye ediyor:
Yağmurlu havalarda aquaplaning olarak adlandırılan uçağın tekerleklerinin pist yüzeyiyle teması kesilerek oluşan kazalar yeni asfalt sayesinde ortadan kalkıyor.
Hızlı çıkış yolları:
Piste eklenen hızlı taksi yolu çıkışlarıyla uçaklar 06/24 pistini daha hızlı terk edebilecek.
Kategori 3:
Yeni Aletli Yaklaşma Sistemi (ILS) ile pist kategori 3 (CAT3) standartlarına yükseltilecek. Temmuzun ilk haftasından itibaren hizmete girecek sistemle yaklaşma limitlerinin düşük olduğu havalarda, uçaklar emniyetli bir şekilde inebilecek.

Yolcu uçaklarında tek pİlot tartışması

Brezilyalı imalatçı Embraer’in ortaya attığı tek pilotlu yolcu uçağı konsepti, havacılık dünyasında yeni bir tartışmayı başlattı. Pilotsuz yolcu uçaklarına geçiş için önemli bir adım sayılan teknolojinin, 2020’den itibaren öncelikle bölgesel uçaklara uygulanması planlanıyor.

TEKNOLOJİ GELİŞTİ

Embraer’in belirli koltuk sayısına sahip bölgesel uçaklarda yapmayı hedeflediği bu yeni uygulama, ileri teknolojiyle hayata geçecek. Hava trafik kontrol sistemlerindeki ilerleme sayesinde 2020’den itibaren pilotlar yerle konuşmadan uçabilecek. Gerektiğinde uçakların yönlendirilmesi, yerden yapılacak müdahalelerle gerçekleşecek.
Bu konuyla ilgili bir başka çalışma da kokpitteki iş yükü. Özel hazırlanan checklistler sayesinde artık birçok kontrol, bilgisayar yardımıyla yapılabiliyor.

TALEP ŞİRKETLERDEN

Embraer, bu talebin havayollarından geldiğine dikkat çekiyor. Şirketler artan maliyetler nedeniyle pilot sayısını bire düşürmek istiyor. Tabii ki öncesinde otoritelerin kural değişikliği yapması ve sendikaların buna onay vermesi gerekiyor.
Ancak burada en büyük sorun yolcu psikolojisi. “Kokpitte tek pilot var” sözü bile birçok yolcunun uçuş korkusunu tetikliyor. Embraer, ancak uçakların yerden kontrol sisteminin tam olarak çalışmaya başlamasından sonra tek pilot için denemelerin yapılacağına dikkat çekiyor.

Uçakta ayran domates suyunu solladı

Son günlerde özellikle Türk Hava Yolları’nın iç hatlarında en çok talep edilen içeceklerin başında ayran geliyor. Hatta ayran, domates suyunun tahtını ele geçirmiş durumda. Mayıs 2006’dan bu yana THY uçaklarında her iç hat seferi için birer litrelik üç şişe ayran yükleniyor. Çoğu uçuşta yolculara ayran yetmiyor.
Ayranın içinde hiçbir katkı maddesi yok. Hazmı diğer içeceklere göre daha kolay. Ayrıca antioksidan etkiye sahip. Yani mide ve bağırsaktaki zararlı bakterilerin üremesini engelliyor. Kalsiyum ve magnezyum açısından da çok zengin.
Yolcular, ayranı en çok öğleden sonra ve akşam seferlerinde tercih ediyor. Günün yorgunluğunu kısa bir uykuyla atmak isteyenler ve yazın sıcağından bunalanlar uçakta ayran içiyor.
Yazının Devamını Oku

Yolcular bedava ikram istiyor

20 Haziran 2010
Dünyayı saran düşük maliyetli havayolu konseptinde uçak yolculuklarında radikal değişikliklere gidildi. Bilet fiyatları düştü. Ama yemekler, içecekler paralı hale getirildi. Bagaj ağırlıkları limitlendirildi. Hatta ABD’de birçok havayolu battaniye ve yastığı bile yolcularına ücret karşılığında veriyor. Şirketlerin cirolarında bu tür ek gelirlerin oranı giderek artıyor.

İÇKİYE EVET, YASTIĞA HAYIR
Araştırmalar, artık yolcuların eskiden olduğu gibi başta ikram olmak üzere birçok hizmeti ücretsiz almak istediğini ortaya koyuyor. Havayolları tarafından yakından takip edilen ve bilet fiyatları karşılaştıran airfarewatchdog.com sitesinin geniş katılımlı anket sonuçlarına göre, yolcuların büyük çoğunluğu ücretsiz ikram konusunda ısrarcı. İster havayolu basit sandviç veya zengin bir mönü sunsun, yolcular eskisi gibi bedava yemek istiyor.
“Uçakta neye para verirsiniz” sorusuna cevap olarak internete girebilmek, cep telefonundan mesaj göndermek ve alkollü içecek satın almak ilk sıralarda. Ankette sadece yolcuların yüzde biri battaniye ve yastık için para ödeyebileceklerini belirtiyor.
Uzmanlar, halen ekonomik krizin etkilerinin sürdüğü sektörde şirketlerin hemen bu tür hizmetleri ücretsiz veremeyeceklerine inanıyor. Yapılan pazar tahminleri, 2012’den itibaren düzelmeyi işaret ediyor. Bunla birlikte havayollarının yeniden ücretsiz ikram başta olmak üzere diğer hizmetlerini para almadan sunmaları bekleniyor.

KABİNDE ÇOCUK BÖLÜMÜ

Araştırmadan alınan ilginç bir sonuç da çocuklarıyla uçan yolcuların istekleri. Katılımcıların yüzde 83’ü son bir yıl içinde küçük çocuklarıyla uçak yolculuğu yapmış. Ancak yüzde 68’i bu durumdan rahatsız. Çocukların uzun uçuşlarda sıkılmaları, etraftaki yolcuları rahatsız etmeleri nedeniyle yüzde 72’si kabinde çocuklar için ayrı bir bölüm istiyor. Geniş gövdeli, uzun menzilli uçaklarda küçük bir oyun odası hatta havayollarının çocuklarla ilgilenmek için özel eğitimli kabin memuru bulundurmasını talep edenler var.

İLK SEÇENEK FİYAT

- Yolcuların havayolu seçimindeki en önemli kriteri bilet fiyatı. Yüzde 85 oranında yolcu, bilet fiyatı ucuz olan havayolunu tercih ediyor. Marka tercihi ise yüzde 30’da.

Yazının Devamını Oku

18 dakikada Bursa

13 Haziran 2010
Brezilya’da sadece Sao Paulo’daki helikopter sayısı 600. İş adamları şehir içindeki ulaşımlarını helikopterle sağlıyor. Hem zaman kazanıyor, hem de güvenli olarak gideceği yere ulaşıyor. Türkiye’de ise sivil helikopter sayısı kamu kuruluşları ve Sağlık Bakanlığı’na hizmet veren ambulans helikopterler dahil, sadece 72.
Türkiye pazarında hızla büyüyen İtalyan AgustaWestland’ın temsilcisi Kaan Havacılık’ın ve aynı zamanda Başarı Holding’in patronu Ferda Yıldız’la Bursa’ya uçtuk. Şirketin en çok satan modellerinden biri olan çift motorlu A109 Power’ın hızını ve performansını yaşadık.
Kaptan Pilotlar Muzaffer Atıcı, Ertuğrul Peker ve şirketin direktörü Firuz Altıngöz ile İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’ndan kalktık. Sıcak havada klima tam açıkken hiçbir performans kaybı olmadan helikopter çok seri yükselmeye başladı.
Seyir yüksekliğimiz 500 metreye çıktığında, kısa sürede saatte 259 kilometre hıza ulaştık. Marmara Denizi’nde, Kapıdağ Yarımadası’nın ucundan önce Yalova, sonra da Bursa’ya geldik ve Sönmez’in heliportuna indik.
Kalkışımızdan 18 dakika sonra Bursa’daydık. Ama yemek yemek için gittiğimiz Bursa Uludağ Kebapçısı Cemal Usta’nın yerine karadan 18 dakikada zor ulaştık. Türkiye’nin en iyi dönerlerinden birini yedik.

EN BÜYÜK HELİPORT

Ferda Bey aynı zamanda amatör bir helikopter pilotu. Yoğun teknoloji satan şirketleri arasında havacılığa ayrı bir önem veriyor. En büyük projesi Ayazağa’da yaptırdığı 20 bin metrekarelik dev heliport. Maslak’a sadece 2,4 kilometre uzaklıktaki bu alanda, izinlerin tamamlanmasıyla bakım hizmetlerinin verileceği bir merkez kurulacak. İş adamları, havalimanlarının yoğun karayolu trafiğine girmeden helikopterleriyle buradan istedikleri yere uçabilecek.
Kısa sürede Türkiye’de 15 helikopterlik filoya ulaşan AgustaWestland’ın yıldız modeliyse, standart donanımlı fiyatı 13 milyon Euro olan AW139. Koltuk kapasitesi 15’e kadar çıkabilen helikopterden Türkiye’de üç adet var. Kalabalık uçan iş adamları, uzun menziliyle AW139’u tercih ediyor. Kaan Havacılık, önümüzdeki aylarda AW139 ve tek motorlu AW109 tipi üç helikopteri daha Türk pazarına getirmeyi planlıyor.

Geçtiğimiz yıl havalimanlarında 32,8 milyon bavul kayboldu

Havayolu şirketleri, 2009’da 2,3 milyar bavul taşıdı. Her 100 bagajdan 1,4’ü, yani 32 milyon 800 bini kayboldu. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) kayıp bagaja savaş açtı. Yeni nesil sistemler, kayıpları yarı yarıya azaltacak. Yolcu memnuniyeti artarken, sektör yılda en az 900 milyon dolar tasarruf edecek.

Londra’dan İstanbul’a uçuyorsunuz. Bavulunuz New York’ta çıkıyor. Veya Singapur’dan geliyorsunuz. Çok önemli bir toplantı için dosyalar çantanızda. Ama bavulunuz uçağa yüklenmemiş... Yolcu şikayetleri sıralamasında kayıp bagaj en üst sırada yer alıyor. Geçen yıl taşınan 2,3 milyar bavuldan 32,8 milyonu sahibiyle buluşmadı. Ama bunların yüzde 96’sı iki gün içinde bulundu ve teslim edildi.

Kayıp bagaj, havayolları açısından hem yolcu memnuniyetsizliği, hem de ciddi ekonomik kayıp. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre bagaj kayıplarının sektöre yükü yılda 1 milyar 900 milyon dolara ulaşıyor. Bunun içinde ödenen tazminatlar, takip sistemleri ve organizasyonun kurulması, bulunan bavulların tekrar sahibine ulaştırması yer alıyor.

YENİ TEKNOLOJİLER

IATA, bagaj kayıplarının azaltılması için özel bir çalışma başlattı. Hedef 2012’de kayıp oranını yüzde 50 azaltmak. Eğer sistem başarılı olursa havayolları yılda 900 milyon dolar tasarruf edebilecek.

ÖZEL ANTEN: IATA’nın Bagaj Geliştirme Programı’nda en önemli uygulama RFID olarak adlandırılan özel anten sistemi. Bagaj etiketinin içine yerleştirilen RFID sayesinde bagajların nerede olduğu anında tespit edilebiliyor. Denemeleri tamamlanan sistem, iki yıl içinde 200 büyük havalimanında hayata geçecek.

BAĞLANTILI UÇUŞLAR: Zaman aralığı kısa aktarmalı uçuşlar, yüksek bagaj kayıplarını yanında getiriyor. Yolcu uçağa yetişirken bagajlar aynı hızla yüklenemiyor. Bunun için ayrı bagaj sistemi geliştirilerek bağlantıların yoğun olduğu havalimanlarında hayata geçirilecek.

KAPIDAN KAPIYA: Üzerinde çalışılan bir başka konu, yolcuların bagajlarını evden kargo şirketine vermesi ve gidecekleri adreste teslim almaları. Hem havayolu hem de kargo şirketleri bu uygulamaya sıcak bakıyor. Ancak güvenlik konusunda bazı kural değişikliklerinin yapılması isteniyor.

DAHA ÇOK EĞİTİM: Havalimanı personelinin bu konuda bilinçlendirilmesi için özel eğitimler yapılıyor. Sık yapılan hataların üzerine gidiliyor.

BAGAJ KAYBOLMA NEDENLERİ

Aktarmalı uçuşlara yetişememe Yüzde 49
Yükleme yapılmaması Yüzde 16
Bilet, güvenlik ve diğer nedenler Yüzde 13
Varış noktasındaki sorunları Yüzde 8
Havalimanı, gümrük, meteorolojik şartlar Yüzde 6
Yükleme ve indirmede sorunlar Yüzde 5
Etiket hatası Yüzde 3

BAGAJIM KAYIP, NE YAPMALIYIM

Check-in’de bagajınızı verirken kontuardaki görevlinin etiketi doğru hazırladığına, üzerinde gideceğiniz son noktadaki havalimanının üçlü kodunun olduğuna dikkat edin. Size verilen ve uçuş kartına yapıştırılan bagaj etiketlerini atmayın.

Uçaktan indiniz bavulunuz bagaj konveyoründen çıkmadı. Önce etrafınızı kontrol edin. Bagajınız önceden gelmiş ve kenara ayrılmış olabilir.

Havayolu veya uçtuğunuz şirkete yer hizmetleri veren kuruluşun bankosuna gidin.

Biletiniz, uçağa biniş kartına eklenmiş bagaj etiketi ve kimliğinizle başvurun. Görevliye bagajınız hakkında (rengi, boyutu, ağırlığı vb.) bilgileri vererek PIR olarak adlandırılan Kayıp Bagaj Raporu oluşturulmasını sağlayın.

Özel yolcu programlarına üyeyseniz, bunu başvurunuzda belirtin.

WorldTraver gibi havayolu şirketlerinin ortak kullandığı bilgisayar yazılımıyla bagajınızdaki barkod bilgilerinden nerede kaldığı kısa süre içinde ortaya çıkacaktır.

Bulunan bagaj ücretsiz olarak yolcunun verdiği adrese havayolu tarafından ulaştırılıyor.

KİLOGRAMINA 20 DOLAR

Havayolu şirketi 24 saat içinde bavulunu getirememesi durumunda ihtiyacınız olan kıyafetle diş fırçası, tıraş takımı gibi malzemeleri belirli limitler içinde karşılamak zorunda.

Havayolu şirketi için bavulunuzun içinde ne olduğu veya değeri önemli değil.

Eğer bagaj 1 ay içinde bulunamazsa, Varşova Konvansiyonu/Lahey Protokolü hükümleri gereği kilogram başına (maksimum 30 kilogram) 20 dolar ödeme yapılıyor.

Havaş “Yeşil Kuruluş” oldu

Türkiye’nin ilk yer hizmetleri kuruluşu olan TAV Havalimanları portföyündeki Havaş’ın Milas-Bodrum Havalimanı’ndaki istasyonu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından “Yeşil Kuruluş” ilan edildi.
SHGM’nin “Yeşil Havaalanı Projesi” kapsamında güneş enerjisi kullanan, atıklarını ayrıştıran ve personeline çevre bilinci konusunda eğitim veren Havaş’ın Bodrum istasyonu ile önemli bir adım attıklarını söyleyen Genel Müdür Müjdat Yücel, “Çevre için yaptığımız çalışmalar sürecek. Uygulamaları tüm birimlerimize yaygınlaştıracağı” dedi.
SHGM’nin projesinde havalimanlarındaki işletmeciler ve hizmet sağlayıcılar belli gereklilikleri yerine getirmesi durumunda, o meydan “Yeşil Havaalanı” olarak adlandırılıyor. Bu gereklilikleri yerine getiren kurum ve kuruluşlara SHGM tarafından “Yeşil Kuruluş” sertifikası verilerek hizmet tarifesinde indirim sağlanıyor.
Yazının Devamını Oku