Uğur Cebeci

Yolcular kokpiti özledi

21 Kasım 2010
İnternet üzerinden bilet satan Skyscanner. “Eski uçak yolculuklarından neyi özlediniz” sorusunun cevabını aradı, çok ilginç sonuçlara ulaştı. Anketten yolcuların uçuş sırasında en çok kokpit ziyaretini özledikleri ortaya çıktı.

Uçak yolculuğu yapmak, yurtdışına çıkabilmek uzun yıllar önce ciddi bir statü göstergesiydi. Siyah-beyaz fotoğraflarda yolcular uçağa bineceği zaman en iyi kıyafetlerini giyerdi. Havayolu çok az insan tarafından kullanılıyordu.
Her şeyde olduğu gibi zamanla konseptler değişti. Uçaklar ucuzladı. Düşük maliyetli şirketler gelişip pazardan ciddi pay almaya başladı. Havayolu günlük yaşamın bir parçası haline geldi.
İnternet üzerinden uçak bileti satan İngiliz Skyscanner kullanıcılarına “Eski uçak yolculuklarından neyi özlediniz” sorusunu yöneltti. Gelen cevaplar arasında en çok “Kokpiti ziyaret edememek” olması dikkat çekti. Katılımcıların yüzde 46’sı kokpite bir daha giremeyeceklerini, o günleri çok özlediklerini belirtti.

KOKPİT ZİYARETİ (YÜZDE 46)

11 Eylül saldırıları sonrasında kurallar tamamen değişti. Bugün tüm yolcu uçaklarında şifreli kapılar var. Artık tüm uçuş boyunca kokpit kapısı kilitli tutuluyor. Kabin memurları bile kokpite girecekleri zaman özel izin alıyorlar.
Havayolu şirketleri güvenlik kuralları nedeniyle uçuş sırasında yolcuların kokpite girmesine izin vermiyor. Bir zamanlar çocukların hatta uçaktan korkanların uğradıkları kokpit kapısı bugün kilitli.

PROMOSYON BİLETLERİ (YÜZDE 21)

Geçmişte uçak yolculuğu yapanlar çoğunlukla yüksek gelire sahipti. Genellikle promosyonları takip etmezlerdi. Birçok havayolu bilet fiyatlarında sabit ücret uygulardı. Uçuşa ne kadar süre kalırsa kalsın bilet fiyatı değişmezdi. Bugün tam bir promosyon çılgınlığı yaşanıyor. Havayolları uçaklarını erken doldurmak için inanılmaz indirimler yapıyor. Biletini erken satın alan kazanıyor. İnternet veya seyahat acentaları üzerinden promosyonlar çok büyük bir kitle tarafından takip ediliyor. Zamana karşı yarıştan birçok yolcu sıkılmış durumda. Eskisi gibi sabit fiyatlı veya çok az oynayan biletler özleniyor.

Yazının Devamını Oku

THY Amerika’da dokuz noktaya yayılacak

14 Kasım 2010
Türk Hava Yolları’nın ABD’de yeni uçuş noktası Washington DC oldu. Büyüme Mart 2011’de Los Angeles, sonrasında Detroit, Boston, Atlanta, Houston ve Miami, Kanada’da Montreal, Orta ve Güney Amerika’da Mexico City ile Buenos Aires ile devam edecek Uzun yıllar Türk Hava Yolları’nın Amerika Birleşik Devletleri’nde ana uçuş noktaları New York ve Chicago’ydu. Bir ara Miami denendi. İstenen doluluk yakalanamayınca, 2001’deki ekonomik kriz sonrası Miami hattı kapatıldı.

Aradan geçen yıllar boyunca THY taşıdığı yolcu sayısını dörde, filosunu üçe katladı. Onlarca uçuş noktası açtı. Ama ABD’de iki noktaya uçuşla sınırlı kaldı.
/images/100/0x0/55ea7c90f018fbb8f883221d
Geçtiğimiz hafta Washington DC hattının açılışıyla Amerika’daki üçüncü nokta devreye girdi. İstanbul-Washington DC arasındaki ilk uçuşa ben de katıldım. Yine geçtiğimiz ay Boeing’in ana üssü Seattle’da teslimatına katıldığım 777-300ER uçağıyla İstanbul-Washington DC seferi yapıldı.

HAFTADA DÖRT UÇUŞ

Washington DC için Atatürk Havalimanı’ndan ‘Dolmabahçe’ uçağına biniyoruz. Bu uçak THY’nin satın aldığı ilk 777-300ER. Diğer B777’ler Jet Airways’den kiralanmıştı. Yeni business, ara sınıf comfort ve ekonomiyle birlikte bu uçaklar 337 yolcu taşıyabiliyor. THY Genel Müdürü Temel Kotil, Basın Müşaviri Ali Genç, Atatürk Havalimanı Baş Müdürü Celal Özuğur da ilk seferin yolcuları arasındaydı.

Önümüzde 10 saat 38 dakikalık yol var. Kaptan Pilotlarımız Boğaç Atıcı, Volkan Acar, Berk Bingöl ve Purser’ımız Jülide Irmak ile uçuyoruz. Aslında ilk uçuş özel bir sefer. 96 misafirini Washington’a götürüyor. Bir rastlantı, 96 ton yakıtımız var. Uçuşta rüzgarlar bizden yana. Bir ton az yakıt harcamamızı sağlıyor. Washington’a inişte ilk kez gelen THY uçağı su tagının altından geçerek terminale yaklaşıyor. Körükte Büyükelçi Namık Tan, THY’nin Washington Müdürü Handan Çörekçi bizleri karşılıyor. En heyecanlı kişi Büyükelçi Tan. Direkt seferin başlaması, ticaretten siyasete, turizmden kargoya her şeyi hareketlendiriyor. Türkiye adı Amerika’nın başkentinde daha çok konuşuluyor.

REZİDANSA GİDİYORUZ/images/100/0x0/55ea7c90f018fbb8f883221f

Otelde soluklandıktan sonra Türk Büyükelçiliği’nin rezidansına geçiyoruz. Rezidans, bir tarih eser. 1800’lerin sonunda ünlü bir tüccarın yaptırdığı ev vasiyeti üzerine 1930’larda Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınmış. Washington DC’nin en güzel yerinde. Şu an sadece rezidans amaçlı kullanılıyor. Ama Namık Tan, rezidansın 1940’larda caz konserleri düzenlenen akustiği mükemmel salonunu yeniden açarak, önünde turist otobüslerinin durup insanların bakakaldığı binayı Washington’un zenginliğine, sanatına katmak istiyor. Planlamalar başlamış bile.
Büyükelçi Tan’la kısa bir sohbette THY’nin Amerika pazarındaki büyümesinden söz ediyoruz. Bu pazarın ne kadar büyük olduğunu anlatıyor Tan.

Washington’da eski dostlarla karşılaşıyoruz. 38 yıldır THY’de çalışan Rahşan Acar şimdi Chicago’da Bölgesel Satış ve Pazarlama Müdürü. Mükemmel Türkçesiyle THY’ye hukuk hizmeti veren Richard Grimaldi, New York Müdürü İhsan Baytan, Los Angeles Müdürü Fatma Yüceler de hazırlar.

THY önce haftada beş sefer olarak açıkladığı Washington’ı dört uçuşla başlattı. Pazartesi, çarşamba, cuma ve pazar 10.50’de kalkan uçak 15.25’te Washington DC’ye iniyor. Aynı uçak 22.55’te havalanıp ertesi gün 16.10’da İstanbul’a geliyor. Hedef bu uçuşları her güne çıkartabilmek. Bir ara uçağın 7 saat yerde beklemesi yerine Atlanta’ya devam etmesi planlanmıştı. Şimdilik bundan vazgeçildi.

Dulles Havalimanı aynı zamanda Star Alliance üyesi United’ın ana üslerinden biri. Uçuşlara güzel bağlantılar veriliyor. Bölgede 40 bin Türk yaşıyor. Ortadoğu’dan da THY ciddi sayıda yolcu bekliyor. Hatta burada yaşayan Vietnamlılar, İstanbul aktarmalı 29 Aralık’ta başlayacak THY’nin Ho Chi Minh seferleri için bilet alıyor.

AMERİKA KITASINDAKİ YOL HARİTASI

Washington’dan sonraki yeni uçuş noktası Los Angeles. Seferler 3 Mart 2011’den itibaren salı, perşembe, cumartesi ve pazar günleri karşılıklı yapılacak. İstanbul’dan 11.10’da kalkacak Boeing 777, 14 saat 15 dakika süren uçuş sonrasında Los Angeles’a yerel saatle 15.25’te inecek. Aynı uçak 17.55’te kalkıp İstanbul’a ertesi gün saat 17.10’da ulaşacak.

Los Angeles’tan sonra Detroit, Boston, Atlanta, Houston ve Miami hatları açılacak.

Kanada’da Toronto’dan sonra Montreal de İstanbul’a bağlanacak.

Sao Paulo’da ise uçak tipi büyütülüyor. Aralıktan itibaren A340’lar yerini Boeing 777’lere bırakıyor.

Güney Amerika’da Mexico City, Buenos Aires ile uçuş ağı genişletiliyor.

OFİS EMPIRE STATE’E TAŞINIYOR
/images/100/0x0/55ea7c90f018fbb8f8832221
THY’nin New York şehir ofisi uzun yıllardır hizmet verdiği Madison Avenue’dan kriz döneminde Long Island’a taşınmıştı. Ama büyümeyle birlikte yeni bir strateji çizildi ve büronun dünyanın en ünlü gökdelenlerinden biri olan Empire State’e taşınmasına karar verildi. Anlaşmaları yapıldı, kısa süre sonra anıt bina Empire State’in 75. katında çok prestijli bir THY ofisi olacak.

THY’nin New York merkez ofisinin başındaki müdürü İhsan Baytan bu gelişmeden çok mutlu. Çünkü prestijli bir ofis bile THY’den çok söz edilmesini sağlayacak. Hatta birçok havayolu ofisinde THY’nin bu binaya taşınması günün konusu haline gelmiş bile.

GÜNDE İKİ SEFER

Amerika hattında atağa geçen THY, gelecek yıl 27 Mart’tan itibaren önce seferleri haftada 7’den 10’a çıkartıyor. 28 Nisan’dan itibaren İstanbul’la New York günde iki kez karşılıklı bağlanacak. Bu uçuşlar Boeing 777 uçaklarıyla gerçekleştirilecek.

İstanbul’dan 11.00 ve 17.00’de kalkacak uçaklar New York’tan yerel saatle 16.45 ve 22.45’te geri gelecek. Hem yolcu hem de kargo açısından ciddi bir kapasite sunacak günlük iki uçuş, yolculara günün farklı saatlerde hem New York hem de İstanbul’a hem de Amerika’nın onlarca noktasına uygun bağlantı /images/100/0x0/55ea7c90f018fbb8f8832223imkanı verecek.

DÜNYA TURU

Uzakdoğu’da ve uzak batıda büyüyen THY şimdiden dünya turu yolculukları için planlama yapacak. Genel Müdür Temel Kotil ile Washington’da uzun uzun konuşma imkanı buldum. Laf lafı açtı ve sıraya dünya turu çıktı. Dünya çevresinin büyük bölümünü dolaşan THY uçaklarıyla çok uygun fiyatlara güzel turlar yapılabileceğini konuştuk. En uygun fiyatlarla ve seyahat acentelerinin desteğiyle gerçekleştirilecek organizasyonlarla Türk yolcular dünya çevresinde dolaşabilecek. Kotil THY’nin büyümesinin önünde artık kimsenin duramayacağını söylerken her havayoluyla rekabet edeceklerini üzerine basa basa anlatıyor.
Yazının Devamını Oku

Sabit limit rötar yaptırıyor

7 Kasım 2010
Her türlü hava aracı inişte ve kalkışta rüzgârı önden alır. Arka rüzgârda yapılacak iniş-kalkışların ise limitleri vardır. Bu havayolu uçakları için en çok saatte 10 knot yani 18.5 kilometredir.

Aynı şekilde havalimanlarının da limitleri vardır. Atatürk Havalimanı’nda arka rüzgarla iniş yapabilmenin limiti saatte 5 knot yani saatte 9.25 kilometredir.

Atatürk Havalimanı’nda en hızlı uçak trafiği hareketi 05-23’e iniş, 17-35 sağ ve sol pistlerinin de kalkış için kullanılmasıyla sağlanıyor.

Ama rüzgar yönü değiştiğinde işler Arap saçına dönüyor. Uçakların yeni pist doğrultusunda inişe getirilmesi hava trafiğinin yoğun olduğu saatlerde en az 30 dakika rötara neden oluyor. Böyle olunca inen-kalkan uçaklar rötara giriyor. Yolcu şikâyet etmeye başlıyor.

Oysa Avrupa’da, Amerika’da büyük havalimanlarında olduğu gibi arka rüzgârla iniş limitlerinde değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Bu opsiyonun kontrollü olarak kullanılması doğal olarak uçak trafiğinin rahatlamasına yol açıyor.

Yazının Devamını Oku

Nasıl bir uçak yaparız

31 Ekim 2010
Başbakan büyük vizyon sergileyerek, “Kendi uçağımızı yapalım” dediği andan itibaren ortalık toz duman. Paranın kokusunu alanlar oraya buraya saldırıyor Vahap Munyar, Hürriyet’in Ekonomi Müdürü. Yakın arkadaşım.
Son yıllarda neredeyse benden fazla uçuyor.
Kıskanmıyorum. Çok aklı başında uçuyor.
Geçen hafta bir iş gezisinde havacılık sanayiinin mayın tarlasında bulmuş kendisini.
Yazısını yazarken hem kendi kalemini hem de memleketi korumuş. Birilerinin lafına uyup, “Şu uçağı alalım” diye tek kelime etmemiş. Adresleri silmiş. Ne güzel!
Gelelim Türkiye’nin kendi uçağını yapma meselesine... İşin prensiplerine.../images/100/0x0/55eb53a5f018fbb8f8ba1bbe
Geçenlerde Hürriyet hariç neredeyse tüm gazetelerde, şöyle bir haber vardı: Devlet Bakanımız Zafer Çağlayan demiş ki; “Sikorsky helikopterlerinin ve F-35 savaş uçaklarının motorlarını Türkiye’de yapacağız.”
İnsanın heyecanlanmamasına, gururlanmamasına imkan yok. Ama sanırım Sayın Bakanı teknik adamları yanıltmış. Söylenen bu motorları öyle 50-100, hatta 500 milyon dolarlık yatırımlarla yapmak mümkün değil.
1. Adam kendi yaptığı motoru niye bizimle yapsın?
2. İmalattaki bir motor için yatırım yapmanın ne anlamı var?
3. Motor içindeki birkaç parçanın Türkiye’ye sipariş verilmesi o motoru yapacağımız anlamına mı geliyor?
4. Diyelim o motoru yaptık. Gelecek 10 yılda binden fazla satabilecek miyiz?
5. Mühendislik olarak bir katkımız olacak mı? Yeni bir tasarım yapabilecek miyiz?
6. Yapılmış uçağını adam sana niye versin? Burası Çin mi daha ucuza mal edelim? Veriyorsa bir art niyet vardır. Ya eski modeldir ya da ekonomik olmadığı için pazardan çekeceği bir tiptir.
Onlarca sorunun cevabı olumsuz. Ticari oyunlar... Offset diye bir kandırmaca... Bu pazarda itilip kakılan bir fason imalatçıyız. Sonuç kabul edilsin edilmesin böyle.
Bu parça işini iyi yapan, istikrarlı büyüyen Kale Kalıp, Alp Havacılık ve işi biraz daha ileri götüren TEI gibi kuruluşlarımız var. Bayraktar diye bir aile bütün varlığını insansız hava aracına yatırmış. Hava aracını yapmak kolay, oto sanayide de bir kalıp dökebilirsiniz ama onu uçuracak bilgi önemli. O aile, bu işi de becermiş. Şimdi küçük atölyelerinin çevresinde çeşitli milletlerden sanayi casusları, ajanlar fır dönüyor. Yani bu parça işlerini falan yapıyoruz ve işler de yürüyor...
Gelelim TAI’ye... Yıllardır TAI parça yaparak ayakta kalmaya çalışıyor. Montaj yaparak bürokratik yapısı içinde yaratıcılıktan uzak bir sanayi kuruluşu olarak yoluna devam ediyor. En büyük havacılık kuruluşumuz. Yani montaj ve biraz da offset imalatçısı...
Şimdi THY’nin kapısında. THY uçak alacak, alırken bazı parçalar için TAI imalatını şart koşacak. 300-500 bin dolarlık iş kapacak. Offset uğruna THY pazarlıkta elini tutacak. Daha pahalı uçak alacak... Türkiye’ye uçak satmak isteyenlerin oyunlarının başlangıç noktaları TAI.
Yok TAI’ye bilmem kaç bin yılda milyar dolarlık iş vereceklermiş... Vermesinler! TAI, 1990’ların başında Korelilere F-16 montajını öğretti. Adamlar gittiler, kendi TAI’lerini kurdular. F-16 montajlarını yaptılar. Ama o arada durmadılar. Önce pervaneli askeri eğitim uçağını tasarladılar, yaptılar, uçurdular. Sonra bu uçağı Türkiye’ye sattılar. Bu uçaktan beşi satın alındı, 35’i TAI’de monte edilecek. İşe bakın...
Arkasından Kore jet askeri eğitim uçağını da tasarlayıp Amerikan Hava Kuvvetleri’ne önerdi. Hatta ABD’nin gelecek nesil jet eğitim uçağı ihalesine bile girecek. Bu olaylardan sonra Savunma Sanayii Müsteşarlığı TAI’ye Kore uçağının aynı özelliklerini taşıyan, turboprop motorlu ‘Hürkuş’ adlı eğitim uçağını yapma görevini verdi. Proje yürüyor. Yıl 2010.
TAI Genel Müdürü, AA muhabirine diyor ki: “Bir firmayla ciddi paraf atma noktasına geldik. Ama başka bir firma da olabilir. THY’nin alım gücünden yararlanmamız gerekiyor. Yani tedarik makamı belirleyici olacak.”
Vah vah vah...
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, TAI’de de yönetimde. Ama bu offset oyunlarına gelmiyor. Gelmemeye de kararlı. THY Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi pat diye gerçeği söylüyor. Offset oyunlarının önünü tıkıyor. Araya ünlü işadamları, aracılar, tefeciler giriyor. “İlle de şu uçağı alın” diye tepiniyorlar. Küçük offset pastasını sunup uçak satmayı deniyorlar. Türkiye yemiyor. Olmayan uçakları alıp, sonra “O henüz olmadı. İmalatı bitmedi” deyip ellerindeki denenmiş, pazarın başarısız, ekonomik olmayan uçaklarını satmak isteyenlerin önünü Topçu-Ekşi ikilisi tıkıyor.

ORTALIK TOZ DUMAN

Başbakan büyük vizyon sergileyerek, “Kendi uçağımızı yapalım” dediği andan itibaren ortalık toz duman. Paranın kokusunu alanlar oraya buraya saldırıyor.
Neredeyse hurdaya çıkmış imalat hatlarının peşine bile düştüler. Üzerinde yapılmış uçaklar başarısız olmuş, çoğu düşmüş, onlarca insan ölmüş ya da ekonomik uçaklar imal edilememiş hatları kapıp Türkiye’ye getirmek için bir yarış sürüyor. Aman ha! Bu filmi biz daha önce de gördük. Bu tacirlerin oyunlarıyla memleketi onun bunun hurdalığına çevirmeyelim. Gerekiyorsa, kendi uçağımızı yapmayalım.

GÖRÜLMEMİŞ BİR UÇAK YAPALIM

1. Uçak yapmamız gerekiyor mu?
Evet, ne güzel olur.
2. Onun-bunun tasarladığı uçağı mı yapmalıyız?
Hayır, kendi uçağımızı yapmalıyız.
3. Boeing ve Airbus’ın yaptığı uçağı yapmamızın bir anlamı var mı?
Hayır, yok.
4. Başka imalatçıların yapıp sattığı bölgesel bir uçağı yapmak ticari olarak doğru mu?
Hayır, değil.

UÇMAK İÇİN UÇMAK GEREKİYOR

Şu var olanı yapma sevdamızdan vazgeçelim. O ya da bu para kazanacak diye ülkemizin kaynaklarını ziyan etmeyelim. Peki ne yapalım:
1. Bir uçak yapacaksak bunun ana merkezi TAI olmalı.
2. TAI’yi hızla bürokratik yapıdan arındıralım.
3. Dünyada başarılı olmuş, MIT gibi yerlerde görev yapan eğitimli bütün Türk tasarımcıları memlekete çağıralım.
4. Havacılık sanayiinde dünyada isim yapmış bütün uçak mühendislerimize TAI’de iş verelim.
5. Önlerine 5-10 yıllık bir çalışma planı koyalım.
6. Çalıştıkları ülkelerde aldıkları maaşın en az üç katını ödeyelim.
7. Yaratıcı, dâhi insanlarımızın işlerine karışmayalım.
8. Bu uğurda gerekirse 1-2 milyar dolar kaybedelim.
9. Hükümet değişikliklerinden, enflasyondan, ekonomik olarak yaşayabileceğimiz bütün sıkıntılı zamanlardan o insanları koruyalım. TAI laboratuvarlarında istedikleri parçaları üretsinler, olmadı deyip çöpe atsınlar, yenilerini yapsınlar.
10. Süpersonik sessiz motora kafa yorsunlar. Dikine inip-kalkan, süratli ve geniş gövdeli uçaklar yapsınlar. Ya da belki gelecekte uzaydaki bir savaşta bile kullanılabilecek askeri jeti tasarlasınlar. Ticari başarı sağlayacak neyi hayal ediyorlarsa onu yapsınlar.
11. Hem bölgesel hem de orta kapasite, orta menzil uçak pazarında benzer bir imalatı olmayan, akla gelmeyen bir model peşine düşsünler. Ya da uzun menzilde çığır açacak bir konsepti yaratsınlar. Kompozitle oynasınlar, başka malzemeleri denesinler. Uçsunlar. Çünkü uçmak için uçmak gerekiyor. Teknolojide uçmazsanız sıradan olursunuz.
12. On yılda en az 1000-1500 adet satacak bir uçak yapsınlar. İşin sertifikasını ellerinde tutarak pazarı boğanları çaresiz bıraksınlar. “Bırakalım yeteneklerini uçursunlar, çılgın tasarımları-mühendisliği atmosferin ötesine de taşısınlar.”
13. Yepyeni bir tasarım, yepyeni bir mühendislikle Cumhuriyetimizin 100. yılına müthiş bir imza atsınlar.

KAPIDA YATMANIN ANLAMI YOK

Onun bunun oyuncağını yaparak, uçuşa uygunluk sertifikası veren Amerikalıların, Avrupalıların kapılarında yatmanın bir anlamı yok. Aldığınız bir helikopteri monte ederken bir bakarsınız Ermeni soykırımı gündeme gelir. Yaptırım bile uygulayamazsınız, gövdeler elinizde kalır, motorları gelmez. Montajını yaptığınız imalat hatlarının son sahibi olursunuz.
Ticari geleceği olmayan bir uçağı tezgaha koymanın mantığı yok... Elalemin hurda imalat hatlarını memlekete kazıklamak ahlaksızlıktır.
Hezarfen Ahmet Çelebi, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi dâhilerin kemiklerini sızlatmanın manası yok.
Laf olsun, hava olsun diye uçak yapmanın günahı çok...
Yazının Devamını Oku

Plastik uçakla hayale uçtum

24 Ekim 2010
Boeing 787 Dreamliner henüz servise girmedi. Testler sürüyor. Airbus’ın A380 ve A350’sinde olduğu gibi uçak yolcu taşımaya başlamadan ilk uçuşuna katıldım. Seattle’dan kalkıp Tokyo’da Haneda’ya indim. Normalde saatler sürecek bu uçuşu Boeing’in Londra’daki simülatör merkezinde 10 dakikada yaptım

UĞUR CEBECİ'NİN BOEİNG 787 DREAMLİNER DENEYİMİ

Parça imalatçılarında yaşanan sorunlar, sertifikasyon, tamamen kompozit gövde derken Boeing yeni uçağı 787 Dreamliner’da 2.5 yıl gecikti. İlk teslimat önümüzdeki yıl şubat-mart gibi Japon ANA Havayolları’na yapılacak. Boeing arayı kapatmak için altı test uçağıyla birlikte 28 adet 787’yi tamamladı. Bir yandan da eğitim programı tüm hızıyla sürüyor. Londra’nın yanı sıra Seattle, Şanghay ve Singapur’da 787 simülatör merkezlerinde pilotlar, kabin memurları ve teknisyenler eğitiliyor.
Tamamen kompozit yani plastik gövdeye sahip ilk yolcu uçağı için Boeing eğitimde de devrim yapmaya hazırlanıyor. Binlerce sayfadan oluşan kitaplar yerine USB olarak adlandırılan taşınabilir flash belleklerle veriliyor. Dersler videolar ve üç boyutlu animasyonlarla anlatılıyor. Uçağın etrafında sanal turlar atıp gerçeği öncesinde tüm detaylar hafızanıza kazanıyor.

TAHLİYE İŞARETLERİ YEŞİL

Simülatörden önce kabin mock-up’ını ziyaret ediyorum. En büyük değişim, uzun yıllar acil çıkış kapılarını gösteren, kapının nasıl açılacağını anlatan işaretlerde kullanılan kırmızı renk yerini yeşile bırakmış. Yapılan araştırmalar algıda yeşilin kırmızıdan daha önce fark edileceği ortaya çıkmış.

Yazının Devamını Oku

İşte THY’nin yeni uçağı

17 Ekim 2010
‘Dolmabahçe’ adı verilen THY’nin Boeing 777-300ER uçağı, Seattle’dan İstanbul’a 87 ton yakıt harcayarak uçtu. Yeni kabin üç sınıfta düzenlenmişti.

THY'NİN YENİ UÇAĞI İSTANBUL'DA / FOTO GALERİ,

THY'NİN DEV UÇAĞI / WEB TV

Türk Hava Yolları’nın yeni aldığı ilk Boeing 777-300ER uçağıyla Seattle’dan İstanbul’a uçtum. İlk diyorum, çünkü diğer 777’ler başka şirketlerden kiralanmış uçaklardı. Şimdi gelen yeni uçak, tamamen THY’nin gelecekteki pazarlama anlayışına göre düzenlenmiş kabini, uygun avioniklerle donatılmış kokpiti ile yepyeni bir uçak
Uçuşumuzu kaptan pilotlar Mehmet Özkurt, Kadircan Pehlivan ve İkinci Pilot Ferihan Işık ile yaptık. Kalkış öncesi Boeing’in Future of Flight Müzesi’nde pilotlarla sohbet etme imkanı buldum. Genellikle yeni uçaktan çok memnunlar. Yaptıkları test uçuşlarında 777’nin kendileriyle kolay bütünleştiğini, kontrolünün çeşitli şartlarda sorunsuz olduğunu söylediler. Uçağın teslime hazırlanmasında Boeing’de çalışan ve ellerimde büyüyen Uçak Mühendisi Gökay Taşkın’ı da görmek beni çok mutlu etti. Hatta Hamdi Topçu ayaküstü iş bile teklif etti. Bizleri Boeing’in Avrupa ve Rusya’dan sorumlu Satış Başkan Yardımcısı Aldo Basile ile Bölgesel Anlaşmalar Direktörü Tibet Giray yolcu etti.
Seattle’da yapılan törenden sonra uçağımıza bindik. 16R pistinde uçak koşmaya başladı. Kargo ve yolcu sayısı oldukça azdı. Neredeyse boş sayılırdı. Kaptan, mükemmel bir çekişle uçağın yerden kesilmesini sağladı. Tırmanış ve irtifaya oturması çok sakin ve yumuşaktı. Kuşkusuz pilotlarımızın mükemmel bir eğitimden gelmiş olmaları ve deneyimleri bu kalkışı kusursuz hale getirmişti.



Yazının Devamını Oku

Üniformaların değişme zamanı

10 Ekim 2010
THY bir dünya markası. Ama ne yazık ki kabin içinde üniformalarla sıradanlaşıyor. Gittikleri ülkelerde havalimanı terminallerinde baktığınızda “İşte onlar THY ekibi” denecek bir görüntü sunmuyorlar Türk Hava Yolları, çok uzun yıllardır fark edilmeyen, özel bir tasarıma sahip üniforma yaptıramıyor. Kabin memurları yani hostesler, pilotlar çok alışılmış, toptancı ruhuyla imal edilmiş üniformalar giyiyorlar.

Yer personeli de ne yazık ki sıradan üniformalar içinde dolaşıyor.

Belli aralıklarla yapılan kabin memurları üniformaları arasındaki tasarım sıralamalarında ‘THY’ adı hiç yer almıyor. İşte yine böyle bir seçim yapıldı ve Katar Havayolları’nın üniformaları birinci sıraya çıktı.

Oysa THY bir dünya markası. Taşıdığı transit yolcu yükselişiyle Türkiye’nin dışında da çok bilinen bir marka. Yeni uçakları, kabin tasarımları, ikramda yarattığı başarı, kârlılığı, yolcu sayısındaki artış, uçuş noktalarında dünyanın dört yanına ulaşan gücü, ne yazık ki kabin içinde üniformalarla sıradanlaşıyor.

Bir havayolu şirketinin vitrinindeki kabin memurları, hiçbir özelliği olmayan üniformalar içinde hizmet sunuyor. Gittikleri ülkelerde havalimanı terminallerinde baktığınızda “İşte onlar THY ekibi” denecek bir görüntü sunmuyorlar. Marka değeri yükselen THY’nin markasız üniformaları, şöhretini aşağı çekiyor.

BİR TASARIM YARIŞMASI YAPILMALI

Yeni üniformalar için THY artık yurtiçinde ve dışında bir tasarım yarışması açmalı. Tasarımcılar, yarışmaya özgürce hazırladıkları modellerle katılabilmeli. Hiçbir kısıtlamaya gidilmemeli. Yarışma jürisi yine yerli ve yabancı uzmanlardan oluşmalı. Düğmesi şöyle olsun, kumaşı böyle olsun, renklerden şunlar tercih edilsin gibi önkoşullar yarışma şartnamesinde yer almasın. İlle de yerel motifler olsun, memleket renkleri bulunsun gibi dayatmalar olmasın. Tasarımcı uçsun, uçsun ki görülmemişi yaratsın.

Öyle bir üniforma ortaya çıksın ki, THY ekibi bir terminal binasında yürürken bütün dikkatleri üzerine toplasın. Bir bakışta “Onlar THY ekibi” densin. İnsanın baktıkça bakacağı gelsin.

Tasarım işi bitince yine kumaş cinsi, imalat tercihi elbette ihaleyle yapılsın. Geç tutuşan kumaşlar, iri olmayan düğmeler falan sonraki iş. Tasarımcıyla mutabakat sağlanarak havayolu güvenlik kuralları sonradan üniformalar üzerine konsun.
Evet, öyle bir tasarım olsun ki, Singapur Havayolları’nınki gibi efsane haline gelsin. KLM’inki gibi bin metreden fark edilsin. Ya da Lufthansa’nın ki gibi herkesin gözüne takılsın...

Göreceksiniz, özel bir tasarım THY’nin marka değerini nasıl da yukarı çekecek.

Dünyanın en şık hostesleri

Havayolları kabinde maliyetleri düşürmek için ikramdan koltuk standartlarına kadar her türlü konuda kemer sıkıyor. Ama çalışanlarının üniformalarında pahalı tasarımlar, canlı renkler giderek öne çıkıyor. İngiltere merkezli, internet üzerinden uçak bileti satan Skyscanner, havayollarının üniformalarını yaklaşık 20 bin /images/100/0x0/55ea8858f018fbb8f88626cbkişinin katılımı ve moda uzmanlarının gözetiminde oyladı. İşte en şık hostesler...

1- Qatar Airways: Kurumsal rengiyle mükemmel uyumlu üniformalarını gören yolcuların aklına hemen Katar Havayolları geliyor. Yakasız ceket, üzerinde şirketin logosunun bulunduğu keple uyum içinde.

2- Air France: 2005’te Christian Lacroix tarafından tasarlanan üniformalar, modern ceketler ve farklı bağlanan fularlarla öne çıkıyor. Kabin memurları uçağın kapısında yolcuları kırmızı deri eldiven takarak karşılıyor.

3- British Airways: Klasik çizgiler taşısa da British Airways (BA) üniformaları hâlâ yolcular arasında popülerliğini koruyor. Lacivert ceket, etek veya pantolon, beyaz gömlek ve BA renklerini taşıyan fularla birleşiyor.

4- Iberia: İspanyol tasarımcı Adolfo Dominguez tarafından tasarlanan üniformalarda ceket ön plana çıkıyor. Koyu renk kumaşta dikişte kullanılan iplikler kırmızı. Yakalar dik. Gömlek rengi olarak kırmızı veya beyaz kullanılıyor.

5- Alitalia: İtalyan şirket ne kadar ekonomik açıdan türbülanslı günler geçirse de üniformalarındaki yeşil renk havalimanında kabin memurlarının çok uzaktan fark edilmelerini sağlıyor. Giorgio Armani’nin 1990’lardaki tasarımı hâlâ korunuyor.

6- SAS: İskandinav ülkelerinin soğukluğunu, iyi tasarlanmış üniformalarıyla kıran SAS, şıklığıyla puan topluyor.

7- Delta: Amerikan Delta Havayolları’nın Los Angeles’ta yaşayan Richard Tyler tarafından tasarlanan kırmızı üniformaları yolcular tarafından çok beğenildi.

8- Aeroflot: Rus Havayolları 1990’dan bu yana Boeing ve Airbus tipi uçaklarla büyürken kabin standartlarını da giderek yükseltiyor. KLM renklerini andıran üniformada işlemeli ceketle birlikte renkli fular kullanılıyor.

9- Jet Airways: Hindistan’ın hızlı büyüyen havayolu Jet Airways’in hostesleri terminalde sarı ceketleriyle diğer şirket personelinden hemen ayrılıyor. Hint stilini Batılı görünümle birleştiren üniformalar, modern ve yöresel tasarımı bir arada taşıyor.

10- Lufthansa: Uzun yıllardır benzer çizgilere sahip üniformada klasik lacivert ön planda. Üniformayı farklılaştıran en önemli aksesuvar, kabin memurlarının kullandığı sarı eşarp ve yaka mendili.
Yazının Devamını Oku

Airex yüksekten uçtu

3 Ekim 2010
Bu yıl sekizincisi yapılan Airex Uluslararası Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı, ticari hacmi dünyaca bilinen bir şöhrete ulaştı. Başta THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Genel Müdür Temel Kotil, Basın Müşaviri Ali Genç ve TAV’ın CEO’su Sani Şener Airex’in kıskandıran yükselişinin kahramanı oldular Havacılık fuarı düzenleyen ülkeler, yarattıkları kapasitelerle çok övünürler.
Fransa için Le Bourget, İngiltere için Farnborough, Birleşik Arap Emirlikleri için Dubai Air Show ya da Singapur için Singapur Air Show ve Amerika için NBAA vazgeçilmezdir.
Bunların arasında bir yere gelmek, hele bir-ikisini sollamak kolay iş değildir. Ama oldu. Türk Sivil Havacılığı büyük elbirliği ile kendi coğrafyasının devi haline geldi.
Bir havacılık fuarına 50 uçak-helikopter katılması, dünyanın en büyük yolcu uçağı A380’in gelişi, THY’nin iki Airbus A330 uçağını fuarda lanse etmesi gerçekten çok heyecan vericiydi.
İş jetleri yeni müşterileri ile bir araya gelirken 4 milyar dolarlık ticari hareket gözler önüne serildi.

BÜYÜK DESTEK

Başta THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ve organizasyonun her aşaması ile ilgilenen Genel Müdür Temel Kotil, Basın Müşaviri Ali Genç, maddi manevi gücünü ortaya koyan TAV’ın CEO’su Sani Şener bu yıl sekizincisi yapılan Airex Uluslararası Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı’nın kıskandıran yükselişinin kahramanı oldular.
Dünyanın en büyüğü A380 uçağının Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’na alınmasını sağlayan, iniş ve kalkışını organize eden DHMİ Atatürk Havalimanı Başmüdürü Celal Özuğur, yardımcısı Olcay Kılıçoğlu ve ekibi insan üstü bir çaba harcadılar. Saatte 47 uçaklık operasyona ulaşan Atatürk Havalimanı kulesi kusursuz çalışma ile mükemmel bir trafik yönetti.
Binlerce ziyaretçi, Cessna, Dassault Falcon, Bombardier, Gulfstream, Embraer, ATR, AgustaWestland, Eclipse, Cirrus, Piper, Evaktor gibi çok sayıda uçak, helikopter ve ultralight’la tanıştılar. Piaggio alana yanında verilen kırmızı Ferrari otomobil göze hoş göründü. Çek yapımı 59 bin 500 Euro’dan başlayan küçük uçak, ulaşılabilirliği ile heyecan verdi.
Kapalı alanda Boeing, Airbus ve ATR’den Pratt and Whitney, CFMI, Rolls Royce gibi motor imalatçılarına, Breitling havacılık saatinden birkaç genç işadamının eski uçak koltuklarından yaptıkları mobilyalara kadar havacılığın farklı kuruluşları bir arada oldular.

FUAR CASUSLARI

Airex Havacılık Fuarı’nı hiçbir ticari amaç gütmeden ve çoğu zaman zararla kapatan organizatör Mint Fuarcılık’ın yöneticileri Feyzan Erel, Müşfik Işık ve destekçileri İbrahim Anıl, Türkiye’nin çok önemli markasını dünyaya bir kez daha başarı ile sundular. Airex, içeriye ziyaretçi gibi giren ve araştırma yapan başka havacılık fuarlarının casusları ile de gündeme geldi. Özellikle Dubai ve Singapur, bu coğrafyada kazanılan başarının sırrını sessizce araştırma ihtiyacı hissettiler.
İlk gün fuara gelip destek veren ve herkese havacılığın gücünü anlatan bakanlarımız Egemen Bağış ve Mehmet Şimşek tek tek uçakları dolaştılar. Dört gün boyunca kuşkusuz uçak satışları da yapıldı. Satın alınmak için ilk temaslar kuruldu. Bu arada davetiye ile katılan ziyaretçiler ileri teknolojinin uçakları ile bir araya geldiler. Mükemmel bir fuar oldu.
Havacılık çılgını, yaşlı kurt Murat Öztürk’ün Pitts uçağı ile yaptığı gösteride ne çok heyecanlandık. Hele Airbus A380 inerken onun üstünde kalıp L-18 Piper Cub uçağı ile çektiği fotoğraflar Airex’in de gelişmişlik belgesi oldu. Fuarın artık ticari hacmi dünyaca bilinen bir şöhrete ulaştı. Airex iki yıl sonra kapılarını yeniden açacak. Ve hem doğudaki rakiplerine hem de batıya kafa tutacak.
Bugün fuara katılan uçaklar, bir bir ülkelerine dönecekler.
Keşke hep burada kalsalardı.
Ne güzel fotoğraftı...

İŞADAMLARI UÇAK BAKTI

Airex sırasında işadamları uçak ve helikopter almak üzere görüşmeler yaptılar. MNG’nin patronu Mehmet Nazif Günal Haziran 2011’de teslim almak üzere Bombardier Global 5000, Yıldırım Demirören Hawker 900XP, Fi Yapı Premier 1A için imza attı. İbrahim Tatlıses Falcon 2000 baktı.
İşadamları Dassault’un uzun menzilli Falcon 7X uçağına yoğun ilgi gösterdi. Bombardier Global XRS, Gulfstream G450, Challenger 605 satışı için ön görüşmeleri tamamlandı. Cessna Citation ailesinden Sovereign, XLS, Hawker’ın 400XP, Kingair 350i, Embraer Phenom 300 uçakları ile AgustaWestland birer A119 Kaola, A109 Grand ve 2 AW139’un kontratlarında son aşamaya geldi.
Önümüzdeki günlerden itibaren Global XRS, Gulfstream G550 gibi uzun menzilli uçakların yanı sıra iki Cessna Mustang, bir Phenom 300 teslim edilecek.

EN UCUZ UÇAK SPORT STAR/images/100/0x0/55ead241f018fbb8f898d910

Sportif havacılığın ileri olduğu Çek Cumhuriyeti’nden Evaktor şirketi, Airex’te Sport Star’ı sergiledi. İki kişilik, yüksek performanslı uçak, motor gücüne göre saatte 11-13 litre yakıt harcıyor. Benzinle de çalışabiliyor. 8 saat havada kalıp saatte 245 kilometre hıza çıkabiliyor. Fiyatları 59 bin 500 Euro’dan başlayan uçaklar ultralight sınıfında olduğu için vergisi yok. Bakımları ise 100 uçuş saatinde 100 dolara mal oluyor. Evaktor’un temsilcsi Albatros Grup’tan Genel Müdür Ali H. Ercan (sağda) ve Hamid Shoaee, sipariş verildiğinde teslimatın müşterinin istediği boyama ile sekiz haftada yapıldığına dikkat çekiyor.

PIAGGIO ALANA FERRARI BEDAVA

İtalyan imalatçı Piaggio, Türkiye’de ilk P180 Avanti II alana Ferrari California verecek. Yatay stablizesi önde olması nedeniyle ‘bıyıklı’ olarak adlandırılan P180 Avanti II, saatte 737 kilometre süratiyle dünyanın en hızlı pervaneli özel uçağı olma özelliğini koruyor.
Yolcu kapasitesi dokuza kadar çıkabilen P180 Avanti II, 1.75 metre yüksekliğindeki kabini ile yolcularına kısa-orta menzilli uçuşlarda yüksek konfor sunuyor. 12 bin 500 metre yükseklikten uçabilen ters motorlu P180, iş jetlerine göre yüzde 40, sınıfındaki turboproplara oranla yüzde 25 düşük operasyon maliyetlerine sahip.

EVE UÇAK KOLTUĞU

THY’nin hizmetten çıkardığı koltukları satın alarak modifiye eden Navigator Yatching & Air, isteyenlere 299 liradan başlayan fiyatlarla uçak koltuğu satıyor. First, business veya ekonomi koltukları müşterinin istediği renk kumaş veya deri kaplanıyor. Satışa sunduğu koltukları Airex’e getiren Emre Özkul, 2 bin liraya kadar çıkan first ve business koltuklarını ikili, ekonomi koltuklarını da üçlü satıyor.
Yazının Devamını Oku