Uğur Cebeci

İşte Başbakan’ın ortak uçak yapmayı teklif ettiği fabrika

26 Eylül 2010
Sao Paolo’da Emiliano Oteli’nde Embraer’in CEO’su Frederico Fleury-Curado ile konuşuyoruz. Dünyanın en büyük üçüncü havayolu uçağı imal eden fabrikasının başkanıyla bugünün uçaklarından süpersonik uçaklara kadar geniş bir sohbetin keyfini çıkarıyoruz. İkimiz de aynı noktada buluşuyoruz: Türkiye neden bugüne kadar kendi uçağını yapamadı?

Bütün sorular ve cevaplar işin mühendislik, tasarım kısmında düğümleniyor. Uçak imalatını ‘Memleket meselesi’ yapmadığımız için sadece montajcı kaldığımız gerçeği gün yüzüne çıkıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı davranışından çok etkilenen CEO, ağırlıklı olarak bir tasarım merkezinin kurulmasını öneriyor. Tasarım, iyi mühendisler ve sonra Türkiye’nin kendi uçağını yapması çok kolay görünüyor. Bir ortak çalışma için hazır olduklarını, bunu Başbakan’a söylediklerini açıklıyor.
Embrear’in Türkiye Temsilcisi Ergun Tuç da aynı fikirde. Brezilyalı bir ortaklıkta sorun yaşamadan yol alınabileceğini düşünüyor. Fabrikanın imal ettiği yolcu uçaklarına bakıyorum. Çevremizdeki ülkeler özellikle Embrear’in 190 ya da 195 modellerinden çokça sipariş vermişler. Lufthansa uzun süredir kullanıyor. Hatta yakında Münih’ten Bursa’ya yaptığı seferleri bu uçakla gerçekleştirecek. Sonra Kayseri, Adana ve Trabzon’dan Embraer ile Münih arasında sımsıkı bir bağlantı kurulacak. Belki Gazipaşa Havalimanı bir de bakacaksınız Londra’ya bağlanmış. Tahran Van’a, Kayseri Şam’a, Moskova İzmir’e sımsıkı sarılacak. Ekonomik uçuşlar az yolcuyla konforlu ve keyifli olacak.
Embraer’in Türkiye temsilcisi  Delta Havacılık şirketinin patronu Ergun Tuç ve Satış Müdürü Ayşe Çamlıkaya Japon Havayolları JAL’dan Gulf Air’e, Amerikan JetBlue’dan KLM’e  kadar bu uçakları kullanan şirketlerin operasyon başarılarını belgelerle anlatıyorlar...

BREZİLYA’NIN ALTIN ÇOCUKLARI

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Brezilyalılar kendi uçaklarını yapacak bir havacılık endüstrisi kurmak üzere yola çıktılar. Ama en önemli sorun ülkede yetişmiş mühendis olmamasıydı. Bunun için de fabrikadan önce iyi bir üniversite kurulması ve öğrenciler bulunması gerekiyordu.
Havacılık Teknoloji Enstitüsü (IPD) 1947’de açıldı. Tüm Brezilya’da çok zeki, derslerinde başarılı öğrenciler tespit edildi. Sınavlardan geçenler ABD’de Boston merkezli Massachusetts Institute of Technology yani MIT’ye uçak mühendisi olmak üzere gönderildi.

Yazının Devamını Oku

Eski üniformalar kemer ve çanta oluyor

19 Eylül 2010
Yeniden değerlendirilerek KLM uçaklarında satılmaya başlanacak çanta ve kemerlerden elde edilecek gelir çevre projelerine harcanacak

Havayolu şirketleri kabin memurlarının eski üniformalarını geri dönüşümle kemer ve çanta haline getiriyor. Hollandalı KLM Havayolları tarafından uygulanan çalışmayla 11 bin pilot, kabin memuru ve yer görevlisinin üniformaları toplanarak Texperium şirketine verildi.
Geri dönüşümü sağlanan eski üniformalardan elde edilen kumaşlardan aynı zamanda havayolunun yeni üniformalarını tasarlayan Hollandalı kreatör Mart Visser özel çanta ve kemer dizayn etti. KLM uçaklarında satılmaya başlanacak bu ürünlerden elde edilecek gelir çevre konusunda araştırma geliştirme projelerine harcanacak.
GÜVENLİK NEDENİYLE TOPLANIYOR
Hollanda hükümeti tarafından desteklenen Texperium şirketi, geri dönüşüm projesinde önce üniformaları kumaş özelliklerine göre ayırdı. Düğme, fermuar gibi plastik ağırlıklı parçalar için farklı geri dönüşüm işlemleri uygulandı. Kumaşlar ise çok küçük parçalar haline getirilerek preslendi. Havayolu şirketleri genellikle iki yılda bir uçuş ve yer personelinin üniformalarını yeniliyor. Ya tasarım değiştiriliyor ya da eskidiği için yenileri veriliyor. Değiştirilen üniformalar, kötü amaçlı kullanımın önüne geçilmesi amacıyla havayolları tarafından toplanıyor. Örneğin Türk Hava Yolları’nda görevinden ayrılan personel üniformasını geri vermek zorunda. Bazı havayolları da her değişimde üniformanın eskisini çalışandan mutlaka alıyor. En çok korkulan eski bir üniformayı giyen kötü niyetli kişilerin havalimanlarında dolaşmaları ve uçaklara yaklaşmaya çalışmaları.

JAL ÜNİFORMALARI SEKS KULÜPLERİNDE

Tokyo’daki erotik kulüplerde kullanılan ve ikinci elde fiyatları Beş bin liraya ulaşan kabin memuru üniformaları nedeniyle Japon Havayolları (JAL) soruşturma başlattı. 400 kabin memurunun eski üniformalarını kulüplere sattığını belirlendi. Havayolu şirketi seri numaralara sahip üniformaları toplayarak bunları satan personeline dava açtı.

Süpersonik geri dönüyor

Amerikalı imalatçı Boeing, çok gizli geliştirdiği ses hızından daha yüksek sürate sahip yolcu uçağı için patent aldı. Saatte 1600 kilometre hızla yani normal yolcu uçaklarından iki kat daha süratli uçabilecek tasarımla Boeing süpersonik havayolu yolcu uçağında ikinci perdeyi açmaya hazırlanıyor. Bu proje gerçekleştiğinde Boeing Avrupalı imalatçılar ve Ruslara ait süpersonik yolcu uçağı imalatında da rüştünü ispat etmiş olacak.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’da uçak pazarı kurulacak

12 Eylül 2010
Havacılık sektörünün sayılı organizasyonları arasına giren Airex, bu yıl 45 uçak ve helikopteri ağırlayacak. Kokpit’in basın sponsoru olduğu Airex’te dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380’in gösteri yapması bekleniyor Avrupa’nın üçüncü büyük sivil havacılık fuarı haline gelen Airex, rekor katılımla 30 Eylül’de kapılarını açıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’nda düzenlenecek fuara kesinleşen rakamlara göre kapalı alanda 42 ülkeden 151 şirket, apronda da 45 uçak ve helikopter sergilenecek.
THY’nin büyük yolcu uçağı alım ihalesinde Boeing 747-8 ile çarpışan Airbus A380 ise İstanbul’u ikinci kez Airex’in açılış günü ziyaret etmesi için görüşmeler sürüyor. Airbus, A380’le birlikte Türkiye’nin de ortağı olduğu A400M askeri nakliye uçağını getirmeyi planlıyor.

YENİ A330’LAR FUARDA/images/100/0x0/55ea91c3f018fbb8f888902a

Bu yılki fuarda özellikle yolcu uçağı pazarında hareketli günler yaşanacak. THY’nin fuar öncesi teslim alacağı Airbus A330F kargo ve uzun menzilli A330-300 yolcu uçakları ilk defa Airex’te boy gösterecek. THY fuarda ayrıca yeni kabin tasarımını tanıtacak. Boeing ise 747-8 ile 787 Dreamliner’ı ön plana çıkartacak.
Özel uçak ve helikopter pazarında en yeni modeller fuarda işadamlarıyla buluşacak. Gulfstream G550, Global Express, Falcon 7X, Falcon 900EX gibi uzun menzilli uçakların yanı sıra orta ve giriş sınıfında çok sayıda iş jeti ve turboprop uçak Airex’e geliyor. Fuar sırasında geçmişte olduğu gibi satış anlaşmaları imzalanması bekleniyor.

KONSEPT HAVACILIK SANAYİ

Airex 2010’da ana konsept Türkiye’de hızla gelişen havacılık yan sanayi. Fuara havacılık endüstrisinde imalat yapan Türk şirketlerinin katılarak sinerji oluşturduğunu söyleyen organizatör Mint Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Feyzan Erel “Çok sayıda üretici THY ve TAI’nin desteğiyle, havacılık konusunda çalışmalara başladı. Airex’te imalatçılar hem yerli, hem de Boeing-Airbus gibi yabancı şirketlerle bir araya gelebilecek” diyor.
Motor, bakım, avionik imalatçıları da tam kadro fuarda yer alıyor. Uçuş eğitimiyse Airex’te öne çıkan bir başka önemli konu. Gözen Grubu ile Türk pazarına giren Stella ve yerli uçuş okullarıyla simülatör merkezlerinin yanı sıra TAI Robinson R-44 helikopterleriyle kurduğu sivil pilot yetiştirecek eğitim merkezinin lansmanını ilk defa Airex’te yapacak. Murat Öztürk Pitts S-1T uçağı ile akrobasi gösterisi gerçekleştirecek.

HEDEF 2. BÜYÜK FUAR

1996’dan bu yana iki yılda bir gerçekleştirilen Airex’in çıkışını sürdürdüğünü söyleyen Feyzan Erel “Airex, özellikle 2002’den itibaren daha hızlı büyüyen Türk Havacılığı ile bölgenin en önemli fuarı oldu. Sektör tarafından dikkatle takip ediliyor” dedi.

Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle yapılan fuarın büyümesinde THY’nin önemli katkısı olduğuna dikkat çeken Erel, “Avrupa’nın en büyük fuarları Paris ve Farnborough ciddi hükümet desteğine sahip. Doğudaki rakibimiz Dubai, Emirates’in katkılarıyla bu günlere geldi. Airex’in yakaladığı büyümede THY Genel Müdürü Temel Kotil’in çizdiği global vizyon önemli bir katkı sağladı. Hedefimiz sivil pazarda Dubai’yi geçerek Ortadoğu’nun en büyük, Avrupa’da da Paris’in ardından en önemli 2. sivil havacılık fuar olmak” dedi.

TAV, THY ve THY Teknik’in ana sponsorluğunda düzenlenen Airex 3 Ekim’e kadar açık kalacak. Toplam 72 bin metrekare alanda yapılacak fuarın basın sponsoru Kokpit, özel standında izleyicileri ve okuyucularıyla buluşacak.

HANGİ UÇAKLAR GELİYOR

Koala A119, Power 109 (AgustaWestland), A330F, A330-300 (Airbus), ATR72 (ATR), Global XRS, Challenger 605, Challenger 300, Learjet 60 (Bombardier), Citation XLS+, CJ4, Sovereign, Bravo, Mustang, Caravan Amphibian, Skyhawk 182 ve 172 (Cessna), SR20, SR22 (Cirrus), Falcon 7X, Falcon 900EX, (Dassault), DA42, DA40 (Diamond), Eclipse 500 (Eclipse Avitaion), Legacy 600 (Embraer Executive Jets), Eurostar (Evektor), G550, G250 (Gulfstream), Hawker 4000, Premier 1A, Kingair 350, (Hawker Beechcraft), Ka-32T (Kamov, Orman Bakanlığı), Avanti P180 (Piaggio), Seminole, Saratoga, L-18 (Piper), S-1T (Pitts), R-44 (Robinson, TAI), CL215, C172, T-67 (THK), Boeing Stearman (Top Service), King Air C90, TB20, C172 (Anadolu Üniversitesi)

FUARA NASIL GİDECEKSİNİZ

Airex, İstanbul Atatürk Havalimanı Florya tarafındaki Genel Havacılık Apronu’nda kurulan özel alanda gezilebilecek. Fuar alanına ulaşmak için ziyaretçilerin havalimanı kavşağını geçtikten sonra Edirne yönünde E-5’i takip etmeleri ve Florya ayrımından sapmaları gerekiyor. İlk ışıklardan sola girdikten sonra Beşyol Oto Sanayi Sitesi Fabrikalar Caddesi’ni izleyip solda Shell benzin istasyonunu görüldükten sonra sağa dönerek ‘Genel Havacılık Terminali’ yolundan fuara ulaşabilirsiniz. Davetiyesi olmayanlar, kapıda form doldurarak Airex’i ziyaret edebilecek. Fuar, ilk üç gün saat 10.00-19.00, son gün olan 3 Ekim’de saat 15.30’a kadar gezilebilir.
Yazının Devamını Oku

Pegasus’la Beyrut

5 Eylül 2010
Geçen haftanın üç gününün büyük bölümünü Beyrut’ta geçirdim. Pegasus Havayolları Ortadoğu’daki ilk önemli uçuş noktasını hizmete açtı Kadın çığlık çığlığa bir şarkı söylüyordu:
“Artık sadece geleceği düşünüyorum.
Geçmişi aklıma getirmenin ne anlamı var?”
Beyrut gece kulübünde çalan bir şarkının sözleri Beyrut içindi.
Acıların kenti, yaşama dönüyordu. Geçen zamanı kimse hatırlamak istemiyordu.
Bombalanmış binalar, kurşun delikleriyle kalbura dönmüş duvarlar hâlâ ayaktaydı.
Yeni Beyrut, kentin merkezinde dünyaya gelmişti. Yepyeni alışveriş merkezleri, iyi tasarımcıların ürünü modern binalar, dünü görmeden yarına umutla uzanan küçük heykeller ve geri gelen eğlence hayatı.../images/100/0x0/55ea2988f018fbb8f86f0992
Güzel lokantalar, damak tadımıza uygun yemekler ve en önemlisi mükemmel bir hizmet sizleri de bekliyor...
Geçen haftanın üç gününün büyük bölümünü Beyrut’ta geçirdim. Pegasus Havayolları Ortadoğu’daki ilk önemli uçuş noktasını hizmete açtı.
Türkiye’yi iç hatlarda akıllı uçuş noktalarıyla ağ gibi saran şirket, Avrupa’da önemli kentleri uçuş portföyüne aldıktan sonra Beyrut’u bağladı. Beyrut’tan Paris’e ya da Londra Stansted Havalimanı gibi daha çok noktaya bağlantı veriyor. Daha uzakları, Amerika pazarını da hedefliyor.
Pegasus’un Genel Müdürü Sertaç Haybat’la birlikte uçtuk. İlk uçuşta bile uçakta uygun doluluk yakalanmıştı. Uçağın Kaptan Pilotu İlhan Aksoy mükemmel bir iniş gerçekleştirdi. Beyrut kanatlarımızın altından ayaklarımızın altına seriliverdi.
Yol boyu Sertaç Haybat’la konuştuk. Yanında şirketin ticaretten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, eski THY yöneticisi ve bence cin bir kadın olan Güliz Öztürk de vardı. Kabindeki farklılığı, yolcunun sınırlı ama sınır ötesi konforunu birlikte yaratmışlardı.
Hedefleri giderek büyütüyorlardı. Tümü aynı tip, aynı nesil ve gelecek nesil diye bilinen Boeing 737 uçaklarından oluşan Pegasus sanırım yine Boeing ile büyüyerek uzaklara gidecek.
Çalışanların çocuklarının anonsları yaptığı emergency uyarılar, sunulan ve satılan ikramların tazeliği, uygun koltuk aralıkları, kabindeki temizlik ve kabin ekibinin zarafeti Beyrut uçuşunda beni Pegasus’un ulaştığı irtifa ile de tanıştırdı.
Çok keyifli bir yolculuktu. Beyrut gizemli yolculuklar için sizi de bekliyor. Haftanın altı günü Sabiha Gökçen’den Beyrut’a uçuş var. 31 Ekim sonrası haftanın her günü Beyrut İstanbul Sabiha Gökçen’e vizesiz, dertsiz; sımsıkı bağlanıyor.
İstanbul-Beyrut: 99.99 dolar. Kısaca 100 dolar. Vergiler dahil, tek yön.
Ben uçtum. Siz de uçun...

Elektrikli uçakla 5 dolara 2 saat uçun

Elektrik motoru teknolojisi havacılıkta çığır açıyor. Çevreyi kirletmeyen, çok sessiz bu özel motorlar, hybrid uçakları saatte 150 kilometre hıza çıkarıyor. En önemlisi de uçağın aküsü 5 dolarlık elektrikle şarj olup iki saatlik uçuş yapılabiliyor

Otomobillere yüksek performans sunan yeni nesil elektrikli motorlar artık iki kişilik küçük uçakları da uçuruyor. Maliyetleri inanılmaz azaltacak bu motorların geliştirilip gelecekte büyük uçaklarda da kullanılması planlanıyor.
Elektrikli motorlar gökyüzünde ilk defa 130 yıl önce kullanıldı. Fransız ordusunda görev yapan iki subay Charles Renard ve Arthur Krebs, 1880 yılında havada elektrik motoruyla kumanda edilen bir balon tasarlayarak uçtu. Uzun yıllar bu konuda sessiz kalan havacılık dünyası 1974’te ilk insansız elektrik motorlu planörü uçurarak önemli bir adım attı.
Özellikle hybrid yani elektrikli otomobiller için geliştirilen ve uzun süre kesintisiz güç sağlayan akü ve emniyetli motor teknolojisi, 2000’li yıllarda havacılık dünyasını farklı bir boyuta taşımaya başladı.
Bu konuyla ilgili en önemli çalışmayı kit uçak imalatçıları gerçekleştiriyor. Parçalar halinde satılan ve evde imal edilebilen bu uçakların elektrik motorlu olanlarının sayısı hızla artıyor.

FİYATI 89 BİN DOLAR

Hafif spor sınıfındaki iki kişilik uçaklardan en çok ilgi göreni Yuneec şirketinin e430 uçağı. Toplam kalkış ağırlığı 430 kilogram olan uçak, iki saat havada kalabiliyor. Uçağın çok sessiz motorları için gereken güç, 83 kilogram ağırlığındaki Lithium Polymer özel aküden sağlanıyor. 5 dolarlık elektrik harcanarak 3 saatte şarj olan akü, e430’u saatte 150 kilometre hıza ulaştırıyor.
Bakım, amortisman gibi giderler eklendiğinde e430’un bir saatlik uçuş maliyeti yaklaşık 50 dolar. Halen test aşamasında olan ve teslimatları gelecek yıl başlayacak e430, 86 bin dolardan satılıyor.
Bilim adamları yeni nesil pil teknolojisi ve motorlarla birlikte önümüzdeki yıllarda maliyetlerin çok daha düşeceğine dikkat çekiyor. Şirket aynı zamanda uçuş okulları için de eğitim modeli geliştiriyor.
Boeing, Airbus’ın da içinde olduğu EADS gibi havacılık devleri elektrikli motorlar konusunda araştırmalara büyük destek veriyor. Boeing iki yıl önce yakıt hücresiyle çalışan bir motor geliştirdi. Katana tipi eğitim uçağında denenen motor başarıyla uçtu.
EADS ise Cri-cri tipi küçük bir uçağı dört elektrik motoruyla geçen haziran ayında uçurdu. 30 dakika havada kalan uçak saatte 111 kilometre hıza ulaştı.
Elektrik motoru kullanan Solar Impulse bu konudaki çalışmalarının tanınması için önemli bir misyon üstlendi. Akülerini kanatları üzerine konulan güneş panelleriyle şarj edecek uçak, gelecek yıl dünya turuna çıkacak. Halen testleri süren Solar Impulse, bu turu 20 günde tamamlayacak.

Etihad Virgin Blue ile Avustralya’ya uzanıyor

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ulusal havayolu şirketi Etihad, Avustralyalı Virgin Blue ile işbirliği anlaşması imzaladı. 1 Ekim’den itibaren geçerli olacak ortak seferlerle birlikte iki şirket 100 noktaya bağlantılı uçuş imkânı sunacak.
Yazının Devamını Oku

O fotoğrafları unutmayın

29 Ağustos 2010
İstanbul-İzmir uçuşu. Günlerden 10 Ağustos, saat 16.00. THY uçağı kalkıyor. Birinci sırada bir pilot oturuyor. Belli ki İzmir’den bir uçuşa gidecek.

Ya da neyse pas uçuyor. Yolcu olarak uçuyor. Belki İzmir’de ailesinin yanında olacak.
Bulmaca çözüyor. Çözsün ne güzel. Aklını rahatlatıyor.
Ama koca pilot çantası yerde duruyor. Üzerine ayağını uzatmış.
Bir yolcu kabin memurunu uyarıyor: “Bize bütün çantaları koltuk altına ya da yukarıdaki bagaja koyduruyorsunuz ama pilotun koca çantası yanında.”
Kabin memuru, “Ben söyleyemem” diyor. Söyleyemiyor. Yolcu pilotu uyarıyor. Ama pilot gözlüklerinin üzerinden bakıyor, umursamıyor. Yolcuyu takmıyor.
Pilot çantası önünde, üzerine ayaklarını koyup uçuyor. Belki de aklı sıra bu yöntemle çantayı tutuyor...
Bütün kurallara aykırı. Güçlü bir türbülans o çantayı yerinden fırlatıp tavana yapıştırsa, sonra o koca çanta arkaya doğru uçsa... Belki 5, belki 10 yolcunun kafasını koparıp ölümlerine yol açabilir. Kabinde bir facia yaratabilir.

Yazının Devamını Oku

Fazla bagajınız bilet fiyatını geçebilir

22 Ağustos 2010
Artık kurallar değişti. Havayolları kabine alacağınız el ve kargoya vereceğiniz bagajların limitlerine çok dikkat ediyor. Bunları aşanlara hemen fazla bagaj ücreti kesiyor. Uçacağınız havayolu şirketinin kurallarını öğrenin. Hem kargo hem de kabine alacağınız bavullarınızı tartmadan havalimanına gitmeyin Eskiden havayolu şirketleri yolcuların yanında taşıdıkları bavulların ağırlıklarına pek dikkat etmezdi. Kurallar gevşekti. Rekabet arttıkça önce bilet fiyatları düştü. Fırlayan petrol fiyatlarıyla yükselen maliyetler nedeniyle havayolları gelir elde edecekleri yeni kaynaklar aramaya başladı.
Artık tüm şirketler, uçakların fazladan yakıt harcamasına neden olan ekstra bagaj için yolculardan ücret talep ediyor. Ağırlık limitleri yolcu başına iç hatlarda 15 kilograma kadar düşürülürken kabinde ise limitini 5 kilograma indiren havayolları var. Zaman zaman kontuarlarda tatsızlıklar yaşansa da şirketler kuralları çok sıkı uyguluyor./images/100/0x0/55eafd0ff018fbb8f8a3b3a9
Bilet alırken hangi havayolu kaç kilogram bagaja izin veriyor, öğrenin.
Evden veya otelden çıkarken hem el, hem de kargoya vereceğiniz bagajınızı tartın.
Bazı havayolları veya uçulan ülkelerin, tek bavul için uyguladığı maksimum ağırlık limitleri bulunuyor. Bu kurallar o ülkenin yer hizmetlerinin sendikaları tarafından işçi sağlığı amacıyla alınıyor.
Dubai, Bahreyn veya Avrupa-Afrika arasında işçi çıkışları yoğun olduğundan bagaj limitlerine ekstra dikkat ediliyor.

HANGİ HAVAYOLU KAÇA TAŞIYOR

Türk Hava Yolları: İç hatlarda limit 20 kilogram. Fazlası için kilogram başına 3 TL alınıyor. Avrupa uçuşları için 20 kilogramı geçenler uçuşun uzunluğuna göre kilogram başına 7-10 Euro arasında ücret ödüyor. ABD’de ise bagaj limiti her biri 23 kilogramı geçmemek üzere iki parça, yani toplam 46 kilogram. Bu ağırlığı aşma durumuna göre 23-32 kilogram arasındaki bavula 80 dolar, 32 kilogram üzerindekilere de 150 dolar ücret alınıyor.
Onur Air: İç hatlarda limit 15 kilogram. Fazlası için kilogram başına 3 TL alınıyor.
Pegasus: İç hatlarda limit 15 kilogram. Aşanlar kilogram başına 4 TL ödüyor. Dış hatta ise uçuş uzunluğuna göre limitler 20-30 kilogram arasında değişiyor. Fazla bagaj için kilogram başına 8 Euro alınıyor.
SunExpress: İç hatlarda Erzurum, Trabzon, Kars, Diyarbakır, Van ve Mardin için 15 kilogramın üstüne kilogram başına 6 TL, diğer noktalar için 4 TL alınıyor.
Anadolujet: İç hat limiti 15 kilogram. Üzerine kilogram başına 3 TL alınıyor.
Air France: Avrupa içi tek bavul 23 kilogram. 23-32 kilogram arası 55, fazlası ise bavul başına 100 Euro.
British Airways: Avrupa içi tek bavul 23 kilogram. 23-32 kilogram arası 35, fazlası ise bavul başına 30 pound. Amerika uçuşlarında tek bavul 23 kilogram, fazlası 23-32 kilogram arası 40, fazlası ise bavul başına 30 pound.
Delta: Uzun uçuşlarda tek bavul 23 kilogram. 23-32 kilogram arası 55, fazlası ise bavul başına 150 dolar./images/100/0x0/55eafd0ff018fbb8f8a3b3ab
Emirates: 30 kilogram. Sonrası için kilogram başına 25 pound.
KLM: Avrupa içi tek bavul 23 kilogram. 23-32 kilogram arası 55, fazlası ise bavul başına 100 Euro.
Lufthansa: Avrupa içi tek bavul 23 kilogram. Üzeri kilogram başına 10 Euro.
Singapur: 20 kilogram ücretsiz. Üzeri uçuş hattına göre 50-60 dolar/kilogram.
Swiss: Avrupa içi tek bavul 23 kilogram. Üzeri kilogram başına 15 Euro.

Kabin bagajına dikkat

Kabine alınacak çantaların yüksekliği 45, eni 35 ve derinliğinin de 16 santimetreyi geçmemesi gerekiyor. Birçok havayolu şirketi, yolcu check-in işlemi yaparken kabine alacağı çantayı metal bir kutunun içine koymasını istiyor. Ölçüleri aşan bavullar kabine alınmıyor. Havayolu şirketine ve uçulan sınıfa göre kabine alınan bagajların ağırlıkları 5 ile 15 kilogram arasında değişiyor.

Baş üstü bagaj yeri daha fazla bavul alacak

Yatay olarak yerleştirilen bavullar 787, A350 gibi uçaklarda büyüyen alanlarla birlikte dikey girmeye başlayacak. Böylece daha fazla yolcunun bagajı bu dolaplara yerleştirilebilecek. Bu uygulama ile imalatçılar yolcu memnuniyetini artırmayı ve yolcunun bagajını alarak hızla uçağı terk etmesini sağlamayı hedefliyor.

Yerde işler yürümüyor

Atatürk Havalimanı’nın yeni hizmete alınan 05-23 pistinin Aletli İniş Sistemi diye bilinen ILS’in (Instrument Landing System) montajı bir türlü tamamlanmadı. Türkiye’nin en büyük havalimanının bir pistinde hâlâ ILS bulunmaması yabancı havacılık otoritelerince şaşkınlıkla karşılanıyor.
ILS’in montajının tamamlanmasından sonra Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne ait kalibrasyon uçaklarının buraya gelerek ayar yapması gerekiyor. Kalibrasyon ayarları için de zaman harcanacağı düşünülünce Atatürk Havalimanı en yoğun döneminin büyük kısmını sorunlarla geçirmiş oluyor.
Hava trafiği giderek yoğunlaşan Atatürk Havalimanı’nda ILS’in hâlâ devreye alınmamış olmasının yanı sıra yeni yapılan kule de boş duruyor. Yeni kuleye taşınma işlemi yapılamadığı için eski kule de yıkılamıyor. Oysa eski kulenin yıkılmasından sonra yeni bir uçak park alanı daha açılması mümkün olacak. Yılan hikayesine dönen Türk Hava Sahası’ndaki güvenliği sağlayacak ve Avrupa standartlarına yükseltecek SMART Projesi’nin akıbeti ise bilinmiyor. Hâlâ herhangi bir açıklama yapılmaması, SMART Projesi ile ilgili sorunların gizlendiği yorumunu doğruyor.

DENİZ UÇAĞI HÂLÂ UÇMUYOR

Üç tarafı denizle çevrili Türkiye’de yeni bir dönemi başlatacak olan deniz uçağı, ithalat gibi birçok izin verilmesine rağmen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarının uzaması nedeniyle uçuşlara başlayamıyor. Seabird adlı şirket uçağı 65 gün önce getirmesine rağmen uçak hâlâ park pozisyonunda duruyor. Doğan zarara aldırış etmeyen Sivil Havacılık, dünyada çok yeni bir olaymış gibi deniz uçağı işletmesi ile ilgili ilk kez yönetmelik hazırlıyor.
Yazının Devamını Oku

Garantili pilot okulu açılıyor

15 Ağustos 2010
Gözen Grubu’nun patronları, Türk Havacılığı için en önemli yatırımı yapmaya karar verdiler. Yer hizmetlerinden güvenliğe, havayolu şirketinden simülatör merkezi ve genel havacılık işletmeciliğine kadar birçok dalda yatırım yapan Mekin Gözen ve ortağı Mete Bozyiğit, Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan bir uçuş okulu için harekete geçtiler. Dünya standardının üzerinde pilot yetiştirecek olan okul Dalaman’da kuruluyor

Bir dünya lideri olan Hollanda merkezli Stella Uçuş Akademisi, Gözen Grubu ile ortak uçuş okulu açıyor. Bir ucu Hollanda Maastricht’te, diğer ucu Dalaman Havalimanı’ndaki okul garantili pilot yetiştirecek. Yani bu okula giren yüzde 98 pilot olacak, iyi pilot olacak, örnek pilot olacak...
Stella böyle bir garantiyi verebilmek için pilot adaylarını okula kabul ederken inanılmaz testlerden geçiriyor. Belki o testlere bugün birçok pilot girse pilotlukları bile tehlikeye girer. Acımasız bir eleme sistemi sayesinde seçtikleri gençlere iyi pilot olmayı garanti eden okul, genç insanların hayal kırıklıkları yaşamasına da engel oluyor. Daha yolun başında uygun olmayan adaylarla el sıkışarak gençlerin hem zamanlarını hem de paralarını kaybetmelerini önlüyor.

YENİ BİR GELENEK BAŞLIYOR

Bundan 10-15 yıl önce uçuş okulunu yeni bitirmiş, düşük saate sahip sivil pilotun havayolu uçağının kokpitinde uçabilmesi neredeyse bir hayaldi. Havacılık büyüdükçe bu ne yazık ki gerçek olmaya başladı. Riskler de yükseldi. Artan pilot ihtiyacıyla birlikte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok uçuş okulu açıldı. Ama bunlardan sadece bir-ikisi standarda yakın pilot yetiştiriyor.
Birçoğu ticari amaçla açılmış okullardan mezun olan, yetersiz eğitim almış, İngilizcesi sınırlı gençler hayal kırıklıklarıyla karşılaşıyorlar. Parasını bastıran herkesin pilot yapıldığı okulları bitiren gençler havayollarına başvuruyorlar ve ne yazık ki bir kısmı iş de buluyor. Sistemi tehlikeye sokan bu okulların yeterince denetlenmediği, öğrenci seçimini harcıâlem yaptıkları biliniyor.
Emlak-inşaat, uçak bakım ve cam konusunda uzmanlaşmış Steltenberg Holding Grubu’ndaki okul 25 yıllık ve bugüne kadar binlerce pilotu mezun etmiş, Avrupa’nın en büyük uçuş akademisi. Eğitim filosu 50 uçaktan oluşuyor.
İlginç seçim kriterleri var. Bugün havacılık sektörünün kabul ettiği, Almanların ünlü DLR testlerinde pilot adayının İngilizcesi’nden genel yeteneğine, psikolojisi ve en önemlisi karakterine kadar çok detaylı bir test yapılıyor. Bu testi geçenlerin yüzde 92’si pilot oluyor.
Stella’nın seçim kriterleri çok daha detaylı. Görüşmeleri geçebilen adayların uçuş eğitimlerindeki başarı oranı yüzde 98. Kariyerlerini eğitime odaklamış kaptan pilotlar, psikologlar görüşmeye katılıyor. İngilizce, IQ, insan faktörleri, genel yetenek gibi konularda testler yapılıyor.
Holdingin başında 60 yaşında ama Citation Jet tipi iş jetini kendisi uçuran Fred Hilgeman var. Müthiş bir adam. Uçmak için yaratılmış bir insan. 20 yıldır kendi uçağıyla uçuyor. Citation Jet’in kuyruğunda ailesinin 600 yıllık amblemi var.

STELLA’YA GİTTİM

Gelip beni Paris Le Bourget Havalimanı’ndan alıyor. Kısa bir brifingden sonra havalanıyoruz. Yeşil askılı pantolonu, mütevazı gömleğiyle çok şık görünüyor. Yanımızda okulun müdürü, uzun yıllar Transavia şirketinde eğitim müdürlüğü yapmış Kaptan Pilot Rene Zwarteveen de var. O da kokpitte oturuyor. Gezide bize Stella’nın Türkiye’de kuracağı uçuş okulundaki ortağı Gözen Holding’in IFTC yani İstanbul Uçuş Eğitim Merkezi’nin Genel Müdürü Kaptan Pilot Cengiz Arbaş eşlik ediyor. Kaptan Cengiz Arbaş uçuş eğitiminin bu yeni yatırımı için çok heyecanlı görünüyor. Türkiye’yi mükemmel bir eğitimle tanıştıracaklarını söylüyor.
Okulun merkezi Maastricht’te. Zaten binalarının hemen yanında tüm Avrupa hava sahasını kontrol eden Eurocontrol’ün genel merkezi var. Eğitim, Hollanda’da üç kente yayılmış. Fred Hilgeman’ın oğlu Evert-Jan, her biri konusunun uzmanı geniş bir ekiple çalışıyor. Uygulamaları dünyadaki uçuş eğitim sektörü tarafından kural olarak kabul ediliyor.
15 Eylül’den itibaren Dalaman’da faaliyetlerine başlayacak okulun amacı Hollanda’da görerek uçuş şartları düşük olduğu için, bu eğitimleri Türkiye’ye kaydırmak. Dalaman’daki okul tam kapasiteyle çalışmaya başladıktan sonra Florida’daki tesisler kapanacak. Uçuş eğitiminin yaklaşık sekiz ay süren bölümü Dalaman’da yapılacak.
Üç yıl içinde Dalaman’daki operasyonu geliştirmek isteyen Stella, yılda 20 uçakla 400 pilot adayına eğitim vermeyi hedefliyor.

89 BİN EURO’YA MAL OLUYOR

Konaklama dahil 89 bin Euro’luk eğitimde krediyi pilot adayı adına okul alıyor. İş garantisi sunuluyor. Aday krediyi pilot olduktan sonra geri ödemeye başlıyor.
Adaylar seçildikten sonra kontrat yapılıyor. Arkasından Maastricht’te önce yer eğitimi başlıyor. Üçer haftalık İngilizce ile matematik-fizik konusunda tazelemeyi sekiz aylık teorik eğitim izliyor. Yaklaşık sekiz ay süren görerek şartlardaki uçuş eğitiminin tamamı Türkiye’de yapılacak. Dalaman’da kurulacak simülatör merkezinde pilot adayları hem tek hem de çift motorlu uçaklarda uçacak. Maastricht’teki aletli ve çift motor eğitimlerinden sonra görev yapacakları yolcu uçağının eğitimleri başlayacak. Gözen’in İstanbul’daki eğitim üssü IFTC’de Boeing 737-800’ün yer dersleri ve simülatör uçuşları gerçekleştirilecek. Toplam 24 ay süren eğitim sonrasında sınavlarını tamamlayan adaylar SunExpress’te ikinci pilot olarak görev yapmaya başlayacak.

İLK EĞİTİM SUNEXPRESS’E

Bu projede ilk eğitim SunExpress adına yetiştirilecek 40 adaya verilecek. Ön görüşmeler 17 Ağustos’ta İstanbul, 18 Ağustos’ta da İzmir’de yapılacak. Eğitimin ekim ayı içinde başlaması planlanıyor. Seçilen ve ardında da eğitimi başarıyla tamamlayanlar SunExpress’te ikinci pilot olarak Boeing 737-800’lerde uçacak. Halen SunExpress kaptan pilotların eğitiminde de Stella ile çalışıyor.
Yazının Devamını Oku

Gökyüzünde büyüyoruz yerde küçük kalıyoruz

8 Ağustos 2010
Havacılık dünyası bu coğrafyada Türkiye’nin liderliğini çoktan kabullenmiş görünüyor. Ama biz yerde bu büyümeye aynı hızla yetişemiyoruz İzliyor musunuz? Türkiye’nin havacılığı dünya devi oluyor. Sıralamalara bakın. Avrupa’da, dünyada ve her yerde başta THY. Dolulukta rekor kıran özel havayollarımızın adları artık sıralamalarda var.
Yolcu geçişlerinde rekor kıran havalimanlarımız listeleri, anketleri, araştırmaları zorluyor.
Türkiye adı eskisinden çok biliniyor. Havacılığımız bu müthiş tanıtımda en büyük payı alıyor.
Ama açılışından uzun bir süre geçmesine rağmen hâlâ Atatürk Havalimanı’nın uzatılan 05/23 pistine ILS denilen bir aleti takamıyoruz. Dünyanın gözbebeği, bölgenin en önemli transfer merkezi... Bir pistin hâlâ ILS’i yok. Niye? “Müteahhit öyle yapmış. Selex firmasından Aydın Üstün bir haftaya kadar bu işi halledecekmiş...” Hikâyeler anlatılıyor!
Asistanım Tolga Özbek geçen hafta Münih’e gidiyor. Lufthansa uçağı. Uçak piste girmek üzere. Alman pilot anons ediyor. ”Birkaç dakika içinde kalkacağız ama pist başında bekletiyorlar.” Belli ki oralarda Avrupa standartlarına göre fazla bekletiyorlar. Adam söylemek ihtiyacını duymuş.
Atatürk Havalimanı’nın yeni kulesi hazır. Eskisi yıkılacak. Zaten park sorunu olan havalimanı biraz daha nefes alacak. Ama yeni kule boş duruyor. Hava sahamızın önemli yatırımı SMART sistemi bir yılan hikâyesi. Uzantıları, sıkıntıları büyütüyor. Yok yazılımmış, yok firmanın sorunları varmış. Bu büyümede kim bekler onların keyiflerini, ticari beceriksizliklerini?
Atatürk’teki hurda uçaklar tutulup kulaklarından dışarı atılamıyor. Bürokrasi oralarda da pusu kurmuş, yukarıda büyüyen sistem aşağıda kemiriliyor...

ÇORLU YATIRIM BEKLİYOR

Silivri’ye yeni havalimanı... Orada Çorlu duruyor. Şimdiden büyütmek için harekete geçmek gerekir. Kamulaştırma için hiçbir hareket yok. Gecikiyor. Boş yere, başka verimli topraklarımıza yüzlerce, hatta binlerce metre beton dökmenin ne anlamı var? Havalimanlarını en az 50 yıla göre planlamak lazım. Belki de 20 yıl sonra uçaklar dikine inip kalkacak. Uzun pistler yerine başka düzenlemeler olacak.
Büyüt Çorlu’yu, hızlı trenle kente bağla. Oradaki gürültü kirliliğinden çevreyi koru. Yeni bir meydan yapmaktan daha ucuz, daha akıllıca. Daha az maliyetli. Daha çevreci. Yolcu, kargo trafiği için daha uygun.

BODRUM KIVRANIYOR

Milas-Bodrum Havalimanı kabına sığmıyor. İç hatları bir yerde, dış hatları bir başka yerde. Yeni terminal inşaatında otlar çıkmış. Gerçi müteahhidin süresi var. Ama işin yavaşladığı, hatta biraz yerinde saydığı çıplak gözle görülüyor. Sözleşmeler yapılırken, acaba şu tarihte inşaat şu seviyede olacak diye bir kural yok mu? Yoksa iş kadere mi bırakılıyor? Diyelim ki seneye bu iş bitmedi. Bodrum gecekondu terminallere mi mahkûm kalacak? İç hatlar bir yanda, dış hatlar bir başka yanda...
İnşaat gecikirse uçak park yeri sorunu da iyice büyüyecek. Şu anda da sorun var. Yapacakları altı üstü bir apron. Böyle önemli bir tatil merkezinde bir Genel Havacılık Terminali de yok. Bir girişim de yok. Zaten ihaleyi alanın Sırp ortağı var falan diye uzun zaman oyalanılmış. Geçtiğimiz aylarda Sırplarla vize bile kaldırıldı.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) eşit davranmaya, her ihalede şeffaf olmaya çalışıyor. Bundan kuşkum yok. Ama bürokrasi bazen da işleri yavaşlatıyor.

İZMİR-DALAMAN İÇ HATLAR

İzmir bir marka kentimiz oluyor. İş adamları başta herkes çabalıyor... Ama bir iç hatlar terminali var ki evlere şenlik. O güzel kente iniyorsunuz ve köhne, inişli-çıkışlı, karanlık, izbe görünümlü saçma bir terminalden geçiyorsunuz. Öte tarafta mükemmel bir dış hatlar terminali var. Neden iç hatlar onun içine alınmaz? Ankara Esenboğa gibi yapılmaz? İç hatları İzmir’de DHMİ işletiyor. Ayrı soğutuyor, ayrı ısıtıyor. Tamir ediyor, bakım yapılıyor. Ama bina dökülüyor. Oysa, dış hatların içine iç hatları al. Kapasiteler de yeterli...
Aynı durum Dalaman’da. İç hatları DHMİ işletiyor. Bina ayrı bir yerde. Ayrı ısıtılıyor, ayrı soğutuluyor. Neymiş, ihaleler yapılırken böyle bir işletme modeli seçilmemiş, artık zormuş. Çağır işleten firmaları, kurallarını koy, ek anlaşmalar yap, paranı al, sistemi disipline et. DHMİ güç sende, o güçle bunları yapmak çok kolay...
Iğdır’a, Hakkâri’ye, Şırnak’a yeni havaalanları, terminaller yapılıyor. Üçünün mimarı aynı. Neden her biri için yarışma yapılmıyor? Oralar küçük havaalanları diye mi? Olsun. TOKİ’nin, Kiptaş’ın yaptığı binalar mimari bir felaket değil mi? Yapımdaki başarı hızı mimaride geri kalıyor. Her terminal bir mimari yarışmayla seçilmeli. Mimar için bir şey söylemiyorum. Sistem yanlış. Zamanında toptan verilen projeler demir perde ülkelerindeki aynı nizamiye yapılarına benzemiyor mu?

DENİZ UÇAKLARI UÇAMIYOR

Seabird adlı bir firma Kalamış’tan Çeşme’ye deniz uçağıyla seferlere başlayacak. Sivil Havacılığa takılmış durumda. Neymiş, Twin Otter uçakları eskiymiş. Ama uçaklar yenilenmiş. Hatta getirilen ilk uçak yani ithalatına ülkece izin verdiğimiz uçak Güney Kutbu’nda Amerikan Hava Kuvvetleri’nin inemediği eksi 67 santigrat dereceye giderek hasta doktoru kurtarmış olan uçak. Kahraman uçak...
Bu uçakların yeniden imalatı için çalışmalar yapılıyor. Test uçağı sertifikasyon aşamasında. Çok sayıda sipariş var. Bu uçaklar, dünyanın başka yerlerinde başka zor denizlerde, karlar üzerinde, çöllerde başarıyla görev yapıyor. Böyle zorlu şartlarda uçabilen en emniyetli uçak. İş uzuyor.
1926 yılında Büyükdere Limanı’ndan Yunanistan’ın Pire, oradan da İtalya’nın Brindisi Limanı’na deniz uçaklarıyla seferler yapıldığını biliyoruz. Aradan geçen yıllara bakın, denizlerimize doğru dürüst uçak inmemiş. İnecek olanın, inenin burnundan getirilmiş. Yatırımcı hâlâ izin bekliyor. Yaz geçiyor...

NEYMİŞ RAKİP OLURMUŞ

Gazipaşa’ya bir havaalanı yapıldı. Açılışı uzatıldıkça uzatıldı. Pisti uzatılabilir ama hâlâ ses yok. Uzamasa da operasyon rahatlıkla yapılıyor. Borajet uçuyor. Ama şimdi yok Boeing 737-800 inemez denmiş. Ama simüle edilmiş ve iniş kalkışta sorun yok. Gerekiyorsa DHMİ’nin, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) paraları var, kiralarlar boş bir uçak, test ederler. Ama işi süründürmezler. İşler sürünürken Antalya-Alanya karayolunda ölenlerin sayısı artıyor. Şöyle laflar da var: Gazipaşa, Antalya Havalimanı’na rakip olur. Ne alaka? İki tarafın da kapasiteleri belli. Antalya, uluslararası bir havalimanı, Gazipaşa bölgesel. Ayrıca rakip olursa olsun. Ne olur? Daha iyi olur.
İstanbul’da Sabiha Gökçen kampanyalar yapıyor, Atatürk Havalimanı ile rekabetin bütün sınırlarını zorluyor. Ne oluyor? Daha iyi oluyor. Çok iyi oluyor... Orada da Sabiha Gökçen işletmesi Limak’ta, gerisi Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın HEAŞ şirketinde. HEAŞ’da işler yavaş yürüyor.

BÜYÜK KÜÇÜK DEMEYİN

Nevşehir Havaalanı çiçek gibi orada duruyor. DHMİ işletiyor. Niye? Yeni bir ihale aç, ver bir özel kuruluşa. Yatırım yapsın, rekabet etsin, oraları uçursun. Ben istiyorum ki, gazetelerde havalimanlarının ilanları çıksın. Dünyanın her yerindeki operatörlere havalimanı işletmelerimiz çağrı yapsın, “Bize gelin, bizimle uçun” diye. Gelişen havacılığımız buralara geldi ama farkında değiliz herhalde.
Türkiye’de ilk havacılık sayfasını, televizyon programını yaptım. Kopyaları, benzerleri çıktı. Ne oldu? İyi oldu. Benim için de iyi oldu. Gelecekte sayıları hızla artacak. Belki her gazetede bir havacılık sayfası olacak. Her televizyonda bir program yapılacak. Bundan çok değil 10 yıl öncesine bakın, gazetelerde günlerce hatta haftalarca bir uçak, bir havacılık haberi olmazdı. Reklam filmlerinde seçilen uçak görüntüsü sayısı yok denecek kadar azdı. Bugün öyle mi? Her gazetede, her televizyonda, her internet sitesinde her gün bir nedenle bir havacılık haberi var. Bir uçak resmi var. İşler büyüyor. Havacılık bu coğrafyada Türkiye’nin liderliğini çoktan kabullenmiş görünüyor. Ama biz yerde bu büyümeye aynı hızla yetişemiyoruz.

SLOTLAR BİR ONDA BİR BUNDA

Havalimanı slotlarımızın yetkisi bir SHGM’de, bir DHMİ’de. Yetki kavgaları ve karmaşaları yaşanıyor. Hâlâ oralardayız. Bazen havacılığımızı büyürken inanılmaz bir çaba harcayan DHMİ ya da SHGM elinin neden ara sıra yavaşladığını anlamıyorum.
Oysa onların ardında Ulaştırma Bakanı var. Binali Yıldırım, gökyüzünü patlatan adam, yeryüzünün yavaşlamasına asla izin vermez. Sürekli destek veriyor...
Peki ‘Acele edersek kaza olur’ anlayışı mı hâkim oluyor? Elbette hiçbir kaza olmamalı, bunun için bütün kurallar uygulanmalı. Ama bir kaza olur endişesiyle işlerin uzamasına tahammül yok artık. Hem kaza olmayacak hem de hızlı büyüme sürecek. Göreceksiniz hiçbir güç bu büyümenin önünde duramayacak.
Ama ben bir türlü anlamıyorum, yukarıdaki sürate neden aşağıda ayak uydurulamıyor?
Neyse deyip geçemiyorum...
Yazının Devamını Oku