Uğur Cebeci

Jumbolar yangın söndürecek

27 Haziran 2004
Dünyanın en büyük yolcu uçağı unvanını önümüzdeki yıl Airbus A380’e bırakacak olan 747 Jumbo Jet, orman yangınlarıyla mücadelede kullanılacak. Amerikan Evergreen şirketi tarafından yapılan modifikasyonla yangın söndürme uçağı haline getirilecek 747’ler, 44.5 ton özel söndürme sıvısı ile geniş alanlı yangınlarla savaşacak.

Dünyada artan oranda orman yangınları çevre felaketini de yanında getiriyor. Küresel ısınma nedeniyle her geçen yıl daha fazla orman yok oluyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda ülke, orman yangınları ile savaşa milyarlarca dolar harcıyor. Yangının hızlı söndürülmesinde havadan yapılacak müdahale önemli rol oynuyor. Bu nedenle uçaklar ve helikopterler havadan söndürme operasyonlarında kullanılıyor.

Artan yangınlar için hükümetler ve özel şirketler uçak arayışlarını sürdürüyor. Söndürme uçakları genellikle eski askeri veya pervaneli kargo uçakları arasından seçiliyor. Gövde ömrü göz önüne alınarak uçaklara özel söndürme sıvısının konulacağı depolar ve püskürtme sistemi takılıyor. Orman yangınları için Amerikan hükümetine helikopter kiralayan Evergreen’in aynı zamanda filosu 747 ve DC9’lardan oluşan hava kargo şirketi de var. Şirket, filosundaki eski nesil Boeing 747-200F kargo uçaklarını yangın görevlerinde kullanmak üzere çalışmalara geçen yıl başladı. Yapılan mühendislik hesaplamaları sonucu uçağın 44.5 ton söndürme sıvısı taşıyabileceği ortaya çıktı. Bu miktar halen yangın söndürmede kullanılan en büyük uçak olan dört motorlu P-3’ten tam 5 kat daha fazla. Uçağın kargo taşıyan gövdesi tadil edilerek söndürme tankları yerleştirildi. Proje ve modifikasyon dahil ilk uçak 20 bin adam/saatlik çalışma ile tamamlandı. Jumbo Jet’in bu modeline ‘süper tanker’ adı verildi. Uçak yapılan testlerden sonra 9 Haziran’da Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi FAA’in onayını aldı.

BOŞALTMA SİSTEMİ

Boeing 747, çok alçaktan uçabilecek şekilde tasarlanmadığı için yangına müdahaleyi 60 metre yerine 300 metreden gerçekleştirecek. Herhangi bir hedef sapmasını önlemek için uçağa özel atış sistemi takıldı. Bilgisayar yardımı ile yangının en uygun noktasını tespit eden atış sistemi pilotun doğru açı ve hızla yaklaşmasını sağlıyor. Süper tanker, söndürme sıvısını saatte 260 kilometre hızla uçarken atacak. Bu uçağın stall yani süratsiz kalma hızının sadece yüzde 30 fazlası. Pilot istenilen miktarda sıvıyı alevlerin üzerine attıktan sonra oluşan hafiflemeyle birlikte uçağın gövde ve kanatlarına en az zarar vererek tekrar yükselecek. Pilot isterse 44.5 tonun tamamını tek bir noktaya veya istediği kadarını farklı noktalara atabilecek.

Orman yangınları için mücadele eden Evergreen şirketine ait süper tanker 747’ler, saatte 950 kilometre hızı ile acil bir durumda istenilen noktaya çok seri olarak kaydırılabilecek. Bir günde maksimum sefer yapabilecek şekilde tasarlanan uçak, hızlı dolum sistemi sayesinde 15 dakika içinde yeniden havalanabiliyor.

Jumbo Jetlerin ‘hörgüç’ olarak adlandırılan ikinci katında ise 5 kişilik özel bir ekip görev yapabiliyor. Bu ekip, yangın bölgesinin havadan takibi, planlama, koordinasyon gibi görevleri gerçekleştirecek. Uzağın normal görevler dışında yangın bölgesine malzeme taşıması gibi görevlerde de kullanılabilecek.

Tolga ÖZBEK

Kaybolan şans S-2 projesi

Amerika’da yangın söndürmede çok eski uçaklar kullanılıyor. 1950’lerin, 60’ların uçakları tadil edilerek söndürme uçağı haline getiriliyor. Türkiye’de ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Bu yıl kiralamak için yeterli sayıda uçak ve helikopter bulamadığını açıklayan Orman Bakanlığı, geçtiğimiz yıllarda çok önemli bir fırsatı kaybetmişti. Orman Bakanlığı’na sunulan projede TAI, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan hizmet dışına çıkan S-2E Tracker uçaklarının motor ve gövdesi yenilenerek yangın söndürme uçağı haline getirilmesini önermişti. Hatta ilk uçak TAI’nin kendi kaynaklarıyla modifiye edilmiş ve performansını 1999’da İzmit’teki Rafineli yangınında göstermişti. Proje ne yazık ki ilgi görmedi. Tadil edilen tek uçak Kaliforniya Orman İdaresi’ne satılmak zorunda kalındı. Tadilat için ayrılan uçabilir durumdaki 16 S-2E uçağı ise kullanılamayacağı için hurda değerinde Makine Kimya Endüstrisi’ne parçalanmak üzere satıldı. Türkiye orman yangınlarıyla mücadelede çok önemli bir fırsatı kaybetmiş oldu.

Polise yeni helikopter

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hafif helikopter ihalesini kazanan MD600N helikopterlerinden ilk ikisi teslim edildi. Ankara Esenboğa Havalimanı’na kargo uçağı ile getirilen helikopterler, montajı tamamlandıktan sonra Gölbaşı’ndaki Ufuk Danişment Polis Heliportu’na uçarak götürüldü. Yeni MD600N’ler, 1981 yılında hizmete giren emektar Fransız SA-318C Alouette helikopterlerinin yerini alacak. Yıl sonuna kadar Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığı’na toplam 10 MD600N teslim edilecek. Kuyruk rotorsuz yani kuyruğunda pervane olmayan MD600N helikopterleri NOTAR sistemi ile özellikle şehir üzerinde sessiz uçuş yapabiliyor. Hizmete 1997’de giren MD600N, saatte 252 kilometre hızla uçabiliyor. Toplam menzili 704 kilometre olan helikopter 3505 metre yüksekliğe tırmanabiliyor. MD600N’in koltuk kapasitesi 6. Arama-kurtarma, devriye ve VIP görevlerinde kullanılacak helikopterde otomatik haritalama, GPS, kamera ve arama ışıkları bulunacak. Helikopter filosunu güçlendirmeyi hedefleyen Emniyet teşkilatı orta sınıfta 6 helikopter için teklife çağrı yayınladı.

Katar, İstanbul’a uçuyor

Katar Havayolları (Qatar Airways), 30 Haziran’da İstanbul-Doha seferlerine başlıyor. Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri karşılıklı yapılacak seferler 12’si business toplam 144 koltuklu Airbus A320 tipi uçaklarla gerçekleştirilecek.

Doha’dan yerel saatle 11.35’te kalkacak uçak saat 15.25’te İstanbul Atatürk Havalimanı’na inecek. Aynı uçak 16.15’te havalanıp 19.55’te Doha’ya dönecek.

İlk uçuşa Katar Havayolları’nın CEO’su Akbar Al Baker ve üst düzey yöneticiler katılacak. Körfez ülkeleri, petrol dışında ticaret ve turizmi geliştirmek üzere ciddi yatırımlar yapıyor.

Daha fazla turist gelmesi için iyi bir havayolu şirketine sahip olmayı hedefleyen ülkeler Dubai modelini örnek alıyor.

Katar’a işadamı ve turist getirmek üzere havayolu 10 yıl önce kuruldu. Hızla büyüyen şirketin filosunda halen 32 uçak bulunuyor. A320/321, A330-200 ve A340-500-600 tipi uçaklar kullanan şirket, 2007’den itibaren filosuna 500 koltuklu, iki katlı Airbus A380’leri katmaya başlayacak.

Türkiye’nin Katar için çok önemli bir nokta olduğunu belirten havayolunun Türkiye-Yunanistan Bölge Müdürü Rola Obeid, amaçlarının Doha’nın yanı sıra başta Uzakdoğu olmak üzere Maldiv ve Hindistan’a yolcu taşımak olduğunu söyledi.

İlk havacılık hukuk bürosu

Türkiye’nin ilk havacılık hukuk bürosu S&A Net Hukuk Bürosu faaliyetlerine başladı. Havayolu, hava taksi, yer hizmetleri gibi sektörde farklı dallarda faaliyet gösteren şirketlere hizmet vermeyi hedefleyen büro, bu konuda ciddi bir eksikliği kapatmayı planlıyor. Uzun yıllar Türk Hava Yolları’nda çalışan Berna Salman ve Ümit Albayrak tarafından kurulan hukuk bürosu, havacılık şirketlerine vereceği hizmetle hukuk altyapısını sağlayacak. Özellikle leasing yani finansal kiralama anlaşmalarında özel havayollarının ciddi sorunlar yaşadığını belirten Avukat Ümit Albayrak, danışılmadan yapılan anlaşmaların önemli miktarda maddi zararların yanı sıra uluslararası hukuki sorunlara da yol açtığını söyledi.

Onur yurtdışına tarifeli uçuyor

Kuruluşunun 12’nci yılını geçen ay kutlayan Onur Havayolları, İstanbul-Viyana arasında tarifeli seferlere başladı. Bu hatta Türk Hava Yolları ve Avusturya Havayolları’ndan sonra tarifeli uçan üçüncü şirket olan Onur Air, salı ve perşembe günleri karşılıklı uçacak.

Onur Air Avusturya Müdürü Uçal Dalgıç, seferlerin büyük ilgi gördüğünü söyleyerek fiyatların tek yön 99 Euro’dan başladığını açıkladı.

Airbus’ta cep telefonu çalışacak

Avrupalı uçak imalatçısı Airbus, cep telefonlarının yolcu uçaklarının uçuş sistemlerine zarar vermesini önlemek amacıyla özel bir sistem geliştiriyor. 2006’dan itibaren hizmete girecek sistem, yolcuların cep telefonlarını uçakta açıp konuşmalarını sağlayacak.

Sistem, kabine konulacak özel bir anten ile çalışacak. GSM sinyalleri özel anten ile uyduya iletilecek. Sinyaller kesinlikle uçuş sistemlerine zarar vermeyecek.

Birçok yolcunun kendi telefonları ile konuşmayı tercih ettiğini belirten Airbus yetkilileri, konuşma ücretlerinin uluslararası dolaşım tarifesinden sadece yüzde 10 daha pahalı olacağını söyledi.

USAŞ büyüyor

Havayolu uçaklarına ikram veren, havalimanlarında restoran işleten USAŞ, faaliyet alanını alışveriş merkezleri, stadyum, askeri tesisler, hastaneler gibi yerleri de kapsayacak şekilde genişletme kararı aldı. Kalitesini ikram ve işletmede farklı alanlara kaydırmak isteyen USAŞ, yeni bir şirket kurmak üzere çalışmalara başladı.

ETAM’da Türkiye ikinci

İspanya’nın Zaragoza kentinde yapılan Avrupa Taktik Hava Ulaştırma Yarışmaları ETAM’da Türkiye 3 puan farkla ikinci oldu. Türkiye’nin yanı sıra Amerika, İspanya, Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda Hava Kuvvetleri’nden ekiplerin katıldığı yarışma, belirli alanda seyrüsefer uçuşu, yük/malzeme/personel atma, yükleme, belirlenen noktaya iniş, hedef keşfi konularında yapıldı.

Türkiye’yi ETAM’da Etimesgut 11’inci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı’nda konuşlu 211’inci Filo’nun bir CN-235 uçağı ve 18 personelle temsil etti. 5 dalda 3 birincilik elde eden ekibimiz, şampiyonluğu 3 puan farkla İspanya’ya kaptırdı. Türkiye yarışmalarda 2003 ve 2001’de birinci, 2002’de de ikinci olmuştu.

ETAM, uluslararası kuralların öğrenilmesi, gelişmiş uçak teknolojilerinin görülmesi, geliştirilen taktik ve teknik konularda bilgi alışverişi yapılması ve ulaştırma harekatı için ortak kriterlerin ortaya konulmasını hedefliyor.
Yazının Devamını Oku

Zeplinle uçtum

20 Haziran 2004
İstanbul semaları Koç Grubu’na ait zeplinin kaybolmasından 5 yıl sonra yeniden bir zeplin uçuşuna tanık oldu. Faaliyetine uçak motoru üreterek başlayan BMW, yeni 1 serisi otomobilini tanıtmak üzere Türkiye’ye özel bir zeplin getirmişti.

Uçuş için Sabiha Gökçen Havalimanı’nın kargo apronuna geldiğimizde D-LZFN çağrı işaretli zeplin bizi almak için alçalıyordu. Aynı vapurun iskeleye yanaşması gibi 75 metre uzunluğunda, 8 bin 225 metre küp helyum gazı dolu gövdeye sahip zeplin ince manevralarla aprona alçaldı. Zeplinin önünde ve arkasında bulunan ipler hemen yer ekibi tarafından yakalandı. Hava gemisi olarak da bilinen zeplin sanki çımacılar tarafından iskele babalarına bağlanmıştı.

Gövdenin altında bulunan 10 koltuklu özel yolcu kabinine doğru tek sıra ilerledik. Zeplinin dengeyi bozmaması için teker teker bindik. Kabin bizi iki tarafta tek sıra yerleştirilmiş koltuk düzeni ile karşıladı. Yolcu uçağından zeplinin kabini arasındaki tek fark devasa pencerelerdi. Kemerlerimizi bağladık. İpler bırakıldı, kaptanımız Oliver Jager gaz kollarını maksimuma getirdi. Zeplin, bir çocuğun elinden fırlayan balon gibi hızla irtifa almaya başladı. Kuşkusuz bu asansöre benzeyen mükemmel yükselişte gövdenin içindeki helyum gazının da büyük etkisi vardı.

HIZIMIZ SAATTE 74 KM
Pendik sahiline gelirken seyir yüksekliğimiz olan 500 metreye, hızımız da saatte 74 kilometreye ulaşmıştı. Kemerlerimizi çözdük. Öğlen saatlerine rağmen türbülanssız mükemmel bir havada dev camlar sayesinde İstanbul’u seyre daldık. Zeplinde ne uçağın gürültüsü ne de helikopterin titreşimi vardı. Yavaş, tadına vara vara, keyfini sürerek uçuyorduk. Pendik, Bostancı, Kadıköy üzerinden Üsküdar’a geldik. Kız Kulesi’ni selamlayarak boğaza giriş yaptık.

Yazının Devamını Oku

Nato Vadisi’ne uçuş yasak

13 Haziran 2004
Türkiye 28-29 Haziran’da tarihin en sıkı korunan zirvesine ev sahipliği yapacak. NATO Zirvesi sırasında İstanbul semaları havadan abluka altına alınacak. NATO’nun AWACS adıyla bilinen erken uyarı uçağı E-3A Sentry her türlü uçağı anında tespit edecek. NATO Vadisi olarak adlandırılan ve uçuşa kapatılan Harbiye-Gümüşsuyu-Taksim bölgesine izinsiz giren hava araçları devriye uçuşu yapan F-16’lar tarafından önlenecek ve gerekirse düşürülecek.

Güvenlik önlemleri devlet başkanlarının uçaklarının Türk Hava Sahası’na girmesiyle başlayacak. Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16C/D uçakları devlet başkanlarına Atatürk Havalimanı’na inişlerine kadar eskort edecek. İstanbul’a yaklaşık 60 civarında başkanlık uçağı ile bürokrat ve korumaları taşıyan özel uçağın inmesi planlanıyor. Uçaklar indikten sonra iç hatlar terminalinin yanında bulunan ve tamamen yenilenen Devlet Konukevi’nin önündeki park pozisyonuna alınacak. Yolcusunu bırakan uçaklar başta Tekirdağ/Çorlu Havalimanı olmak üzere çevredeki İstanbul Sabiha Gökçen ve Bursa/Yenişehir Havalimanları’na gönderilecek.

İSTANBUL’A RADAR ŞEMSİYESİ

Zirve sırasında İstanbul semalarında NATO’ya bağlı iki AWACS sürekli uçacak. E-3A’ların Türkiye’deki geçici üsleri Konya’da bulunuyor. Boeing 707-320’den geliştirilen E-3A Sentry uçakları gövdesinin üzerinde özel bir radar anteni taşıyor. Uçak çok gelişmiş sistemleri ile 320 kilometre çapında uçan her türlü hava aracını veya izini tespit-takip edebiliyor.

AWACS’lara bu uçuşlar sırasında dört adet Türk F-16 uçağı eskort edecek. Uçaklarda silah olarak her türlü hava aracını rahatlıkla vurabilecek iki adet orta-uzun menzilli AIM-120 Amraam, iki adet de kısa menzilli AIM-9 Sidewinder füzeleriyle birlikte bir adet 20 mm’lik makineli top yer alacak. Hava önleme görevi için Bandırma ve Balıkesir’deki 162 ve 192’nci filolar görevlendirildi. Herhangi bir acil durumda Eskişehir 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’ndaki 112’nci filoya ait F-4E uçakları hazır bekletilecek. Gerek AWACS gerekse de F-16’ların uzun uçuşlar sırasında yakıt ihtiyaçları Hava Kuvvetleri’nin KC-135R tipi tanker uçaklar tarafından karşılayacak.

VUR EMRİ

Eğer AWACS’lar bölgede kontrol dışı uçak tespit ederse hemen Eskişehir’de bulunan Birleşik Hava Harekat Merkezi CAOC 6’ya (Combined Air Operation Center) bildirecek. Koordinatlar tespit edilerek F-16’lar hava aracını önleyecek. Telsizden cevap vermeyen, F-16’ların istediği yöne dönmeyen uçak kesinlikle düşürülecek. AWACS uçakları aynı zamanda İstanbul Boğazı’nı korumakla görevli 15’inci Hava Füze Üssü ile de bağlantıda olacak. Olası alçak ve yüksek irtifa saldırılarında üssün uzun menzilli Nike Hercules füzeleri devreye girecek.

NOTAM YAYINLANACAK

Zirvenin yapılmasından 4-5 gün önce belirlenen tarihlerde NATO Vadisi üzerinde hiçbir hava aracının uçuşuna izin verilmeyeceğini ilan eden NOTAM yayınlanacak. Kısaca Havacılara Uyarı (Notice to Air Man) olarak adlandırılan NOTAM, havalimanları ve hava sahalarındaki kısıtlama veya değişiklik bilgilerini pilotlara veriyor.

İstanbul üzerindeki hava sahasındaki bir başka değişiklik de SID olarak adlandırılan ‘Standart Aletli Kalkış-Standart Instrument Departure’ planlarında gerçekleştirilecek. Buna göre Atatürk Havalimanı kalkışlarında NATO Vadisi üzerinden geçen yolcu uçakları bu bölgeye giremeyecek. Kalkış pisti ve uçağın uçuş yönüne göre uçaklar güneye yani Marmara’ya veya kuzeye Karadeniz’e doğru açılacak. Daha sonra rotasında devam edecek.

Hava trafiği ile ilgili olarak Türkiye’nin tüm hava sahasını kontrol eden Hava Kuvvetleri’nin birimi Hava Savunma Bildirim Merkezi’nden üst rütbeli subaylar Atatürk Havalimanı’na geldi. Askeri yetkililer, sivil ve askeri radar verilerini özel ekranlardan takip ederek hava trafiğinden anında haberdar olabiliyor.

Genel havacılık olarak adlandırılan yolcu uçaklarının dışındaki küçük özel uçaklar ile uçuş okullarının faaliyetleri zirve sırasında durdurulacak. Sabiha Gökçen, Bursa/Yenişehir ve Hezarfen Havaalanları’nda Jandarma görev yapacak ve kontrol dışı uçak kalkışlarına izin vermeyecek.  Tolga ÖZBEK

HAVALİMANINA ERKEN GİDİN

Zirve sırasında sivil hava trafiğinin aksamaması ve yolcu mağduriyetinin en aza indirilmesi için Hava Kuvvetleri, Emniyet, DHMİ, Sivil Havacılık ortak çalışmalar yapıyor. Atatürk Havalimanı’nda güvenlik önlemleri girişte başlayacak. Tüm araçların altları özel aynalı dedektörlerle aranacak, bagajlar kontrol edilecek. Havalimanın çevresinde gerek üniformalı gerekse de sivil timler güvenlik kordonu oluşturacak.

Yolcu kapılarında ise dedektörler en hassas seviyeye ayarlandı. Kapı dedektörleri en küçük metal parçaya bile ikaz verecek. Yolculardan gerekirse kemer ve ayakkabılarını çıkartması istenebilecek. Ayakkabılarını çıkartan yolcuların dedektörden rahat geçebilmeleri için yere halı kondu.

Terminal içinde sürekli özel tim dolaşacak. Hem iç hem de dış hatlara mevcut kameraların yanı sıra ekstra gizli kameralar yerleştirildi. Zaman zaman gerek Türk gerekse de yabancı istihbarat ajanları kapıları habersiz kontrol ediyor. Bomba benzeri maddeleri içeri sokmak isteyen ajanlar, kapıdaki güvenlik görevlilerinin tepkilerini ölçüyor.

Yolcu başına düşen arama süresinin ortalama iki katına çıkacağını belirten uzmanlar bu tarihlerde havalimanına gelecek yolcuları uyarıyor. Yolcuların dış hat uçuşları için 3, iç hat uçuşları için de en az 2 saat önce havalimanında olması tavsiye ediliyor.

FOTOĞRAF ÇEKİLİYOR

Girişlerde ise Türkiye’ye giriş yapan yabancı yolcuların görüntüsü alınmaya başlandı. Webcam benzeri basit bir kamera yardımı ile çekilen fotoğraflar Emniyet Bilgi İşlem Merkezi’nde arşivleniyor.

Bu arada havalimanında görevli İngilizce bilen polislerden önemli kısmı NATO Vadisi’ne kaydırıldı. Havalimanında uzmanlık gerektiren birimlere dışarıdan polislerin gelmesinin sıkıntıya yol açacağı iddia edildi.

BART’a yeni yönetim

Türkiye’de faaliyet gösteren havayolu şirketlerinin oluşturduğu Havayolları Kuruluşları Derneği BART’ın başkanlığına Emirates Havayolları’ndan Bahar Birinci seçildi. Genel kurulda ikinci başkan THY’den Özlem Öztürk, Genel Sekreter Lufthansa’dan Sadık Elmas, Sayman JAT’tan Filip Stojanovic oldu. Kurulun yeni üyeliklerine de Havalimanı Operasyon Komitesinden Cumhur Gökmen, Avusturya Havayolları’ndan Ernst Leitner ve Swiss’ten Fatoş Kutay seçildi.

A318 demoya geliyor

Avrupalı imalatçı Airbus, 16 Haziran’da A318 uçağını İstanbul’a demo uçuşu için getiriyor. THY’nin bölgesel uçak ihalesini almak isteyen Airbus, yönetim kuruluna ve pilotlara 107 koltuklu uçağını tanıtacak.

A318’le önce İstanbul-Kayseri uçuşu gerçekleştirilecek. Kayseri Havaalanı’nda ‘touch and go’ yani piste inip yeniden havalanacak olan A318 asıl performansını Elazığ’da gösterecek. 1710 metrelik kısa piste sahip Elazığ’a indikten sonra uçak İstanbul’a geri dönecek. İki sınıfta toplam 107 yolcu taşıyabilen uçak Avrupalı imalatçının en küçük yolcu uçağı olma özelliğini koruyor. Airbus, A318 ile THY’ye hem bölgesel hem de yolcunun az olduğu Avrupa hatlarında ortak kullanım imkanı sunmayı hedefliyor.
Yazının Devamını Oku

Yıldızlar İstanbul’dan geçti

6 Haziran 2004
Beşincisi düzenlenen ve bölgenin en önemli fuarlarından biri haline gelen Airex Uluslararası Sivil Havacılık Fuarı bugün kapılarını kapatıyor. İstanbul’a havacılık dolu günler yaşatan Airex, uçak satış anlaşmaları ve akrobasi gösterileri ile sektöre damgasını vurdu.

Bu yıl fuarın yıldızı bölgesel uçaklardı. İlk defa iş jetlerinin önüne geçen bölgesel uçak pazarında imalatçılar Airex’e tam kadro katıldı. Hızla gelişen iç hat pazarında gerek THY, gerekse de özel havayollarına uçak satmak isteyen imalatçılar yoğun temasta bulundu.

ATLASJET’TEN EMBRAER SİPARİŞİ

Airex tarihindeki en büyük uçak anlaşması AtlasJet ile Brezilyalı Embraer arasında imzalandı. Ön satış anlaşmasıyla AtlasJet iç hatlarda ve bölgesel uçuşlarda kullanmak üzere ikisi 78 koltuklu ERJ170, dördü de 86 koltuklu ERJ175 toplam 6 uçak alacak. Dört adet de opsiyon anlaşması yapan şirkete teslimatlar bu yıl kasım ayında başlayacak. ERJ170/175, 2006’da daha uzun gövdeli 118 koltuklu ERJ195 ile değiştirilecek. AtlasJet, New York merkezli Jet Blue gibi A320 ve ERJ serisi uçaklarla ortak, düşük maliyetli bölgesel operasyon yapacak. Satış sonrası Embraer’in Türkiye temsilcisi Delta Havacılık, Airex 2006 için hemen katılım anlaşmasını hemen imzaladı.

THY, RJ100/RJ70’lerin uçuşlarının durdurulması nedeniyle bölgesel uçak arayışında. Uzmanlar THY’nin kısa vadede wet lease yani uçuş ekipleri ile kiralama, uzun dönemde ise uçak sipariş anlaşmasının çok kısa zamanda yapılabileceğine dikkat çekiyor.

Fuarda varlığını 1996’dan bu yana koruyan Boeing, ailenin en küçük üyesi 717 ile havayollarının karşısına çıktı. Türkmenistan Havayolları’ndan getirilen uçak özellikle THY yetkilileri tarafından ilgiyle incelendi. Kabinde Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı’nın resminin asılı olduğu uçak 110 koltuk kapasitesi ile havayollarına düşük maliyetli operasyon imkanı sunuyor.

Bölgesel uçakların arasına park eden Gözen Air portföyündeki Free Bird Havayolları’na ait Airbus A320, Airex’in kapasite ile en büyük uçağıydı. Yoğun yaz uçuş programına rağmen getirilen uçak ilgi çekti.

Turboprop pazarda Bombardier Dash 8-Q400 ve ATR-72-500’ün çekişmesine Rusya’dan Antonov da katıldı. Şirket yeni ürünü An-140 ile pazarda varlığını hissettirdi. Üç uçak sık sık demo uçuş yaparak performanslarını potansiyel müşterilere sergiledi. THY’nin çapraz uçuş yapmak üzere kısa pistli havalimanları için 5 adet turboprop uçak almayı planlarken ihtiyacın önümüzdeki dönemde özel sektörle birlikte 20’ye kadar çıkacağı tahmin ediliyor. Uzmanlar 600 kilometreye kadar olan uçuşlarda pervaneli uçakların jetlere oranla çok daha ekonomik olduğunu vurguluyor.

İŞ JETLERİ TAM KADRO

Her ne kadar iş jetleri ilk defa ikinci planda kalsa da imalatçılar eksiksiz Airex’te yerlerini aldı. Katılım rekoru yine Cessna’daydı. Ankara merkezli EmAir tarafından temsil edilen Cessna’nın standında Citation serisinden X, XLS ve CJ2 modelleri sergilendi. Ayrıca pervaneli uçak serisinden tek motorlu 172 de yerini almıştı.

Fransız Dassault, Falcon 900EX ve 2000 modeli ile Airex’teydi. Soylu Havacılık tarafından şirketin 900EX modeli ‘EASy’ olarak adlandırılan özel kokpit tasarımına sahip modeli, Türkiye’de ilk kez sergilendi. Pilotlar EASy kokpit ile uçuş verilerini üç ana göstergeden takip ediyor. Uçuş verileri özel mouse yardımı ile giriliyor. Halen opsiyon olarak sunulan bu tasarım önümüzdeki yıllarda Dassault’un tüm Falcon serilerinin temel kokpit tasarımı haline gelecek. Sipariş rekorları kıran Falcon’un 2000 ve 900 serisi uçakları için yeniden sıra verilmeye başlandı.

Bombardier ise Kontinental Havacılık temsilciliğinde fuara uzun menzilde Global Express ile orta sınıfta Challenger 604 uçaklarını getirdi. Şirket bu uçaklarla ekonomik kullanım ömürlerini doldurmaya başlayan Gulfstream GIV’lere alternatif sunmayı hedefliyor. Raytheon ise Delta Havacılık tarafından temsil edilen Hawker 800XP ile Altay Havacılığın temsil ettiği tamamen kompozit gövdeli Premier 1 modeli ile Airex’te boy gösterdi.

BIYIKLI İTALYAN

Özel uçak pazarında pervaneli uçak kategorisinde ‘Bıyıklı İtalyan’ olarak tanınan ve yatay stablizesi kuyruk yerine burunda bulunan Piaggio imalatı P180 Avanti yine ilgi odağı oldu. Türkiye temsilciliğini Soylu Havacılık şirketinin yaptığı uçak iş adamları için tasarlanan modelinin yanı sıra ambulans uçak model alternatifini sundu. Menzili İstanbul-Londra arasına ulaşan uçağın uçuş saatindeki maliyet düşüklüğü bir çok iş adamı için tercih nedeni oluyor.

Pilatus şirketi kendi pilot olarak uçan ve yüksek performans isteyen iş adamlarına PC-12 modelini getirdi. Özellikle Amerika’da yüksek satış rakamları yakalayan Pilatus başta Türkiye olmak üzere Avrupa’da bazı ülkelerde tek motorlu uçaklara gece uçuş yasağının kalkması ile satışlarının katlanacağına inanıyor.

İtalyan Vulcan Air ise mükemmel görüşe sahip ‘Observer’ uçağı ile Airex’e geldi. Çift motorlu, pervaneli uçağın özel yağmur bombalı modeli ile fuardaydı.

Kapalı alanda Türk Hava Yolları kabinden tekniğe kadar farklı bölümlerini tanıttığı stantla yer aldı. Boeing tanıtımında ilk defa ağırlığını 737’den 717 ve 777’nin yanı sıra yeni modeli 7E7’ye kaydırdı. Hizmetteki yolcu uçaklarından yüzde 20 daha ekonomik uçuş maliyetine sahip olması hedeflenen uçak birebir kabin boyutunda hazırlanmış salonda gösterilen filmle tanıtıldı.

Havalimanı işletmecileri TAV ve Bayındır’ın yanı sıra Antalya’nın ikinci terminalini alan Çelebi Grubu da Airex’te boy gösterdi. Bakımda özel sektörden MNG Teknik ve Prima yer aldı. Yerli imalatçılardan TAI, Havelsan, Timsan, Akkurt gibi şirketler ürünlerini ve hizmetlerini tanıttılar. Fuara katılan ve Gözen Havacılık portföyündeki Free Bird Havayolları Airbus A320 uçağını statik park alanında sergiledi.

Organizatör Mint Fuarcılık, Airex’i 2006’da daha da büyütmek üzere çalışmalara şimdiden başladı. Katılım yelpazesini genişletmeyi hedefleyen Mint Fuarcılık, Airex’i seminer ve diğer aktivitelerle geliştirmeyi planlıyor.

VIP UÇAĞI FALCON 900EX

Fuarda en fazla VIP uçuşu Dassault Falcon 900EX tarafından yapıldı. Üç motorlu uçak, İstanbul-Ankara arasında Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı taşıdı. 12 koltuklu uçak, geniş kabini ile iki bakandan da tam not aldı. Dassault hükümet uçak filosuna uzun menzilli uçuşlar için 900EX, orta menzilli ihtiyaç için de 2000EX modelini öneriyor.

AKROBASİ GÖSTERİLERİ

Airex’te bu yıl akrobasi gösterileri açısından heyecanlı anlar yaşandı. Ali İsmet Öztürk yeni Pitts uçağı ile gökyüzüne imzasını attı. ‘Mor Menekşe’ takma isimli Pitts, özel motor ve kanat yapısı ile heyecanları doruğa çıkarttı.

Fransa’dan gelen ‘Uzay Şövalyeleri’ ise Airex’in ilk yabancı akrobasi ekibi oldu. İki ‘Cozy’ tipi uçaktan oluşan ekip uyumlu hareketleri ile izleyenlere hoş anlar yaşattı. Kompozit gövdeye sahip Cozy, kuyruktan motorlu ile saatte 390 kilometre hız yapabiliyor.

BAKAN’DAN ÖZEL İLGİ

Airex, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından açıldı. Kurdele kesiminden sonra Bakan’ın ilk durağı Kokpit’in standıydı. Bakan Yıldırım, AKP’nin İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz, Uğur Cebeci ile sohbet etti. Uçakları teker teker gezen, bilgi alan bakan Airex’in ilk gününü fuar alanında geçirdi.

KOMPOZİSYON YARIŞMASI

Delta Havacılık tarafından düzenlenen ilköğretim okulları arasındaki ‘Hayalimdeki Havacılık’ kompozisyon yarışmasının ödüllerini Bakan Binali Yıldırım ve THY Genel Müdürü Abdurrahman Gündoğdu verdi.

FUARDAN NOTLAR

Airex, dünya devi uçak imalatçılarının her türlü ekonomik krize, savaşa ve diğer faktörlere rağmen Türkiye’ye güvendiğini bir kere daha ortaya koydu. Fuardaki uçak ve şirket sayısı ile yelpazenin genişliği bunun bir göstergesiydi.

Fuara başta THY’nin uçak ihalesi olmak üzere hareketli günlere rağmen Airbus’ın katılmaması dikkati çekti. Şirketler katılımla ilgili çok farklı politikalar izliyor. Boeing Avrupa’nın en büyük üçüncü fuarı ILA Berlin’e katılmazken tercihlerini Paris ve Farnbrough’un yanı sıra Airex gibi bölgesel ancak ciddi havacılık fuarlarından yana kullanıyor. Airbus ise az sayıda fuara katılıyor.

Fuarda iş adamlarının uçak seçerken eskiye oranla daha bilinçli hareket ettiği dikkat çekti. Uçakların konforundan çok performansıyla ilgilenen iş adamları ağırlıklı olarak küçük ve orta sınıf uçaklarla ilgilendi. Durgunluğun yerini önümüzdeki aylarda sona ereceğine inanılırken, uzmanlar özellikle orta ve küçük sınıfta potansiyel 10 müşterinin hazır olduğunu belirtiyor.

Yerli imalatçılar son dönemde özellikle savunma ihalelerinde hazır alım projeleri nedeniyle sıkıntılıydı. Milyarlarca dolarlık altyapının değerlendirilemediğinden yakınan imalatçılar, tasarımdan üretime projelerde daha fazla pay almayı istiyor.

Helikopterler fuarda sessiz kaldı. Geçen Airex’teki yoğun uçuşların aksine fuarde tek helikopter vardı. Temsilciliğine Altay Havacılığın yaptığı Bell’in 407 modeline kapalı alanda sergilendi.
Yazının Devamını Oku

Dünyanın her yerine en yakın otel

30 Mayıs 2004
Hüzünler, sevinçler.<br><br>Dayanılmaz ayrılıklar, müthiş buluşmalar. Acılarla çıkılan yolculuklar.

Gözyaşları içindeki vedalar.

Sıradan duygularla geçilen kapılar...

Sıfırdan doruk noktasına yaşanan yoğun heyecan fırtınalarının estiği terminaller...

Havalimanları 24 saat yaşanan yerlerdir. İnsan ve duygu zenginliği ‘Last Call’ yani son çağrılarla yollarına giderler. Ya da uçağın iniş anonsu ile yeni başlangıçlar, sevinçli, sıradan ya da hüzünlü buluşmalar gerçekleşir.

Anonslar, uçuş bilgilerinin yer aldığı ekranlar, insanların hayatlarını yönlendirir. Kimi gidenler bir daha o terminale dönmezler, kimi gidenlerin dönmek için her zaman çok nedenleri vardır.

Havalimanlarının çoğu kentin dokusuna katılır. Alışveriş merkezleri, zengin restoran çeşitleri ile bazen uçakla yolculuk dışında da gidilen yerler arasına girmeye başladı. Amerika’daki otogar konseptinin dışına çıkan terminallerden biri de İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali. Beş yeni köprü ile büyüyen terminal, orada daha uzun saatler yaşamak isteyenleri ya da zorunlu olarak kalmaları gerekenleri artık modern otelinde konuk ediyor.

Terminal binasının hem hava hem de kara tarafından iki bölüm halinde yer alan otel, Avrupa’nın standartları ile ünlü Sofitel, İbis ve benzeri zincirlerinin çok üzerinde bir lükse, Hilton anlayışından Four Seasons’ın butik kültürüne koşan bir konseptte yaratıldı. Beş yıldızı, uygun fiyat yelpazesi ile uçak yolculuğumuzun yanına bir konfor olarak katıldı.

HAYAL ETMİŞTİK

Dış Hatlar Terminali’nin ilk bölümünün temelinin atıldığı günlerde TAV Murahhas Azası Sani Şener ile otel hayalini paylaşmıştık. Tıpkı Singapur Changi ya da Frankfurt Havalimanı’ndaki gibi bir otelin bu terminal içinde ya da bir köprü bağlantısı sonrasında yer almasının heyecan fırtınasını yaşamıştık. Şantiyeden çıkmış büyük hayallerin mühendisi olan arkadaşım Sani ile sonraki zamanlarda havalimanı içinde yer alan oteli aklımızda şekillendirmiştik. Bugün hayal gerçek oldu. Ve ben bavulumu aldım, bir Frankfurt uçuşu öncesi gidip İstanbul International Airport Hotel’e yerleştim. Bir sonraki günün sabahı 05.35’teki Lufthansa LH 3345 sefer sayılı uçuş öncesini keyifle geçirdim. Terminalin önündeki yoğunluğa hiç girmeden THY Genel Müdürlük binası karşısında VIP salonlarına da ulaşan yoldan otele gittim. Önünde otomobilimi bıraktım ve bavulumu alıp güvenlik kontrolünden geçtikten hemen sonra uçakların burunlarının camların önüne geldiği heyecan verici lobiye ulaştım. Lobide resepsiyon ile Sky Restaurant aynı mekanı paylaşıyor. 102 numaralı odanın müşterisi oldum.

Beyaz ağırlıklı lobide bir süre oturduktan sonra odama çıktım. Kara tarafındaki ikinci katta yer alan 102 nolu 69 metrekarelik odaya adımımı attığımda derinlik ve bej tonundaki renkler beni huzurlu bir yere çektiler. Havalimanı terminalinde koşuşmalar, anonslar, insanın sırtına yük olan endişeler, kaygılar hepsi bir anda yok oluvermişti. Oysa orada, o terminalin içindeydim. Bir duvar arkamda hareketli anlar yaşanıyordu ama ben burada huzurluydum.

HUZUR SUNAN RENKLER

Kahverengi mobilyalar, uygun perdeler, yumuşak derin çizgilerdeki tablolar... Hiçbir şey odada beni rahatsız etmedi. Odaya girmek için kullandığım elektronik anahtarı içerdeki sistemi devreye sokan kutuya taktım. Standart otel odası, iyi ışıklandırma, yormayan bir giydirme ile uçuş öncesi-sonrası ya da transfer için beklenen saatlerin meditasyon merkezi gibi gözlerimin önüne serildi. Derinlik, büyük ve yere kadar olan camlar gün ışığı ile sentetik aydınlatmayı düzgün bir dostlukla bütünleştirdi. Bej renkli kendinden yormayan desenli perdeler, renkli camların önünde güzel görünüyordu. İşte odada dikkatimi çekenler:

1Banyo bej-beyaz karışımı ile daha derin ve ferah görünüyor. Duş seviyesi altına girildiğinde uzun boylu insanlar için bile sorun yaratmayacak yerde. Birçok otelde duş seviyesinin ayarlansa bile düşük kalması her zaman sorun çıkarır. Suyun akış hızı, sıcak soğuk karışımının istendiği gibi yapılabilmesi iyi. Banyo perdesi ne yazık ki alt eteğinde kurşun ağırlık olmaması nedeniyle suyun hızlı akışı sırasında havalanıyor. Dışarı su sıçramasına yol açıyor.

Banyo havluları küvetin üzerinde uygun yükseklikte. Bu yüzden banyo yapılırken ıslanmıyor ve banyo sonrası kolayca da alınabiliyor. Havlular çok yeni ve hızlı suyu emmediği için kurulanma süresi uzuyor. Hem banyo hem yüz ve el havlularının büyüklükleri yeterli. Hilton tipi lavabo düzenlemesi iyi, ayna ışıklandırması zayıf. Set üstündeki şampuanlar dökme şampuan yerine iyi bir marka seçilmiş. Bebek ürünleri sunan marka, otelin müşterisine verdiği özeni gösteriyor. Diş fırçası, tıraş seti, tırnak törpüsü, sabunlar, hepsi ambalajları dahil yüksek standartta. Şampuan, nemlendirici vs. gibi dörtlü set ergonomik bir yapı ile yan yana duruşta bir kit görünümü sergiliyor. Saç kurutma makinesi kademeli ve fazla gürültülü değil.

2 Odaya girişte yer alan portmanto belki ev havası verilmek amacıyla düşünülmüş ama yine odanın güzel havasını biraz alaturka görünüme çekiyor. Portmanto altındaki açık rafta kolay görünen terlik iyi. Ayakkabı parlatıcısı rahatlık sağlıyor. Ayakkabı çekeceği çok ince olduğu için kolay kırılıyor. Belki odadaki en önemli eksik ütü sehpası ve ütü. Özellikle bavuldaki kırışmış giyecekler için ütünün en çok olması gereken otel bu otel.

3Benim odamdaki televizyon bir mobilya setinin üzerindeydi. 72 ekran Vestel marka televizyonun 37’nci kanalında sürekli uçuş bilgilerinin yer alması bu odanın zorunlu konforu arasındaki iyi düşüncenin ürünüydü. Her yalnız erkek müşterinin otel odasına girince televizyonunda aradığı paralı-parasız porno kanal sanırım yoktu. Bazı odalarda küçük ekranlı televizyonların duvarda oldukça yükseğe monte edilmesi odayı bir hastane odası havasına sürüklüyordu. Ayrıca televizyonun bulunduğu bölümdeki üst ışıklandırmanın açma kapama düğmesinin televizyon arkasında yer alması müşterinin odada bir zeka oyunu ile sınava girmesine yol açıyordu.

4 Çalışma masası, dinlenme koltukları ve sehpası odanın bütünlüğünü bozmayan uygun yerleşimdeydi. Desenleri zorlanmamış koltuklar, odanın genel dekoru içinde rahatsızlık vermiyordu. Duvarların ve tavanın renkleri odanın daha aydınlık olmasına, kahverengi ağırlıklı mobilyanın odayı zorlamamasını sağlıyordu.

5Odadaki mini bar mükemmel bir anlayışın düşüncesi olarak yerini almıştı. Mini bar, yer seviyesinde değil ayakta hiç eğilmeden açılabilecek yükseklikteydi. Mini bar altında içinde bardak, kuruyemiş vs. bulunan dolabın kapağı açıldığında bir sehpa oluşturması mini bar kullanımını çok rahatlatıyordu. Bence odadaki en iyi fikir bu noktada yoğunlaşmıştı. Hemen yanındaki elbise dolabı kolay kullanılacak özelliklerin hepsine sahipti.

6King size diye adlanan büyüklükte bir yatak odanın en lüks ve olması gereken ürünüydü. Çok rahat bir modelden seçilen 2 metreden geniş yatak üzerinde yer alan dört yastıktan ikisinin ortopedik olması, uzun yolculuk öncesi ve sonrası boyun sorunları olanlar için büyük bir rahatlama imkanı veriyordu. Beyaz çarşaf ve yorgan Avrupa standartlarında bir güzellik ve temizlik güvenini bir arada sunuyordu. Yatağın sim ağırlıklı örtüsü, yerdeki halıyla zıtlaşmadan odanın genel ferahlığına katılıyordu.

7Penceresi açılmayan, bol ışık alan odanın Air Condition sistemi yeterliydi. İçerdeki hava hareketi rahatsız etmiyor ve direkt yatak üzerine vurmadığı için gece boyu 3’üncü seviyede kalsa sorun yaratmıyordu. Ben, bütün gece 2’nci kademede ve 15 derece civarında çalıştırdım ve sabaha karşı uyandığımda ciddi bir sorunla karşılaşmadım.

Havalimanının geleneksel gürültülerini almayan otelin kara tarafında kaldım. Hava tarafı için pasaport kontrolünden sonraki levhalar izlendiğinde aynı güzellikte bir otelle karşılaşılıyor. Fiyatından, personelin iyi eğitimine kadar her şey bu otelde gecelemenin bir keyif olduğunu ortaya koyuyor. İyi lokantaları, barı, henüz tamamlanmamış aksesuvar ağırlıklı dekoruna rağmen Airport Otel sadece yolculukların değil her zaman tercih edilecek bir otel olarak karşımıza çıkıyor.

Sadece bir gece de olsa kendi iş yoğunluğum nedeniyle çok az zaman geçirebildiğim Airport Oteli size de tavsiye ederim. Terminal işletmecisi TAV’ın Basınla İlişkileri Müdürü Bengi Vargül’ün büyük zarafetle odama gönderdiği ‘Melekler ve Şeytanlar’ adlı kitabı orada okuyacak zamanım olmadı. Ama şu günlerde başladım. Da Vinci Şifresi arasında yer alır mı bilmiyorum ama bu otelin sihirli bir yer olacağını, keşfedilecek çok sayıda hoş şifresinin konuklar tarafından kısa sürece çözüleceğini umuyorum.

Airport Otel’deki ilk gecem sabaha karşı sonlandı. Uçağıma gitmek için tüm müşterilere hizmet verecek servis aracı beni aldı ve üç dakika sonra da terminale girdim. Kısa sürede işlemlerimi yaptırıp uçağıma gittim. Hava tarafında kalanların böyle bir araca ihtiyaçları olmuyor, otelden çıkıp doğruca uçaklarına gidebiliyorlar tabii.

Otel hem kara hem de hava tarafında çok kısa sürede yakaladığı doluluğu her şartta sürdürecek gibi görünüyor. Bence bu otel sadece bu kentin değil, modern Türkiye’nin anlayışına katılmış bir zenginlik olarak karşımıza çıkmaya devam edecek... ‘Dünyanın her yerine en yakın otel’ sloganı ile tanıtılan İstanbul International Airport Otel’deki odanız ise uçağına sadece 3 dakikalık mesafede. Buna rağmen uçağınızı kaçırırsanız mutlaka sizde bir sorun var demektir.

KONAKLAMA FİYATLARI

HAVA TARAFI

STANDART ODALAR

0-2 saat 25 dolar

2-4 saat 50 dolar

4-6 saat 65 dolar

6-12 saat 90 dolar

24 saat 130 dolar

KÖŞE ODALAR

0-2 saat 25 dolar

2-4 saat 50 dolar

4-6 saat 65 dolar

6-12 saat 90 dolar

24 saat 140 dolar

KARA TARAFI

Standart oda 130 dolar (KDV dahil, tüm gün)

Köşe oda 140 dolar (KDV dahil, tüm gün)

INTERNATIONAL AIRPORT HOTEL

İstanbul’un yeni beş yıldızlı otelinde 51’i kara tarafı, 34’ü hava yani gümrüksüz alanda toplam 85 oda var. Yatak kapasitesi 112. Standart odalar 32-38, köşe odalar ise 48-69 metrekare arasında değişiyor. Fiyatlar kara tarafından günlük, hava tarafından da saatlik alınıyor. Toplam 69 personelin görev yaptığı otelde ayrıca dünya mutfağından tatlar sunan Sky Restaurant da hizmet veriyor. Airport Otel, aynı zamanda terminaldeki restoran hizmeti veren BTA tarafından işletiliyor.

SADETTİN CESUR: BTA’NIN GENÇ MÜDÜRÜ

Tepe, Akfen ve Bilintur’un ortak şirketi BTA’nın başında kurulduğundan bu yana Sadettin Cesur görev yapıyor. 35 yaşındaki Sadettin Cesur aslında eski bir otelci. Kariyerine Hilton’da başlayan Cesur, Conrad, Four Seasons gibi otellerde çalıştı. Chicago’da iki yıl otelcilik eğitimi aldı.
Yazının Devamını Oku

AIrex kabına sığmıyor

23 Mayıs 2004
Bu yıl beşincisi düzenlenecek bölgenin en büyük sivil havacılık fuarı Airex’e sayılı günler kaldı. İstanbul Atatürk Havalimanı Askeri Apronu’nda 3-6 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan fuar, uluslararası platformda havacılık sektörünü bir araya getirecek.

Ankara merkezli Mint Fuarcılık tarafından organize edilen Airex, ilk olarak 1996’da kapılarını açtı. Sadece 4 uçağın katıldığı fuar hızla büyüdü. Bu yıl gelen uçak sayısının 40’a ulaşması bekleniyor. Kabına sığmayan Airex’in son iki fuarı Askeri Apron’da yapılıyor. Bu açıdan Airex, dünyada askeri apronda düzenlenen ilk sivil havacılık fuarı olma özelliğini de koruyor.

ANA GÜNDEM THY

Bölgede Paris ile Dubai Air Show arasındaki en büyük havacılık fuarı olan Airex’te gündem Türk Hava Yolları olacak. 3 yıl içinde filosunu 100 uçağa çıkartmak isteyen THY’ye Boeing ve Airbus uçak satabilmek için geniş katılımla boy gösterecek. Airbus fuara A321 uçağının 200 modelini getiriyor. Boeing de uçak getirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Diğer taraftan uzun menzilli uçak konusunda ciddi bir rekabet yaşanıyor. Henüz kesinleşmemekle birlikte Boeing 777, Airbus da A340-600’ü Airex’e getirmek için kozlarını her an oynayabilir.

İç hatlarda da savaş ağırlıklı olarak Embraer ve Bombardier arasında sürüyor. Brezilyalı imalatçı Embraer ERJ170 modeli ile fuarda boy gösterecek. Rakip Bombardier ise pervaneli Dash 8Q400’ü getiriyor. Kanadalı şirket diğer jet motorlu CRJ serisinin modellerini kuracağı standda sergileyecek. Turboprop pazarda ATR ise fuara uçak getirmek için görüşmelerini sürdürüyor. Türkiye pazarında Antonov ilk defa havayollarının karşısına An-140 tipi çift motorlu yolcu uçağı ile çıkacak.

İş jeti imalatçıları için Türkiye ve bölge çok önemli bir pazar. Geçmiş fuarlarda olduğu gibi imalatçılar yine tam kadro Airex’te. En önemli pazarlardan biri artık hizmet ömürlerini tamamlamaya başlayan ve Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık tarafından kullanılan Gulfstrean GIV’lerin yerini alacak filo. Boeing, 737’den geliştirdiği BBJ modelini getirmek için çalışmalar yapıyor. Airbus ise rakip olarak A319’dan geliştirilen ACJ’yi öneriyor. Ancak gerek BBJ gerekse de ACJ’nin katılımı kesinleşmedi. Dassault da üç motorlu EASY kokpit tasarımına sahip Falcon900EX ve Bombardier da Global Express ile Airex’te boy gösterecek. Gulfstream G550 ve Embraer Legacy’nin de fuara katılması bekleniyor.

Orta-uzun menzilde Dassault Falcon 2000, Bombardier Challenger 604 ile çekişecek. Orta sınıfta ise farklı modeller Airex’te işadamlarının beğenisine sunulacak. Cessna neredeyse tüm Citation ailesi ile fuarda. Cessna, Excel’in yanı sıra İstanbul’a ilk defa Sovereign modelini getiriyor. Bu seriden Raytheon, Hawker 800XP, Beechjet 400A ve Premier 1’le katılıyor. Daha hafif sınıf, turboprop uçakta bıyıklı İtalyan Piaggio P180 ve tek motorlu Pilatus PC12 geliyor. Ayrıca İtalyan Vulcan Air gözlem uçağı ‘P68 Observer’ ile fuarda yerini alacak. Uçuş okulları ve kulüplerde fuara uçak getirecek.

Helikopter pazarında ise Bell ve MD Helicopters boy gösterecek. Önümüzdeki günlerde başta Emniyet Genel Müdürlüğü olmak üzere ihaleler pazarı hareketlendirecek.

Airex aslında sivil havacılık fuarı. Ancak havacılık şirketleri geçen fuarda olduğu gibi bu yıl da fırsatları kaçırmak istemiyor. Raytheon Hava Kuvvetleri’nin ileri safha eğitim uçağı projesine önerdiği T-6 Texan II’yi getirecek. Bakımda THY ve MNG’nin teknik bölümlerinin yanı sıra Lufthansa’nın da fuara büyük ilgisi var. Lufthansa hem Türkiye pazarındaki payını artırmak hem de THY ile planladığı Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki ortak yatırım nedeniyle fuara üst düzey kadroyla katılacak.

ÖZEL ÇADIR

Fuar bu yıl 120 metre uzunluğunda, 40 metre eninde özel çadırda yapılacak. Belçika’dan getirilen çadırın kuruluş çalışmaları başladı. Çadır hava sıcaklığına göre özel klima sistemi ile soğutulacak. İç aksam ise Atina’daki Olimpiyat’ta da çeşitli işler alan Türk Recon şirketi tarafından yapılacak. Fuar sırasında Ali İsmet Öztürk yeni uçağı ‘Mor Menekşe’ ile akrobasi gösterileri sunacak. Pitts S-2 tipi uçak gösteri dışındaki zamanda statik parkta Türkiye’nin en yaşlı uçağı çift kanatlı Boeing Stearman ile sergilenecek.

Tolga ÖZBEK

KATILIMCI ŞİRKETLER


Air Logic, Akkurt Havacılık, Alstec, Alstom, Altay Havacılık, Antalya Dış Hatlar Terminali, Antonov, Aselsan, ATR, Aydın Elektronik, BAE Systems, Bell Helicopter, Boeing, Bombardier, Breitling, CEIA, Çelebi, Cem Systems, Cessna, CFMI, Dassault, Delta Havacılık, EADS Sogerma, Edem, Embraer, Everest, Free Bird Havayolları, Genel Havacılık, Gözen Havacılık, Gulfstream, Gunnebo, Havelsan, Honeywell, IFS, ITW, Invision, Jotron, LG Electronics, MD Helicopters, Metzeler, MNG Havayolları, MNG Teknik, NICE, OMK Design, Opal, Piaggio, Pilatus, Pratt&Whitney, Prima Havacılık, Raytheon, Rheinmall, Robinson Helicopters, Rolls Royce, Sensormatic, Sensta-Stellar, Smiths Heimann, Snap On Tools, S&S Tug, TATCA, TALPA, TAI, TEI, TAV, Teknik Döküm, Tekser, Thorn, Timsan, TÖSHİD, Türk Hava Yolları, Türk Hava Kurumu, Unisys, UTED, Vanderlande, VulcanAir.

GELEN UÇAKLAR

İmalatçı Uçak tipi

AIrbus A321-200

Dassault Falcon 2000

Falcon 900EX

BombardIer Global Express

Challenger 604, Dash 8Q400

Cessna Excel

Sovereign, CJ2, 172, 182

Raytheon Hawker 800XP

Premier 1, Beechjet 400A

Embraer Embraer 170

Vulcan AIr P68 Observer 2

Antonov An-140

PIaggIo P180

PZL Dromader 18

SlIgsby T-67

RAYTHEON T-6 Texan II

PItts S-2S

Dıamond Katana 20

Bell 407

MD HELICOPTERS MD902

PILATUS PC12


Kraliçe 50 yaşında

Boeing’in ilk jet yolcu uçağı projesi 50’nci yaşını kutladı. 14 Mayıs 1954 tarihinde Seattle’daki Boeing fabrikasından törenle çıkartılan ve o zamanki ismiyle Boeing 367-80 havayolu taşımacılığına yeni bir boyut getirmişti. Daha sonra adı 707 olarak değiştirilen uçağın imalat kararı Boeing yönetim kurulunda büyük kavgalar, arkasından da istifalara neden olmuştu. Boeing’in kendi kaynaklarından yaptığı yatırımla başlayan proje başarıya ulaşmış ve 1958-1994 arasında binin üzerinde 707 imal edilmişti. Boeing tesislerinden 50 yıl önce çıkartılan ilk uçak halen Washington’da yeni açılan Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi Steven F. Udvar-Hazy Merkezi’nde sergileniyor. Uçar durumdaki 707’ye emekli olmuş Boeing çalışanları bakım yapıyor.

Faik Akın Onur İletişim’de

Uzun yıllar Türk Hava Yolları’nda Tanıtım ve Halkla İlişkiler Başkanı olarak görev yapan Faik Akın, Onur Air portföyündeki Onur İletişim A.Ş.’nin genel müdürü oldu. Akın’la birlikte Onur İletişim’de Medya İlişkilerinde Rauf Gerz ve Reklam Pazarlama’da Nülifer Sarısaç görev yapacak. Onur Air’e halkla ilişkiler, uçak içi ve dışı reklam alımı, kabin promosyon konusunda danışmanlık ve organizasyon hizmeti verecek şirket ayrıca kabin dergisi On Air’i de hazırlayacak. Her ay yayınlanacak ve 160 sayfa olması planlanan dergi 50 bin adet basılacak. On-Air Magazin yayın hayatına 1 Temmuz’da başlayacak. Dergininin içeriği Kesişim Grubu tarafından hazırlanacak. 12’nci yaşını kutlayan Onur Air, bir adet Airbus A320 tipi uçakla başladığı seferlerinde bugün 24 uçakla hizmet veriyor. 2003’te 2.5 milyon yolcu taşıyan Onur Air, bu yıl açtığı 10 yeni iç hat noktası ile 5.5 milyon yolcuya ulaşmayı hedefliyor. Şirketin İstanbul çıkışlı Adana, Antalya, İzmir, Diyarbakır, Kayseri, Samsun, Erzurum, Trabzon ve Gaziantep uçuş noktalarına 18 Haziran’da Bodrum da katılacak.

MNG eğitime yatırım yapıyor

Hava kargo, yolcu ve teknikten sonra MNG Havayolları eğitim hizmetlerinde de büyümek üzere çalışmalara başladı. Yeni binasına geçtikten sonra yerli ve yabancı havayollarına eğitim hizmeti vermeyi hedefleyen MNG Havayolları, kadrosuna THY’den emekli olan Tülin Yükselelim’i kattı. 30 yıllık tecrübeye sahip Yükselelim, MNG’de Kabin Eğitim Müdürü olarak görev yapacak. Tülin Yükselelim’le beraber yine THY’den emekli olan Aydan Başal Kabin Standardize Şefi, Sema Çetiner de Kabin Eğitim Şefi olarak göreve başladı. Kargonun yanı sıra yolcu taşımaya da ağırlık veren MNG, iki adet daha MD82 tipi uçak alarak yolcu uçağı filosunu 10’a çıkartacak. Berlin’de yapılan ILA ve Şanghay’daki Air Cargo Fuarları’na katılan MNG, farklı pazarlarda büyümek üzere çalışmalarını hızlandırdı. Şirket önümüzdeki dönem Çin’e kargo uçuşları yapmak üzere hazırlık yapıyor. MNG’nin bir diğer projesi ise iç hatlarda başlanacak kargo uçuşları. MNG portföyündeki kurye şirketini destekleyecek iç hat kargo filosu dört adet Antonov An-24 tipi uçaktan oluşacak. An-24’ler ile Türkiye’nin her noktasına kargonun bir gün içinde dağıtılması planlanıyor.

Terminalde görevli sıkıntısı

İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali Ek Tesisi’nin açılmasıyla kapasitenin büyümesine rağmen Gümrük Muhafaza, Gümrük ve Emniyet Teşkilatı’ndaki yetersiz personel sayısı sıkıntı yaratıyor. Uzmanlar trafiğin yoğun yaz sezonu öncesinde her geçen gün artığına dikkat çekerek tayin dönemi olan haziran-temmuzda personel sıkıntısının en yüksek seviyeye ulaşacağını belirtiyor. Tayin döneminde çalışan polis ve gümrük memuru sayısı hızla azalırken, yeni personelin yetişmesi de zaman alıyor. Özellikle pasaport ve x-ray gibi uzmanlık gerektiren yerlerde görev yapacak polis memurunun sayısındaki azalışın kuyrukların uzamasının yanı sıra hatalarda birlikte güvenlik konusunda da sorunlar oluşabileceği belirtiliyor.

Motorlu planörcüler Hezarfen’de

Almanya’dan uçarak gelen 16 motorlu planör ve 30 pilot, Türkiye turuna İstanbul Hezarfen Havaalanı’ndan başladı. Grup İstanbul’dan sonra Kapadokya ve Efes’e uçacak. Sadece Avrupa’da motorlu planör gibi hafif uçak sınıfında 140 bin hava aracı bulunuyor. Uzmanlar, küçük uçak sahibi amatör pilotların bu tür organizasyonlarla uçuşa yılın 12 ayı açık Türkiye’ye çekilmesiyle ciddi gelir sağlayabileceğine dikkat çekiyor. Bu yılın ikinci organizasyonu Ekim ayında Ankara merkezli Burak Sportif Havacılık Kulübü tarafından düzenlenecek. İlki geçen yıl yapılan ‘Fly Inn Turkey’ uçuşuna bu yıl çevre ülkelerden çok sayıda uçağın katılması bekleniyor.

İzmir LSG’ye ödül

İzmir’de bulunan LSG Sky Chefs Sancak Catering ünitesi Lufthansa’ya Avrupa’da ikram veren 41 nokta arasında yapılan değerlendirmede en kaliteli tesis seçildi. Sıralamada İzmir’i İstanbul ve Ankara izledi. Avrupa’da ilk üçe girmenin büyük başarı olduğunu belirten Türkiye Genel Müdürü Arne Brück, bu başarıyı devam ettireceklerini söyledi.
Yazının Devamını Oku

RJ’leri bakteri perişan etti

16 Mayıs 2004
Türk Hava Yolları, yakıt depolarında korozyon görülmesiyle seferden çektiği RJ100 ve RJ70’lerin yerine uçak aramaya başladı. İmalatçılardan hızla teklif isteyen THY, kısa vadede bölgesel uçak ihtiyacını kiralama yolu ile çözmeyi hedefliyor. Sadece RJ’lerle sefer yapılabilen kısa piste sahip Elazığ, Şanlıurfa, Ağrı ve Erzincan uçuşları da iptal edildi. Bu illere uçan yolcular çevredeki havalimanlarına yönlendirilirken imalatçı İngiliz BAE Systems ile THY arasındaki ‘korozyon’ krizi ise halen sürüyor.

RJ’lerdeki korozyon, 10 yıllık kiralama anlaşmaları biten uçakların geri verilmesi sırasında tespit edildi. Bu yıl filo planına göre uçaklardan dördü BAE Systems’a iade edilecekti. THY ile imalatçı arasındaki anlaşmaya göre uçaklar geri verilmeden önce kapsamlı bakıma alınacaktı. İlk uçağın teslimatından sonra ikinci uçağın bakımı sırasında kanatlardaki yakıt depolarında korozyona rastlandı. Uçaklar için büyük tehlike olan korozyon yani metal yapıdaki yıpranmanın tespiti ile hemen filoda kullanılan diğer 7 adet RJ de kontrole alındı. Bu uçaklarda da korozyon çıkmasıyla filonun uçuşu durduruldu.

SİNSİ TEHLİKE

Uçaklar ister yeni ister yaşlı olsun her an korozyon tehlikesi ile karşı karşıya. Korozyonun birçok nedeni var. Nem, kimyasal etkiler, iklim, farkı metaller arasındaki uyumsuzluklar, uçağın maruz kaldığı yük ve aşırı stres bunlardan sadece birkaçı.

Korozyon yani aşınma büyük dertleri de yanında getiriyor. Aşınan parçanın hemen sökülerek kontrol edilmesi, hasarın giderilmesi gerekiyor. Aksi halde uçuş sırasında büyük hasarlar hatta kazalar meydana gelebiliyor. Tamiri mümkün olmayan parçalar ise değiştiriliyor. Korozyonun oluştuğu parçanın etrafındaki diğer parçalar da hasar riski nedeniyle kontrole alınıyor. Gözle görülmeyen kılcal çatlakların tespiti için röntgen çekiliyor.

Kanat gibi uçağın taşıyıcı satıhlarındaki korozyon kontrolleri ise daha kapsamlı yapılıyor. Parçaların tamamen sökümü, oluşabilecek kılcal çatlakların kontrolü ve hatta değiştirilmesi çok ciddi maliyetleri de yanında getiriyor. THY’nin RJ’lerinde uçak başına milyon dolar seviyesinde ekstra bakım masrafı çıkması bekleniyor.

MALİYETİ KİM ÜSTLENECEK

İşte bu noktada THY ile imalatçı İngiliz şirket arasında ciddi bir ihtilaf söz konusu. İmalatçı, bu maliyeti kullanıcı THY’den istiyor. THY ise imalat hatası olduğunu belirterek maliyetleri üstlenmek istemiyor. Bu konuyla ilgili olarak THY ile BAE Systems arasında görüşmeler sürüyor.

Toplam 394 adet imal edilen RJ’lerde bundan önce Kolombiyalı havayolu şirketi SAM’a ait RJ’lerin yakıt depolarında korozyona rastlanmıştı. BAE Systems 2000 yılında bir başka havayoluna teslimat sırasında tespit edilen korozyonun oluşumunu Kolombiya’nın sıcak ve nemli iklimine bağlamıştı.

KOROZYONUN OLUŞUM İDDİASI

RJ serisi uçakların yakıt depolarında korozyon oluşumu ile ilgili ilginç bir iddia soru işaretlerini yanında getirdi. THY Teknik’te son bir yıldır dikkatli davranılmadığı iddia edilirken bakım işlemlerinde teknik personelin aşırı iş yükü nedeniyle artık sorumluluk almaktan kaçındığına dikkat çekildi. Bu konuda Teknik’te ciddi bir araştırma ve soruşturma başlatıldığı da gelen bilgiler arasında yer alıyor.

Korozyonun oluşmasında uçakların gece yapılan bakımlarında yakıt depolarında oluşan suyun son 1 yıldır çekilmemesi de etkili olduğu iddialar arasında. Buna göre suyun içindeki çeşitli bakteriler üreyerek metala zarar veren korozyonu oluşturuyor. Bu bakteriye en çok petrol boru hatlarında oluşan korozyonda rastlanıyor.

THY BÖLGESEL UÇAĞINI ARIYOR

THY, RJ’lerin uçuşlarını durdurması ile bölgesel uçak arayışını hızlandırdı. THY’nin hedefi 2006’da 100 uçaklık filoya ulaşmak. Bu plana göre 10’u jet, 5’i de turboprop toplam 15 bölgesel uçak alınacak.

Bölgesel uçakla ilgili ilk teklif Airbus’tan alındı. Yaz sezonunda toplam 9 adet A320/A321 serisi uçak kiralayacak olan THY, bu uçaklarla aynı gövde ve motora sahip Airbus’ın 109 yolcu kapasiteli A318 modeli ile ilgileniyor. 7 kesin, 3 adet de opsiyon yani kesin siparişe çevrilebilir toplam 10 adet A318’i kapsayan teklifin yanı sıra Airbus’tan yurtiçi uçuş noktaları için maliyet analizi de istendi. Airbus, şu anki bilet fiyatlarına göre hazırladığı raporunda THY’nin A320/A321’lerle birlikte kullanılması durumunda A318’lerin filoya yeni tip alınmadan düşük maliyetle hizmet vereceğini belirtti. Diğer taraftan Airbus ilk A320 uçağını bu ay sonunda THY’ye teslim edecek. THY’nin kiraladığı uçaklar arasında daha önceden faaliyetlerini durduran Swiss ve Sabena tarafından kullanılan A320/A321’ler de bulunuyor. Bu uçaklarda motor olarak CFM56’nın daha az çevre kirliliği yaratan modeli kullanılıyor. Ancak bu modelin diğer seriye oranla yüksek arıza oranına sahip olması nedeniyle Airbus uçakları teslimattan önce özel bir modifikasyona sokacak.

Amerikalı imalatçı Boeing ise iç hat için 737 serisinin en küçük modeli 600 ile 717 uçaklarını önerdi. Boeing 737-600’ün filodaki 800’lerle birlikte kullanılabileceğine dikkat çekerken 717 modelinin ise A318’den daha düşük maliyetli olduğunu iddia etti.

Pazara Boeing ve Airbus’ın yanı sıra bölgesel uçak imalatçılarının da ilgisi yoğun. Gerek Brezilyalı Embraer ve gerekse de Kanadalı Bombardier THY’nin 100 koltuğun altında uçak alması gerektiğini ancak bu şekilde düşük maliyetli operasyon yapabileceğini belirtiyor. THY’ye Embraer ERJ170-190, Bombardier ise CRJ700 ve 900 serilerini öneriyor. Her iki şirket bu uçakların iç hatların yanı sıra çevre ülkelere yapılacak bölgesel uçuşlarda A318 ve 717’ye oranla daha ekonomik kullanılabileceğini vurguluyor.

Bölgesel uçakla ilgili bir başka rekabet de turboprop pazarında sürüyor. THY’nin filo planına göre opsiyonla beraber toplam 5 uçak kısa pistlere sahip havalimanlarında ve ara merkezler arasındaki çapraz uçuşlarda kullanılacak. Ekonomik, süratli ve yolcu konforu yüksek turboprop uçak arayan THY’ye bu sınıfta Bombardier Dash 8Q-400, ATR şirketi de ATR42 ve 72 modellerini teklif etti.

Kazalar

RJ’ler Türkiye’de yaşanan biri ölümlü toplam üç kazaya rağmen 11 yıllık sürede yüksek emniyet oranı ile kullanıldı. Üç kazada da pilotaj ve havalimanı yetersizlikleri ön plandaydı. Bu kazalardan ikisinde uçaklar pistten çıktı. Bir kaza da havalimanına yaklaşma sırasında meydana geldi.

SİİRT 22 Nisan 2000

Siirt Havalimanı’na inişte yoğun yağış ve pistin kaygan olması nedeniyle TC-THL tescil işaretli RJ70 pistten çıktı. Ağır hasarlanan uçak kal edildi. Bu kazadan sonra Siirt Havalimanı’na uçuşlar durduruldu.

Samsun 11 Ocak 1998

TC-THF tescil işaretli RJ100, eski Samsun Havalimanı’na süratli olarak geç teker koyduktan sonra 640’ıncı metreden dışarı çıktı. Ağır hasarlanan uçak gövdede yarılma nedeniyle hizmetten çıkarılarak ‘kal’ edildi. İmalatçı tarafından satın alınan gövde, kabin ekiplerinin eğitimlerinde kullanılmak üzere mock-up haline getirildi. CityFlyer Express tarafından satın alınan mock-up Eylül 2000’den bu yana kullanılıyor.

DİYARBAKIR 8 Ocak 2003

TC-THG tescil işaretli RJ-100 uçağı 80 yolcusuyla Diyarbakır Havalimanı’na yaklaşma sırasında düştü. Mürettebat ile birlikte toplam 75 kişinin hayatını kaybettiği olayda pilotların limitlerin altına inerek yaklaşmaya devam ettikleri belirlendi. Kazayla ilgili olarak hazırlanan nihai rapor henüz açıklanmadı.

11 yıldır kullanılıyor

THY, Türk Hava Kurumu ile 1980’lerin sonunda yurtiçi taşımacılık yapmak üzere Türk Hava Taşımacılığı (THT) adında bir şirket kurdu.

Başlangıç için şu an BAE Systems portföyündeki Avro şirketinin imalatı ATP serisi pervaneli uçaklar seçilmişti. Ancak ATP’lerin sürekli sorun çıkarması nedeniyle bu uçaklar Avro’ya geri verildi.

Yerine THT yine aynı imalatçının tasarımı jet motorlu 5 adet 99 koltuklu RJ100 almak üzere anlaşma imzalandı. Kár etmeyen THT, aynı dönemde tüm anlaşmaları ve filosuyla birlikte THY’ye devredildi.

RJ100’ler Temmuz 1993’ten itibaren her ay bir adet olmak üzere teslim edilmeye başlandı. Hatta ilk teslimata Prens Charles da katılmıştı.

Dört motorlu uçak performansı ile özellikle doğuda bulunan, kısa pistli meydanlardan yapılan uçuşlarda pilotların beğenisini kazandı. Uçağın dağlar arasında kalan pistlere yüksek açıyla yaklaşabilmesi, herhangi bir motor kaybında sorun yaşamaması RJ’lerin artılarıydı.

ASKER TAŞIMA AMAÇLI

THY, RJ100’lerden memnun kalınca 1995’te ikinci sipariş verildi. 5 adet 99 koltuklu RJ100 ile 4 adet de 79 koltuklu RJ70 modeli ile toplam uçak sayısı 14’e yükseltildi. Daha kısa gövdeli RJ70’in alınmasının nedeni o yıllarda Güneydoğu’da yapılan asker kaydırma operasyonlarında kullanılmak istenmesiydi.

RJ70’ler özel iniş takımı sayesinde gerektiğinde yarı hazırlanmış pistlere inip kalkabiliyordu.

Pilotların eğitimi ve yabancı havayollarına hizmet satılması amacıyla THY bir adet RJ uçuş simülatörünü de portföyüne kattı. THY, RJ’lerin ilk hizmet yıllarında çeşitli motor sorunları ile karşılaştı.

Helikopter motorundan geliştirilen Allied Signal LF507 tipi motorlarının yağ kaçırma sorunları daha sonra THY Teknik tarafından yapılan modifikasyonlarla giderildi. Uçağın arızasız uçuş oranı hızla yükseltildi. RJ’lerin hizmeti sırasında ayrıca dikey stablizede kontrolsüz salınım olayları ile de karşılaşıldı. Her uçakta olduğu gibi bu gibi arızalar yayınlanan servis bültenleri ile giderildi.

SAAT BAŞINA ÖDEME

THY anlaşmaları biten uçaklarla ilgili olarak BAE Systems ile 1999 ve 2001’de yeniden anlaşma imzaladı. Ancak 11 Eylül olayları tüm sektörü olduğu gibi THY’yi de derinden etkiledi. Yolcu sayısının hızla düşmesi ile THY bazı uçaklarını maliyetlerini azaltmak amacıyla seferden aldı.

Uçmayan uçağa kira ödememek amacıyla İngiliz imalatçı ile yeniden masaya oturuldu. Bazı uçaklar için aylık sabit ödeme yerine uçulan saat başına ödeme sistemine geçildi. Bu anlaşma dünyada birçok havayoluna da örnek oldu.

FABRİKASI KAPANDI

BAE Systems 2002’de RJ imalatını sona erdirip fabrikayı kapatması ile özellikle bakım, yedek parça ve teknik destek konusunda sorunlar yaşanmaya başlandı. RJ’lerin maliyetlerinin yeni nesil bölgesel uçaklara göre yüksek olması nedeniyle bu uçakların yeni filo planı ile yenilenmesine karar verildi.
Yazının Devamını Oku

İç hatlarda patlama oldu yolcu zenginliği ortaya çıktı

9 Mayıs 2004
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri’nin havacılığa en fazla ilgi duyan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bu hafta Kokpit’in konuğu. Bakanın bir süre önce başlattığı ‘Herkes uçacak’ ya da ‘Herkes hayatında en az bir kez uçağa binecek’ sloganlı kampanya tuttu. Türkiye’de araştırmalarda ortaya çıkmayan yeni havayolu yolcuları doğdu. Sivil havacılığa büyük ilgi duyan bakan küçük havacılık şenliklerine giderek sektörün tümünü kucakladığını gösterdi. Kimi zaman bir akrobasi uçağı ile uçan Binali Yıldırım Kokpit’in sorularını cevaplarken havacılık dünyamızın hayallerini de ortaya koydu.

Biliyorsunuz iki özel havayolu iç hat pazarına girdi ve başarılı da gözüküyorlar. Zannediyorum sizin vizyonunuzda küçük turboprop uçaklarla ‘shuttle’ seferler de var. Yani büyük merkezler dışında ara merkezler birbirine bağlanacak. Bu projede hangi noktadasınız?

- İç hatların ilk adımı tamamlandı. Özel sektör pazara girdi. Şimdi ikinci adım yani çapraz uçuşlar başlayacak. Üçüncü adım da ‘shuttle’ olarak adlandırılan aradaki meydanlardan merkezlere turboprop uçaklarla yolcu taşınması. Projeye henüz özel şirketler ilgi göstermiyor. THY çapraz uçuşlar için en az 3 ila 5 turboprop uçak almak istiyor.

Yani sizin hayalinizde şu mu var: Yolcu sabah saat 9’da Van’dan yola çıkacak, ister direkt Adana’ya gidecek isterse bağlantılarla Los Angeles’a. Türkiye tam bir hava köprüsüne mi alınıyor?

- Amerika’yı düşünün, semalarda bir anda 3500-4000 yolcu uçağı var. Yerdeki trafiğin aynısı yukarda. Türkiye’nin coğrafi şartları ve yolları yetersiz. Arazi dağlık. Her yere otoban yapmak çok pahalı. Çevre tahribatı da cabası. Diyoruz ki bu ülkede havayolu taşımacılığının artık lüks bir taşıma olduğu zihinlerden silinsin. Yıllardan beri THY’nin iç hat taşıma politikasına baktığınızda ağırlıklı olarak dış hatlara bağlantı kurmak için seferler yapılmış. Bu da lazım. Ancak asıl önemli olan bölgesel taşımacılık ve çapraz uçuşları geliştirebilmek.

Sizin bu politikanız, acaba bakan THY’ye düşman mı, neden özel havayollarına bu kadar ağırlık verdi sorularına yol açtı.

- Evet, çok eleştiriler aldık. İndirim yaptık, yolcuya 20 milyon civarında avantaj sağladık. THY’nin önünü kesiyorlar diyorlar ama THY’nin arz imkanı sınırlı. Talep adeta patlamış durumda. İç hatlarda bazı yerlerde 1-1.5 ay sonraya tarih veriliyordu. Torpil için beni arıyorlardı. Şimdi sektörün önü açıldı. THY geçen yıl ilk üç ayda 570 bin, bu yıl ise aynı zamanda 715 bin iç hat yolcusu taşımış. Diğer iki özel şirket ise üç ayda 550 bin yolcuya ulaşmış. Demek ki geçen yılın 570 bin yolcusu toplamda 1 milyon 300 bine yaklaşmış. Yani yüzde 130 artış var. Bunun yüzde 40’ı THY’ye ait. Yeni bir yolcu zenginliği ortaya çıktı. Böyle bir yolcu yoktu.

BİR ÖĞRETMEN GELİP MÜDÜR OLAMAYACAK

Bu yaz patlama bekleniyor. Yeni yeni şirketler ortaya çıkıyor. Ama havayolları şirketlerinde bir çöküş olduğunda hem Türkiye hem de yolcu zarar görüyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yapılanmasında özel havayollarının mali kontrolünü yapacak bir mekanizma düşüyor musunuz?

- Buna karşı önlem almaya çalışıyoruz ancak organizasyonun hazır olduğunu söylemek çok zor. Her şeyden önce yetişmiş eleman sıkıntımız var. Mevzuat hazırlıkları Avrupa kriterleri göz önüne alınarak yapılıyor. En zayıf olduğumuz nokta denetim. Yetişmiş insanı devlet memurunun aldığı paraya tutabilmek çok zor. Ücretlerin iyileştirileceği katma bütçeli bir idare planlıyoruz. Bu göreve gelecek arkadaşlarımızın teknik altyapılarını, eğitimlerini düzeltecek kriterler koyuyoruz. Artık bir öğretmen gelip Sivil Havacılık Genel Müdürü olamayacak.

Türkiye’de yığınla havayolu kuruluyor. Pilot ihtiyacı had safhada. Bu yapı ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü -ki ben başarısız bulmuyorum- pilotların eğitim kontrollerini tam olarak takip edilebiliyor mu? Ben bu soruyu bir kaza endişesiyle soruyorum.

- Hızlı gelişime paralel bir yapılanma ne yazık ki yok. Sektöre girecekleri uzun vadeli düşünmelerini, altyapıları müsaitse girmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü bu yapıda seçici olmak durumundayız. Bugün burada can ve mal emniyeti söz konusu. Seçici olmazsak iyi niyetli yaptığımız her şey boşuna gider. Kaza kırımda ne yazık ki sicilimiz çok başarılı değil.

Pilot kaynağımız konusunda çeşitlenmeye gitmemiz gerekiyor. Özel sektör ve THY bir araya gelerek üniversitelerle birlikte hareket etmeliyiz. Düzgün uçuş okullarının kurulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bilgisayar yardımı ile eğitim ve sınav sistemi oluşturduk. Bu bazı arkadaşların hoşuna gitmedi ama bir sistem oturtmak durumundayız. Pek istememekle birlikte gerekirse yabancı pilot geçici süre için alınabilir.

THY MÜSLÜMAN HAVAYOLLARI İLE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR

Dünyada bir takım havayolları birleşiyorlar. Gördüğümüz kadarıyla THY bu zincirin biraz dışında kaldı. Zaman aleyhimize işlemiyor mu?

- 11 Eylül’den sonra havacılık sektörünün konsepti tamamen değişti. Benim gördüğüm Avrupa memleketleri yani Hıristiyan havayollarında ciddi bir yolcu düşüşü, Müslüman memleketlerin havayollarında yolcu artışı var. Bu da anlamlı bir şey. THY, Emirates, Malezya gibi şirketler de ciddi oranda yolcu artırdı.. Ben bunu kavram olarak söylüyorum. Pekala THY pazarda payını yükseltmek için bu havayolları ile işbirliği yapabilir.

Devir değişti, alışılmış kalıpların dışına çıkılmalı

Uçakların gövdeleri dünyanın en iyi reklam panoları. Bizim uçaklarımız bu gövdelerle boş gidip boş geliyor. Ülkenin marka olma ihtiyacı var. Sizce burada bir cinayet işleniyor mu?

- Burada devletin sulandırılmaması gibi bir mantık var herhalde. Artık devir değişti. Devletin sevecen ve vatandaşı ile birlikte olması gerekiyor. Ancak alışılmış kalıpların dışına kolay çıkılamıyor. Elbette uçakların gövdelerini Türkiye’nin tanıtımı için kullanmak gerekiyor.

Kontrolörlerin çok önemli insanlar olduğunu biliyorsunuz. Onları ne kadar mutlu edersek kazaların o kadar azalacağını düşünüyor musunuz?

- Onların zihinlerinin her zaman dinç olması gerekiyor. İnsanlarımız uçakların havada kendi başlarına gittiğini zannediyor. Kontrolörler talimat vererek uçakları adım adım gideceği yere götürüyor. Tüm bunları yaparken kontrolörlerin hem lisana hakim hem de mesleki olarak eğitiminin yüksek olması gerekiyor. Mali açıdan kontrolörleri güçlendirmek gerekiyor. Seyrüseferin DHMİ bünyesinden ayırdığımızda bu konular kendiliğinden düzelecek.

Bugüne kadar en başarılı işlerden biri terminallerin özelleştirilmesi. Fakat havalimanını tümüyle özelleştiremediğiniz zaman sorunlar var. Örneğin terminaller modern ama yedek pist bitirilemiyor, öbür tarafta genel havacılığa ‘zenginlerin uçakları’ diye bakılıyor. Atatürk Havalimanı bu büyük köy veya şantiye görünümünden ne zaman kurtulacak?

- Bir kere havalimanı şantiye görünümünde olmaz. Buralar göze hitap eden, yemyeşil birer fotoğraf olmalıdır. Arkadaşlara bir ay önce talimat verdim. Gelecek yıl sezondan önce burayı imrenerek bakılacak bir halde istiyorum. Artık havalimanı işletmeciliği bakanlığın işi olmamalı. İşletme ve seyrüsefer hizmetleri ayrılacak. Bütün havalimanı yer hizmetleri, taşımacılık gibi kolları özel sektöre vereceğiz. Yap-işlet-devret bittikten sonra ihaleler yenilecek. Bu konsept sadece Atatürk veya Antalya değil tüm meydanlar için geçerli olacak. Küçük havalimanları da yerel idarelere verilecek. Biz sadece sivil havacılık sevk ve idaresini, seyrüseferin kontrolünü yapacağız. Geleceğe dönük politikalar hazırlayacağız.

Kullanılmaktan memnunum

Geçen yıl Ali İsmet Öztürk’ün Pitts akrobasi uçağı ile uçtunuz. Küçük havacılık şenliklerine bile katılıyorsunuz. Genel havacılık kavramı da hoşunuza gidiyor. Bu zenginliğin ülkenin zenginliği olduğunu düşünüyor musunuz?

- Belki bunlar önemsenmeyecek şeyler olarak görülebilir ama insanlar bakan gittiğinde ilgi gösteriyor, o etkinlik kamuoyunda gündeme geliyor. Ama ben bu kullanılmaktan memnunum. Çünkü sektör tanıtılıyor, öne çıkıyor. Nerede sosyal bir faaliyet varsa biz oradayız.

Geçenlerde bindiğiniz uçakta bir tazyikleme sorunu oldu. Siz kabin problemi olan uçaktan inip diğerine binip yolunuza devam ettiniz. Böyle durumlarda heyecanlanıyor musunuz? Yani havacılığın ne kadar içindesiniz?

- Ben mühendis olduğum için muhtemel sonuçları çok iyi tahmin edebiliyorum. Diyorum ki ‘Arkadaşlar ilmi olarak hiç bir şey olmaz.’ Mesela uçak türbülansa giriyor. Battık, öldük demeye gerek yok. Kanatlar dirençlere dayanıklı. En fazla uçak bir parça irtifa kaybeder, biraz ‘G’ çekerseniz, o kadar. Akrobasi uçağı ile 360 derece döndük. Çok hoşuma gitti.

Meydanların bir kısmı boşa yapılmış

Türkiye’de 60-70’e yakın havalimanı var. Her ile bir havalimanı politikasıyla 4-5 milyar dolar para harcanmış. Yazık değil mi bu yatırımlara? Bunun harekete geçirilmesi lazım. Ama bu havalimanlarının da ne yazık ki bir kısmı tamamen boşuna yapılmış. Yerleri yanlış seçilmiş. Etraflarında manialar (dağlar) var. Yaklaşmaları sorunlu. Amacımız onları hariç tutup diğer olabilenleri mümkün mertebe uluslararası uçuşlara açık hale getirebilmek. Kalanları da kısa iniş kalkış yapan pervaneli uçakların kullanacağı STOL tipi havalimanı olarak muhafaza etmek.
Yazının Devamını Oku