Paylaş
Uçuş için Sabiha Gökçen Havalimanı’nın kargo apronuna geldiğimizde D-LZFN çağrı işaretli zeplin bizi almak için alçalıyordu. Aynı vapurun iskeleye yanaşması gibi 75 metre uzunluğunda, 8 bin 225 metre küp helyum gazı dolu gövdeye sahip zeplin ince manevralarla aprona alçaldı. Zeplinin önünde ve arkasında bulunan ipler hemen yer ekibi tarafından yakalandı. Hava gemisi olarak da bilinen zeplin sanki çımacılar tarafından iskele babalarına bağlanmıştı.
Gövdenin altında bulunan 10 koltuklu özel yolcu kabinine doğru tek sıra ilerledik. Zeplinin dengeyi bozmaması için teker teker bindik. Kabin bizi iki tarafta tek sıra yerleştirilmiş koltuk düzeni ile karşıladı. Yolcu uçağından zeplinin kabini arasındaki tek fark devasa pencerelerdi. Kemerlerimizi bağladık. İpler bırakıldı, kaptanımız Oliver Jager gaz kollarını maksimuma getirdi. Zeplin, bir çocuğun elinden fırlayan balon gibi hızla irtifa almaya başladı. Kuşkusuz bu asansöre benzeyen mükemmel yükselişte gövdenin içindeki helyum gazının da büyük etkisi vardı.
HIZIMIZ SAATTE 74 KM
Pendik sahiline gelirken seyir yüksekliğimiz olan 500 metreye, hızımız da saatte 74 kilometreye ulaşmıştı. Kemerlerimizi çözdük. Öğlen saatlerine rağmen türbülanssız mükemmel bir havada dev camlar sayesinde İstanbul’u seyre daldık. Zeplinde ne uçağın gürültüsü ne de helikopterin titreşimi vardı. Yavaş, tadına vara vara, keyfini sürerek uçuyorduk. Pendik, Bostancı, Kadıköy üzerinden Üsküdar’a geldik. Kız Kulesi’ni selamlayarak boğaza giriş yaptık.
Tecrübeli kaptanımız Oliver ile zeplin hakkında sohbete başladık. Son iki buçuk yılı zeplinde olmak üzere 15 yıllık uçucu olan Oliver’e göre zeplinle uçmak hiçbir hava aracına benzemiyor. Havada uçuşu ve yönlendirmesi rahat. Ancak iniş ve kalkışı devasa gövdesi nedeniyle çok dikkat istiyor. Zepline hakim olmanın yanı sıra yer ekibiyle de iyi koordinasyon gerekiyor.
Zeplin havada üç motor tarafından yönlendiriliyor. İki motor yanda. 0-120 dereceye kadar yukarı-aşağı açı verdirilebiliyor. Arkada da bir motor bulunuyor. Kuyruk dümeni görevi gören arka motor 0-90 derece hareket kabiliyetine sahip. Uçuş kumandaları Airbus’larda olduğu gibi side-stick yani yandan lövye. Kablolu uçuş sistemi (fly by wire) kullanılıyor. Pilotların uçuş göstergelerinin yanı sıra zeplindeki helyum gazının sıcaklık ve basınç oranını sık sık kontrol ediyor. Zeplin maksimum saatte 125 kilometre hızla uçuyor. Servis irtifası 2 bin 600 metre. 24 saat duraksız havada kalabiliyor. Tam dolu ağırlığı 8 bin 40 kilogram.
Yer ekibinden sorumlu Micheal Cierpka ise 10 kişiyle çalıştıklarını anlatıyor. Zeplin yerden 3 TIR ve iki araç tarafından takip ediliyor. Gövdede taşınan ve yanıcılığı çok az olan helyum gazı zeplin yerdeyken her saat başı kontrol ediliyor. Zeplin aynı bir gemi gibi yerde burnundan özel bir direğe bağlanıyor. Kuyruk bölümü rüzgara serbest bırakılıyor.
KABİN 10 KOLTUKLU
Zeplin reklam ve turistlik uçuşlar için tasarlandığı için kabin çok rahat. 10 koltuğun yanı sıra kabin de bir de tuvalet var. Seyrin en mükemmel olduğu yer arkada bulunan ve tamamen cam kaplı bölüm. İnanılmaz bir panoromik görüntü göz zevkine sunuluyor.
İstanbul semalarında yaklaşık 1.5 saat süren uçuşumuz tarihi yarımada üzerinden dönüp Sabiha Gökçen Havalimanı’na Adalar üzerinden alçalma ile son buldu. Yerde bizi ellerinde ‘wind sock-rüzgar tulumu’ olan, rüzgarın esiş yönü ve açısını gösteren yer ekibi bekliyordu.
Zeplinimiz yavaşça alçaldı. Önce ipler yakalandı. Sonra da zeplin burnundan özel araca bağlandı. Kabine yer ekibi denge amacıyla safraları yerleştirirken teker teker zeplinden indik.
Aklıma Koç’un zeplini geldi. 50 metrelik zeplin 5 yıl önce hırçın bir lodosun peşinde buraları terk etmiş, bir daha da haber alınamamıştı. Kim bilir, nerelere gitmişti? Belki Karadeniz’in derinliklerinde, belki de atmosferin maviliklerinde bir yerdeydi...
GERİ DÖNÜYOR
1930’larda Avrupa-Amerika arasında uçacak dev zeplinler imal edildi. Bunlardan en ünlüsü 247 metrelik ‘Hindenburg’tu. 70 yolcu ve 27 mürettebatı rahatlıkla kıtalararası taşıyabiliyordu. Almanya-Amerika arasında 10 başarılı sefer yapmıştı. Son uçuş 6 Mayıs 1937’de tamamlanmak üzereyken elektrik kontağından çıkan bir yangınla New Jersey semalarında son buldu. Bu olay Chicago Radyosu’nda canlı yayında muhabir Herbert Morrison tarafından anlatıldı. 35 yolcuya mezar olan kazada Morrison’un yaptığı olay yerinden ilk canlı yayın zeplinin halkın gözünde bir anda düşmesine neden olmuştu. Kazadan sonra uzun yıllar zeplin imal edilmedi. Alman Zeppelin NT şirketi yıllar sonra efsaneyi canlandırmak üzere hareket geçti. Yeni nesil zeplinlerin gövdesine yanıcılığı çok az olan helyum gazı dolduruluyor. Şirket önümüzdeki yıllarda tasarlayacağı dev zeplinlerle çok büyük kargo yüklerini havadan taşımayı planlıyor.
Tolga ÖZBEK
Sky Restaurant’da yemek keyfi
Atatürk Havalimanı’nda açılan İstanbul Airport Hotel’deki Sky Restaurant, kısa sürede şehrin en önemli lezzet noktalarından biri haline geldi.
Dünya mutfaklarından tatlar sunan Sky Restaurant, otelin lobisiyle ortak paylaştığı mekanda müşterilerini muhteşem uçak manzarası ile karşılıyor.
İlk bakışta sakin renkler ve hafif aydınlatma göze çarpıyor. Masalar İtalyan Fareti şirketinin tasarımı. Koltuklar ise Tepe Mobilya’dan seçilmiş. Açık renk deri koltuklar masaların ahşap ve metal görünümüyle uyumlu.
Restoranda Türk, Fransız, İspanyol, İtalyan, İsrail, Amerikan, Mısır, Çin ve Meksika mutfaklarından doruktaki lezzete sahip seçme yemekler sunuluyor. Servis hızlı ama yiyeceklerin tatlarından da ödün verilmiyor.
Servis personeli restoran için özel seçilmiş, yeterli bilgi birikim ve tecrübeye sahipler.
Restoran, aynı zamanda otel ve dış hatlar terminalinin ikram operasyonlarını yapan Bilintur Tepe Akfen (BTA) şirketi tarafından işletiliyor.
ANA YEMEKLER
Sky Restaurant’ın mönülerini TAV’ın Havalimanı Otoritesi Sani Şener ve BTA Genel Müdürü Sadettin Cesur ile test ettik.
Başlangıç Türk mutfağından mevsimsel zeytinyağlılar, mini içli köfteler ile Çin mutfağından sote edilmiş sebzelerden ve Çin böreğinden oluşuyordu. Masaya hemen servisle birlikte zeytinli, cevizli, kurutulmuş domatesli ve kepekli ekmekten oluşan tabak ile zeytinyağı geldi. Zorlanmamış lezzetlerle yemeğe başladık.
Uluslararası mutfaklardan devam ettiğimiz turu Mısır’dan ‘ross belgambary’ ile sürdürdük. Yemek, taze nane ve kimyon ile lezzetlendirilmiş pilav üzerine zeytinyağında domates ile sote edilmiş minik karideslerden oluşuyordu.
İsrail mutfağından çeşitli sebzeler, erişte ve özel hamur topu ile hazırlanan ‘tavuk konsome’ geldi. Her birinden tadarak devam ettiğimiz dünya turunda son ana yemek Fransız mutfağından pepper steak’ti. Tavada pişirilmiş biberli bonfile, patetes ve mevsimsel sebzelerle servis yapıldı.
Finali tatlı ile yaptık. İtalyan mutfağından tiramisu, espresso kahve sosu ile masamızı şenlendirdi. Meksika mutfağından ‘apple chimi’nin tadına doyamadık. Elma, ceviz ve tarçın doldurularak kızartılmış tortilla, vanilyalı dondurma ile kiremitte servis yapılıyor.
İthal şarap yok
Uluslararası mutfağın başarılı örneklerini veren Sky Restaurant’ta fiyatlar 5 yıldızlı otel fiyatlarıyla eşit. Başlangıç yemekleri 8.5, çorbalar 4.5 milyon lira. Ana yemeklerin fiyatları 8.5-12.5 ve 18.5 milyon arasında değişiyor. Alkolsüz içecekler 2.5-7, kadeh kırmızı-beyaz şarap 7.5, rakı 7.750, bira 8.5 (yerli) 9.750 (ithal) milyon lira. Sadece yerli kırmızı ve beyaz şarap servis ediliyor. 75cl’lik şişeler 22 ila 46 milyon arasında değişiyor.
Filo netleşiyor
THY'nin son bir yıldır üzerinde çalıştığı yeni filo planı netlik kazandı. Politik tercihlerin etkili olduğu siparişte, THY önümüzdeki 3 yıl içinde uzun-orta menzilde ağırlıklı Airbus 57 uçak alacak. Toplam 2.8 milyar doları bulan anlaşmanın NATO Zirvesi sırasında Başbakan Erdoğan tarafından açıklanması bekleniyor.
Uzun menzilde tercih filodaki A340'ların çift motorlu modeli olan A330 oldu. Toplam 5 adet alınacak A330'ları orta menzilde 19 A320 ve 12 A321 izleyecek. Boeing'ten de 5'i opsiyon 21 737-800 alınacak. Orta menzilde iki ayrı uçak tipine giden THY'ye teslimatlar Mayıs 2005'te başlayacak.
Bölgesel uçak seçiminin RJ100/70'lerin yakıt depolarındaki korozyon nedeniyle uçuştan çekilmesiyle hızla sonuçlandırılması için çaba harcanıyor. THY'nin filo planına göre 10 adet jet motorlu bölgesel uçak alınacak.
BÖLGESEL UÇAK
Airbus, A320 ailesinin en küçük modeli A318'i demo için İstanbul'a getirdi. Uçağın performansı Kayseri ve Elazığ'da test edildi. Airbus RJ'lerin yerine THY'ye A318'in 126 koltuklu modelini öneriyor. Boeing ise 717 modelinin üzerinde duruyor. Uygun kredi seçenekleri sunan Amerikalı şirket, siparişten Airbus'a kaptırdığı payı 717 ile kapatmayı hedefliyor. İki şirketi Brezilyalı Embraer yakından izliyor. ERJ170/175 modelini sunan Embraer, bu uçakların gerek A318 gerekse de 717'den daha düşük maliyeti yüksek performansla sunduğunu iddia ediyor. THY'nin kısa pistlere sahip havalimanları için almayı planladığı 5 adet turboprop uçak için Kanadalı Bombardier Dash 8 Q400 ile İtalyan-Fransız ATR şirketinin 72-500 modeli çarpışıyor.
Uçuş İşletme'de değişim
Türk Hava Yolları'ndaki yeni görevlendirmeye göre, Uçuş İşletme Başkanlığına Mehmet Soylu, Uçuş Eğitim ve Standartlar Başkanlığına da Mustafa Vural getirildi. Baş Pilotluğa ise Pertev Arıkan atandı. THY'de Pazarlama Başkanlığı'nda yaşanan sorunlar nedeniyle önümüzdeki günlerde Orhan İkiz'in görevden alınacağı konuşulmaya başlandı. Başkan İkiz'in ağırlıklı mesaisini pazarlama faaliyetleri yerine yurtdışındaki personel tayinlerine ayırdığı öğrenildi.
Avusturya 199 dolar
Avusturya Havayolları, 31 Temmuz'a kadar Viyana, Graz, Innsbruck, Linz, Klagenfurt ve Salzburg'a 199 dolardan başlayan fiyatlarla uçacak. Ekonomi sınıfındaki biletlerde fiyatlara alan vergileri dahil değil.
Paylaş