İç hatlarda patlama oldu yolcu zenginliği ortaya çıktı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri’nin havacılığa en fazla ilgi duyan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bu hafta Kokpit’in konuğu. Bakanın bir süre önce başlattığı ‘Herkes uçacak’ ya da ‘Herkes hayatında en az bir kez uçağa binecek’ sloganlı kampanya tuttu. Türkiye’de araştırmalarda ortaya çıkmayan yeni havayolu yolcuları doğdu. Sivil havacılığa büyük ilgi duyan bakan küçük havacılık şenliklerine giderek sektörün tümünü kucakladığını gösterdi. Kimi zaman bir akrobasi uçağı ile uçan Binali Yıldırım Kokpit’in sorularını cevaplarken havacılık dünyamızın hayallerini de ortaya koydu.
Biliyorsunuz iki özel havayolu iç hat pazarına girdi ve başarılı da gözüküyorlar.Zannediyorum sizin vizyonunuzda küçük turboprop uçaklarla ‘shuttle’ seferler de var.Yani büyük merkezler dışında ara merkezler birbirine bağlanacak.Bu projede hangi noktadasınız?
- İç hatların ilk adımı tamamlandı. Özel sektör pazara girdi. Şimdi ikinci adım yani çapraz uçuşlar başlayacak. Üçüncü adım da ‘shuttle’ olarak adlandırılan aradaki meydanlardan merkezlere turboprop uçaklarla yolcu taşınması. Projeye henüz özel şirketler ilgi göstermiyor. THY çapraz uçuşlar için en az 3 ila 5 turboprop uçak almak istiyor.
Yani sizin hayalinizde şu mu var: Yolcu sabah saat 9’da Van’dan yola çıkacak, ister direkt Adana’ya gidecek isterse bağlantılarla Los Angeles’a. Türkiye tam bir hava köprüsüne mi alınıyor?
- Amerika’yı düşünün, semalarda bir anda 3500-4000 yolcu uçağı var. Yerdeki trafiğin aynısı yukarda. Türkiye’nin coğrafi şartları ve yolları yetersiz. Arazi dağlık. Her yere otoban yapmak çok pahalı. Çevre tahribatı da cabası. Diyoruz ki bu ülkede havayolu taşımacılığının artık lüks bir taşıma olduğu zihinlerden silinsin. Yıllardan beri THY’nin iç hat taşıma politikasına baktığınızda ağırlıklı olarak dış hatlara bağlantı kurmak için seferler yapılmış. Bu da lazım. Ancak asıl önemli olan bölgesel taşımacılık ve çapraz uçuşları geliştirebilmek.
Sizin bu politikanız, acaba bakan THY’ye düşman mı, neden özel havayollarına bu kadar ağırlık verdi sorularına yol açtı.
- Evet, çok eleştiriler aldık. İndirim yaptık, yolcuya 20 milyon civarında avantaj sağladık. THY’nin önünü kesiyorlar diyorlar ama THY’nin arz imkanı sınırlı. Talep adeta patlamış durumda. İç hatlarda bazı yerlerde 1-1.5 ay sonraya tarih veriliyordu. Torpil için beni arıyorlardı. Şimdi sektörün önü açıldı. THY geçen yıl ilk üç ayda 570 bin, bu yıl ise aynı zamanda 715 bin iç hat yolcusu taşımış. Diğer iki özel şirket ise üç ayda 550 bin yolcuya ulaşmış. Demek ki geçen yılın 570 bin yolcusu toplamda 1 milyon 300 bine yaklaşmış. Yani yüzde 130 artış var. Bunun yüzde 40’ı THY’ye ait. Yeni bir yolcu zenginliği ortaya çıktı. Böyle bir yolcu yoktu.
BİR ÖĞRETMEN GELİP MÜDÜR OLAMAYACAK
Bu yaz patlama bekleniyor. Yeni yeni şirketler ortaya çıkıyor. Ama havayolları şirketlerinde bir çöküş olduğunda hem Türkiye hem de yolcu zarar görüyor. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yapılanmasında özel havayollarının mali kontrolünü yapacak bir mekanizma düşüyor musunuz?
- Buna karşı önlem almaya çalışıyoruz ancak organizasyonun hazır olduğunu söylemek çok zor. Her şeyden önce yetişmiş eleman sıkıntımız var. Mevzuat hazırlıkları Avrupa kriterleri göz önüne alınarak yapılıyor. En zayıf olduğumuz nokta denetim. Yetişmiş insanı devlet memurunun aldığı paraya tutabilmek çok zor. Ücretlerin iyileştirileceği katma bütçeli bir idare planlıyoruz. Bu göreve gelecek arkadaşlarımızın teknik altyapılarını, eğitimlerini düzeltecek kriterler koyuyoruz. Artık bir öğretmen gelip Sivil Havacılık Genel Müdürü olamayacak.
Türkiye’de yığınla havayolu kuruluyor. Pilot ihtiyacı had safhada. Bu yapı ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü -ki ben başarısız bulmuyorum- pilotların eğitim kontrollerini tam olarak takip edilebiliyor mu? Ben bu soruyu bir kaza endişesiyle soruyorum.
- Hızlı gelişime paralel bir yapılanma ne yazık ki yok. Sektöre girecekleri uzun vadeli düşünmelerini, altyapıları müsaitse girmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü bu yapıda seçici olmak durumundayız. Bugün burada can ve mal emniyeti söz konusu. Seçici olmazsak iyi niyetli yaptığımız her şey boşuna gider. Kaza kırımda ne yazık ki sicilimiz çok başarılı değil.
Pilot kaynağımız konusunda çeşitlenmeye gitmemiz gerekiyor. Özel sektör ve THY bir araya gelerek üniversitelerle birlikte hareket etmeliyiz. Düzgün uçuş okullarının kurulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bilgisayar yardımı ile eğitim ve sınav sistemi oluşturduk. Bu bazı arkadaşların hoşuna gitmedi ama bir sistem oturtmak durumundayız. Pek istememekle birlikte gerekirse yabancı pilot geçici süre için alınabilir.
THY MÜSLÜMAN HAVAYOLLARI İLE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR
Dünyada bir takım havayolları birleşiyorlar.Gördüğümüz kadarıyla THY bu zincirin biraz dışında kaldı. Zaman aleyhimize işlemiyor mu?
- 11 Eylül’den sonra havacılık sektörünün konsepti tamamen değişti. Benim gördüğüm Avrupa memleketleri yani Hıristiyan havayollarında ciddi bir yolcu düşüşü, Müslüman memleketlerin havayollarında yolcu artışı var. Bu da anlamlı bir şey. THY, Emirates, Malezya gibi şirketler de ciddi oranda yolcu artırdı.. Ben bunu kavram olarak söylüyorum. Pekala THY pazarda payını yükseltmek için bu havayolları ile işbirliği yapabilir.
Devir değişti, alışılmış kalıpların dışına çıkılmalı
Uçakların gövdeleri dünyanın en iyi reklam panoları. Bizim uçaklarımız bu gövdelerle boş gidip boş geliyor. Ülkenin marka olma ihtiyacı var. Sizce burada bir cinayet işleniyor mu?
- Burada devletin sulandırılmaması gibi bir mantık var herhalde. Artık devir değişti. Devletin sevecen ve vatandaşı ile birlikte olması gerekiyor. Ancak alışılmış kalıpların dışına kolay çıkılamıyor. Elbette uçakların gövdelerini Türkiye’nin tanıtımı için kullanmak gerekiyor.
Kontrolörlerin çok önemli insanlar olduğunu biliyorsunuz. Onları ne kadar mutlu edersek kazaların o kadar azalacağını düşünüyor musunuz?
- Onların zihinlerinin her zaman dinç olması gerekiyor. İnsanlarımız uçakların havada kendi başlarına gittiğini zannediyor. Kontrolörler talimat vererek uçakları adım adım gideceği yere götürüyor. Tüm bunları yaparken kontrolörlerin hem lisana hakim hem de mesleki olarak eğitiminin yüksek olması gerekiyor. Mali açıdan kontrolörleri güçlendirmek gerekiyor. Seyrüseferin DHMİ bünyesinden ayırdığımızda bu konular kendiliğinden düzelecek.
Bugüne kadar en başarılı işlerden biri terminallerin özelleştirilmesi. Fakat havalimanını tümüyle özelleştiremediğiniz zaman sorunlar var. Örneğin terminaller modern ama yedek pist bitirilemiyor, öbür tarafta genel havacılığa ‘zenginlerin uçakları’ diye bakılıyor. Atatürk Havalimanı bu büyük köy veya şantiye görünümünden ne zaman kurtulacak?
- Bir kere havalimanı şantiye görünümünde olmaz. Buralar göze hitap eden, yemyeşil birer fotoğraf olmalıdır. Arkadaşlara bir ay önce talimat verdim. Gelecek yıl sezondan önce burayı imrenerek bakılacak bir halde istiyorum. Artık havalimanı işletmeciliği bakanlığın işi olmamalı. İşletme ve seyrüsefer hizmetleri ayrılacak. Bütün havalimanı yer hizmetleri, taşımacılık gibi kolları özel sektöre vereceğiz. Yap-işlet-devret bittikten sonra ihaleler yenilecek. Bu konsept sadece Atatürk veya Antalya değil tüm meydanlar için geçerli olacak. Küçük havalimanları da yerel idarelere verilecek. Biz sadece sivil havacılık sevk ve idaresini, seyrüseferin kontrolünü yapacağız. Geleceğe dönük politikalar hazırlayacağız.
Kullanılmaktan memnunum
Geçen yıl Ali İsmet Öztürk’ün Pitts akrobasi uçağı ile uçtunuz. Küçük havacılık şenliklerine bile katılıyorsunuz. Genel havacılık kavramı da hoşunuza gidiyor. Bu zenginliğin ülkenin zenginliği olduğunu düşünüyor musunuz?
- Belki bunlar önemsenmeyecek şeyler olarak görülebilir ama insanlar bakan gittiğinde ilgi gösteriyor, o etkinlik kamuoyunda gündeme geliyor. Ama ben bu kullanılmaktan memnunum. Çünkü sektör tanıtılıyor, öne çıkıyor. Nerede sosyal bir faaliyet varsa biz oradayız.
Geçenlerde bindiğiniz uçakta bir tazyikleme sorunu oldu. Siz kabin problemi olan uçaktan inip diğerine binip yolunuza devam ettiniz. Böyle durumlarda heyecanlanıyor musunuz? Yani havacılığın ne kadar içindesiniz?
- Ben mühendis olduğum için muhtemel sonuçları çok iyi tahmin edebiliyorum. Diyorum ki ‘Arkadaşlar ilmi olarak hiç bir şey olmaz.’ Mesela uçak türbülansa giriyor. Battık, öldük demeye gerek yok. Kanatlar dirençlere dayanıklı. En fazla uçak bir parça irtifa kaybeder, biraz ‘G’ çekerseniz, o kadar. Akrobasi uçağı ile 360 derece döndük. Çok hoşuma gitti.
Meydanların bir kısmı boşa yapılmış
Türkiye’de 60-70’e yakın havalimanı var. Her ile bir havalimanı politikasıyla 4-5 milyar dolar para harcanmış. Yazık değil mi bu yatırımlara? Bunun harekete geçirilmesi lazım. Ama bu havalimanlarının da ne yazık ki bir kısmı tamamen boşuna yapılmış.Yerleri yanlış seçilmiş.Etraflarında manialar (dağlar) var.Yaklaşmaları sorunlu. Amacımız onları hariç tutup diğer olabilenleri mümkün mertebe uluslararası uçuşlara açık hale getirebilmek.Kalanları da kısa iniş kalkış yapan pervaneli uçakların kullanacağı STOL tipi havalimanı olarak muhafaza etmek.