Medyanın önüne çıkmıyor.
Medya da otele sokulmadığı için Başbakan’dan haber alamıyoruz.
Kürsülere çıkıp konuşmuyor.
Kimseye çatmıyor, kimseyle kavga etmiyor.
Ama bu arada Başbakan’ın yokluğunu Adalet Bakanlığı kapatıyor.
Bakanlık, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararlarına müdahale ediyor.
HSYK bunu sert bir dille kınıyor.
Aynı gün bakanlık karşı açıklamalar yapıyor ve HSYK’yı suçluyor.
Örgüt silahlarını bırakmalı ve terörden tamamen vazgeçmeli.
İkincisi ise 25 yıldır süren ayrılıkçı terörden nemalananların dağıtılması.
Korucuların ellerindeki silahlar alınıp, bu insanlar başka alanlarda görevlendirilmeli.
Devlet içinde işbirlikçileri olan terörden beslenen çeteler hızla temizlenmeli.
Türkiye bu iki anahtarı kullanmanın yollarını bulamazsa terörü durduramaz.
Terör durmazsa 25 yıldır yaşadığımız savaş da durmaz ve sorun çözülemez.
Türkiye’yi yönetenler bu gerçeği görmek zorundalar.
Bir zamanlar
Türkiye’de bir klasik müzik konseri için bu kalabalık bir rekor.
Bu yıl beşincisi yapılan D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin fikir babası ve gerçekleşmesinde öncülük eden Aytaç Yalman Paşa büyük bir mutlulukla şöyle diyor:
“Talep 7 bindi. Ancak 4500 sandalye bulabildik. Ama müzik tutkunları ayakta izlemeye razılar. Onun için bine yakın insan da konseri ayakta izleyecek.”
Bu rekoru kırmanın onuru, dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say’ı dinlemek amacıyla Turgutreis Marina’nın bu festival için özenle hazırlanmış çekek alanını dolduran müzikseverlere ait.
İtiraf edeyim ki ben Aytaç Paşa’dan daha heyecanlıydım. Ayrıca bu kadar insanın böyle bir etkinliğe koşup gelmesi beni ülkemin geleceği açısından sevindirdi.
Şurası gerçek ki, bütün çabalar boşuna, Türkiye’yi hiçbir güç geriye götüremez, yeniden karanlıklara sürükleyemez.
* * *
Festivalin açılış konserine Fazıl Say’ın piyanosu ve besteleri damgasını vurdu ve alanı dolduran binlerce insanı eşsiz bir mutluluğa taşıdı.
Kendi ülkesini yönetenler ise Alman toplumuna olan katkılarının kat kat fazlasını yapan aynı işadamına yasalara, hukuka aykırı olarak milyonlarca liralık keyfi ceza kesiyor.
Almanya Aydın Doğan’ı bir işadamı olarak başının üstünde taşıyor.
Türkiye ise ona her türlü baskıyı yapıyor.
Madalyanın sunum töreninde Alman Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz Almanya Cumhurbaşkanı adına nişanı Aydın Doğan’ın yakasına takarken orada bulunan Almanlara karşı büyük bir eziklik duyduğumu hissettim.
Şunun için; Aydın Doğan Türkiye’nin en büyük medya grubunun patronu.
Yanında binlerce kişi çalıştırıyor.
Avrupa’nın en büyük yabancı gazetesinin sahibi, Almanya’dan başka Rusya ve Romanya’da medya alanında yatırımları var.
Ama Türkiye’de Aydın Doğan’a bırakın ödül vermeyi onu yok etmek için akla hayale gelmeyecek baskılar yapılıyor.
Yetenekli bir futbolcuydu.
Ayrıca çalışkan, dürüst ve temiz futbol oynayan bir topçuydu.
Rakiplerini itmez, dirsek atmaz, çelme takmazdı.
Ama kıyasıya mücadele ederdi.
Ben Vedat’ın hakeme itiraz ettiğini, rakip futbolcularla dalaştığını hiç anımsamıyorum.
Beyefendi bir insandı. Sapına kadar da delikanlıydı.
Hırslıydı. Maç içinde kendini paralardı.
Profesyonel futbolculuğun bütün gereklerini elinden geldiği kadar yerine getirirdi.
Hele sırtınızda bu kadar kamburla bu işe soyunmaya kalkarsanız işte böyle çok ciddi yolsuzluk iddialarının faturaları birbiri ardına önünüze konuverir.
Deniz Feneri adlı sözde bir hayır kurumunun insanlardan topladığı yardım paralarını Türkiye’ye kurye olarak taşımak.
Almanya’daki asrın dolandırıcılığı olarak kabul edilen bir davanın iddianamesine girmek...
Bu davanın Türkiye’deki esas faillerinden biri olarak Alman Mahkemesi tarafından gösterilmek...
Almanya’da yine insanların dolandırıldığı bir kooperatifin yöneticisi olmak...
Bu nedenle Almanya’ya girmesi sakıncalı durumuna düşmek...
Kendisine yöneltilen suçlamaları Türk kamuoyundan saklamak için Alman resmi makamlarının resmi evraklarında sahtecilik yapmak durumunda kalmak...
Akman
Kuruluş hedefi Bodrum Gümüşlük’te bir müzik akademisi açmak olan festival, 31 Ağustos’a kadar sürecek.
Bu yılki konserlerde çok ünlü sanatçılar yer alıyor.
Renkli, heyecan verici ve gelecekte büyük hedefleri olan bir festival.
Bu önemli sanat etkinliğinin yaratılmasında ve gelişmesinde birinci derecede rol oynayan insan bir emekli Orgeneral Aytaç Yalman.
Aytaç Paşa emekli olduktan sonra kendisini tamamen klasik Batı müziğine verdi.
Paşa’yı görevdeyken sadece ismen tanırdım. Emekli olduktan sonra konserlerde pekişen arkadaşlığımız kısa zamanda yakın bir dostluğa dönüştü.
Zaten evrensel çoksesli klasik müziğin birincil işlevi de insanları birbirine yaklaştırmak, barış ortamı yaratmaktır.
Aytaç