Paylaş
Kendi ülkesini yönetenler ise Alman toplumuna olan katkılarının kat kat fazlasını yapan aynı işadamına yasalara, hukuka aykırı olarak milyonlarca liralık keyfi ceza kesiyor.
Almanya Aydın Doğan’ı bir işadamı olarak başının üstünde taşıyor.
Türkiye ise ona her türlü baskıyı yapıyor.
Madalyanın sunum töreninde Alman Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz Almanya Cumhurbaşkanı adına nişanı Aydın Doğan’ın yakasına takarken orada bulunan Almanlara karşı büyük bir eziklik duyduğumu hissettim.
Şunun için; Aydın Doğan Türkiye’nin en büyük medya grubunun patronu.
Yanında binlerce kişi çalıştırıyor.
Avrupa’nın en büyük yabancı gazetesinin sahibi, Almanya’dan başka Rusya ve Romanya’da medya alanında yatırımları var.
Ama Türkiye’de Aydın Doğan’a bırakın ödül vermeyi onu yok etmek için akla hayale gelmeyecek baskılar yapılıyor.
Buna karşın Almanya ona Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a, Kraliçe Elizabeth’e, Juan Peron’a, Rıza Pehlevi’ye, Tito’ya, Gorbaçov’a, Almanya Başbakanı Merkel’e layık görülen nişanı veriyor.
Bu çelişki karşısında eziklik duymamaya imkân var mı?
* * *
Alman Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz yaptığı konuşmada Aydın Doğan’a ülkesine bir işadamı olarak yaptığı katkılardan dolayı teşekkür etti. “Doğan Grubu Almanya’daki medya dünyasına zenginlik katmıştır” dedi.
Tarabya’daki Alman büyükelçiliği yazlık rezidansının cenneti andıran bahçesindeki törende Aydın Doğan çok anlamlı bir konuşma yaptı.
Kendisine ülkenin en büyük nişanını veren Almanya’dan bir Türk olarak beklediklerini açık yüreklilikle dile getirdi:
“Ülkemiz, Batı değerlerini ve demokrasisini benimsemiştir. Girdiğimiz bu yolun tek bir hedefi vardır, bu da Avrupa Birliği’ne tam üyeliktir.
.... Farklı ya da eleştirel seslerin rahatlıkla ifade edilebildiği, gazeteciliğin her türlü baskıdan uzak, özgürce, korkusuzca icra edilebildiği bir basın ortamı, AB yolunda bu hedeflerin ayrılmaz bir parçasıdır.
.... Verilen sözleri tutmak dostluğun gereğidir. Ahde vefa ilkesi, hepimiz için sarsılmaz bir güvence ve moral düstur olmalıdır. İmtiyazlı ortaklık gibi kavramlar, Türk kamuoyunda büyük hayal kırıklığı yaratıyor, güven sarsıyor ve toplumdaki değişim şevkini kırıyor. Oysa bizim trenimiz çoktan hareket etti. Biz sadece bir gidiş bileti aldık. Tam üyelik bizim için son duraktır.”
Ben bu anlamlı töreni Başbakan Erdoğan ile hiç değilse ilgili bakanların da izlemesini çok isterdim.
Bu yazdıklarım benim o töreni izlerken bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşadığım içten duygulardır.
YÖK diyet ödedi
Hükümetin atadığı YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ve üyeleri oturtuldukları koltukların diyetini AKP’ye ödediler.
Başbakan Erdoğan da kendilerini takdir ettiğini açıkladı.
YÖK, 80 yıldır savaşı verilen çağdaş eğitimin oturtulmasına, laik cumhuriyetin “Öğretim Birliği” ilkesine büyük darbe vurdu.
Kimsenin kuşkusu olmasın “laik demokratik cumhuriyet” bir gün bu devrim karşıtı kararı mutlaka düzeltecektir.
Ülkenin geleceğinde çok önemli rol oynayan görevlere gelen insanların, ödemeleri gereken diyetler hükümetlere değil, ülkelerine, toplumlarına karşıdır.
Paylaş