Anayasa’nın ‘tarafsız cumhurbaşkanı’ hükmünü anımsatmakla beraber, AKP kulislerinde konuşulanlar duymazdan gelinecek gibi değil.
Çünkü “Cumhurbaşkanı nasıl bu hatayı yaptı” diye soran ve dövünenler var. Hatası, listeler YSK’ya teslim edilmeden İran’a gitmesi, her an değiştirilebileceğini düşünmemiş olmasıymış. “Yarın Cumhurbaşkanı ‘Bizi, bir kez daha güvendiklerimiz aldattı’ derse şaşırmayın” ironik uyarısını yapanlar da var.
SON ANDA GİREN ÇIKANLAR
İroniyi geçip, önce kulislere, sonra da hükümete yakın gazetenin bir yazarının verdiği çok ilginç açık istihbarata bakalım.
Üç büyük ilde Kürt seçmene hitap eden tanınmış isimler yokmuş ve bu durum normalde önemsenmezmiş; ama bu kez şu nedenle sorun yaratırmış:
Her şeyden öte çok ilginç sonuçlar vermeye aday bir seçimden önce böylesi senaryolara girmek ciddi risk barındırır.
Hadi, iktidarda kalmak için varsayalım AKP buna, -ki hiç sanmam- ‘Evet’ dedi.
İyi de, hangi güç bunu CHP grubu ile seçmenine kabul ettirecek?
Hem de önseçimden çıkmanın özgüvenine sahip, aralarında AKP’ye karşı duruşlarıyla ilk sıraya yerleşmiş çok sayıda güçlü kadın milletvekili de varken.
Bırakın bizim dışarıdan bu bakışımızı, CHP yöneticileriyle de konuştum; ‘şaka’ saydıkları bu senaryoya en yakın görülebilecek olanı dahi şu tepkiyi verdi:
“Bunu ne konuşur ne tartışırız. Bu CHP’nin önünü kesme amaçlı söylenti.”
ADAY listelerine baktığımızda, hiçbir parti için “Vay be ne isimler çıkardılar” denecek bir durum söz konusu değil, isimler öngörüler doğrultusunda çıktı.
Büyük sürprizler yaşanmadığı için fark aramak durumundayız.
Farkı ise önseçimle CHP, yarı yarıya kadın aday çıkararak HDP yarattı.
Kılıçdaroğlu’nun kontenjan tercihleri ise bakılan yere göre eleştiri de, alkış da alabilir; ama ‘İktidara kadromu koruyarak gideceğim’ mesajı verdiği, kriz yaratmamayı hedeflediği anlaşılıyor.
CHP gibi bir partide, birkaç ilden gelen, geçici ve geçiştirilebilecek kırgınlıklar dışında, geçmiş seçimlerdeki isyanların görülmemesi de bunun işareti.
LİSTEDE HER KESİM VAR
Yarın saat 17.00’de o listeler açığa çıkınca da verilen mesajları, toplumdaki yankılarını değerlendireceğiz.
AKP listesinde beklentileri aşacak bir sürpriz beklememeli, sadece Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun vurduğu damganın ne düzeyde kaldığına bakmalı.
MHP’de merak edilen; kadınların sayısı, AKP seçmenine sıcak gelecek isimlerle BBP veya SP ile işbirliğini çağrıştıran adayların olup olmayacağı ile sınırlı.
HDP’nin sürpriz bir liste ile çıkması bekleniyor, ama daha önemlisi o isimlerin Türkiye’nin tümüne hangi ölçüde hitap edeceğidir.
CHP’DE OLACAK VE OLMAYACAKLAR
CHP önseçimle diğer partilere fark attı; yarın ekleyeceği kontenjan adayları ile de ‘Türkiye’yi yönetecek kadrom tamam’ demeye getirecek.
Eksiklerine rağmen, adaylarının büyük bölümünü önseçime giderek yüzbinlerce üyesine seçtiren CHP, hem parti içindeki pek çok tartışmaya son verdi hem de başta adaylarını MİT’e soranlar olmak üzere, diğer partilere fark attı. Tabandaki bu olumlu hava, önseçimin sonuç ve yöntemine ilişkin kimi eleştirileri de ‘hiç hakkaniyetli değil’ gerekçesiyle boşa çıkardı.
Hele hele; örneğin AKP’de, eğilim yoklamalarının oy pusulaları genel merkeze taşınıp gözlerden ırak/gizli sayıma tabi tutulmuşken, yargıç denetimindeki önseçime gelen her eleştiri CHP taban ve seçmeninde ‘komiklik’ diye görüldü.
Peki, önseçim ve eğilim yoklaması ne mesajlar verdi, asıl ona bakalım.
HER KESİM HARMANLANDI
Önseçim kararının sahibi Kemal Kılıçdaroğlu’nun, o kararla kendisi ve partisi adına birden çok başarıya imza attığını biz de yineleyelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 29 Ekim 2013’e yetişmesini istediği ve açılışı o gün yapılan Marmaray’da, Japon firma TAISEI ek harcamalarının karşılanmadığından şikâyetçi. Erdoğan’dan Davutoğlu’na herkese mektup yazan şirket 200 milyon dolarını istiyor.
MARMARAY’ı inşa eden Japon TAISEI şirketi, işi hızlı bitirme karşılığında kendilerine verilen ‘ek harcamaları karşılama’ sözünün yerine getirilmediğini gerekçe göstererek hem Japon hükümetini harekete geçirdi hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, ilgili bakanlara kadar tüm Türk makamlarına mektup yollayarak, “Bundan sonraki alt yapı projelerindeki pozisyonumuzu etkiler” uyarısı yaptı. Ulaştırma, Haberleşma ve Denizcilik Bakanlığı yetkilileri ise firmaya müteşekkir olduklarını, onlarla empati yaptıklarını ama uyguladıkları baskıyı doğru bulmadıklarını belirtti. Bakanlık yetkilileri, “Verilen sözlerin gereği yapılacak, bir yavaşlıktan söz edilebilir; ama firma işleri usulüne uygun yapmalı. Ayrıca fahiş fiyatlar var” dediler.
GAMA ve NUROL’un ortağı olan Japon TAISEI grubu adına Başkan ve CEO Takashi Yamauchi’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Marmaray Projesi konulu yazdığı 30 Ocak 2015 tarihli son mektubun özeti şöyle: “Sayın Cumhurbaşkanı, zatıalinizin Marmaray’ın açılış töreninde yüklenici bizlerin mükemmel performanstan dolayı takdirlerinizin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Marmaray’ın hizmete girmesi için İşveren’in talebi üzerine işi hızlandırarak bitirdik. İşverenimizin kayda geçirdiği kontrolümüz dışında olan gecikmelerin telafisi için olağanüstü çaba sarf ederek ve ilave kaynakları dahil ederek başarıya ulaşabildik.
İHLAL İDDİASI
“AKP de eğilim yoklaması yaptı” diyenlere iki anımsatma yapayım.
- Orada sandıklar, genel merkezde açıldı, adaylardan gizli sayım yapıldı.
- AKP il ve ilçe kongrelerinde, genel merkez adaylarına rakip çıkmasına izin verilmedi, direnip kazananların olduğu tüm kongreler iptal edildi.
CHP’de ise dünkü önseçim hâkim denetiminde yapılırken, eğilim yoklamalarında da sandıklar, oy merkezlerinde herkesin huzurunda açıldı.
Hakkını teslim etmemiz gereken CHP de bu yönünün keyfini çıkarıyor.
AKP ELEŞTİRDİKÇE SEVİNİYORLAR
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’yı zorlayarak hükümet üzerinde vesayet kuran politikasını sürdürdükçe biline ki, iktidar içinde son günlerde yaşanan örneği görülmemiş tartışma-itiraf-suçlamaların sonu gelmeyecek.
Baksanıza kısacık 7 aya dahi şu başlıklarda 7 fırtına sığdı:
‘Şeffaflık yasası’, ‘dört eski bakan için Yüce Divan oylaması’, ‘hükümetin başkanlık tartışmasına mesafeli duruşu’, ‘Kabinenin Saray’da toplanması’, ‘MİT Müsteşarı Fidan’ın adaylığı’, ‘Merkez Bankası’nın hırpalanması’ ve nihayetinde ‘Dolmabahçe mutabakatı’.
Son fırtına, Bülent Arınç ile Melih Gökçek arasında, ağır silahların kullanıldığı kontrol dışı bir savaşın da nedeni oldu.
Peki bunların temelinde yatan nedir?
ŞİFRE 7 NİSAN 17.00