Paylaş
Yarın saat 17.00’de o listeler açığa çıkınca da verilen mesajları, toplumdaki yankılarını değerlendireceğiz.
AKP listesinde beklentileri aşacak bir sürpriz beklememeli, sadece Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun vurduğu damganın ne düzeyde kaldığına bakmalı.
MHP’de merak edilen; kadınların sayısı, AKP seçmenine sıcak gelecek isimlerle BBP veya SP ile işbirliğini çağrıştıran adayların olup olmayacağı ile sınırlı.
HDP’nin sürpriz bir liste ile çıkması bekleniyor, ama daha önemlisi o isimlerin Türkiye’nin tümüne hangi ölçüde hitap edeceğidir.
CHP’DE OLACAK VE OLMAYACAKLAR
CHP önseçimle diğer partilere fark attı; yarın ekleyeceği kontenjan adayları ile de ‘Türkiye’yi yönetecek kadrom tamam’ demeye getirecek.
CHP’nin listesi de çok merak ediliyor, ama büyük bir sürpriz beklemediğimizi ifade ederek birkaç noktada izlenim aktarmakla yetinelim.
Kadınlar, hemen hemen 2011 ile aynı sayıda (20, en fazla 25) kalacak gibi.
Fark ise o kadınların çoğunun önseçim zaferinden çıkmış olmasıdır.
Bu başarıyı TBMM’de de yineleyeceklerine şüphe olmadığı için gelecek seçimlerde, sayılarını katlamanın yolunu açacaklarını şimdiden söylemeli.
Az sayıda MYK üyesi soğuk duş yaşayabilir.
Sağdan ilk kez aday olacakların yolu açık gibi; tabanın pek ısınmadığı, etkili de olmadıkları düşünülen bir-iki isme ise ‘buraya kadar’ denmesi normal.
Bir uyarı da önseçimden çıkmayan, kontenjandan yer bulamayanlara.
Seçim çalışmalarına katılmayacakların karneleri hem örgüt hem de genel merkez tarafından tutulacak, sonraki adaylıklarında önlerine getirilecek.
NEFRETİ GÖZLER ÖNÜNE SERENLER
Geniş değerlendirmeleri sürdüreceğimizi yineleyerek Antalya’da üç gün boyunca büyük bir keyifle dinlediğim, eserlerini hayranlıkla izlediğim foto muhabirlerine bir hak teslimi yapmak isterim.
Öncelikle dünyanın bu alandaki en iyi isimlerini ülkemize getiren, 15 yıl aynı işi yapmış bir gazeteci olarak, ilk üyeleri arasında yer aldığım Foto Muhabirleri Derneği yönetimini ve ev sahibi Antalyalı tüm STK’ları kutlamalı.
Dünyanın ve ülkemizin son 20 yılı gözümüzün önünden bir kez daha aktı.
Özellikle, IŞİD’in eline düşen Bünyamin Aygün’ün anlattıkları gösterdi ki, bize bu şansı veren arkadaşlarımız ölümü göze alan cesur gazeteciler.
Saygıyla andığımız kimi de ne yazık ki bunu, yaşamı pahasına gerçekleştirdi.
Bu ağır fatura, acı-tatlı her olaya tanıklık etmek; ezilenler, yoksullar, açlar, çocuk ve kadınlar da daha iyi, daha mutlu yaşasın dedirtmek için ödeniyor.
‘Hayatımızla kumar oynamanın yanlışlığını, bizi bekleyenlerin varlığını bilerek bunu yapmamalıyız’ deseler de doğal afetten savaşa, nükleer sızıntıdan kanlı toplumsal gösterilere koşup duran bu ustalara, dünyanın ve insanlığın daha uzun yıllar ihtiyacı olacak gibi.
Sebati Karakurt arkadaşımızın, “Video çekimlerinden alınacak kareler fotoğrafın yerine geçecek” demesi, cep telefonu olan herkesin her olaya tanıklık etme gücünü bilmemiz de bu gerçeği değiştirecek gibi değil.
Ayrıca, ABD’li Christopher Morris, “Savaşı çıkaran nefret duygusudur” dedi. Haksız mı, değil; o ‘nefreti’ ise en iyi, yine bu usta gözler önümüze sereceği için onları aramaya devam edeceğiz.
Paylaş