AKP-CHP koalisyonu konu dahi olamaz

Her şeyden öte çok ilginç sonuçlar vermeye aday bir seçimden önce böylesi senaryolara girmek ciddi risk barındırır.
Hadi, iktidarda kalmak için varsayalım AKP buna, -ki hiç sanmam- ‘Evet’ dedi.
İyi de, hangi güç bunu CHP grubu ile seçmenine kabul ettirecek?
Hem de önseçimden çıkmanın özgüvenine sahip, aralarında AKP’ye karşı duruşlarıyla ilk sıraya yerleşmiş çok sayıda güçlü kadın milletvekili de varken.
Bırakın bizim dışarıdan bu bakışımızı, CHP yöneticileriyle de konuştum; ‘şaka’ saydıkları bu senaryoya en yakın görülebilecek olanı dahi şu tepkiyi verdi:
“Bunu ne konuşur ne tartışırız. Bu CHP’nin önünü kesme amaçlı söylenti.”

SIFIRLAMA DA HANGİSİ

Ne yani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AKP’yi dışarıdan yönetmeyi sürdüreceği bir ortamda CHP’nin, yolsuzluktan otoriterliğe, eğitimden yargıya hayatın her alanında tabanının tepesini attıran uygulamaları ‘sıfırlaması’ mı beklenecek?
‘Sıfırlama’ sözcüğünü konuyu kapatmak için bilinçli kullandım; çünkü, CHP yöneticilerinin ifadesiyle, ‘alkışlıyoruz’ sloganıyla durum tespiti yapılıyor.
19 Nisan’da ise ‘Sıfırlayalım’ sloganıyla yeni aşamaya geçilecek.
O sloganla ‘Yaşanılacak Türkiye nasıl kurulacak’ anlatımı başlayacak.
Sorunları çözme konusunda etkili iletişim sözcüğü ‘sıfırlama’ imiş; ‘Biz sıfırlayacağız’ ise iddianın güçlülüğünü sağlıyormuş.
25 Nisan’a kadar sürecek bu dönemde, ‘Nasıl sıfırlanacak’ sorusuna yanıt için Kılıçdaroğlu miting yapmayacak, sektörlerle toplantılar düzenleyecek.
Bugün Antalya’da turizmcilerle buluşacak, sonra Mersin’de tarım ve narenciye ile devam edecek, ardından gençlik ve spor, eğitim gibi sektörler gelecek.
Kılıçdaroğlu’nun 16 Nisan’da ise Letonya’nın ev sahipliğinde AB ülkelerinin büyükelçileriyle buluşup “AB önceliğimizdir, sadece bu toplantı ile de yetinmeyecek, başka adımlar da atacağım” diyecek olması da aynı amaca yönelik.

YÜZDE 30 YAKALANMIŞ DA

Kılıçdaroğlu, 25 Nisan’dan sonra yeniden meydanlara dönecek.
Propagandanın üçte ikisi ‘Türkiye ve sorunları nasıl yönetilecek, nasıl sıfırlanacak’ odaklı olacak; üçte biri ise yolsuzluktan dış politikaya, orduya kumpastan devlet kurumlarının zafiyetine, KPSS skandalına kadar seçmene, “Unutma, ülke bugüne böyle geldi” anımsatması için kullanılacak.
Bırakın 8 Haziran’ı, sonraki 4 yıl da dahil, hiç olmadığı kadar planlı ve programlı yürüdüklerini savunan CHP yöneticilerine bakarsak, her ay önemli ilerleme sağlıyorlarmış.
Şöyle ki; önseçim, emekliye 2 ikramiye ve Kılıçdaroğlu’nun hayatını anlatan film ile CHP, son bir ayda 1.7 puan daha almış.
Yüzde 30’u ilk kez yakalanmış ve gözler, “Atatürk ve laiklikle sorunu olmayan, ülkesinin dış dünya ile kaynaşık-barışık olmasını isteyen” yüzde 9’luk kararsız bir kitleye dikilmiş, umut da çokmuş.
Üstelik, o yüzde 9’dan gelecek pay, milletvekili sayısı üzerinde çok ilginç etki yapabilecek düzeydeymiş; iddiaları bu.
Peki ya şu iddiaya ne denir?
İktidar sözcülerinin, “Kılıçdaroğlu parayı nereden bulacak” sorusu seçmende CHP’nin lehine etki yaratıyormuş; çünkü seçmen, hem soruyu haksız buluyormuş hem de Kılıçdaroğlu’nu, ekonomi kökenli tek lider diye görüyormuş.