Şükrü Küçükşahin

Başarılı geri çekilme operasyonu

23 Şubat 2015
IŞİD, 11 Haziran 2014’te Türkiye toprağı sayılan Musul Başkonsolosluğu’na girdi, bayrağı indirdi, 49 diplomatı rehin aldı.

Üç ay sonra vatan toprağı kurtarılmadı, ama başarılı bir takas operasyonu ile 49 rehine sağ salim Türkiye’ye getirildi, iktidar da bununla övündü. İşte o rehin alınan kadronun başındaki Başkonsolos Öztürk Yılmaz’ın, savcılık ifadesini cumartesi Milliyet’te okuduk.
Ne rastlantı ki Süleyman Şah operasyonunun yapıldığı gün yayınlanan o ifadesinde Başkonsolos şunları söyledi:
“IŞİD, bütün personeli silahla tarayacak şekilde bir alanda topladı, dizüstü çöktürdü. Gözlerimiz bağlandı ve prangaya vurulduk. Silahın namlusunu alnıma vururcasına dayadılar.”

KAZANÇ YOK, KAYIP ÇOK

İktidar sözcülerinin ifadesi ile ‘Dünya lideri Türkiye’nin’ diplomatları böylesi bir vahim tablo yaşamıştı ve bu, 90 yıllık Cumhuriyet için bir ilkti.

Yazının Devamını Oku

Bir Fatiha okumak

18 Şubat 2015
ÖZGECAN Aslan, kadın olduğu için vahşice katledildi.

Böylesi bir vahşetin yürek acısını ülke olarak yaşıyoruz.
Hiç değilse bugün hepimizin, hele biz erkeklerin yeniden, yeniden düşünmesi gerekir, kadına bakışımızı sorgulamalıyız.
Erkeklerin yapması gereken ilk şey de siyasetin dilini değiştirmektir.
Her an toplumun önüne çıkan erkek siyasetçilerin söyleminin, son yıllarda Türkiye’de bir nefret dalgası estirdiğini itiraf etmeyen kalmadı; Başbakan Yardımcısı’ndan, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na kadar.
Bu nefret söyleminin sürdürülebilir olmadığını görmeli, acil önlem almalı.

FATİHA’YI SAKINDIĞIMIZ EVLATLARIMIZAcil önlemi uygulamakta; nefreti körükleyen, ötekileştiren söylemi terk etmekte başı çekmeyi de Cumhurbaşkanı ile Başbakan’dan beklemek hakkımız.

Yazının Devamını Oku

MHP’de taze kan hareketi

16 Şubat 2015
HAZİRAN seçimleri öncesi muhalefetin hazırlıklarına baktığımızda bu kez MHP’de önceki seçimlere göre sanki farklı bir görüntü ile karşılaşacağız.

MHP seçimden hemen önce büyük kongresini yapacak; o nedenle il ve ilçe kongrelerini yenilemiş olarak 7 Haziran’da taze kadrolarla yarışacak.
İlçe ve il başkanları, milletvekili adayı olamayacağı için bu seçimde örgüt olarak kendilerini kanıtlama yarışına girecekler.
MHP yönetimiyle yaptığım sohbetlerle edindiğim izlenim, sorunlu kongre hemen hemen yaşanmadığı için farklı adayların yarıştığı örgütlerde dahi bir dayanışma havası esiyor.
Önceki seçimlere göre MHP özellikle büyükşehirlerde daha çok belediye başkanlığıyla yarışa girdiği için bu da bir avantaj olarak görülüyor.

BAHÇELİ’NİN GARDIROBU AÇILIYOR

Seçim boyunca yolsuzluk, yoksulluk ve bölünme temaları üzerinde söylem geliştireceği gözlenen MHP Lideri

Yazının Devamını Oku

Yargı krizi sürüyor

11 Şubat 2015
YARGININ iki tepe kurumuna, Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Yargıtay’a yeni başkanlar seçildi, hayırlı olsun.

AYM’de, halef-selef Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın atadığı isimlerin, seçilen Zühtü Arslan için blok oy kullandığı anlaşılıyor.
Üye sayısı artırılarak yeniden dizayn edilen Yargıtay’da da aynı şey gerçekleşti; hükümet destekli bilinen Yargıda Birlik üyeleri blok tercih yaptı.
Bu tabloya rağmen yargının yeni tepe kadrolarının, illa hükümet paralelinde yürüyeceğini savunmak önyargı ifadesi olur.
Hele bir de, dün Bülent Arınç’ın, ‘Rabbim verdikçe veriyor’ dediği yargı insanları ile sonradan kanlı bıçaklı olunmuşsa biraz beklemeli; önce, halkın seçimde ne diyeceğini görmeli.


GELEN DE GİDEN DE ALARM VERDİEğer AKP iktidarı sürerse o zaman şunu söylemek önyargı olmaz: “Yargı, iktidarın hoşuna giden kararlara imza atarsa bugünlerde yaşanan sert kapışmanın esamisi okunmaz. Ancak hoşa gitmeyen kararlar çıkarsa, Başbakan Davutoğlu’nun dünkü, ‘AYM ve Yargıtay başkanlıklarına iki saygın yargı insanı seçildi’ sözünü bir daha hiç duymayabiliriz. Çünkü AKP döneminin tecrübesi bunu gösteriyor.”Bunu da geçelim; ama seçilen ve gidenlerin sergilediği tablo tam bir vahamet.

Yazının Devamını Oku

AYM seçiminde kafa karışıklığı

9 Şubat 2015
HİTLER gibi diktatörler, çıkardıkları yasaların anayasaya uygunluğunu es geçip, insanlığın yüz karası kararları alırken buna ‘Dur’ diyecek kurumlar yoktu.

Anayasa mahkemelerinin 2. Dünya Savaşı sonrası güç bulmasının nedeni budur; hedef de iktidarla yargının, anayasaya uygun davranmasını sağlamaktır. Türkiye’de de, bazı yanlış kararlarına rağmen Anayasa Mahkemesi (AYM), hukuk devleti yolunda ilerlemeye hizmet eden önemli bir kurum haline geldi.
AKP de, ‘hukukun üstünlüğü’ iddiasıyla AYM’yi yeniden şekillendiren referanduma gitti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da 25 Nisan 2013 günü şunu dedi:
“Ülkem adına iftiharla ifade etmeliyim ki şu anda özgürlükleri daraltan, siyasete sınır çizen, birey karşısında devleti koruyan bir Anayasa Mahkemesi değil, özgürlükleri, demokrasiyi, milli egemenliği güçlü şekilde muhafaza eden bir Anayasa Mahkemesi var.”
BAŞKANVEKİLİ GELENEĞİ

Bu sözlerden önce de AYM Başkanı Haşim Kılıç dahil, yüksek yargının başkanlarına atıfla Bülent Arınç, “Rabbim verdikçe veriyor” demiş, AKP’nin kapanma davasındaki tavrı nedeniyle Kılıç, ‘kahraman’ ilan edilmiş, o günlerde bakanlarla birlikte görünmesine tek itiraz gelmemişti.
İktidarı memnun eden bu tablo, YouTube, Twitter benzeri ‘özgürlükleri muhafaza’ eden kararların ardından bozuldu ve AYM’yi Erdoğan’ın hedefine oturttu.

Yazının Devamını Oku

Sezer neden eleştirildi o zaman

4 Şubat 2015
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, seçildiği günden beri sürdürdüğü muhalefetle polemik politikasından dün itibariyle beklediği sonucu aldı gibi.

Dört partinin grup toplantısını izleyince çıkan izlenim bu yönde.
Ama en ilginci, Başbakan Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın ‘başkanlık gündemine’ bırakın paralel yürümeyi teğet dahi geçmemesiydi; onun gündemindeki ‘paralel’ başkaydı.
O ‘paralel’e çok dalmış olmalı ki Davutoğlu, az önce konuşan MHP Lideri Bahçeli’nin, Erdoğan’a yönelik sert eleştirilerini dahi hiç tınmadı.
Davutoğlu’nun bu tutumu ile ‘başkanlık gündemine’ Erdoğan’la paralel bakışta, en azından bugünlerde bir gönülsüzlük içinde diye okunabilir; ama o ayrı konu.

CUMHURBAŞKANI ORTAK HEDEF

Çünkü 28 Ağustos’tan bu yana

Yazının Devamını Oku

Erdoğan’ın talebi ‘bu kadar basit’

2 Şubat 2015
ANAYASA’nın 101’inci maddesi, “Nitelikleri ve Tarafsızlığı” başlığını taşır ve son fıkrası şuna hükmeder:

“Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir.”
Yetmedi, 103’üncü maddedeki yeminde de, “... Aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için...” der.
Anayasa değişmediği sürece, bu maddeler geçerlidir ve anımsanmalı.
‘Halkın seçtiği, terleyen cumhurbaşkanı’ gerekçesi bu hükümleri ortadan kaldırmaz, aksine cumhurun tümünü kucaklama şartını perçinler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ilk günden beri, sadece eski partisini ve kendisini destekleyen çevreleri kucaklıyor, diğer kesimleri eleştirip ötekileştiriyor.

MUHALEFET İSTEMİYORSA

Yazının Devamını Oku

CHP kendi gücüne güvenmeli

28 Ocak 2015
SYRİZA’nin kazandığı başarı, daha çok da CHP atfıyla, “Türkiye’ye örnek olabilir mi” sorusuna kaynaklık etti.

Aslında, bizdeki seçime atıf olacaksa, en az Yunanistan’daki kadar üç ay önce Tunus’ta yapılana da bakmakta yarar var.
Arap Baharı’nın başladığı Tunus’ta, laik-sol ağırlıklı Nida Tunus, “Din esaslı devlet istemiyoruz” teması ile ‘cihatçı eğilimleri özendiriyor’ diye suçladıkları iktidardaki Ennahda’yı yenme başarısı gösterdi.
CHP için önemli avantaj ve dezavantajları birlikte barındıran 7 Haziran’da Türkiye’de benzer bir tablonun çıkması, dünyaya asıl şoku yaşatır.


HDP TEHDİDİ ARTIK BATI’DA DA


Güneydoğu’daki tüm seçmenini HDP’ye kaptırmış olan CHP, ilk kez Batı’da da bir bölüm seçmeni için aynı risk ile karşı karşıya.

Yazının Devamını Oku