(Ben çorbanın lezzetini arttırmak için haşlama suyuna dörde bölünmüş 1 adet havuç, 1 adet soğan ve küçük bir kereviz atıyorum. Sonra da el blender’ıyla çekip püre haline getiriyorum.)
Haşlanmış tavuğu süzerek tencereden alıp küçük parçalar halinde didikleyin.
Tavuk suyunun olduğu tencereyi orta ısılı ateşin üzerine tekrar oturtun.
Tavuk etlerini
tencereye koyup arada sırada karıştırarak kaynayıncaya kadar pişirin.
Kaynamaya başlayınca nohut ve şehriyeyi ilave edip sık sık karıştırarak şehriye yumuşayıncaya kadar pişirin.
Diğer taraftan, terbiyeyi hazırlamak için; limon suyu, yumurta sarısı, tuz, karabiber, pulbiber ve naneyi bir kasede çatal yardımıyla iyice çırpın. Terbiye sosunu, bir taraftan çorbayı karıştırarak azar azar çorbaya ilave edin. 2-3 dakika daha kaynatıp ocaktan alın. Sıcak sıcak servise sunun. İsterseniz üzerine ayrıca yağda kızdırılmış biber ve nane gezdirebilirsiniz.
Malzeme listesi
Birçoğunuz Bodrum otları arasında adı geçen sızma zeytinyağlı radika salatasını tanırsınız.
Hafif buruk ve özel aromalı tadıyla tüm otların arasından sıyrılıp çıkmasını bilir. Öyle tatsız, tuzsuz bir yabani ot değildir. Bazı yörelerimizde kara hindiba adıyla anılması beni şaşırtsa da asıl namını radika olarak duyurmuştur.
Anadolu’nun farklı yörelerinde farklı isimlerle bilinen bir yıllık bir bitkidir radika. Kimi yörelerde sadece salatası yapılırken, kimi yörelerimizde sıcak etli yemeği de yaygın olarak pişirilir.
Ayrıca yaprakları ve kökleri baharda toplanarak kurutulur ve çayı yapılır.
Avrupa’da 1500’lü yıllardan beri tarımı yapılan radikanın anavatanı Endonezya ve Mısır olarak bilinir. Ülkemizin hemen hemen bütün bölgelerinde yetişen radika, mevsiminde açan mavi çiçekleriyle de göz doldurur.
Radika da pek çok bitki gibi şifa deposudur. Böbrek ve karaciğere faydalıdır, A, B, C, D vitaminleri açısından çok zengindir ve potasyum, demir ve çinko içerir.
SOMON BALIKLI MAKARNA
Makarnayı bol tuzlu suda 10-12 dakika kadar haşlayın. Temizlenmiş somon balıklarını iri kuşbaşı et formunda doğrayın.
Bu mekânlar semtlerin, hatta kentlerin tarihlerinde, kültürlerinde de önemli olmuşlardır zaman içinde.
İşte Beyoğlu-İstiklal Caddesi’ndeki profiterolleriyle meşhur İnci Pastanesi de bu mekânlardan biriydi.
İstiklal Cadde-si’ndeki Cercle d’orient binasında 68 yıl boyunca müdavimlerine hizmet vermiş olan pastane, geçen aralık ayında tahliye edilmişti.
Kamuoyu İstiklal Caddesi’nin simgelerinden biri haline gelmiş olan İnci Pastanesi’nin tahliyesine büyük tepki göstermiş, sosyal medyada da çeşitli kampanyalar düzenlenmişti.
Muhteşem profiterolüyle artık bir “efsane” olmuş İnci Pastanesi, yaklaşık
2,5 aylık aranın ardından Beyoğlu Mis Sokak’taki yeni yerinde hizmete girdi.
Tabii eski, tarihi yerine taşınmak için sabırsızlanarak.
GÖLLEME - BATIRMA (KIRIKKALE)
Orta boy bir tencereye (düdüklü tencere de olur)
10 bardak su koyarak buğdayı iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.
Süzüp derin bir cam kâseye aktardığınız buğdayın üzerine incecik kıydığınız taze soğanı, taze nane ve dereotunu ilave edin.
Üzerine temizlenmiş nar taneleri ve iri çekilmiş ceviz içini aktarıp karıştırdıktan sonra kenarda bekletin.
Sosu hazırlamak için zeytinyağı ve nar ekşisini küçük bir kâsede çatal ya da tel çırpacak yardımıyla karıştırın. Üzerine tuzu serpip tekrar çırpın.
Hazırladığınız sosu buğday salatasının üzerine gezdirip salatayı iyice karıştırın. Bu orijinal salatayı özellikle et yemeklerinin yanında servise sunun.
Girit’in başkenti Heraklion’dan Hanya’ya (xania) hareket ettiğimizde “Acaba yolda ne görebilirim, aman sakın hiçbir şey kaçırmayayım” diye düşünerek otobüsün camına yapışmıştım.
Zaten çocukluğumdan beri çıktığımız her seyahatte çok heyecanlanır, yoldaki her eve, ağaca, tarlaya bakar, tabelaları ezberlerdim.
Biraz uyur, biraz da annemin uzattığı pestil ve elma dilimlerini yiyerek seyahat coşkumu frenlemeye çalışırdım.
Girit’te, yolda gördüğüm balık tezgahları, iplere asılmış ahtapotlar, sebze bostanları, zeytin, portakal ağaçları Akdeniz’in bu en uzun boylu ve en uzun ömürlü insanlarının beslenme tarzının ipuçlarını vermişti.
Ve tabii ki zeytinyağı... Giritliler için zeytinyağı hayattır, sağlıktır, lezzettir.
Hanya, havası, suyu, insanlarının sıcaklığı, camileri, Barbaros’un askerleri gibi giyinmiş heykelleri, çok iyi korunmuş tarihi dokusuyla turistik bir şehirdi. Ama İzmir’le olan benzerliği şaşırtıcıydı.
YEMEKLER SÜRPRİZ OLMADI
Şeker önce sulanacak, sonra da rengi hızla kahverengiye dönüşüp karamelize olacaktır. (Yani katılaşıp ağda kıvamına gelecektir.)
İşte tam bu sırada tencereyi ocaktan alın ve 2 su bardağı hazır süt kreması içine aktarın.
Bir tel çırpıcı yardımıyla hızlı hızlı karıştırın.
Krema katılınca karamelize şeker sertleşecektir. Bu yüzden tencereyi tekrar kısık ateşin üzerine koyun ve sürekli karıştırarak, sertleşen şeker çözülüp eriyinceye kadar ısıtın, sonra ocaktan alın.
Diğer taraftan, nişasta ve 1 su bardağı sütü derin bir kapta karıştırın. Nişasta iyice ezilince kalan 3 su bardağı sütü ilave edin.
Nişastalı sütü, kremalı şekerin olduğu tencereye aktarın.
Sürekli karıştırarak kaynayıncaya kadar pişirin.
Sahne Sokak’ta bulunan Beyoğlu balık pazarı, bundan 20 yıl öncesine kadar bir balık pazarı görünümündeymiş.
Pazarda yaklaşık 25 tane balıkçı varmış ve bu balıkçılar özellikle de gayrimüslim vatandaşlarımızın her gün uğrayıp alışveriş yaptıkları, balık seçtikleri bir yermiş.
Yani esnaf müşteriyi, müşteri de esnafı tanırmış o zamanlar.
Şimdilerde durum pek böyle değil. Beyoğlu’nun tarihi balık pazarındaki balıkçı dükkanlarının sayısı dörtte birine düşmüş durumda.
Sokakta daha çok, her geçen yıl sayıları artan restoranlar ve meyhaneler göze çarpmakta.
Balık pazarının eski esnafları da durumdan şikayetçi.
“Restoranlar çoğaldıkça pazarın kimyası değişti ve bu da burayı balık alışverişi yapılacak yer olmaktan çıkardı. İşler azaldıkça da esnaf dükkanını restoranlara vermek zorunda kalıyor” diyorlar özetle.
Keki ıslatmak için 1 su bardağı ılık suyun içine toz şeker ve neskafeyi koyup karıştırın. Varsa likörü de ilave edip şeker eriyinceye kadar karıştırın.
Kekin iki parçasını da bu neskafeli karışımla ıslatıp bir kenarda bekletin.
Kremayı hazırlamak için süt ve unu küçük bir tencereye aktarın. Üzerine toz şeker ve vanilyayı ekleyip karıştırdıktan sonra tencereyi kısık ateşin üzerine oturtun.
Tel çırpıcı ya da tahta kaşıkla sürekli karıştırarak krema koyulaşıp muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin.
Kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alıp henüz sıcak haldeyken yumurta sarılarını teker teker ekleyerek mikserin yüksek devriyle çırpın.
Üzerine 1 paket labne peyniri de ilave edip mikserle 2-3 dakika daha çırpmaya devam edin.
Islak haldeki kekin bir parçasını servis tabağına yerleştirin.