Müge Akgün

Bodrum’a butik turizm anlayışı yakışır

7 Mayıs 2022
Rüzgârlı, serin, tertemiz bir hava ve dalgaların sesi... Tam da benim sevdiğim, mevsim dışı dönemlerini özlediğim Bodrum. Bu kez bayram tatili sırasında oradaydım.

Denizin hemen yanı başında her sabah güneşin doğuşunu seyrederek uyanmak, uzun yürüyüşler yapmak yetiyor insana. Ama işinin ehli ekibin olduğu bir yerde konaklamak, dostlarla sohbet etmek alınan hazzı başka bir boyuta taşıyor.



İnşaat, enerji, doğalgaz dağıtım, gıda ve turizm alanlarında faaliyet gösteren Fernas Şirketler Grubu’na ait olan Gündoğan Koyu’ndaki Cape Bodrum’a daha önce de gitmiştim. Kuruluş aşamasında Yunanlı bir turizm şirketiyle ortaklık yapmışlar, anlaşamayınca yollarını ayırmışlardı.
Otel son 2 yıl içinde büyük değişim geçirmiş. Kapıda karşılandığınız andan itibaren farkı hissediyorsunuz. Lüks, konforlu ama sade ve samimi bir yere girdiğinizi anlıyorsunuz.
Bunda görev yaptığı yerlerin çıtasını hep yukarı taşımış bir profesyonel olan Genel Müdür Hasan Gürsel’in kurduğu ve yetiştirdiği ekibin payı büyük.
Gürsel, açılışından itibaren 16 yıla yakın bir süre Hillside’ın genel müdürlüğünü üstlenmiş. Ardından Club Marvy’nin kuruluşunda görev almış. Şimdi ise tüm bilgi ve birikimini Cape Bodrum için kullanıyor.

Yazının Devamını Oku

Doğal ve kültürel mirasın en muhteşemi

30 Nisan 2022
Kapadokya’ya ilk görüşte vurulan ne ilk ne de son kişiyim. Bir kez giden, vadiler arasında dolaşırken başka bir boyuta geçen birinin bu görsel şöleni unutması mümkün mü? Hele de son gidişimdeki gibi nisan ortasında karla uyanıp üç günde üç mevsimi birden yaşarsa...

Kapadokya 1985 yılından bu yana, hem oluşumu 25 milyon öncesine uzanan jeolojik yapısıyla hem de dinler tarihi açısından taşıdığı önemle Unesco’nun ‘Doğal ve Kültürel Miras’ listesinde. Yer altı kentleri, kiliseleri, evleriyle, peri bacalarıyla ‘doğa harikası’ tanımlamasını fazlasıyla hak ediyor.
Türkiye’nin en büyük zaaflarından olan tarihi bagajı hiçe sayan anlayışıyla bölgeye uyumsuz inşaatlar yapılsa da Kapadokya kimliğini korumaya çalışan, ruhunu anlayan bölge insanları da var.
Bu isimlerden biri de sektöre restoranlarda komilik ve garsonlukla adım atan, halıcılıkla devam eden, Kapadokya’da balon turlarını başlatan, bugün jeotermal enerji yatırımları olan, bölgede petrol ve doğal gaz aramaları yapan, Brezilya Fahri konsolosluğu görevini de yürüten 50 yıllık turizmci Ömer Tosun.
Tüm işlerinin arasında en özel önem atfettiği ise Uçhisar’da eski harabe evleri, yıkıntıları ve mağara evleri satın alarak 1988 yılında restorasyonuna başladıkları, 2002 yılında hizmete açtıkları Museum Hotel.
Türkiye’nin tek “Relais & Chateaux” unvanlı tesisi olan otelin her biri ayrı konseptle tasarlanmış taş mimari ve mağaradan oluşan 34 odasında Nevşehir Müzesi’ne kayıtlı Hitit, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait antikalar da sergileniyor. Kısa bir süre önce de tesise dört yeni konak ve süit eklenmiş.
İçlerinde en özeli ise havuzu, hamamı, jakuzisi, özel sauna ve masaj odası, önünde avlusu, sedirli salonu manzaralı yatak odası, çalışma ve giyinme odalarıyla ‘Muhteshem Cave Suite’. 230 metrekarelik bu iki katlı mağara süiti keşfetmek bile bir gün alıyor neredeyse!

Yazının Devamını Oku

Yıldızlı şeflerle bir arada

23 Nisan 2022
Son bir hafta benim için rüzgâr gibi geçti. Önce Bodrum’da 2 Michelin yıldızlı, 2012 yılından bu yana The World’s 50 Best Restaurants listesinde olan D.O.M.’un kurucu şefi Alex Atala ile düzenlenen 3 günlük pop-up etkinliğe katıldım.

Ardından da İzmir’de İtalya’nın ilk, Roma’nın tek Michelin yıldızlı kadın şefi ve Avrupa’nın En İyi Kadın Şefi unvanlarına sahip Cristina Bowerman ile buluştum.
Dünyaca ünlü şeflerle buluşmakla başlayan hafta, şefleri ve restoranları dünya sahnesine taşımakta büyük payı olan Michelin Guide’ın İstanbul’u da kapsamına alması nedeniyle Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec’ı dinlemekle sonlandı.
Poullennec’in ajandası belliydi, bir araya geldiği küçük bir gazeteci, yazar grubunun bilmediğini varsayarak kurallarından, nasıl çalıştıklarından söz etti. Yerel Michelin müfettişi olacak mı gibi soruları ise yanıtsız bıraktı.
En çok vurgulanan konu, 38’inci uluslararası destinasyon olan İstanbul’da seçilecek ilk restoranların 11 Ekim’de açıklanacak olması.
Ancak seçilen restoranlar basılı bir rehberde değil, Michelin’in web sayfasında yer alacak.
Uluslararası başarı yakalamış rehberlerin Türkiye’ye gelmesi turizm sektörü ve yemek kültürümüzün layık olduğu noktaya ulaşması, bilinirliğinin artması, değerinin daha iyi anlaşılması için çok önemli.
Diğer yandan Poullennec’in anlattıklarını, önemsediklerini dinlerken Hürriyet-Karaca işbirliğiyle 6 yıl önce hayata geçirmeye başladığımız İngilizce versiyonu da yakında basılacak olan İncili Gastronomi Rehberi’nin aynı nedenlerle ne kadar değerli olduğunu bir kez daha düşünmeden edemedim...

Yazının Devamını Oku

Pandemi sonrasına gastroekonomik bir bakış

16 Nisan 2022
Gastronomi kültürünü her yönüyle geliştirmek söz konusu olduğunda Türkiye’nin öncü sivil toplum kuruluşlarının başında Turizm Restoranları Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) gelir.


Dernek, kurulduğu 2003’ten bu yana yıl ve yıl kendisini geliştirerek tarımdan ihracata, turizmden diplomasiye her alanda yeme-içme sektörünün katkısını ve katma değerini anlatmayı misyon edindi. Ve çok başarılı projelere de imza attı.
Bunlardan biri de pandemi koşulları gereği ara verilen, bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan Gastroekonomi Zirvesi. Hafta içinde TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer, Gastroekonomi Zirvesi Komitesi Başkanı Ebru Koralı ve üyeleriyle bir araya geldik. Zirvenin çerçevesini, ele alınacak konuları, konukları ve neleri hedeflediklerini anlattılar.

Bu yıl “Post-Pandemi” başlığına odaklanan zirve, ‘Derin Bakış’, ‘Sürdürü-lebilirlik’, ‘Dijital Dönüşüm’ ve ‘Türk Mutfağına Övgü’ olmak üzere dört ana başlık altında kurgulanmış.
11 Mayıs’ta Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek zirveye konusunda uzman yerli ve yabancı birçok isim konuk olacak.
Fransa Yemek Kültürleri ve Mirası Misyonu Direktörü Pierre Sanner, Keane Brands Grup Stratejisi Direktörü Stefan Breg, Sürdürülebilir Restoranlar Derneği/SRA Genel Müdürü Juliane Cailloute, İskandinav Sürdürülebilir Yemek Hareketi öncülerinden Hardeep Rehal, sosyal gastronominin öncü isimlerinden Ebru Baybara Demir, Food on The Edge kurucusu JP Mohan ve dijital dönüşüm dendiğinde ilk akla gelen iş insanlarından Esen Girit Tümer konuşmacılar arasında.

Yazının Devamını Oku

Yenilenen yüzüyle bir İstanbul klasiği

9 Nisan 2022
1983’te Metin Fadıllıoğlu’nun açtığı, Ulus 29, İstanbul yeme-içme dünyasına fırtına gibi girmiş, kısa sürede muhteşem Boğaz manzarasından Zeynep Fadıllıoğlu’nun tasarladığı dekorasyonuna, yemeklerinden müziklerine tam bir cazibe merkezi olmuştu. Kısa sürede de müdavimlerini oluşturmuştu.

TRT 2’de çalıştığım 1990’lı yıllarda yoğun bir günün ardından zaman zaman kendimizi ödüllendirmek için giderdik. Izgara köftesi vazgeçilmez klasiğimizdi. O dönemde menüsüyle, servisiyle, sunumuyla avangart bir mekandı.



Sonra birçok şey gibi geçen yılların ve farklılaşan eğilimlerin etkisiyle 29 da değişime uğradı. Yemeklerinden çok, gençlerin geç saatte gittiği kulübüyle anılır oldu. Derken Metin Fadıllıoğlu mekânı Doğuş Grubu’na devretti. Dekorasyondan başlayarak her şey yenilendi.
Ve iniş çıkışlarla geçen 39 yılın ardından geçtiğimiz aylarda olgunluk dönemine yakışır bir biçimde 29 yeni bir eşik daha atladı, danışmanlığını üstlenen şef Mustafa Otar yönetiminde menüsünü tümden yeniledi.
Kilimanjaro’nun şefliğini üstlendiği dönemde tanıdığım, yemekleriyle tanıştığım Mustafa Otar günümüz Türk mutfağını en iyi özümseyen şeflerden biri.
Temel malzemelerini mümkün olduğunca küçük üreticilerden temin ettiği, sadece yerli ürün kullandığı restoranı çok da başarılıydı.

Yazının Devamını Oku

Oruç tutmanın anlamı

2 Nisan 2022
Son 3 yıldır daha önce deneyimlemediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Pandemi koşulları nedeniyle tüm iş yapma biçimlerimiz, sosyal yaşantımız, hatta gelecekten beklentilerimiz bile değişime uğradı.

Tam normalleşiyoruz derken yanı başımızda başlayan Rusya-Ukrayna savaşı bizi bambaşka gerçeklerle yüz yüze getirdi.
Bugün başlayan ramazan ayı da 2020 ve 2021 yılları gibi olmasa da çocukluğumuzdan bu yana alıştığımız ramazanlardan farklı olacak. Her ramazan yazımda tekrarlarım; görkemli iftar yemeklerindeki israf beni üzer, oruç tutmanın anlamına ve amacına ters düştüğünü, içinin boşaltıldığını düşünürüm.
Bu yıl çok daha hassas bir dönemden geçiyoruz. Tüm dünya gibi bizi de etkisi altına alan ekonomik kriz, savaş nedeniyle bazı temel ihtiyaç ürünlerine ulaşmadaki zorluk hepimizi daha tutumlu ve bilinçli olmaya yöneltiyor, yöneltmesi gerekiyor.
Daha fazla empati yapmamız, koşulları bizlerden daha kötü olanlara, ihtiyaç sahiplerine, zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışanlara destek olmamız şart.
Merkezi ve yerel yönetimler sorumluluklarını tabii ki yerine getirmeli ama böylesi zamanlarda toplumsal paylaşımın, bireysel katkının da anlamı büyük...

Portakal çiçeği karnavalı

2013’te yola koyulan Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı, 2 yıllık bir aradan sonra geçen hafta içinde yeniden sokaklarda kutlanmaya başladı.

Yazının Devamını Oku

Alaçatı yaza hazırlanıyor

26 Mart 2022
Yaz mevsimiyle özdeşleştirilen yerlere kışın, ilkbaharın başlangıcında ya da sonbaharda gitmeyi, sokaklarında dolaşmayı, hafiften üşümeyi, o boş ve terk edilmiş hallerini her zaman sevdim. Yerleşikler nasıl vakit geçirir, tüm yıl açık restoranlar nasıl ayakta kalır gibi detayları hep merak ederim...

Geçen hafta sonu Alaçatı’daydım. İzmir’de uzun yıllar yaşadığım için çok iyi bilirim, soğuğu insanın içini titretir. Bu kez de rüzgâra karşı devam eden inşaatlar, yol yapımı arasında zıplayarak, atlayarak yürüyüşler yaptım, Köşe Kahve’de kahvemi içtim, Beşir Baba ile sohbet ettik. Bana son haberleri, olan biteni anlattı.
Alaçatı esnafı dört gözle Ramazan Bayramı’ndan itibaren sezonun açılmasını bekliyor haklı olarak.


Ama umarız bu kez belediye, sivil toplum ve müzikli mekân sahipleri ortak bir paydada buluşur, eğlencenin gürültüye dönüşmesi, rahatsızlık verecek boyutlara çıkması problem olmaktan çıkar.
Alaçatı’yı mimarisiyle, yaşamıyla Alaçatı yapan kimliği korunur. Herkesin mutlu olacağı bir yaz geçirilir.
Alaçatı’ya yakıştığını düşündüğüm Tasting Alaçatı’nın dördüncüsü de bu yıl 27-29 Mayıs tarihleri arasında “Toprağı Koru” başlığıyla yapılıyor.

Yazının Devamını Oku

Yeme-içme ve alışveriş alışkanlıklarımız

19 Mart 2022
Metro Türkiye ve KONDA iş birliğiyle yeme-içme ve alışveriş alışkanlıklarımız üzerine yapılan araştırmanın sonuçları Metro CEO’su Sinem Türüng ve KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın basın toplantısıyla hafta başında açıklandı.

İlki 2017’de gerçekleştirilen Yeme-İçme Araştırması’nın bu yılki en çarpıcı sonuçlarından biri, 5 yıl öncesine göre yaşam tarzını ‘modern’ olarak tanımlayanların oranındaki yüzde 22’lik artış. Ağırdır’a göre bunun en büyük nedeni hâlâ devam etmekte olan göç, kentleşme, apartmanlaşma, dijitalleşme gibi bir süreçle toplumun gecikmiş modernleşme yaşaması.
Diğer sonuçlara kısaca değinecek olursak pandemiyle birlikte her ne kadar internet üzerinden alışveriş artsa da “İnternetten gıda alışverişi yapmıyorum” diyenlerin oranı yüzde 82. 10 kişiden 8’i özellikle meyve-sebzeyi, balığı, eti seçerek ve görerek almayı tercih ediyor.
Gıda alışverişinde ürünlerin uygun fiyatlı olmasına dikkat edilme oranı yüzde 86 ile ilk sırada gelirken; yöresel ürün almaya gayret edenlerin oranı yüzde 51. Market markalı ürün alanların oranı ise yüzde 42.
Her 4 kişiden 1’i alışveriş yaparken ürünün yerli olmasına dikkat ediyor. Organik sertifikalı olmasına dikkat edenlerin oranı yüzde 23 iken; hayvansal gıdalarda üretim koşullarına dikkat edenlerin oranı yüzde 18. Ürünün çevreye zarar verip vermediğine dikkat edenlerin oranı ise yüzde 14.
Kentleşme ve modernleşme eğilimine tezat bir şekilde ambalaj okuma eğiliminde azalma var. Toplumun yüzde 42’lik kısmı ambalaj okumuyor, okuyanlar ise büyük oranla sadece son kullanma tarihine bakıyor.
İkinci sırada içeriğinde haram ürün olup olmamasının kontrolü ve üçüncü sırada ise sağlığa zararlı olabilecek ürünlerin kontrolü geliyor.

Yazının Devamını Oku