Paylaş
En iyi kebap nerede ya da hangi kentte yenir tartışmalarına girmek, genellemeler yapmak istemem ama kebapları iyi, tatları damağımda kalan yerleri hiç unutmam. Hafta içinde gittiğim Anadolu yakasındaki Kalbur Et de bunların arasına girdi.
Adından da anlaşılacağı gibi Kalbur sadece kebapçı değil. Menüsünde Adana acılı, fıstıklı, beyti gibi kebapların yanı sıra kuzu lokum, külbastı, kaburga, küşleme gibi her biri diğerinden lezzetli ızgara çeşitleri de yer alıyor. Kebap ve et restoranlarının olmazsa olmazı mezeleri de çok başarılı.
“En çok hangileri aklınızda kaldı, bir kez daha nelerini yemek için gidersiniz?” derseniz; çıtır fındık lahmacun, haşlama içli köfte, zerdeçallı enginar fava, klasik Adana kebap, Kars kaşarı, Kayseri pastırması ve Antep fıstıklı Kalbur burma kebap ve karski derim.
Kebapların ve etlerin bu kadar lezzetli olmasının nedeni ustaların işinin ehli olması kadar Trakya kuzu kullanmaları.
Kalbur Et’in başarısının ardında bir orkestra şefi gibi çalışan ve mutfaktan servise işin başında olan kurucusu Metin Akdemir var. Akdemir 30 yıl kadar sektörün her kademesinde çalıştıktan sonra 10 yıl önce bu mekânı açmış.
Şimdi mimar eşi Merve Akdemir de dekorasyondan halkla ilişkilere en büyük destekçisi.
Ümraniye Şerifali’de bağımsız iki katlı bir binada yer alan, bahçesi de olan restoranın özellikle Anadolu yakasından müdavimleri var. “Aman şubeleşmeyin, biz zor da olsa geliriz” derken, Avrupa yakasında Boğaz’ın hemen yanı başında küçük bir şube açma planları olduğunu öğrendim.
Hiçbir zaman böylesi lezzet duraklarının çok şubesi olmasından yana değilim, ancak sevinmediğimi de söyleyemem.
İstanbul gibi bir megapolde gerekli olabiliyor...
Metin Akdemir - Müge Akgün - Merve Akdemir
Yıldızlı şefler sağanağı
Dünyanın önde gelen restoran değerlendirme sistemleri arasında olan Michelin Rehberi radarına İstanbul’u da alınca yıldızlı şefleri Türkiye’de çok daha sık görür olduk.
Beverly Hills’teki iki Michelin yıldızlı, Amerikan, Uzak Doğu ve İtalyan mutfaklarından esinlenerek kurguladığı Spago Restoran’ın kurucusu ve şefi Wolfgang Puck bu hafta İstanbul şubesini ziyarete geldi.
Spago by Wolfgang Puck İstanbul için mekânın şefi Bahadır Abul’la birlikte hazırladıkları menü bu akşamdan itibaren sunulmaya başlıyor.
Muhtemelen farklı ülkelerdeki başka restoranlarını da ziyaret edeceği için yoğun olan Puck sadece bu akşam yemekte konuklarıyla birlikte olabiliyormuş.
Ama İstanbul’a hazırladığı bu özel menü 1 ay boyunca servis edilecekmiş. İzlenimlerimse haftaya...
Bir diğer Michelin yıldızlı şef etkinliği serisi de Bodrum’da yapılacak.
Gökmen Sözen’in katkılarıyla düzenlenen organizasyonda Be Premium Bodrum’un içindeki Notias Restaurant’a ülkelerinde ve yurtdışında kendini kanıtlamış, kendi tarzını yaratmış şefler ikişer haftalık sürelerde konuk oluyor.
‘Glorious Culinary Experience/Muhteşem Mutfak Deneyimi’ konseptiyle düzenlenen gastronomik etkinlikte; Moskova’nın bir yıldızlı restoranı Selfie’nin şefi Anatoly Kazakov 1 Ağustos’a dek yer alacak.
Roma’daki iki Michelin yıldızlı Il Pagliaccio restoranının şefi Anthony Genovese 1-15 Ağustos, üç Michelin yıldızlı Osnabrück’ün şefi Thomas Bühner 15 Ağustos-1 Eylül ve Milano’daki bir yıldızlı Tokuyoshi’nin şefi Yoji Tokuyoshi 1-10 Eylül tarihleri arasında etkinlikte yer alacak.
Şefler, imza yemeklerini otelin executive chef’i Veli Bayraktar’ın desteğiyle, bölgenin malzemelerini kullanarak hazırlayacak.
Ünlü şefleri ve mutfak kültürlerini tanımak, keşfetmek isteyenlere duyurulur.
Grey Vadi
Bayramda gittiğimiz bir diğer restoran da Grey Vadi oldu. Tam bir konsept yaratma ustası olan Tayfun Topal’ın 6 yıl kadar önce açtığı Grey, Nişantaşı semti ile özdeşleşen az sayıdaki mekân arasında.
İtalyan mutfağı ağırlıklı Grey’in Vadi şubesi de kısa sürede müdavimlerini yaratmış. Bayramda İstanbul neredeyse boşalmıştı ama Grey kalabalıktı.
Sanıyorum bunun sırrı, Jupiter Grup’un mekanlarının genel şefi Asım Yıldız’ın yönetimindeki mutfağının başarısı, pizza ve risotto gibi çeşitlerinin lezzeti, özenli servisi kadar fiyat-kalite dengesinin de sağlanması. Yemek fiyatları makul ama özellikle içecek fiyatları övgüye değer.
Aramızda yaşamaya devam edecek
Kamusal alanda sanat kavramını gündeme getiren ve bu alanda başarılı projelere imza atan yazar, küratör Fulya Erdemci çok erken yaşta aramızdan ayrıldı.
Erdemci, sokaklar, duvarlar gibi açık alanları kullanarak sanatı hayatın merkezine yerleştiren çalışmaların çağdaş sanatın özgürleşmiş biçimleri arasında olduğunu anlatan ve uygulayan isimlerin başında geldi meslek yaşamı boyunca.
Kamusal alanda sanatın müzeler, galeriler, resmî kurumlar gibi sanat yapıtlarının sergilendiği yerlere özel olarak gidip izlemenin ötesinde bir anlamı olduğuna dikkat çekti.
13. İstanbul Bienali “Anne Ben Barbar mıyım”, 54. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, Cappadox Festivali Çağdaş Sanat Programı, küratörlüğünü üstlendiği etkinlikler arasındaydı.
2008-2012 yılları arasında Amsterdam’da SKOR Sanat ve Kamusal Alan Vakfı’nın direktörlüğünü yürütmüştü.
Erdemci, son olarak da Danimarka’da kamusal alanda sanata odaklanan KOS’ün direktörlüğü görevini üstlenmişti. Hiç kuşkum yok felsefesi, çalışmaları ve sanata yaptığı katkılarıyla hep aramızda yaşamaya devam edecek...
Paylaş