Şartların normal, hatta gayet iyi olduğunu, oyuncuların kendi evini özlediğini, liderin puan kaybettiğini ve ilk yarıyı iyi yerde bitirme isteğini düşünürsek Galatasaray’ın maçı çok isteyeceğini hesaplamak normaldi.
iSTEDiĞiNDE....
İlk yarıdaki görüntü, Galatasaray’ın biraz zorlayınca golü bulacağı bir senaryonun parçasıydı. İyi de, niye biraz zorlayıp, lazım olunca golü bulma stresine girerler ki. Baştan temponu yapar, baskını kurar ve sonucu aldıktan sonra oyunun hikayesini istediğin gibi yazarsın. İkinci yarının ilk 10 dakikasındaki gibi tempo ve golleri bulup sonrasında oyunu istediği şekle çevirmesi gibi. Ama, savunmanın yapacağı sürprize her zaman hazırlıklı olmak lazım tabi..
YASİN DAMGASI...
İkinci yarının başında gelen gol, rahatlık ve moral olarak yansıdı ve Sneijder’in gecesi oldu. Eren’in gol atması da devre arasında tazelenerek gelmesini sağlayacak. Fakat ilk yarının ortalarından itibaren bir Yasin gerçeği var. Attığı gollerle direkt puan kazandırması kadar pozisyon hazırlaması ve kenar hücumlarının doğru şekillenmesine katkısı da büyük. Belki de Bruma’nın daha büyük işler yapacağı düşünüldü ama beklentileri karşılayan ve üstüne çıkan isim Yasin oldu.
Maçın Yıldızı: Sneijder.
Maçın Savaşçısı: De Jong
Maçın Kahramanı:
Birinin kaybetmeye tahammülü yoktu, diğerinin kaybetme gibi lüksü yoktu. Başakşehir’in hem kazanmaya bir anlamda mecbur olduğu hemde namağlup ünvanını kaybetmeden devreye girmek isteyeceği bir maçta, Adanaspor’un direnci önemli rol oynayacaktı. Adanaspor, rakibinin ne kadar çabuk ve etkili hücum yaptığını bildiği için kendi sahasında eksik yakalanmadı. Hatta, kontra yediğinde bile Başakşehir’den hep 1 fazla oldular. Ama orta sahada ne kadar kalabalık ve oyun bozan mücadeleleri olsa da yaptıkları bir hata vardı. Emre Belözoğlu, Başakşehir takımının her şeyi ise ona yakın oynamak, pas almasını engelleyecek baskıyı yapmak rakip takımın olmazsa olmazıdır.
KİLİT AÇILINCA...
Adanaspor’da Koman, Emre’ye yakın oynamayı orta alanı geçen bölgede yaptı. İlk yarıdaki hata da bu işte. Emre, kendi sahasında bile topu aldığında farklı işler yapabilecek zekaya ve yeteneğe sahip olduğu için, atacağı bir pas veya çalım ile işi bitiren pozisyonu hazırlar. Dolayısı ile kendi alanında bile pas almasını engellemezsen sonucuna katlanır duruma gelirsin. Başakşehir’in kilitidir Emre ve iyi tutan takım için kazanma şansı çok yükselir. Yine de doğru işler yaptı Adanalı oyuncular ve puanı hak ettiler.
SAVUNMANIN YALÇIN’I...
Bu maçın özelinde, Yalçın’ın olmayışı çok sırıttı. Duran toplardan 2 net pozisyonu çıkaran yine Volkan Babacan iken Yalçın’ın eksikliği ilk burada kendini hissettirdi. Başakşehir, ligin ilk yarısını lider gibi oynadı ama sonunu lider gibi bitiremedi. Kazanmayı hak edecek bir oyun oynamadılar ama kazanmalarını engelleyen de net golü vermeyen yardımcı hakem oldu. Adanaspor içinse doğru kurgulanmış ve oynamış bir maç olarak geçti. İşin enteresanı, son birkaç haftadır doğru oynuyorlar ve bunu yerli hocalar ile yapıyorlar. Demek ki tercih en baştan yerli olsaydı, Adanaspor mutlaka daha fazla puan toplardı.
Adının Tuzlaspor olması ya da 2. Lig takımı olması fark etmez, kupada eğer iddialı isen bunu göstereceğin ilk an bu maçtır.
Galatasaraylı oyuncular, maçın ve Tuzlaspor’un ciddiyetini ilk yarının sonlarına doğru anladı. Bruma, son haftalardaki etkisizliğini silmek adına daha istekli gözükürken, haftalardır ortalıkta gözükmeyen Josue durumdan memnun görüntüsünü devam ettirdi. Kupa maçlarının, bir oyuncunun kariyeri nasıl değiştirdiğine en iyi örnek Yasin iken buna sahada cevap veren oyuncunun Sabri olması da ironiydi. O da maçı 1 gol 1 asist ile tamamladı.
EREN’E YAZIK
Eren’e artık üzülmeye başladım. Çünkü, önce takım sonra kendisi böyle devam ederse kalitesi sorgulanır hale gelecek. Oysa bu derece düşecek bir oyuncu değil. Hatta iyi bir hocanın elinde çok ama çok iyi işler yapacak kapasitesi var. Tuzlaspor’da Sadık dikkat çeken ve iyi işler yapan oyuncuydu. Süratini ve çabukluğu iyi kullanarak göze batan isim oldu. Galatasaray’da sol tarafta oynayanlara birşeyler oluyor. Osmanlı maçında Carole’dan sonra bu sefer Linnes’in bölgesi özellikle Sadık tarafından iyi kullanıldı. Galatasaray için kötü olan, öne geçtiği bir alt lig rakibine karşı farkı artıramaması oldu. Gol yemeden duramayan defansı kurtaran son maçta olduğu gibi yine defans oyuncusu Semih oldu.
Erzincan’a göre hava nispeten iyi olsa da zemin buzdu ve futbolcuların hareketlerini kısıtlayan bir etkisi vardı. Karşılaşmanın başında, kolay topu Sabri’nin uzaklaştıramaması ve Webo’nun da önüne gelen topa düzgün vuramaması maçın senaryosunu buz zeminin yazacağını gösterdi.
BELGESELCİ RİEKERİNK
İlk 3 dakikada karşılıklı net pozisyon ve gol maçın nasıl geçeceğini çok erken anlattı. Osmanlıspor golü yemesine rağmen net pozisyonlar bulan taraftı ve bunu Carole’un bölgesinden olması dikkat çekiciydi. Genelde hücum organizasyonlarını bu bölgeden yaptılar çünkü, Bruma’nın, Carole’u yalnız bırakmasından faydalandılar. Bruma nerdeyse hiçbir pozisyonda yardım etmeyerek Carole’u adeta kurtların içinde kalan kuzu gibi ölüme terk etti.
Bay Riekerink de olayı bir belgeselci tadında seyrederek duruma müdahale etmedi ve golü yedi. Tabii doğal olarak Vrsajeviç, maçın yıldızı olmanın yanında kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı.
Sahanın buz olması başlı başına sorun oluştururken, üstüne buz gibi esen rüzgar oyuncuların öncelikli olarak sıcak kalmayı düşünmelerine sebep oldu. Altı da üstü de buz olan bir sahada top oynamak rütbe söker, yetenek öldürür. Öyle bir soğuk vardı ki, anlamak için Erzincan’da olmaya gerek yoktu.
Ne kadar soğuk olduğunu şuradan anlayın... Doğduğu yer neredeyse hiç güneş görmeyen ve soğuk yüzünden ağrı kesiciye dahi ihtiyaç duyulmayan Norveç olan; kariyerinde maçların çoğunu bu havalarda oynamış olan Linnes bile o kadar üşümüş ki sahada tanınmayacak hale gelene kadar her şeyi giymişti. Buzların arasında doğan adam üşüyorsa, siz diğerlerini düşünün artık... Bu tür maçlardan aklımda kalan ve işkence gibi gelen ise devre arasından sonra sahaya çıkmaktır.
DEFANS ‘BiTTi’ DEMEDEN
SON yıllarda bu tarz sahalarda oynama durumu bitmişti. En son Sivasspor ligde iken bu tecrübeyi yaşıyordu Süper Lig oyuncuları. Bu alışık olunmayan şartlar doğal olarak Galatasaraylı oyuncuları olumsuz etkilerken, 24 Erzincan’lı oyuncular için hayatın doğal akışında bir durumdu. Onlar daha normal oynadılar. Saha zemini ve havanın olumsuz etkisi en çok şans bulan genç Galatasaraylı oyunculara oldu.
Berk İsmail, Gökhan ve Birkan buldukları şansı zemin ve şartlar yüzünden değerlendiremediler. İkinci yarı Yasin-Sabri değişikliği sonrası gelen gol, ‘bu şartlarda atan galip’ demekti. Ama mevzu Galatasaray’sa bir durup düşünmek lazım. Maçın sonucu için defansın son kozunu oynamasını görmek gerekir. Galatasaray ilk maçta ciddiyetsizliğe, ikinci maçta şartlara kaybetti. Son sampiyon iyi başlamadı ama gruptan çıkar. Asıl sorun şu ki; ligdeki problemler farklı versiyonlarıyla kupada da devam ediyor.
DÜN akşamki saldırıda hayatını kaybeden polislerimize, vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin. Mekanları Cennet olsun. Bu vatan için fedakarca görev yapan polisimizin ve askerimizin Allah yardımcısı olsun. Maçtan önce, taraftarın ve futbolcuların polis kardeşlerimizle verdiği görüntü ve birliktelik herkese çok güçlü bir mesajdı. Zor dönemden geçiyoruz ve Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.
BAK ANLA...
Maç, yaşanan bu üzücü olayın etkisinde başladı ve gollerde polis kardeşlerimizle sevinme ile devam etti.
Galatasaray’ın bir maçı kazanıp kazanamayacağını ya da o gün nasıl oynayacağını Bruma’ya bakın anlarsınız. Rakip eğer, Gaziantep gibi Bruma’ya rahat oynama imkanı veriyor ve bire bir bırakıyorsa Galatasaray rahat kazanır. Yok eğer, Başakşehir gibi kademeli ve akıllı savunuyorsa o maç zor biter. Kısacası, Bruma’nın ilk ilk çeyrekteki etkisi ve durumunu görünce şov olacağını anlarsınız. Fakat bir başka ve korkutucu şov da arkada vardı. İlk çeyrekte yüzde yüz 3 net pozisyon veren defans da Bruma’ya nispet yapıyordu.
Öyle ki, Trabzon forvetlerinin toplam gol sayısı 1 iken, Adanaspor forvetleri de çok farklı değil. Magaye attığı 3 golle tek farklı isim. Gol atmakta sorun yaşayan, gol yemekte sorun çıkarmayan iki ekibin neler yapacağı merak konusuydu.
BRAVO EYÜP HOCAM
Adanaspor, hafta içi Jurcic ile yolunu ayırdı ve doğru yaptı. Şimdi sırada doğru ismi seçmek var. Bu isim yerli olmalı bence. Nedenini ise Eyüp Hoca üzerinden açıklayayım. Eyüp Hoca, yaptığı seçimler ve küçük dokunuşlarla takımın havasını değiştirdi. Jurcic için söylediğimiz biraz daha ofansif oyna, sadece savunma ile bu iş olmaz söylemini hayata geçirdi Eyüp Hoca.
Takım bu işe nasıl cevap verdi derseniz. Bakmayın farklı mağlubiyete. Adanaspor, kırmızı kart ile 1 eksik kalana kadar, hatta eksik iken bile doğru oynadı uzun zaman sonra. Sadece savunma anlayışından çıkıp, doğru yerleştirilmiş kalabalık orta saha ve hücumu 1’den fazla oyuncu ile destekleyecek ofansif kurguya dönünce bambaşka bir takım izledik.
İlk yarım saatlik bölümdeki oyun ile Galatasaray’ın kaybetmesi, Kasımpaşa’nın ise kazanması mümkün değildi. Tek ihtimal, G.Saray’ın ikinci yarılardaki garip oyun düşüşleri ve defansın yapacağı hatalardı. Nitekim o hataları da yaptı zaten.
Kasımpaşa’yı risk alacağı bir oyuna mecbur eden Galatasaray neden farkı artıramadı?
Bruma ve Yasin gibi çabuk ve rakip alana direkt giden oyuncular çok kötü kullanılıyor. Sebebi Sneijder’in oyunu yavaşlatması ve geç kalması.
Diğer taraftan Bruma ve Yasin de getirdikleri topu olumlu kullanma ve pozisyonu sonuçlandırma açısından tercih hatası yapıyorlar.