Paylaş
Erzincan’a göre hava nispeten iyi olsa da zemin buzdu ve futbolcuların hareketlerini kısıtlayan bir etkisi vardı. Karşılaşmanın başında, kolay topu Sabri’nin uzaklaştıramaması ve Webo’nun da önüne gelen topa düzgün vuramaması maçın senaryosunu buz zeminin yazacağını gösterdi.
BELGESELCİ RİEKERİNK
İlk 3 dakikada karşılıklı net pozisyon ve gol maçın nasıl geçeceğini çok erken anlattı. Osmanlıspor golü yemesine rağmen net pozisyonlar bulan taraftı ve bunu Carole’un bölgesinden olması dikkat çekiciydi. Genelde hücum organizasyonlarını bu bölgeden yaptılar çünkü, Bruma’nın, Carole’u yalnız bırakmasından faydalandılar. Bruma nerdeyse hiçbir pozisyonda yardım etmeyerek Carole’u adeta kurtların içinde kalan kuzu gibi ölüme terk etti.
Bay Riekerink de olayı bir belgeselci tadında seyrederek duruma müdahale etmedi ve golü yedi. Tabii doğal olarak Vrsajeviç, maçın yıldızı olmanın yanında kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı.
ROLLER DEĞİŞİNCE...
Bir başka farklı durum da, Galatasaray’ın en iyi yaptığı pas oyunu ve topa hakim olma konusunda Osmanlıspor’un daha iyi olmasıydı. Bunda, Galatasaray’ın golü erken bulması ve saha şartlarını düşünerek sahasından fazla çıkmaması kadar, Osmanlıspor’un özellikle Musa-Mehmet ikilisi ve öndeki kaliteli hücumcularının iyi pas yapması da etkendi. Galatasaray’ın, topa hakim olmanın dışında her açıdan bir rakibine karşı bu kadar verimsiz olduğu nadir maçlardan biriydi. Ve bunu sadece buz zemine bağlayamayız çünkü Osmanlıspor da aynı zeminde oynadı. Tek farklı olan durum, Osmanlı hücumcuları sanki yere basmıyor gibi süratli ve çabuktu.
SORUN İLE SONUÇ ALMAK
Buz zemin futbol için sorundu. Ama Mustafa Hoca’nın takımı bu sorunu sonuca çevirmeyi, etkili ayaklarını akıllı kullanarak başardı. Buz zeminde sağa-sola sallanan ve hızı düşüren oyun yerine çabuk ve direkt öne toplar atarak etkili oldular. Her hücumda en az 3 Osmanlı oyuncusu Galatasaray kalesine 30-40 metrelik deparlar atarken ve pozisyona girerken, en az Osmanlı hücumcuları kadar süratli G.Saray forvetleri ise kendi sahasında geniş alan bırakan rakip defansı eksik bile yakalayamaması her şeyi ortaya koyuyordu. Mantalitenin anlaşılması açısından çarpıcı örnek şudur ki, maçın son bölümünde Mustafa Hoca neredeyse bütün takımı forvete çevirirken, Riekerink elinden gelse hücumcu olmadan oynayacaktı.
EREN’LE OYNAMAK
Hadi tamam kabul ettik ve Galatasaray hücumcuları buz zeminde etkilerini yitirdi. Peki Eren Derdiyok niye sahada? Hiçbir şey yapamıyorsan, Eren’i olabildiğince rakip ceza alanı yakınına gönderirsin, söylersin orta sahana eveleyip gevelemeden topu direkt Eren’e oynar ve diğer üçlü de düşen ve dönen topları kovalayarak etkili olmaya çalışırsın. En kötü, topu ve rakibi kendi sahandan uzak tutarsın. Tabii bunun için Eren’e ihtiyaç var. Eren, sezona başlangıç konsantrasyonuna dönmeli yoksa Galatasaray kariyeri dertli devam eder.
DERTLİ DÖRT’LÜ
- İlk yarıda Osmanlıspor öndeki 4’lüsü ile,
- Kenardan geldi pozisyon buldu...
- Göbekten geldi pozisyon buldu...
- Duran toptan pozisyon buldu...
- Orta yaptı hepsine vurdu...
- İlk yarıda Galatasaray öndeki 4’lüsü ile,
- Tek organize atakta golü buldu...
- Kenardan hiç gelemedi...
- Göbekten denedi ama yetmedi...
- Duran topu akıl edemedi...
- Eren varken hala orta yapmadı...
Paylaş