Kayseri karşısında kaybedilen sadece büyük avantaj değil aynı zamanda takım ruhuydu. Dolayısı ile Tudor geldikten sonra neler değişecek sorusu çok merak ediliyordu. Haksızlık etmeyelim, bir haftada kimse büyük değişiklik yapamaz. Sadece değişimin işaretlerini verir.
CHEDJOU FARKI...
Rize karşısında neler değişti? Öncelikle, Selçuk’un dönmesi sonucu topa ve oyuna hakim olma avantajı tekrar kazanıldı. Sonrasında, hoca değişiminin ilk yansıması tazelenmenin verdiği istekli oyun ve mücadele gözüktü. Josue, oynadığı pozisyonun hakkını verecek kadar oynadı.
Yasin ve Rodrigues etkisiz ve beklenenin altında oynadılar. Chedjou ile geçmiş maçlara nazaran daha derli toplu bir defans görüntüsü vardı. Neredeyse her duran top ve yan toptan gol yiyen defansta Chedjou top sektirmedi.
Mustafa hoca, Avrupa’da bu kadar uzun gidiyor olmasının neden olduğunu anlatan bir ilk yarı oynattı takımına. Sıkıntı, üretkenlik ve çabuk oyundaydı. Ligimizin en iyi hızlı hücum takımının neredeyse hücum yapamamasının sebebi, karşısındaki takımın savunma kalitesiydi. Son derece ciddi ve disiplinli iki takım gördük sahada. Çünkü biliyorlar ki kim kopsa geri dönüşü olmaz ve dağılır. Mustafa hoca ve Osmanlıspor için artı yazacak durum; Avrupa tecrübesi olan bir takım gibi sakin ve sabırlı oynamaları. İyi olmayan taraf ise, öndeki hızlı ve yetenekli adamların tam da istedikleri gibi şekillenen bir maçta etkisiz olmaları.
TAM WEBO’NUN iSTEDiĞi GiBi BiR MAÇTI
Osmanlıspor’un nadiren geldiği anlarda top ve oyuncuların aradığı bir isim vardı o da Webo. Birkaç pozisyonda kenardan yapılan iyi ortalara son dokunuşu yapacak adam olmayışı çok net belli oldu. Mustafa hoca, oyun hızı ve temposu için Webo’yu düşünmedi belki ama maç Webo’ya döndü.
Ankara’daki rövanş maçı hem mental hem de fiziki açıdan daha zor olacak. Mustafa hoca bu maçtaki gibi hazırlarsa takımını, sevinen taraf biz oluruz.
GALATASARAY için büyük fırsatın maçıydı. Kritik ve zor haftalar öncesi kazanarak zorlu 5 haftalık periyoda avantajlı girme şansıydı. Böyle bir haftada, oyuncuları sadece biraz motive edersin ve çok şey anlatmaya gerek kalmaz.
Galatasaray’da Sneijder ve Selçuk’un olmayışının etkisinin ne ölçüde olacağını iki kişi belirleyecekti. Sergen Hoca ve Riekerink. Sergen Hoca’nın takımını hangi sistemle oynatacağı ve belirlediği oyun stratejisi ilk önemli sebepken, diğeri ise Riekerink’in eksik oyuncuların yerine kimleri tercih edeceğiydi. Bir oyun planı ve stratejisi olmadığı için onu beklemiyordum zaten. Sergen Hoca’nın takımı ilk yarı çok motive ve etkiliydi. Son zamanlarda Türk Telekom Arena’da bir rakibin bu kadar oyuna hakim olduğu maç yoktur. Sebebi, oyunu başlatan ve sonlandıran adamların olmayışıydı elbette ama Riekerink’in seçimi da anlamsızdı.
Tolga uzun zaman sonra döndü ama karşısında sert ve tempolu orta saha oyuncuları görünce düştü. De Jong sadece mücadele ile kendini ifade etmeye çalışan adam olunca Galatasaray orta sahası rakibin kontrolüne geçti.
Riekerink’e sormak lazım... Senin başlatan ve organize eden adamların yokken, bu açığı Rodrigues ile nasıl kapatmayı planladın? Seçimin, top ayağına geldiğinde oyuna dahil olan ve kenardan topla hareketlendiğinde etkili olan Rodrigues mi olur yoksa orta sahada oynattığın ve oyun kurmada şu anda elinde var olan en iyi futbolcu olan Josue mi? Riekerink rakipleri tanımıyor biliyoruz da, kendi oyuncusunu bile tanımıyor.
KAPTAN OLMAYINCA...
SELÇUK İnan son yıllarda hep eleştirilen ve beğenilmeyen oyuncu olarak ön plana çıkartılıyor. Selçuk gibi oyuncuların takım için önemi ve aslında ne iş yaptığını anlatan maçlardır bunlar. Ne Tolga ne de De Jong, Kaptan’ın yaptığı işleri yapamaz. G.Saray’ın neden kendi sahasında bu kadar top kaptırdığını, defansın neden uzun vurmak zorunda kaldığını ancak Selçuk’un olmayışı açıklar.
FORMANIN HAKKI
GOL
Bu gerçekte, büyük şova sahne olacak ‘şampiyonluğa tamam mı devam mı’ maçının galasıydı.
Bu bir nevi, hızlı ve çabuk öğrenen öğrenci ile tecrübe ve aklın birleşimi öğretmenin akıl oyunuydu.
CAROLE DARBESi
Muslera’nın bir gün önce sakatlanması, moral bozucuydu. Ama daha maçın başında Sneijder’in sakatlanıp çıkması, işte bu kötüye işaretti. Tutanla oyunu tutan olmayınca, maç daha 6’da G.Saray adına çok daha zorlaştı.
Osmanlı, Konya ve Başakşehir maçlarının başrol oyuncusu oldu Carole. Carole’un maçın yıldızı yaptığı son oyuncu Caiçara oldu. Elbette onun bu duruma düşmesinde Bruma’nın katkısını unutmamalı.
Maçın başında, her iki takım da rakip savunmalara baskı yaparak oyuna geriden iyi başlama seçeneğini kaldırdı. Doğal olarak oyun her iki takımdan iki önemli oyuncunun, yetenek ve tecrübesine kaldı. Bunlar Emre ve Sneijder’di. Biri sahada olmayınca doğal olarak diğeri devreye girdi ve oyun şekillendi.
GERÇEKLER VİSCA
G.Saray
Bu dörtlü, Galatasaray’ın belki de şimdiye kadar sahip olmadığı kadar farklı ve yetenekli kanat oyuncuları. Sürat, çabukluk, adam geçme ve direkt kaleyi düşünme özelliği olan bu dörtlüye sahip hoca şanslı, takım ise güçlüdür. Bruma uzun sayılacak bir aradan sonra gol atınca rahatladı. Üzerindeki baskıyı atınca da koptu. Aslında takım ve herkes rahatladı. Podolski’nin goldeki pozisyon alışı ve pası bırakışı ders niteliğindeydi. Podolski dersleri devam...
SNEIJDER RESİTALİ
Maçın başında bulunan goller, Galatasaray’ın çok rahat devam etmesini sağladı. Öyle ki, Wesley’nin topukla verdiği ve gol olsa yılın asisti olacak pası; ceza alanı çevresinde kolay ve etkili paslar yapması, neredeyse her hücumun pozisyon olması bu rahatlığın sonuçları. Sebep? Akhisar takımının savunma ve hücumdaki yetersizliği. Tolunay Hoca’nın takımları saha disiplini ve iyi savunmasıyla bilinir. Belli ki transfer ihtiyacı var, ama saha içinde yolunda gitmeyen işler de var.
YASİN ŞOVU
Yasin’in bu kadar ekstra oynamasında ve goller bulmasındaki ana sebep, kendini kenara atmak yerine içeri; defans arkasına koşu sayısını artırması ve devamlı ceza alanı içinde olması. Kenar oyuncusu görünümlü forvet olarak oynuyor Yasin. Bruma’nın bencil halini görünce kendini ‘update eden’ (güncelleyen) Yasin, artık hazırlayan değil, hazıra konan adam oldu.
UZUN ZAMAN OLDU
1- Uzun zaman sonra ilk defa bir yazımı daha ilk yarı bittiğinde tamamladım.
2- Uzun zaman sonra
Ama takımın inişli çıkışlı hali ve geleceğe yönelik vermediği inanç da etkiliydi. Galatasaray sezon sonuna kadar yarışta olacaksa bunu yapabilecek tek güç taraftar. Çünkü, camiayı toparlayacak bir yönetim yok, takımı yönetecek bir hoca hala aranıyor, saha içinde kendini dinletecek kaptan da doğrandı ve bitti.
BİR HAFTA İYİ, BİR HAFTA İSE SIRADAN
Maçın yarım saatlik durumu ile Galatasaray’ın hali aynı. Bir hafta çok iyi diğer hafta sıradan. Bir hafta yıldızlar geçidi diğer hafta kara delik. Bir hafta mutluluk diğer hafta çile. Linnes’e bakın. Adam sağ bek ortada yok ama sol bek döktürüyor. Podolski’nin aklı, kalitesi ve isteği maçı kopardı. Eren maçı izlediyse, Podolski’nin organizatörlüğünü görmüştür. Pozisyona girerken Bruma, Rodrigues ve Sneijder’i nasıl kullandığı ve aslında nasıl yönettiğini gördüyse yapması gerekeni de anlamıştır.
Galatasaray ilk 45 dakikayı geride kapatmadıysa bunda en önemli etken şansı ve Vukoviç’in kolay gol paslarını verememiş olmasıydı.
Osmanlıspor maçında Vrsajeviç kariyerinin en iyi karşılaşmasını oynamıştı ve maçın yıldızı olmuştu.
Şimdi yine bir sağ bek Skubiç çok iyi oynadı ve Atiker Konyaspor’un en etkili adamı oldu.
Bu iki oyuncu adeta Carole’un içinden geçerken kenarda Jan Olde Riekerink’de bu durumu seyretmeye devam etti.
45’LİK
NE olduysa ikinci yarıda oldu.
Yeni transfer Rodrigues’in sahaya adım atmasıyla;
1- Kenarlar işlemeye başladı,
Galatasaraylı oyuncuların ilk yarıdaki hali ve tavırlarının tek açıklaması laubalilikti. Tuzlaspor’u ciddiye almazsan, devre arası tatiline erken çıkarsan faturayı kim olursan ol keserler. Futbolun hiç tavizinin olmadığı tek şeydir ciddiyetsizlik.
Galiba, Tuzlasporlu futbolcuların maça asılmayacağını ve zaten kalitelerinin yetmeyeceğini düşündüler. Evet kaliteleri yetmezdi ama sarı kırmızılı oyuncular kalitesini gösterseydi. Uygun adım modunda maç oynarsan maçın sonunda tadın kaçar.
YÖNETİME TEBRİKLER
Chedjou’nun atılışı da, Yasin’in atılışı da, rakibi küçümsemenin ve hazmedememenin sonucuydu. Tuzlaspor’un hakkını verelim. Arif çok iyi oynadı ve hak ettiği çok şık bir gol attı. Ozan Papaker’in öndeki mücadelesi, takıma katkısı en az golü kadar değerliydi.
Mücadelesi, isteği ve golleri ile Tuzlaspor maçı hak etti. Yeni yönetime de hediye verdiler. Ben de, arkadaşlarım olan yeni Tuzlaspor yönetimini tebrik ederim.