Paylaş
Sahanın buz olması başlı başına sorun oluştururken, üstüne buz gibi esen rüzgar oyuncuların öncelikli olarak sıcak kalmayı düşünmelerine sebep oldu. Altı da üstü de buz olan bir sahada top oynamak rütbe söker, yetenek öldürür. Öyle bir soğuk vardı ki, anlamak için Erzincan’da olmaya gerek yoktu.
Ne kadar soğuk olduğunu şuradan anlayın... Doğduğu yer neredeyse hiç güneş görmeyen ve soğuk yüzünden ağrı kesiciye dahi ihtiyaç duyulmayan Norveç olan; kariyerinde maçların çoğunu bu havalarda oynamış olan Linnes bile o kadar üşümüş ki sahada tanınmayacak hale gelene kadar her şeyi giymişti. Buzların arasında doğan adam üşüyorsa, siz diğerlerini düşünün artık... Bu tür maçlardan aklımda kalan ve işkence gibi gelen ise devre arasından sonra sahaya çıkmaktır.
DEFANS ‘BiTTi’ DEMEDEN
SON yıllarda bu tarz sahalarda oynama durumu bitmişti. En son Sivasspor ligde iken bu tecrübeyi yaşıyordu Süper Lig oyuncuları. Bu alışık olunmayan şartlar doğal olarak Galatasaraylı oyuncuları olumsuz etkilerken, 24 Erzincan’lı oyuncular için hayatın doğal akışında bir durumdu. Onlar daha normal oynadılar. Saha zemini ve havanın olumsuz etkisi en çok şans bulan genç Galatasaraylı oyunculara oldu.
Berk İsmail, Gökhan ve Birkan buldukları şansı zemin ve şartlar yüzünden değerlendiremediler. İkinci yarı Yasin-Sabri değişikliği sonrası gelen gol, ‘bu şartlarda atan galip’ demekti. Ama mevzu Galatasaray’sa bir durup düşünmek lazım. Maçın sonucu için defansın son kozunu oynamasını görmek gerekir. Galatasaray ilk maçta ciddiyetsizliğe, ikinci maçta şartlara kaybetti. Son sampiyon iyi başlamadı ama gruptan çıkar. Asıl sorun şu ki; ligdeki problemler farklı versiyonlarıyla kupada da devam ediyor.
Paylaş