Hakan Ünsal

Kolayı zorlaştıranlar

1 Aralık 2016
HEM kolay hem zor maçlardır bunlar. Çünkü...

- Kupanın ilk maçları olması isteği azaltır.

 

- Yedek ağırlıklı kadro kaliteyi düşürür.

 

- Rakibin alt lig takımı olması konsantrasyonu zorlaştırır.

 

- Taraftarın ilgisinin olmaması coşkuyu bitirir.

 

Yazının Devamını Oku

OLMAZSAN OLMAZ...

26 Kasım 2016
SON 4 maçın 3’ünü kaybetmiş, dahası bu kaybettiği maçların 2’sini ligin başı sayılıcak dönemde, şimdiden, iç sahada Türk Telekom Arena’da oynamış bir Galatasaray için daha kötü bir tablo olur muydu? Evet olurdu.

Şimdiye kadar destek anlamında ciddi katkı vermiş taraftarın elini çekmesinin yanında bu tablo hiçbir şey.

 

Daha kocaman bir sezon varken taraftarın olmaması, şimdiden takımını unutmasının bir tek anlamı var; Galatasaraylı futbolcular ve yönetimi için sezon bitmez..

 

BİRİ BRUMA’YA ANLATSIN...

 

Ligin en çok topla oynayan, pas yapan ve maçlara hakim takımının, Sneijder, Eren, Podolski ve Bruma gibi isimlere rağmen gol atma, Muslera’ya rağmen de gol yeme sorunu var. Bu hücumculara rağmen gol atmakta ve özellikle üretmekte sıkıntı yaşanıyorsa oyun sistematiğinde problem vardır. Oyuncu performansı da bu sistem arızasından etkilenir ve kilitlenir.

 

Yazının Devamını Oku

Fener'in hocası Riekerink... 

21 Kasım 2016
  Riekerink'in büyük derbiye o derecede iki büyük yanlış tercih ile başladı.

Serdar'ın maç eksiğinin en fazla yaşanacağı karşılaşmaydı bu. Çünkü derbi dengeli ve hatasız oynamayı kabul eder. Serdar-Hakan ikilisinin uyumu da asıl soru işaretiydi. Selçuk seçimi ise bu maç için yapılacak en büyük yanlıştı. Tecrübesiyle, baskı yediğinde sakin kalmasıyla, oyun kurmanın çok önemli olduğu deplasmanda De Jong ile başlamak ve Selçuk'u tercih etmemek, Mehmet Topal'ın eksikliğini eşitleme anlamına gelir. 

 

Mehmet Topal'ın olmadığı ve orta sahadaki üstünlüğü daha rahat alacağı bir maçta, Riekerink'in tercihi anlamsız. Çünkü Topal, Fenerbahçe için bir orta sahadan daha fazlası ve Fenerbahçe'de onun eksiğini kapatacak adam yoktu. Ama Riekerink devreye girerek bu eksiği kapattı. 

 

Fakat bu yaptığı yetmezmiş gibi, ikinci yarı Fenerbahçe'nin düşmeye başladığı anlarda Eren'in sakatlığı ile gelen mesajı da alamadı. Oyunu okuyamadığını zaten biliyorduk ama bari sahadan gelen işareti anlasaydı. Selçuk tercihini yapmamasından bahsediyorum. Mağlupken ve orta sahada üstün olma ihtiyacın varken Cavanda tercihi ne ya...

 

SELÇUK'A İNANMAMIŞ..

 

Yazının Devamını Oku

Marka değeri ve bataklık

13 Kasım 2016
Futbolun marka değerinin artmasını istiyorsak alt liglere de eğilmeliyiz. Bunun için tek tip sözleşme, internetten canlı yayın ve hafta için maç şart.

SON yıllarda futbolumuzla ilgili en çok üzerinde durulan konu ‘marka değeri’ ve bu değerin gerçekliği. Yayın ihalesinin yaklaştığı şu dönemde yine en çok konuşulan konu bu olacak, ama ne üzerinden? Para! Çünkü ne kadar para o kadar değer denklemi üzerinden yürütüyoruz bu işi.

 

ALT LİGLER...

 

Ligimizin değerinin yüksek olması hepimizin isteği, ama bu parasal değerinin sahada ve dışında karşılığı var mı? Cevabı da herkese göre farklı anlatılacak bir hikaye!

 

Türkiye’de yaklaşık 3.600 civarı profesyonel lisanslı futbolcu var. Bunların yaklaşık yüzde 70’i alt liglerde. Futbol algımızda Süper Lig oyuncuları; hatta 25-30 futbolcu olduğu için bu oyunu, bu sayıda isim üzerinden değerlendiriyoruz.

 

Yazının Devamını Oku

Kardeş tarifesi

13 Kasım 2016
BİZİM, kağıt üzerinde zayıf kalan rakiplere karşı geliştirmemiz gereken yönlerimiz var.

Pas yapma konusunda hiçbir sıkıntımız yok, hatta fazladan bile pas yapıyoruz. Kosova gibi maçın bütününü kendi alanında oynama stratejisi olan bir takıma karşı yapılması gereken olmazsa olmaz 3 şey vardır:

 

1- KANATLARI KULLANMAK

 

AMA bizim yaptığımız şekli ile kullanmak değil. Biz, rakip alanın ortasına kadar orta sahada iyi pas yapıp kenarlara yayılıp oyunu genişletiyoruz. Ama bu kendimizi kandırmaktan öteye geçmiyor. Rakip alanın ortasından sonrasında yapılan işlerdir iyi takımların nişanesi. Aut çizgisine kadar 25 metre bizim yetenekli ayaklarımızın asıl iş yapması gereken yerler. Ama herkes kendi stilinde oynadığı ve kanat akını prensiplerini yerine getirmediği için kilitlenip kalıyoruz.

 

2- BOL BOL ŞUT ATMAK

 

Yazının Devamını Oku

Abdullah Bey...

5 Kasım 2016
GALATASARAY’ın kendi sahasında bir maça böyle başladığını çok az gördük.

Aslında başlamak zorunda kaldı dersek daha doğru olur. İlk çeyrekte, oyunun ve topun hakimi net Başakşehir’di. Bu hakimiyette, Emre’nin sahadaki varlığı farkı oluşturan yegane etkendi. Başakşehir’in oyuna iyi başlamasının da, topa hakim olmasının da, baskı yediğinde panik yapmadan çıkmasının da, iyi pas yapıyor olmasının da sebebi Emre idi. Şu net ki, Başakşehir’de Emre olmasaydı ne böyle bir oyun oynayabilirdi ne de baskıdan kurtulabilirdi.

 

LEHİNE ÇEVİREMEDİ

 

Galatasaray maça 15 dakikalık rötar ile başlayınca, taraftar da sahadaki oyunu gördü ve endişeli bir sessizlik ile maçı seyretti. Duran toptan gelen gole kadar olan bölüm bir kıpırdanma süreci ile geçti. Gol sonrası Galatasaray’ın oyunu lehine çevirmesi beklenirken sahada bambaşka görüntü vardı.

 

Galatasaray’ın sezon başından beri problemleri aynı ve bunu erken çözen rakipler için artık Galatasaray maçları çok zor olmaktan çıkıyor. Rakip defans arasında yok olan Eren, orta saha kalabalığı içinde eriyen Sneijder, rakiplerin artık kademeli savunma ile etkisiz hale getirmeye başladığı Bruma, yan pası abartan ve istatistik yıldızı orta saha, Muslera’nın bile çaresiz kaldığı hata yapmaktan imtina etmeyen defans ve tabii ki Riekerink.

 

Yazının Devamını Oku

Sabaha kadar pas...

30 Ekim 2016
Geçtiğimiz hafta Trabzonspor’a karşı tek kale oynanan maçı kaybeden Galatasaray için Adanaspor karşılaşması da oyun açısından benzer görüntüde geçti.

Adanaspor’un hücum kalitesi ve sonuca etkisi alt seviyelerde olunca, Muslera için rahat, defans için sorunsuz, orta saha için keyifli bir maç oldu.

 

Ama maç içerisinde aynı keyfi bir başka şekliyle Adanaspor da yaptı. Çünkü Galatasaray, çabuk oyuncularına rağmen, öne doğru uzamak yerine yana doğru genişlemeyi tercih edince oyun yavaş ve üretkenlikten uzak hale döndü.

 

 

ŞİŞMAN OYUN...

 

Galatasaray orta sahası için konu topa hakimiyet ve yana pas ise eğer, değil 1 maç 3 maç top vermeden oynarlar. Ama bu yana oynayarak şişmanlayan oyun, doğal olarak hantal ve belli alana sıkışmış, rakibe avantaj sağlayan, aynı zamanda hataya açık hale dönüyor.

Yazının Devamını Oku

Muslera’sız kayıp

23 Ekim 2016
G.SARAY-Trabzon maçlarının doğal favorisi, hele içeride oynuyorsa G.Saray’dır.

Sadece bu da değil. Trabzon’un yenilenmesi, yeni oyuncuların takım olmayı becerememesi, futbolcuların yetersiz performansı, çok gol yiyip az atması gibi birçok sebep maçın G.Saray için rahat geçeceğini anlatıyordu.

 

Trabzonspor’un yapacağı akıllıca olan tek şey ise, maçı olabildiğince 0-0 götürmek için hata payını azaltan sıkı savunmaydı. Yoksa Galatasaray gibi bir takıma açık oynamak bu dönemde çılgınlık olurdu. Şurada hakkını da verelim. Trabzon maça akıllı, iyi analiz edilmiş doğru strateji ile başladı ve devam ettirdi. Golü bulduğu dakikaya kadar, sahada ne yaptığını bilen, kendi alanına çok doğru oranlama ile dağılan ve panik yapmayan bir takım görüntüsü verdi. Geriye ne kalıyordu? Sabretmek ve G.Saray defansının klasik hatalarından birini yapmasını beklemek.

 

YASİN OLMAYINCA

 

G.Saray için ilk yarıdaki problemin başlangıcı Yasin’di. Dolayısı ile Podolski. Sarı kırmızılılarda oyun hızı Bruma-Yasin ikilisi ile tavan yapıyor. Bruma bir kenarda yine adam geçme ve alan kat etme işini yaparken, diğer taraf başka oyunu oynadı. G.Saray’ın hücum sepetinde kenarlar çok önemli ve Yasin oyunu tamamlıyor. O olmadığı için Podolski iyi değildi ve maçta pozisyon değişikliğine gidildi. Ama Poldi ilk yarı yoktu! Devamında Sneijder, Cavanda, Eren ve Riekerink...

 

Yazının Devamını Oku