KÜRESEL düzeyde piyasalar karıştı. Bu kez piyasalardaki dalgalanmalar daha öncekilerden farklı görünüyor. Borsalar düşüyor. Emtia ve hammadde fiyatları da düşüyor. Ortalarda sakin liman bulmak zorlaştı. Bono piyasaları göreli olarak daha güvenli görülüyor.
Yatırımcılar küresel düzeyde yatırımlarını çözüyorlar. Kendi parasını çalıştıranlar nakde dönüyorlar. Borçlanarak yatırım yapanlar borçlarını ödemeye çalışıyorlar. Rahatsızlığın önemli bir bölümü de buradan kaynaklanıyor. Yani,
bilançolar küçülüyor. Küçülen bilançolardan
gelişmiş ya da gelişmekte olan ayırımı yapılmaksızın tüm dünya nasibini alıyor.
Borçlanma maliyetinin artacağı beklentisiyle (ya faizlerin yükseleceği ya da borçlanılan paranın değerinin artacağı beklentisiyle) yatırımcılar ellerlindeki hisse senetlerini ya da emtia/hammadde stoklarını satmakta ve borçlarını ödemeye çalışıyorlar.
Ortaya çıkan resim hiç de hoş değil.
BEKLE GÖR
Tabloda borsa endekslerindeki bu yılın en yüksek değeri ile geçen pazartesi günü gerçekleşen endeks değerlerindeki yüzde değişmeler veriliyor. En yüksek endeks değeri de çoğu borsada Şubat ayının son haftasında gerçekleşti. Yani, tablodaki değişmelerin büyük bir bölümü son 5-10 gün içinde gerçekleşti.
Tahminlere göre,
son bir haftada dünya çapında hisse senetlerinin değeri 2 trilyon dolar kadar düştü. Bu çeşit son karışıklık 2002 yılı sonu ile 2003 yılı başında yaşanmış ve dört ay kadar sürmüştü. Şimdiki karışıklığın ne kadar süreceğini kestirebilmek elbette olanaksız. Ama, dört ay sürmeye kalkarsa, bu kez, olasılığı çok yüksek olmasa da, karışıklığın bir küresel bir krize dönüşme olasılığı göz ardı edilmemeli. Çünkü,
borçlanarak yapılan yatırımlarda elde tutulan varlıkların değerinin düşmesi yeni satışları da zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, piyasalardaki her düşüş yeni düşüşlere yol açmaktadır. Birbirini besleyen bir süreç söz konusudur.
Petrol fiyatı düşüyor.
Altın fiyatı yeniden düşüş eğilimine girdi.
Bakır,
alüminyum ve
gümüş fiyatları da benzer bir baskı altında. Emtia piyasalarını yönlendiren eğilimler Amerika’da ev kredileri piyasasını (mortgage market) da karıştı.
Bugüne kadar gözlenenlerin şişen balonun biraz hava kaybetmesi mi yoksa balonun patlamakta mı olduğu yolunda bir yorum yapmak zor. Ama,
yatırım araçlarının ucuzladığı yolundaki tavsiyelere uyarak herhangi bir yönde harekete geçmek de şimdilik çok anlamlı görünmüyor.
Küçük yatırımcılar olan biteni kenardan izlemelidir. Fiyatların oturmasını beklemelidir. Aksi taktirde, bugün ucuz gibi görünen yatırım araçlarının yarın çok pahalı olduğu anlaşılabilir. Dünkü gibi, bazı piyasalarda önümüzdeki dönemde düşüşlerin yanında artışlar da yaşanacaktır.
Birkaç günlük gelişmelere bakarak kararlar değiştirilmemelidir.
TÜRKİYE
Küresel sarsıntı Türkiye’de farklı hissediliyor. Örneğin, Türkiye’de, her sarsıntıda olduğu gibi, faiz ve döviz kuru yükselirken, Borsa düşüyor.
En fazla düşen borsaların başında yine İstanbul Menkul Kıymetler Piyasası geliyor. Halbuki, diğer gelişmekte olan ülkelerde borsalar düşüyor, ama yerli para o denli değer kaybetmiyor. Türkiye dışında parası en fazla değer kaybeden ülke Brezilya (yüzde 3’e yakın) oldu. Bu açıdan da, Türkiye’deki yatırımcılar dikkatli olmak zorundadırlar.
Geçen hafta pazartesi gününden bu hafta pazartesi günü arasında
Türk lirası (Merkez Bankası kurlarıyla
) Euro’ya karşı yüzde 5.3, dolara karşı yüzde 5.4 değer kaybetti. Hazine faizleri yüzde 18’lerden yeniden yüzde 20’nin üzerine sıçradı. Dolayısıyla,
küresel çalkantının Türkiye’deki etkisi daha geniş ve derin görünüyor. Bu konuda kısa dönemde yapacak fazla bir şeyin olmadığını küçük yatırımcılar yatırım kararlarında hesaba katmalıdır.