SERMAYE hareketlerinin küresel bazda serbestleşmesiyle yatırım fonları dünyanın dört bir tarafını sardı.
Bu fonlar yalnızca katılımcıların anapara ve getirilerini çalıştırmakla kalmayıp aynı zamanda katılımcıların paralarıyla edinilen varlıkları teminat göstererek borçlanma yapabiliyorlar. Bu şekilde, katılımcıların ana paralarına getiriyi azamiye çıkarmaya çalışıyorlar.
Küresel düzeyde oyuncu olan yatırım fonları genellikle oturmuş emeklilik fonları olan, halkın mali yatırımları büyük ülkelerde oluşuyor. Bu açıdan, Batı Avrupa, Amerika ve Japonya’nın yatırım fonları dünya piyasalarına yön verebiliyorlar denebilir.
AMERİKA
Amerika Birleşik Devletleri finansal varlıklar açısından en zengin ülkelerden biri durumunda. 2005 yılı sonu itibariyle Amerika’da 54 milyon hane halkı en az bir yatırım fonuna para yatırmış durumda görünüyor. Halbuki, 1980 yılında yatırım fonlarına para koyan hane halkı sayısı yalnızca 4 milyonun biraz üzerindeymiş.
Yatırım fonlarına para koymuş hane halkı reisinin ortalama yaşı 48 civarında. Bu insanların dörtte üçünün eşi de çalışıyor. Yaklaşık 125 bin dolar civarında finansal varlıkları var.Ortalama dört farklı yatırım fonuna para koyuyorlar. Bu kişilerin ortalama yıllık gelirleri 70 bin dolar civarında.
Amerikan hane halklarının finansal varlıklarının yüzde 32’si emeklilik hesaplarında değerlendiriliyor. Bu oran 1990 yılında yüzde 22 civarındaydı. Bundan sonraki en popüler yatırım aracı hisse senetleri. Hane halklarının toplam finansal varlıklarının yüzde 18’ine yakını hisse senetlerinde duruyor. Bu oran 1990 yılında yüzde 15 idi.
Amerikalılar yalnızca kendi ülkelerinde değil, dış ülkelerin mali sistemlerine de yatırım yapıyorlar. Örneğin, 2005 yılında Amerika’da yerleşiklerin Amerika dışında değerlendirdikleri yatırımları (akım bazında) 426 milyar dolar olmuş. Bu kalem 1990 yılında 81 milyar dolarmış. Aynı şekilde, Amerika dışındaki yerleşiklerin Amerikan mali sistemine gönderdikleri para 1990 yılında 81 milyar dolarken 2005 yılında 446 milyar dolara ulaşmış. Yani, akımlar karşılıklı.
Amerika’daki yatırım fonlarının 2006 yılı (eylül itibariyle) performanslarının (getirileri) ortalama yüzde 5 civarında olduğu söylenebilir. Ama, gelişmekte olan ülkelerdeki hisse senetlerine yatırım yapan yatırım fonlarının getirileri bu dönemde yüzde 44 olmuş. Enerji sektörü yatırımlarının dışında, en yüksek getiri elde eden yatırım fonları zaten gelişmekte olan ülkelere yatırım yapanlar oluyor. Bunların dışında en yüksek getiri emlak (mortgage) piyasasına (getirisi yüzde 26) yatırım yapan fonlardır.
Bu çeşit fonlar son yıllarda hızla büyüyorlar. Büyüdükçe yatırım yaptıkları alanlardaki sorunları da beraberinde getiriyorlar.
YENİ DÜZEN
Dünya çapında yatırım fonları sermayelerinin 3-5 trilyon dolar olduğu biliniyor. Küresel bazda hareket eden toplam finansal sermayenin ise dünya milli gelirinin on katına (450 trilyon dolar) ulaştığı tahminleri yapılıyor. Bir günde dünyanın belli başlı paraları arasındaki işlemler toplamının 3-5 trilyon dolara ulaştığı söyleniyor.
Böyle bir piyasada, ne döviz kurlarının ihracat, ithalat ve ödemeler dengesi gibi temel makro ekonomik değişkenlerden yönlendiği ne de faizlerin merkez bankalarının para politikalarıyla kısa vadede çok fazla ilişkisi olduğu iddia edilebilir. Zaten, gözlemler de bizleri farklı sonuçlara ulaştırıyor. Örneğin, Amerika, Avrupa ve Japon merkez bankaları kısa vadeli faizleri artırmaya devam ederken, yatırımcılar orta-uzun vadeli faizleri çok fazla değiştirmemeye kararlı görünüyorlar.
1900’li yılların ikinci yarısına göre, 2000’li yıllarda çok farklı bir dünyada yaşıyoruz. Farklı dünyanın farklılıklarını doğru tespit edip aynı paralelde kurumsallaşmak ve yönetim ilkeleri oluşturmak zorunlu hale gelmektedir. Aksi taktirde, küresel ekonomiler daha sık ve daha sert dalgalanmalarla karşı karşıya kalabilecektir.