GELİŞMEKTE olan ülkelerin makro ekonomik dengeleri büyük ölçüde küresel sermayenin insafına bırakılmış durumda.
Küresel sermaye hareketlerinin neden olduğu olumsuz dengeler doğal olarak tepki doğuruyor. Genellikle tepkiler yanlış yönde oluyor.
Küresel sermayenin alacağı yön temelde ulusal ekonomilerin genel görünümüne bağlı olsa da, oluşan olumsuzluklar mutlaka bir ülkedeki görünümün bozulmasından kaynaklanmıyor. Birçok açıdan ulusal ekonomiler ne denli sağlam gibi görünseler de, küresel sermayenin gazabına uğradıklarında, olumsuzluklardan kurtulmak için çok fazla şansları olmuyor. Bu olguyu son yıllarda daha fazla ve sık yaşamaya başladık.
PİYASAYI ANLAMAK
Makro politikaların sağlam olması, ekonomilerin istikrar içinde dengelerinin korunması için ön şart olsa da, kısa dönemde yeterli şart olmaktan çıktı. Küresel sermayenin gözetim ve denetimi olması gerektiği istikrar içinde dengelerin korunmasının önemli bir unsuru olduğu giderek daha iyi anlaşılıyor.
Gelişmiş ülkelerdeki hakim görüş küresel sermayenin çekirdeğini oluşturan yatırım fonlarının (özellikle hedge fonları) denetiminin gereksizliği yönündedir. Bu görüşe göre, yatırım fonlarının müşterileri olan kesimlerin büyük bir bölümü zaten gözetim altındadır.
Bu çeşit yatırımcıların başında da emeklilik fonları gelmektedir. Dolayısıyla, yatırımcılar gözetim ve denetim altında olduğundan, onların paralarını emanet ettikleri fonları ayrıca denetlemek gerekmemektedir. Dolaylı bir denetim zaten vardır denmektedir. Bu yaklaşım son 10-15 yılda gelişen finans mühendisliği ve onun çıktısı türev ürünleri ihmal etmektedir. Piyasa dinamiklerini göz ardı edilmesi anlamına gelmektedir.
Öyle türev ürünler ortaya çıkmıştır ki, yeteri kadar makyaj yapıldığı taktirde, her türlü mali yatırım, denetlenen yatırımcıların yatırım yapabileceği bir kılıfa girebilmektedir. Bir anlamda, ulusal düzeydekidenetim ve gözetim otoriteleri de aciz durumdadırlar. Türev yatırım araçlarının üzerinden makyajın kaldırılıp gerçekten riskin ne olduğunu hesaplamak ulusal düzeyde giderek olanaksızlaşmaktadır.
Hal böyle olunca, yatırımcıların denetlenmesi dolaylı yoldan yatırım araçlarının denetlenmesi anlamına gelmemektedir. Yatırım araçlarının (fonların) gözetim ve denetimi de önem kazanmaktadır. Yatırım araçlarının gözetim ve denetimi ise ülke bazında yapılabilecek bir iş olmaktan çıkmıştır. Yatırım fonu denen kağıt parçaları dünyanın dört bir tarafındaki varlıklardan oluşabilmektedir.
KORUMACILIĞA ÖNLEM
Kısacası, küresel sermayenin küresel düzeyde gözetim ve denetimi uluslararası sermaye akımlarına belirli bir istikrar kazandıracaktır. Bu işi yapabilecek kurum IMF olabilir. IMF, bir yandan ülke ekonomilerinin istikrarını gözetirken, diğer yandan küresel sermayenin istikrarını sağlamaya çalışabilir. Bu yönde bazı öneriler de masaya konmuştur.
Bir başka seçenek farklı ülkelerdeki mali sistemin gözetim ve denetiminden sorumlu kuruluşların oluşturabileceği küresel bazda bir üst kurum oluşturulmasıdır. Böyle bir yaklaşım hem ülke bazında mali sistemin gözetim ve denetiminin küresel bazda uyumlu olmasını sağlayacaktır hem de ülkelerarası sermaye akımlarının denetimini kolaylaştıracaktır.
Gözetim ve denetim her zaman tercih edilen bir yaklaşım değildir. Ama, diğer seçenek korumacılıksa, gözetim ve denetim korumacılığa tercih edilmelidir. Gelişmeler korumacılığın giderek öne çıktığına yönelik işaretler vermektedir.