“Birçok kişi benimle kitap yapmak istedi ama tam karar verip başlayacakken hep bir iş seyahati çıktı.”
Gazetecilik, işine kendini adayanların mesleğidir. Çünkü bir sis çanı gibi, bir haber, bir olay sizi alır, evinizden, yatağınızdan koparıp götürür.
Dış haberler alanındaki gazetecinin işi zordur; hem buraya haber vereceksiniz hem de dünyaya Türkiye hakkında bilgi de vereceksiniz.
Meraklı bir çocuk babasının mesleğine imrenir. Sami Kohen’in babası da gazeteciydi ve bir gazete çıkartıyordu.
Milliyet’e gelinceye kadar birçok gazetede çalıştı. Yıllarını Milliyet’e verdi, 50’nci yıl ödül gecesinde vardım. Onun haberlerini başka yabancı basın organları da iktibas ederlerdi.
İşini severek yapanın yüzü daima aydınlıktır. Sevdiği işin başarısı daima yüzünde ışıldar. Ben ne zaman onunla karşılaştıysam kendisiyle barışık bir çehre görürdüm.
‘Sami Kohen Anlatıyor – Ver Elini Dünya’
Durumları neydi?
Bencilleşmişler.
Dikkatleri azalmış.
Göz teması kuramıyorlar.
Yazmayı unutmuşlar.
Bilgisayardan ders dinlemeye alışmışlar.
Kalem tutmayı unutmuşlar.
Bazı durumlar pandemiden önce de vardı ama dikkatimizi çekmiyordu.
Çimen Yalçın bakın kimlere adamış:
“Bu topraklarda yaşamış kadim halkların aziz hatırasına, zamandan ve mekândan azade kalplere...”
Albümün iç kapağında teşekkürü okuyacaksınız:
“Bu topraklar üzerinde var olmuş bütün halklara ve onların kültürlerine içten saygılarımı sunarım. Dedemden babama, babamdan bana geçen mirasa, yaşadığım coğrafyanın zenginliğini ekleyerek ezgilerin içinde ses olmaya çalıştım. Bu albümde benimle kalben yürüyen ve sesime ses olan herkese minnettarım.”
Sunumda albümün oluşum sürecini aktaralım.
Anadolu’nun eşsiz tınılarını sesinde barındıran, dizi müziklerindeki vokalleriyle sesine aşina olduğumuz ‘Türkiye’yi ağlatan ses’ olarak tanınan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ses Sanatçısı Çimen Yalçın’ın ilk solo albümü ‘Kalan Müzik’ etiketiyle müzikseverlerle buluştu.
‘Bu Toprağın Ezgileri’ albümü uzun süren bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı. Çimen Yalçın için ilk solo albüm fikri 2014’te oluşmasına rağmen albüm çalışmasına 2016 yılında sözleri Karacaoğlan, müziği ise Çimen Yalçın’a ait ‘Solduktan Geri’ eserinin aranjesiyle başlandı. Beş yılda tamamlanacak olan albümün repertuvarı defalarca değişti. Repertuvarın büyük bölümü türkülerden oluşurken, albümün yapımcısı Hasan Saltık’ın ‘Başka bir şey denemeliyiz’ düşüncesi ve farklı önerileriyle içerik büyük bir değişikliğe uğradı.
Ezgileri beğenilen ve özenle seçilen farklı dillerdeki halk şarkılarına
Kent Oyuncuları’nı birçok kişi seyretmiştir. Yıldız-Müşfik Kenter kardeşlerin yanında Kent Tiyatrosu’nun önemli bir ismi de şair ve tiyatro dünyasının unutulmazı Kâmran Yüce’dir. Üçünü de seyreden biri olarak tiyatro tarihimizdeki vazgeçilmez yerlerini unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Hiç kuşkusuz bu isimlere Şükran Güngör’ü de katmak gerekir.
Çevirmen, yayın yönetmeni Kâmran Yüce’nin kızı Deniz Yüce Başarır’ın büyük emekle hazırladığı ‘Perde Kapanmasa Görecektiniz’ kitabı, yalnız Kenterlere değil, tiyatro tarihimize de ışık tutuyor.
Kitabın kapağı şöyle:
“Perde Kapanmasa Görecektiniz
Kâmran Yüce’nin arşivinden Kent Oyuncuları’nın Kuruluş Hikâyesi (1959-1986).”
Kitabın adı Yüce’nin bir dizesinden alınmış.
Kitabın ilk yazısı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ait…
Deniz Yüce Başarır ‘Başlarken’ yazısında kitabın oluşumunu kaleme alıyor. Çalışmaların temelini gerçekleştiren Başar Başarır’ı şu cümleyle tanıtıyor: “Değerli eşim Başar Başarır’dan rica ettim: Babamın arşivini benim için tarar mısın, diye. Çünkü tiyatronun belleği, 1986’daki ölümüne kadar oyunculukla birlikte, dergi, afiş, ilan, basınla ilişkiler gibi birçok işi de yürüten babam Kâmran Yüce idi.
Yahşi Baraz’ın ‘Fahrelnissa Zeid – Fırtınaya Doğru’ kitabı uluslararası önemde bir sanatçımızın hayatını, sanatını ayrıntılı bir çalışmayla bize iletiyor.
Yahşi Baraz, sergileriyle, çalışmalarıyla, kitaplarıyla Türk resmine büyük katkıda bulunmuştur.
Kitaptaki yazıların ana başlıkları:
Sunuş / Yahşi Baraz
Fırtınaya Doğru / Oğuz Erten
Fahrelnissa Zeid’e Yeniden Bakmak: Batılı Görüntünün Doğulu Kökeni / Hasan Bülent Kahraman
Hayatın İlk On Beş Yılı
Ahmet Sait Akçay’ın ‘Modern Afrika Edebiyatı - Dönemler, Temalar, Yaklaşımlar’ kitabını görünce hemen okumaya başladım.
Akçay daha önce de ‘Hece’ dergisinin ‘Afrika Özel’ sayısının editörlüğünü yaptı.
Afrika’nın edebiyatını, edebiyatçılarını okursak siyasal olayları bir düşünce temeline oturtabiliriz.
Yazar kitabı kime adamış:
“Dost, mentor ve kardeş olarak gördüğüm Sevgili Harry Gruba’ya, -hiç eskimeyecek- anısına.”
Kitap 24 bölümden oluşuyor.
Giriş’te Afrika edebiyatının çeşitliliğini tanıtıyor.
“Ex Africa semper aluquid novi, ‘Afrika’dan her zaman yeni bir şeyler çıkar’”
436 sanatçının 1240 eserine ev sahipliği yapan Contemporary İstanbul; koleksiyonerleri, uluslararası basını ve de sanatseverleri yeni adresi Tersane İstanbul’da ağırlıyor.
Fuar, bu akşam sona erecek. Uluslararası bu tür fuarların, sergilerin en önemli yanı, dünyadaki eğilimleri, yenilikleri, girişimleri yaşadığımız ülkede görebilmek.
Bu yıl CI’nın sergisini basından izledim. Yeni ve açık mekânda açılmasını gerek ziyaretçiler gerek sanatçılar açısından çok yerinde buldum.
Tatil günleri pandeminin yasakladığı dönemlerde birçok kişinin nasıl sıkıldığını bilirim. Hele hafa sonu tatillerini sanatsal etkinliklere adamış insanların sıkıntısının derecesini tahmin edemezsiniz.
Koleksiyoncuların da bu sergiyi beklediklerini hepimiz biliyoruz, çünkü tek tek galerileri gezmenin yoruculuğu düşünüldüğünde Türk resminin önemli adlarını bir arada görebilmek sanırım alıcılar için de bir fırsattır. CI’nın bir başka yanı da sanatseverlerin sanatçılarla buluşabilmeleri, konuşabilmeleridir. Ayrıca onların kitaplarının da bu konuda meraklıların kitaplıklarını zenginleştireceklerini umuyorum.
Akbank’ın ana sponsorluğundaki 16. Contemporary İstanbul ön izlemenin ilk günü, Türkiye Turizm ve Tanıtım Geliştirme Ajansı-TGA’nın desteği ile uluslararası basın için yapılan basın toplantısıyla başladı. İngiltere, Rusya, ABD, İsviçre, Hollanda ve Almanya’dan fuar için TGA ve CI davetiyle İstanbul’a gelen 30 basın mensubunun katıldığı basın toplantısında CI Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, uluslararası basına, CI ve İstanbul’un geleceğini anlatan kısa bir sunum ve konuşma yaptı. Prof. Hasan Bülent Kahraman’ın konuşması ile devam eden program, Prof. Marcus Graf’ın rehberliğinde yapılan fuar gezisiyle devam etti. 16. edisyon için İstanbul’a gelen gazeteciler, üç günlük program dahilinde Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Arter, Meşher ve Contemporary İstanbul Vakfı’nın Fişekhane’de bulunan sanat alanı Cocoon’u ziyaret ettiler. Gazeteciler bunların yanı sıra İstanbul’un tarihi yapıtlarını da gezdiler.
16. CONTEMPORARY İSTANBUL’DA SANATSEVERLER NELER GÖRECEK?
*
Metin Turan’ın ‘Beyaz Güzel Bir Boşluk-Edebiyat Yazıları’ kitabını beğendim. Kitap dergileri, edebiyat dergileri hiç kuşkusuz bu anlayışı benimsemelidir. Dergilerde fiction (kurgu) ve non fiction (kurgu dışı) başlıklı bölümlerde satışlara göre listeler yapılıyor. Oysa Batı dergilerinde okuduğum bölüm ‘Eleştirmenlerin Seçtikleri’dir. İşte inceleme kitaplarını, popüler olmayan kitapları ancak bu bölümden öğreniriz.
Kitabın önsözünde edebiyat/toplum bağına değiniliyor:
“Edebiyatımızın yaşamımızdaki işlevini sadece okuma merakıyla ölçülendiremeyiz. Başka sanatsal üretim ve etkinlikler gibi edebiyatı hayatımızdaki kabalıkları, kalınlıkları ayıklama olarak da düşünmek gerekir. Buysa öğrenmekle olasıdır. Türk edebiyatını kavrama çabam, bu edebiyatı var eden şahsiyetleri öğrenme çalışmalarımdır. Türk edebiyatçısının ‘toplumsal olanla’ bu denli ilişkisi, bizlere onlar ve yapıtları üzerinden belli dönemlerin sosyal ve siyasal kesitlerini, eğitim ve sanat politikalarını öğrenme olanağı sağlamaktadır.”
İçerik listesi şöyle:
-Romantik Tarihçilikten Halkçı Folklorculuğa Bir Mecbur Anlatıcı: Yaşar Kemal.
“Yaşar Kemal, sıklıkla kendisinin ‘angaje’ bir yazar olduğunu vurgular ve bu angajeliğini barıştan yana olmak, savaş karşıtı olmak, sömürünün, haksızlığın karşısında durmak, hakkı olanla hakça bölüşmek olarak ifadelendirir. Anlatıcı olarak mecburluğu burada yatar.”
-Yazınsal Gelişim ve Toplumsal Değişim Bağlamında Adalet Ağaoğlu Öykücülüğü.
“1970’ler sonrası Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden ve roman, deneme, tiyatro yapıtları yanı sıra, hikâyeleriyle de yazınımızda kendi özgün varlığını kanıtlayan bir yazardır Adalet Ağaoğlu.”