Necip Fazıl Ödülleri’nde 6 ayrı dalda 7 isim ödüle layık görüldü.
Önemli edebiyatçı ve fikir adamlarından Necip Fazıl’ın manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla Star Gazetesi tarafından düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri’nin 2021 yılı kazananları açıklandı.
Ödül 8 yıldır veriliyor.
Jüri üyeleri: Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Prof. Dr. Turan Karataş, Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Murat Özel, Necip Tosun
NECİP FAZIL ÖDÜLLERİ
Necip Fazıl Şiir Ödülü: Mustafa Aydoğan
Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü: Mukadder Gemici
Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü: Prof. Dr.
Kutuyu açtığımda ilk olarak bir sertifika ile karşılaştım.
Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak’ın sunum yazısı:
“Kurumumuzun kuruluşunun 15. yılında; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’u, Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluşunun taçlandırıldığı, Kurtuluş Savaşı’nın derin izlerini süren, en temel tarihsel tanığı olma özelliğini taşıyan NUTUK, bu ülkeyi gelecek nesillere emanet eden bir anlayışın, kutsal bir belgesidir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1927’de okuduğu Nutuk’un TBMM üyeleri için hazırlanan ‘özel nüsha’sının tıpkı baskısı, bu özel nüshanın Prof. Dr. Zafer Toprak tarafından ‘Latin harflerine çevirisi’ ve ‘egemen ulus anlayışını içeren yorumu’ Folkart’ın kuruluşunun 15. yılı anısına özel olarak numaralandırılıp 1.500 adet basılmış.
Projenin direktörlüğünü ise Fahri Özdemir yapmış.
EGEMENLİĞE GİDEN YOL
Serginin açılış konuşmasını Milliyet Sanat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Filiz Aygündüz yaptı:
“Bundan tam 49 yıl önce Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi tarafından, haftalık kültür sanat eki formunda yayın hayatına başladı. Yıllar içinde 128 sayfalık, aylık sanat dergisine dönüştü.
İlk yarışmaya Türkiye’nin dört bir yanından 200’e yakın sanatçı, eserleriyle başvurdu.
Pandemi arasından sonra bu yıl Heykelde Yeni Keşifler Yarışması’nın ikincisini düzenledik. Yine büyük bir katılımla karşılaştık. Bu yılki Seçiçi Kurulumuz’un seçtiği 10 eser arasındayız şimdi. Bu yıl yarışmamız, üretim ve yurtdışı eğitim destekleriyle heykel sanatındaki yeni keşiflere sunduğu katkıyı artttırdı. Bu katkılara yıllar içinde yenileri de eklenecek hiç kuşkusuz.
Son olarak Milliyet Sanat dergisine verdiği desteklerini hiç unutmayacağımız Sayın Erdoğan Demirören’i saygıyla yâd etmek isterim. Heykelde Yeni Keşifler Yarışması’nın mimarı Sayın Meltem Demirören Oktay başta olmak üzere tüm Demirören Ailesi’ne, yaptığımız projelerde her zaman yanımızda olan Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Mete Belovacıklı’ya ve bu yıl sponsorluğumuzu üstlenen Mesa Holding’e ise teşekkürlerimi sunuyorum.”
Heykelde Yeni Keşifler Seçici Kurulu:
Aslı Sümer
CD’leri, LP’leri varsa bugün onları anımsatıyor, dinlenmelerini sağlama girişiminde bulunuyoruz.
Bu hafta tamburi besteci Ferit Sıdal’ın TRT tarafından çıkarılan iki CD’lik albümünü dinledim.
1. CD: Ferit Sıdal’ın Sözlü Eserlerinden Seçmeler
Koroyu Ali Şenozan yönetmiş.
Çok tanınmış iki eser:
- Bir gönül vardı bende henüz aşkı tatmamış
- Gözlerin bir içim su
2. CD: Ferit Sıdal’ın Enstrümantal Eserlerinden Örnekler
Türk edebiyatının çeşitli türlerinde yazar ve yayıncı olarak Memet Fuat’ın damgası vardır. Özellikle Nâzım Hikmet’in doğru ve yaygın tanınmasında, bireysel ve edebiyat tarihi açısından da ayrı bir önem taşır. Bütün yapıtlarını okuduğum, yakından tanıdığım Memet Fuat’a daima saygı ve sevgi duymuşumdur.
Yazdıklarıyla, yönettiği dergilerle birçok kuşağın sesi işlevini üstlenmiştir. Memet Fuat’ın ‘Yazarlığın Eteklerinde’ kitabını okurken, edebiyata ilk adım attığı zaman yaşadıklarını öğreniyoruz.
Annesi Piraye Hanım’ın -ki onunla da tanıştım ve etkilendim- zorlamasıyla Nâzım Hikmet’le mektuplaşmalar
başlıyor.
Nâzım, ilk mektubuna verdiği yanıtta, hatıraların önemini vurgularken okuması gereken kitapları da tavsiye ediyor:
“Oğlum,
Mektubunu aldım. Bayram ettim. Sen daha o kadar gençsin ki hatıraları olmayan ve hatıralara değerlerini vermesini öğrenmemiş olansın.”
MİLLİYET SANAT
KAPAKTA ne var?
‘Müzik+Sinema+Moda: Lady Gaga’
Öykü Sofuoğlu’nun yazısı: ‘Lady Gaga’nın kutsal üçlemesi: Müzik, moda, sinema.’
Bir hayatın üç günü:
Sevin Okyay’ın yazısının sunumu şöyle: “Sadece ülkesi Britanya’da değil bütün dünyada sevilen Galler Prensesi Diana’nın hayatından üç günü anlatan Pablo Larrain filmi ‘Spencer’ özellikle Prensesi canlandıran Kristen Stewart’ın performansıyla dikkati çekiyor.”
Ümran Avcı
Hiç kuşkusuz cadde üzerinde kitapçıların da artmasını bekliyorum. Yalnız Türkçe değil, yabancı dilde kitaplar da satılmalıdır.
Tünel’den Taksim’e çıkarken bu tür kitaplara az rastlıyorum. Pandemiden önce ithal kitapları Pandora getirtiyordu. Şimdi yabancı ülkelere giden dostlarıma İngilizce eleştiri kitaplarını ısmarlıyorum, sağ olsunlar getiriyorlar.
Yıllar önce Tünel’den indiğimizde Frenç Amerikan, Hachette kitabevleri vardı. Tabii sonra korsan kitaplar sergilerde satılmaya başlandı. Deniz Kitabevi’ni, Alman Kitabevi’ni de anmak gerekiyor.
Rahmetli arkadaşımız Onat Kutlar, gece kitapçılarının açık olmamasından yakınırdı. Kitabevlerinde alıcının kitapları seçmek için oturacak yerleri de olmalı.
Kitapçılar, eskiden kitaplar konusunda bilgi verirler, hatta kitap tavsiye ederlerdi.
Kitap dükkânlarının içinde yayınevi sahipleri de otururdu. En çok rastladığım Remzi Kitabevi’nin sahibi Remzi Bengi ve Hilmi Kitabevi’nin sahibi İbrahim Hilmi Çığıraçan, İnkılap Kitabevi’nin kurucusu Garbis Fikri’ydi.
Batı dillerinde kitapları nerede bulurduk?
AKM’in açılışı hiç kuşkusuz yalnız Beyoğlu’nu değil, bütün İstanbul’un kültür hayatındaki yerini olumlu anlamda değiştirecek, yükseltecek. Ben de İstanbul’a dair kültürel tekinlikler, sanatın çeşitli alanlardaki tarihi üzerine kitapları okuyup onları tanıtma çabasındayım.
Tanıtacağım kitap, dünden bugüne İstanbul’un resme yansıyışı konusunda ayrıntılı bilgi veriyor:
‘Hayal ve Gerçek Arasında-Osmanlı Resminde İstanbul İmgesi, 18. ve 19. Yüzyıllar, Tarkan Okçuoğlu.’
Giriş’in başında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi’nden bir alıntı var:
“Bugün bile halk dilinde ve hatta fikir hayatında o zamanlardan kalma ‘alafranga’ ve ‘alaturka’ (musikide olduğu gibi) ‘eski’ ve ‘yeni’ (zihniyet meselelerinde) tabir edilen bu ikilik realitesi Tanzimat’ın en büyük fatelitesidir.”
Okçuoğlu, kitabı tanıtıyor:
“Bu çalışmanın sınırları, Osmanlı sanatındaki ilk natüralist resim denemelerinden baş- layarak yağlı boya tekniğinde tamamen Avrupalı bir üslubun hâkim olduğu dönemlere kadar uzanıyor. Sözü edinilen dönem, Osmanlı sanat tarihi yazımında Batılılaşma/Modernleşme, yenileşme gibi terimlerle tanımlanır ve genel bir kabulle, III. Ahmed (1703 - 1730) döneminden başlatılarak, 19. yüzyılı da içine alan zaman aralığını kapsar. 16. ve 17. yüzyılların normları belirlenmiş, kodlanmış sanat üretiminin çözülmesinin ve yeniden yorumlanmasının sürecidir. Bu süreçte hızla değişen, politik ve toplumsal yapıya koşut bir sanat ortamı doğar.
Bu çalışmanın nihai amacı ise genç dönem Osmanlı resimlerindeki İstanbul tasvirlerini birer metin olarak kavramsallaştıran, bu metni (resmi) oluşturan ögeleri ayrıştırıp çözümlemek ve son aşamada da bir bütün olarak okumak.”