Sonuçlar ortaya çıkınca kamuoyunda da “halkı tanıma, tanıyamama” tartışmaları başladı.
Yorumlar nereden baktığınıza bağlı tabii...
Ben de seçim sürecinde birçok kez yazdım ve hatırlattım.
Anketler elbette önemlidir ama asıl anket sandıkta ortaya çıkandır; diye...
Neden böyle söyledim?
Birkaç nedeni var.
Ege Yapı’nın Ege’si Egeli olmaktan değil; İnanç beyin eşi Ege hanımdan geliyor.
Ama şunu söyleyeyim.
Bugüne kadar uluslararası arenada sayısız ödül sahibi 25 projeye imza atan şirketin gelecekteki önemli projeleri İzmir ve çevresinde; Ege’nin kıyılarında olacak.
Avrupa’nın en büyük ve ilk karma yaşam projesi olan Batışehir çok sayıda ödül aldı. Pega Kartal, İz Tower, İz Park, Shangri La Bosphorus Hotel, Grand Sheraton Samsun Hotel de akıllarda kalan diğer yatırımlar...
İstanbul’da Hasköy, Bahçeşehir, Şile, Yenisahra, Ataşehir ve Kağıthane Şirintepe’de projelere başlayacak olan Ege Yapı, İzmir’de Urla Kekliktepe, Alsancak, Dikili ve Urla Yağcılar’da aynı dönemde projelere start verecek.
Aslında İzmir’e ilgi uzun zamandır devam ediyor.
14 Mayıs da önemliydi; 28 Mayıs’taki ikinci tur da önemli...
Psikolojik üstünlüğün Cumhur İttifakı’nda olduğu bir gerçek... Yüksek Seçim Kurulu kararını açıkladığı dakikalarda Erdoğan’ın ikinci tur için hazırladığı reklam filmi televizyonlarda dönmeye başlamıştı.
Bu ön hazırlığın çoktan yapıldığını, hatta stratejinin de çok önceden belirlendiğinin bir kanıtı...
Millet İttifakı tepkilerini yeni veriyor. Kılıçdaroğlu dün konuştu ve tonundaki değişiklik hissedildi.
İki haftalık sürenin yeterli olup olmadığı konuşuluyor.
Yoğun geçen bir kampanyanın ardından süre bana göre yeterlidir.
Hele bugünün iletişim olanakları içinde...
Bu seçim sürecinde de birçok şeye tanıklık ettik.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, yüzde 50 artı bir oy ihtiyacı ittifakları oluşturdu.
Bir araya gelmeyecek partiler aynı masada buluştu.
Birbirlerini çok sert eleştiren partiler, liderler ortak listeler yaptı.
İYİ Parti “herşeyin tamam” dendiği bir anda masadan kalktı, “herşey bitti” dendiği anlarda da geri döndü.
İki büyükşehrin başkanının ismi son ana kadar adaylık için geçerken; bir anda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak ilan edildi.
Yani değil 24 saatte, 24 dakikada bile birçok şey değişti.
Ben de her fırsatta yazdım.
“Her seçim kendi içinde önemlidir” diye...
Ve bu yüzden partiler seçimler için hazırlıklı olmalı ve farklı stratejiler geliştirmeli.
Bu seçimin kazananları da var, kaybedenleri de...
Galiba en büyük kaybedenleri anket şirketleri oldu.
Çok kez yazdım.
Sadece biz mi; bütün dünya aslında...
Avrupa’nın birçok yerinde seçim yapılırken; dünya medyası Türkiye’yi analiz etme telaşına düştü.
İçinde yaşarken; belki sorunlar, sıkıntılar daha çok konuşuluyor.
Ama dışarı çıkınca. Biraz uzaklaşınca Türkiye’nin önemini, büyüklüğünü daha iyi anlıyoruz.
Gerçekten de Türkiye dünyanın ilgiyle izlediği bir ülke ve böyle de olmaya devam edecek.
Her fırsatta yazıyorum.
Önemli kararlardan bahsetmiyorum; günlük alınması gereken kararlarda bile herkes pazar gecesine odaklanmış durumda.
Yorumlar hep böyle...
O yüzden bizde seçim dönemlerinin tansiyonu yüksek olur. Ne kadar gayret etseniz de kolay kolay düşmez.
Bana göre sakin, siyasetin doğal akışında bir kampanya süreci yaşadık.
Yine de görüşler, kararlar, yol planları 14 Mayıs’ı bekliyor.
Ev almak isteyen de, araba almak isteyen de, yatırım yapmak isteyen de sonuçlara odaklanmış durumda...
Türkiye büyümeye odaklanmalı, daha güçlü demokrasiyi istemeli.
İlk defa bu seçimde net yorum yapamıyorum.
Anketler de aslında bunu doğruluyor.
Listelerin açıklanması beklediğimiz gibi Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimine göre oldu.
Belki adaylar daha önce belli olsaydı sokağın nabzı farklı olabilirdi.
İttifakların yarıştığı bir seçimde liste yapmanın da zor olduğunu biliyorum.
Nitekim son dakikaya kadar gel git’ler yaşandı, pazarlıklar oldu, ortak listeler yapıldı.