Yurtdışından gelen oylar bu seçimde de katılımın yüksek olduğunu gösteriyor.
Bu demokrasimiz için çok önemli...
Keşke vatandaşımız katılımda gösterdiği hassasiyeti seçimlerden sonra da gösterse...
Bunu sivil toplum örgütlerinde görev alarak yapabilirler.
Örgütlü toplumlar sağlıklı demokrasileri işaret ediyor.
Birkaç gündür hepimizi üzen olaylar yaşandı.
Erzurum’daki olaylara hükümet kanadından da muhalefetten de tepkiler geldi.
Her seçimin kendine göre gündemi, özellikleri, trendleri olmuştur.
Biri diğerinden daha önemli ya da önemsiz değildir.
Okuyor ve dinliyorum.
“14 Mayıs’ı Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi” diyorlar.
Neye göre, kime göre...
Şunu unutmayın.
Seçime artık sayılı günler var.
Eski kampanyalarla kıyasladığında seçim sürecinin sönük gittiğini söyleyebiliriz.
Ama bu beklenen bir şeydi.
Çünkü deprem bütün dengeleri değiştirdi. Partiler söz birliği yapmışçasına daha sakin bir kampanya yürütüyorlar.
Bir de iletişim olanaklarının eskiye göre çok daha fazla olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Gittiğim yerlerde birçok soru soruluyor.
En önemlileri şunlar;
Lisanslı sporcu sayısı 20 binden 400 bine gelmiş.
Özellikle İzmir jimnastikte Türkiye’ye en ciddi katkı sağlayan şehir konumunda...
Futbolda belki Süper Lig’de takımı yok ama spor yapan ve yaptıran bir kent kimliğini yıllardır koruyor.
Kasapoğlu, Türkiye genelinde 40’tan fazla stat yaptıklarını söyledi. Bunlardan ikisi de İzmir’de...
Biri Alsancak Mustafa Denizli Stadı, diğeri de Göztepe Gürsel Aksel Stadı...
Karşıyaka stadıyla ilgili kendisine çok soru soruluyor, bir de Atatürk stadının geleceğiyle ilgili projeler...
Bayramda Türkiye’nin birçok yerinde benzer manzaralar vardı. Caddeler, sokaklar tıklım tıklımdı. Otoyollarda bile kent içi trafiği görüntüsü vardı.
Ama dediğim gibi seçim havası yoktu.
Aslında dünyanın birçok yerinde seçimler böyle yaşanıyor.
Hatta Türkiye’deki seçime katılma oranları ilgiyle izleniyor.
Bu seçimde de öyle olur; yüzde 80’lerin üzerinde bir katılma gerçekleşir.
Bayramda Çanakkale tarafındaydım.
Tanıdığım eski bir siyasetçiyle sohbet ediyordum dedi ki;
Avrupa’nın birçok yerinde seçimler oldu ve bazıları bizimle yakın tarihlerde sandık başına gidecek.
O sonuçlara da bakıyorum; büyük yanılmalar var.
Kabul edilebilir oranların çok ötesinde farklı sonuçlar çıkıyor.
Dolayısıyla seçimlerle ilgili anketlere biraz ihtiyatlı bakıyorum.
Hele Türkiye’de adaylar belli olmadan yapılan anketlere şahsen hiç bakmıyorum.
Salonda konuştuğum bütün siyasetçiler de benzer bir yorumda bulundular.
Bence bunda depremin büyük etkisi var.
Acısı hala içimizde olan bu yıkıcı deprem nedeniyle partiler daha görkemli bir kampanya yürütmek istemedi.
Bunu doğru da buluyorum.
Aslında iletişim olanaklarının arttığını da düşünecek olursak bundan sonra da kampanyalar bu tonda devam eder.
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım da toplantıdaydı.
Karşılıklı jestleri, iyi sözleri inanın unuttuk.
Aslında bu bize özgü de değil.
Avrupa Parlamentosu’nda da çok sert tartışmalar yaşanıyor.
Demokrasinin beşiği diye geçen Amerika’da konuşulan konulara bazen hayret ediyorum.
Ve özellikle suçlamalar, kullanılan diyaloglar giderek artıyor, sertleşiyor.
Oysa bu tartışmaları yapanların bir araya geldiklerinde, karşılaştıklarında hiçbir şey yokmuş gibi davrandıklarına da şahit oluyorum.
Sosyal medyanın faydalı çok özelliği var ama siyasetin sertleşmesine de çok katkı sağladığını düşünüyorum.