İlk turda seçim biter mi?

Birçok seçim izledim; şehir şehir, bölge bölge dolaştım, meydanların dilini, heyecanını takip ettim.

Haberin Devamı


İlk defa bu seçimde net yorum yapamıyorum.
Anketler de aslında bunu doğruluyor.
Listelerin açıklanması beklediğimiz gibi Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimine göre oldu.
Belki adaylar daha önce belli olsaydı sokağın nabzı farklı olabilirdi.
İttifakların yarıştığı bir seçimde liste yapmanın da zor olduğunu biliyorum.
Nitekim son dakikaya kadar gel git’ler yaşandı, pazarlıklar oldu, ortak listeler yapıldı.
Böyle olunca da geçmiş seçimlerde görülen itirazlar pek olmadı.
Olduysa da insanlar kendi aralarında partilerini, teşkilatlarını eleştirdi.
Deprem nedeniyle kampanyanın heyecanı da biraz az oldu.
Daha doğrusu son günlerde yükselen tansiyon ilk günlerde neredeyse yoktu.
Siyaseti bilenlerle, iyi okuyanlarla da konuşuyorum.
Benzer yorumlar yapıyorlar.
Yani izliyorlar, dinliyorlar; 14 Mayıs gecesini merakla bekliyorlar.
İki ittifak da, Cumhurbaşkanı adayları da seçimin ilk turda bitmesini istiyor.
İlk turda biterse Türkiye de rahatlar; iki haftalık süre siyaset için uzun bir süre sayılabilir.
O yüzden seçmen bütün detayları düşünerek ve gönül rahatlığıyla oyunu kullanacaktır.
Türkiye her dönemde sandık başına giderek iradesini ortaya koyma becerisine sahip bir ülke...
Yine öyle olacak.
14 Mayıs gecesi ya da iki hafta sonra 28 Mayıs’ta kazananı, Meclis’te hepimizi temsil edecek vekilleri tebrik edip önümüze bakacağız.

Haberin Devamı


Kurallar ilkeler ve
Elbette gelenekler

Kemal Derviş ile 90’ların başında İstanbul’da bir dost yemeğinde tanıştım. Fikir sörfü yapılan bir geceydi. Derviş o dönemde de Amerika’da önemli bir görevdeydi. Ama aklı hep Türkiye’deydi. Masadaki herkes gibi Türkiye’nin geleceğine, potansiyeline inanıyordu.
Yıllar sonra 2001 kriziyle Türkiye Kemal Derviş’i tanıdı. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak döndükten kısa bir süre sonra buluşup o yemeği hatırlattım.
Krizin etkileri devam ediyordu ve o buluşmamızda “Kurala dayalı ekonomi” kavramından bahsetmişti.
Sonrasında köşemde bunu yazdım.
Olumlu çok tepki geldi, Derviş de teşekkür etti.
Kurallara, ilkelere ben de inanıyorum; tabii bunu destekleyen geleneklere de...
Güçlü ekonomiye geçiş programı ülkeyi ayağa kaldırdı.
2002’de iktidara gelen AK Parti de programa büyük oranda sadık kalarak uyguladı.
Bence doğrusunu da yaptı.
Türkiye nefes aldıktan sonra da hükümetin hamleleri geldi.
Derviş CHP’den milletvekili oldu ama sonra siyasete ara vererek Amerika’da yine önemli görevler üstlendi.
Ben değil otoriteler söylüyor.
Kalkınma konusunda dünyanın en önemli fikir önderlerinden biriydi.
Riskli, önemli görevler üstlenmiş insanların kaderidir.
Derviş’i sevenler de çoktu, eleştirenler de...
Ben Kemal Bey’i tanımış, fikirlerini dinlemiş, hayata bakışını anlamış olduğum için sevenlerdendim.
Daha doğrusu hayata ortak bakışlarımız olduğu için de sevmiştim.
Yazdığım gibi kuralların, ilkelerin hep önemli olduğuna inandım.
Elbette hayat bazen esnemeleri gerektirir.
Ama kurallar ve ilkeler ana gövdeyi oluşturur.
Bu dünyadan Kemal Derviş geldi geçti.
Nurlar içinde uyusun...

Haberin Devamı


Unutamadığım bir anı

Kemal Derviş’in ölüm haberini alınca biraz geçmişe gittim.
Ahmet Piriştina o zaman İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’ydı.
Aradı; İzmir’de olan Kemal Derviş ile yemeğe gideceklerini söyleyip benim de gelmemi istedi.
Piriştina’yla gece buluşmalarında daha az siyaset, daha çok İzmir, Türkiye; hayat konuşulurdu.
Ama o gece siyaset ağırlıklıydı.
Piriştina DSP’den seçilmiş, yeni dönemde CHP’den teklif almıştı.
Onun için zor bir karardı biliyorum.
Kemal Derviş; her zaman büyük fotoğrafa bakan biriydi.
Sakin, soğukkanlı, öngörülüydü.
Bilemiyorum ama o gecenin Piriştina’nın kafasının netleşmesinde önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir süre sonra beni aradı; “Ankara’ya beraber gidelim” dedi.
Gittik...
Meclis’te Deniz Baykal CHP Grup toplantısında Piriştina’ya rozetini taktı. O gece de İzmir’e döndük.
Gazeteci olarak unutamayacağım günlerden biriydi.

Haberin Devamı


Yaz sonrası yerel seçime odaklanacağız

Bütün partilerin, mümkün olduğu kadar bütün adayların seçim kampanyalarını izliyorum. Cumhurbaşkanlığı kampanyasını bir kenara koyuyorum. Öne çıkan isimler var tabii... Belki zamanın az olmasından, belki parti disiplinini bozmamak adına adayların daha heyecansız bir kampanya yürüttüğünü düşünüyorum. Oysa iletişim alternatifleri günümüzde o kadar çok ki... Ve iletişim dilini fark yaratacak şekilde kullanmak da mümkün...
Yaklaşan yerel seçimlerde bu heyecanın daha fazla olacağına inanıyorum.
Evet; orada partilerin yarışı var ama isimlerin özellikleri ve kullandığı dil de ayrışmaya neden oluyor.
Yazın sonundan itibaren belediye seçimlerine odaklanacağız.
Aday olamayanlar ve siyasete ilgi duyanlar şanslarını mutlaka yerel seçimlerde denemeliler.

Yazarın Tüm Yazıları