Paylaş
Sonuçlar ortaya çıkınca kamuoyunda da “halkı tanıma, tanıyamama” tartışmaları başladı.
Yorumlar nereden baktığınıza bağlı tabii...
Ben de seçim sürecinde birçok kez yazdım ve hatırlattım.
Anketler elbette önemlidir ama asıl anket sandıkta ortaya çıkandır; diye...
Neden böyle söyledim?
Birkaç nedeni var.
Birincisi sadece Türkiye’de değil, dünyadaki birçok seçimde anket şirketleri yanıldılar, sonuçları bilen yok denecek kadar azdı.
Türkiye’deki son anketlerde de birbirinden farklı sonuçlar vardı ve bu da kafaların karışmasına neden olmuştu.
İkincisi deprem gibi olağanüstü bir koşullardan geçtiğimiz dönemde anketler toplumun ruh halini tam yansıtmayabilirdi.
Ve daha da önemlisi; İttifakların yarıştığı bir seçimde farklı dengeler, dinamikler vardı ve bunları yönetmek hiç de kolay değildi.
Seçmenin kafası karışıktı ve hangi ittifakın ne söylediği de birbirine karışmıştı.
Dolayısıyla anketlerin ne kadar gerçekçi olduğunu hatırlatmıştım.
Üstelik dijital dünyanın da yanıltıcı olabileceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekirdi.
Yani seçim Twitter’dan, Youtube’dan yönetilmiyordu.
Buradaki algı da bazen sanal olabiliyordu.
Hepsini yan yana eklediğimizde belirsiz bir tablonun ortada olduğu belliydi.
Siyaset bilimciler sonuçlarla ilgili belki de ilk defa ortada kalmışlardı.
Halkı tanıma, tanıyamama meselesine gelince;
Siyaset gerçekler üzerine yapılır, yapılmalı.
Duygular birbirine karıştığında insan kendine yakın bir çevrenin içine kendini hapsediyor.
Oysa seçim tam da objektif bakabildiğinizde kazanılıyor.
Zamanın ruhunu bilmek
BU yazıyı yazarken Sinan Oğan’ın basın toplantısında ne söyleyeceğini bilmiyordum.
Elbette Oğan’ın yönlendirmesi, tavsiyesi önemli.
Ama daha önemli olan zamanın ruhunu bilmek değil mi?
Yani bugün söyledikleriniz yarın gündemin ikinci planında kalabilir.
Toplumun öncelikleri, beklentileri kadar da değişebilir.
O yüzden taban hareketlerini iyi okumak gerekir.
Seçim stratejileri böyle belirleniyor.
Tercihler böyle ayrışıyor.
Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de öngörü o yüzden daha da önem kazanıyor.
Seçime katılımda
Türkiye çok önde
SANDIĞA gitmek önemli; Türkiye’de seçimlere katılma oranı gerçekten de yüksek...
Yüzde 89 belki de dünyadaki en yüksek oranlardan biri...
Örneğin komşuda seçimler vardı.
Yunanistan’daki genel seçimlerde ilk sonuçlara göre, Başbakan Miçotakis’in lideri olduğu Yeni Demokrasi Partisi kazandı. Seçime katılım oranı yüzde 60.87 oldu.
İtalya’da eylül 2022’de yapılan genel seçimlere katılım oranı tarihin en düşük seviyesine gerileyerek yüzde 63 olmuştu.
Fransa 2022’nin haziran ayında milletvekili seçimi için sandığa gitti. İlk tura katılım yüzde 48 ile en düşük seviyedeydi.
Almanya’da 26 Eylül 2021 tarihinde yapılan seçimlere katılım oranı yüzde 76 oldu.
Bulgaristan’da nisan ayındaki genel seçimlere katılım oranı yüzde 40’tı.
Portekiz’de Ocak 2022’deki erken genel seçimlerde katılım oranı yüzde 57; Hollanda’da mart 2022’deki yerel seçimlere katılım oranı yüzde 50’ydi.
İkinci tura deneyimimiz yok.
Bu turdaki katılımı ben de herkes gibi merak ediyorum.
İstikrar sihirli kelime
ALTINORDU, 2013-2014 sezonunda yükseldiği Spor Toto 1. Lig’e tam 9 yıl aradan sonra veda etti.
Bence çok da yazık oldu.
Birçok kez Süper Lig’e çıkma fırsatı yakalamıştı Altınordu...
O günlerde Başkan Mehmet Seyit Özkan “Daha hazır değiliz” diyerek belki de o çıkışı engellemişti.
Oysa ben tam tersi düşünmüştüm her zaman...
Rüzgar Altınordu’nun lehine esiyordu ve bunu iyi kullanmak gerekir.
Aslında hayatın her alanında bu böyledir.
Rüzgar varsa sörf daha iyi yapılır.
Altınordu da Süper Lig’e çıkmalıydı.
İstikrar biraz bozulunca, moraller biraz azalınca, motivasyon kaybı başlayınca sonu da iyi olmuyor.
Altınordu iyi bir hakiyedir, sonuna kadar gitmek gerekir.
Bodrum’a çevre yolu artık şart
HAFTA sonu bir toplantı için Bodrum’daydım.
Söke ve Milas’ı geçmek artık çok zorlaştı. Mutlaka alternatif yollar yapmak gerekiyor.
Uzun kuyruklar eriyinceye kadar saatlerce yolda bekliyorsunuz.
Bodrum’un içi de öyle...
Bir yerden bir yere gitmek artık o kadar zor ki...
Bodrum’a da çevre yolu artık şart.
Paylaş