Lefter gibi, Baba Hakkı, Metin Oktay gibi...
Tüm spor dünyasının karşısında önünü iliklediği isimlerdir onlar.
Gündüz Kılıç da tam olarak böyle biriydi.
Galatasaraylıydı. Hem de liseli. Ama herkes için ‘Baba Gündüz’dü.
1918’de İstanbul’da doğdu. Atatürk’ün çok yakını Kılıç Ali’nin büyük oğluydu.
Galatasaray formasını giydiğinde henüz 16 yaşındaydı. İki yıl Ankara Demirspor ve Zonguldak Kilimli takımlarında oynadığı süre dışında 17 yıl sarı kırmızılı formayı taşıdı sırtında.
18 MAYIS 1980
Seçimde Adalet Partisi ile CHP başa baş yarışıyordu.
Seçimden bir hafta önce Hürriyet Pazar’da liderlerin yurt gezileri fotoğraflarından oluşan özel bir ek hazırlandı. O yıllara kadar parti liderleri yurt gezilerine otobüsle çıkıyordu.
7 EKİM 1973
Ancak 1973’teki seçimde özellikle AP ve CHP mitinglere yeni yeni kiraladıkları uçaklarla gitmeye başlamıştı. Bu gezilerden birinde Demirel kokpite girip pilot koltuğuna oturdu. Ama hiçbir alete elini sürmedi. Gazeteciler hemen sordu: “Neden?”
“Ben uçağı yönetirsem pilotlar da, memleketi yönetmeye kalkar sonra!”
Aynı seçim gezilerinde Samsun’a gitti Demirel. Kürsüye çıktı, “Aziz yurttaşlarım, koşup size geldim” diye selamladı halkı.
Türkiye yarışmada yoktu. Ama Viyana’da açılan bir sergide yerini almıştı.
Serginin adı “Sıfır Çekenler”di.
O güne kadar Eurovision’da hiç puan alamayan sanatçılar, özgün çizimlerle anlatılıyordu sergide.
Sergide Çetin Alp böyle resmedildi
Türkiye’nin 1983’te “ilk sıfır puan acısını” yaşadığı Çetin Alp’in Opera şarkısı şanlı yerini almıştı.
“Avrupa’da tüm zamanların en tuhaf şarkısı” deniliyordu. Ve sözlerinden bir bölüm aktarılıyordu:
“Opera, Opera, Carmen, Aida, Opera, Opera, Tosca, Figaro, Fidelio...”
Balıkesir Burhaniye’de 1926’da doğdu. Gençliğinde aklında ne sinema yıldızı olmak vardı ne de şöhret.
Lokantacılık yaptı, leblebi sattı. 1950’lerde çekim için Burhaniye’ye gelen bir film ekibiyle karşılaştığında terzide çalışıyordu.
Sinemacılar cana yakın buldukları Tosun’u İstanbul’a çağırdı. İlk filmi, Allı Gelin’i 1955’te çevirdi.
Kariyerinin ilk yıllarında iri cüssesi ve şişmanlığıyla yapımcıların ilgisini çekmişti.
Ama sonraki dönemde yeteneğiyle, oynadığı rollere kattıklarıyla Yeşilçam’ın vazgeçilmez ismi oldu.
20 yıllık sinema kariyerinde 300’den fazla filmde oynadı.
Tosun
Gerçi artık şampiyon belli, ligin ikincisi “neredeyse” belli, dolayısıyla maçın tansiyonu çok da yüksek değil.
Ama yine de derbi derbidir. Ben de arşivden Beşiktaş-Fenerbahçe derbilerinin anonslarına göz attım.
Fotoğrafların çok net basılamadığı yıllarda sayfalarda çizimler ağırlıklıydı. Ya da elle renklendirilen fotoğraflar.
Derbi gününde birkaç nostaljik sayfayı paylaşayım dedim. İşte ezeli rekabetin Hürriyet arşivlerindeki görüntüleri...
27 KASIM 1949
1949’daki derbiyi İtalyan hakem Agostin Gamba yönetiyordu. Yan hakemler de İtalyan’dı. Maç 1-1’lik beraberlikle bitti.
Gazetecilik heyecanını hiç kaybetmedi. Hürriyet’teki vefat haberinde “Gazeteci olarak yaşadı, gazeteci olarak tamamladı ömrünü” yazıyor usta isim için:
“Her yazısını, aldığı her demeci gazetede görünce ilk günkü gibi heyecanlanan bir gazeteciydi.”
Röportaj yapmadığı, sorularıyla terletmediği siyasetçi yoktu.
İstanbul Gazetecilik Enstitüsü’nde beş yıl dersler verdi. Onlarca gazeteci yetiştirdi.
Örgütçü bir gazeteciydi. TGS’nin kurucularından, Gazeteciler Cemiyeti’nin yöneticilerindendi.
Ölümünden 11 ay önce senatör olduğunda bile “Ben yazı yazmayacaksam ölürüm” diyerek gazetecilikten hiç kopmadı.
Hürriyet’te
4 Nisan’da THY’nin TK 537 sefer sayılı Airbus A340 tipi uçağı, 271 yolcusuyla birlikte Bangkok’tan havalandı. Uçak, Singapur aktarmalı İstanbul’a geliyordu.
Uçuşta kaptan pilot Altan Tezcan, ikinci pilot ise Erdoğan Geçim’di. Üçüncü pilot olarak Sinan Saran görevdeydi.
Aslında uçakta iki kaptan pilot vardı. Geçim de tıpkı Tezcan gibi kaptan pilottu.
5 MAYIS 1997
Geçim, uçuşun bu bölümünde sol koltuğa oturdu. Sinan Saran ise ikinci pilot koltuğuna. Uçuşun kaptan pilotu görevindeki Tezcan ise arkada, üçüncü koltuktaydı.
Kalkışın ardından yol kontrol uçuş için yükseklik bilgisini uçağa aktardı.
İkinci pilot
Mayıs ayının ilk günleriydi.
Kolalı içeceklere yüzde 100 zam yapıldı.6 MAYIS 1990
Bir anda ortalık karıştı.
İsyanın fitilini İzmir ateşledi.
Sadece İzmir’de bir günlük kola satışı 500 bin şişeyi buluyordu. Varın Türkiye’yi siz düşünün.
30 MAYIS 1990