Paylaş
4 Nisan’da THY’nin TK 537 sefer sayılı Airbus A340 tipi uçağı, 271 yolcusuyla birlikte Bangkok’tan havalandı. Uçak, Singapur aktarmalı İstanbul’a geliyordu.
Uçuşta kaptan pilot Altan Tezcan, ikinci pilot ise Erdoğan Geçim’di. Üçüncü pilot olarak Sinan Saran görevdeydi.
Aslında uçakta iki kaptan pilot vardı. Geçim de tıpkı Tezcan gibi kaptan pilottu.
5 MAYIS 1997
Geçim, uçuşun bu bölümünde sol koltuğa oturdu. Sinan Saran ise ikinci pilot koltuğuna. Uçuşun kaptan pilotu görevindeki Tezcan ise arkada, üçüncü koltuktaydı.
Kalkışın ardından yol kontrol uçuş için yükseklik bilgisini uçağa aktardı.
İkinci pilot Geçim, talimatı oto pilota yüklerken, arka koltukta oturan kaptan pilot Tezcan müdahale etti. Bu müdahale kaptan pilotun yetkisi dahilindeydi ama üslubu pek kabul edilebilir değildi:
“Gözün iyi görmüyor. Gözlüğünü tak da bak. Adam ne talimat veriyor, sen ne yapıyorsun? Kule 9 bin feet diyor, sen 8 bin feete bağlanıyorsun.”
6 MAYIS 1997
Diğer pilotun önce yanıtı geldi:
“Sen benim gözlüğüme ne karışıyorsun?”
Ardından kaptan pilotun eline vurdu.
Bu noktadan sonra kokpitte olay koptu.
YUMRUKLAR HAVADA UÇTU
İki pilot kemerlerini çözerek yumruk yumruğa birbirlerine girdi. Kavgayı kabin ekibi güçlükle ayırdı.
Şans eseri uçaktaki seyrüsefer cihazlarından hiçbiri hasar görmedi.
Kaptan pilot Tezcan kavganın ardından uçağın arka tarafındaki pilot dinlenme yerine geçti, uçuş boyunca da kokpite gelmedi.
İstanbul’a dönüşte THY iki pilotu da açığa alıp soruşturma başlattı.
4 Nisan’da yaşanan kavga 5 Mayıs’ta gazetelerde haber olunca Yönetim Kurulu hızla toplandı. Toplantıda Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden her iki pilotun da sözleşmesi iptal edildi.
Her ikisi de disiplin soruşturması yapılmadan alınan bu kararı “yargısız infaz” olarak niteliyordu.
İkisi de 37 yıllık arkadaş olduklarını söylüyor, bir kavga yaşanmadığını iddia ediyorlardı.
Ama havacılık çevreleri, iki pilotun daha önceki uçuşlarında sözlü kavga ettiklerini ve birbirleriyle anlaşamadıklarını söylüyordu.
Bu kriz iki pilotun ayrılmasıyla çözüldü. Ama THY’nin pilot atamaları da gözden geçirildi.
ŞEVKET BABA’NIN SAKAL DAVASI
BUGÜN bir diğer kavga haberi de berberlerden gelsin.
Şevket Baba lakaplı Tünel’in meşhur berberi Şevket Vural, 1964 yılının son günlerinde meslektaşlarına meydan okudu. Kendisi berberdi ama 30 yıldır ne saçını ne de sakalını kesiyordu. Sakalı 40 santimi, saçı ise 80 santimi bulmuştu.
30 ARALIK 1964
Saç sakal uzatmasının nedeni berber beğenmemesiydi. Kendinden başka iyi berber olmadığını düşünüyor, saçına dokundurtmuyordu.
31 ARALIK 1964
Bir iddiası vardı Şevket Baba’nın: “Benden daha usta bir berber çıksın, koltuğa oturup saç ve sakalımı kendisine kestireceğim. Dükkânın anahtarlarını da teslim edeceğim.”
Bu iddialı sözlere yanıt hemen ertesi gün Kuledibi’nin berberi “Jet Kemal” lakaplı Kemal Akbaş’tan geldi. Şevket Baba’ya meydan okuyor ve şöyle diyordu: “Buna makas derler, buna da bilek. Varsa Şevket Baba’da yürek, çıksın karşıma.”
Jet Kemal’in teklifi şöyleydi: “İkimize de birer koltuk versinler. Koltuklara da tanımadığımız iki müşteri otursun. On kişilik bir jüri heyeti önünde müşterinin saçlarını keselim. Jüri hangimizin tıraşını daha çok beğenirse karşı taraf kazanmış olsun.”
İddiayı kazanırsa Şevket Baba’nın saçını sakalı kesecek, kaybederse 10 bin lira ile dükkânın anahtarını verecekti.
Ama bu iki berber iddia için karşı karşıya gelemeden başka bir vukuat çıktı.
6 OCAK 1965
‘O SAKAL KESİLECEK’
İstanbul Umumi Berberler Derneği Haysiyet Divanı Başkanı Nami Değenekçi, iddialaşmadan beş gün sonra Şevket Baba’nın Tünel’deki dükkanına gitti. Açtı ağzını yumdu gözünü:
“Berberlerin haysiyetiyle oynuyor, itibarımızı sıfıra düşürüyorsun. Bir şeyden anlamazsın. Sanat bakımından da sıfırsın.”
Hızını alamadı başkan. Şevket Baba’nın sakalına yapıştı ve “Bunları kesmek bana kısmet olacak” diye bağırdı.
Olay büyüdü, işe polis el koydu. İki berber önce Tepebaşı Karakolu’nun ardından da adliyenin yolunu tuttu.
Kavga adliye koridorlarında da sürüyordu. Şevket Baba, “Sakallarımı zorbalıkla kimse kesemez. Kendine güvenen varsa karşıma çıkar, jüri önünde yarışırız” diye bağırıyordu. Başkan ise, “Bizi boşuna seçmediler. Üç bin dört bir berberi temsil ediyorum. Berber dediğin medeni kılıklı olur. Keseceğim senin saçını sakalını” diye yırtınıyordu.
İkili hâkim karşısına çıktı. Hâkim hakaret konusunda herhangi bir karara varamadı. Şahitler falan dinlensin denilerek ertelendi dava.
Şevket Baba da saçı sakalı böylece kurtardı.
Paylaş