Antalya kendi ile konuşsa, bir muhasebe yapsa acaba ne çıkar ortaya? Haydi, Antalya olalım ve düşünelim. Antik çağdan başlayan Allah vergisi bir güzellik ile doğmuşum doğmasına da ya sonra? Kent nefes alsın diye Kaleiçi’ni çevreleyen surları yıkan bir tarafta, falezlerin üzerine katları dikmeye izin verenler diğer tarafta. Parmakla gösterilen kentte yaşamış insanlar ve onların mensubu olduğu büyük medeniyetler... Ağlanacak halimize ne diyorlardır bu kentin asıl sahipleri, bu kenti ayağa dikenler?
#ANTALYANe mümtaz bakanlarımızın harem selamlık tekne gezisi, ne altı yaşındaki balerin kız çocuklarının fotoğraflarının bacak bölümlerini mozaikleyen İslamcı necip basın, ne "vallahi kadınlar öyle istediği için" sadece kadınların gireceği bir park hayal eden güzide hükümet ve belediye, ne bir şey...
"Sevgili Serdar, iyi ki Irak Savaşı olasılığı gündeme oturdu da bizler kimlerin dış politikamızıı nasıl yönettiklerini öğrenmiş olduk. Bakar mısınız Dışişleri Bakanımız Yaşar Yakış’ın söylediklerine: İlk kurşun atıldığında, Ilk kurşun sıkıldığında, İlk tetik çekildiği gün…" Sezai Bayar Ankara'dan yazıyor: