Paylaş
Önceleri nasıl özledim / Sonra birden hafifledim / Ama kalbim çarptı bu yaz...
İnanmıyorum bitmedi bitmeyecek / Hiçbir zaman / Bizim gibi bitmeyen aşklar...
Şimdi seni görsem canım / Öpmek istemeyecek mi? / Gelmeyecek mi eski kokular?
Seninle ikimiz iki deliyiz / Deliliği bırakıp, kopup gidecek miyiz? / Hayat duramaz, geri saramaz / Yüzümüzü silecek / Solup gidecek miyiz?
Ah, vah ki ne vah ki vah!
Anlatsana nasıldı bizden sonraki hayatın? / Güzel geçirdin mi yılları? / Düşünsene birbirimizle yaşayabilirdik / Ondan sonra hep olanları...
İnanmıyorum bitmedi bitmeyecek / Hiçbir zaman / Bizim gibi bitmeyen aşklar...
Şimdi seni görsem canım / Öpmek istemeyecek mi? / Gelmeyecek mi eski kokular?
Seninle ikimiz iki deliyiz / Deliliği bırakıp, kopup gidecek miyiz?/ Hayat duramaz, geri saramaz / Yüzümüzü silecek / Solup gidecek miyiz?
Ah, vah ki ne vah ki vah!
Görmeyen mi var? / Duymayan mı var? / Âşık oldum unuttum sevdiğimi diyen mi var?
***
Bir arkadaşımın kısa filmi için yazmıştım bu şarkıyı. Bitmeyen aşklardan bahseden bir film. Vardır öyle filmler.
Hani koparlar, yaşarlar yaşarlar ama kalplerinden birbirlerini sökemezler.
Başkalarıyla evlenir, çoluk çocuğa bile karışırlar ve zamana karşı duramaz yaşlanırlar ama içlerinde bir şey yan yana durmaya devam eder.
Aşkların bitmemesi, sadece sekteye uğraması gibi bir şey.
Zaman suratları özenle siler ama duyguları kolay silemez. Bazı anılar, özel bir sıvıya konmuş gibi havayla muhatap olmadan aynen tazeliğini koruyacaktır.
Klibinde, her şey geri sarsın, kız geçmişe gitsin istedim.
Serdar “Geri sarmayalım, gerçekten geri git” dedi. Nasıl yani? “Yani, şu andaki adamın yanından kalk, şarkını söyleyerek gerçekten geri geri dans ederek git, geçmişteki öbür adamın yanına otur” dedi. Geri geri gidebiliyor muyum diye baktım kalkıp hemen. Yürüyemiyordum bile hızlıca geri geri. Nasıl dans edecektim?
Ettim ama. Çalıştım oldu. Kalkıp şu koltuktan geri geri sarmak nasıl bir şeymiş yaşadım. Delice bir şey. İnsanın beyni, her şeye alıştığı gibi buna da alışıyor.
20 gün her gün geri dans edersen, ormanda bile korkmadan geri gidiyorsun. “Alışkanlık edinmek için 21 gün tekrar edin” diyorlar ya, haklılarmış. Bu 21 günde gerçekten bir hikmet var.
Şarkılarla ilişki çok acayip. Onu ilk yazdığım an benim. Sadece benim. Yokuşta yürüyen insanlara baka baka, pencere kenarına oturup yazmıştım çok önce. İkimiz odanın içinde bağıra bağıra konuşmuştuk.
Sonra odaya insanlar girmişti birer birer. Kim girse çalmıştım. Onlara da bölmüş oldum onu.
Şimdiyse artık, pencereyi açmışım da uçup gidiyor gibi olacak. Ergen bir çocuğun yuvadan gidişi gibi.
İyi olanı kopması zaten. Hep dizinin dibinde geçmiyor hayat. Bu da öyle. Bir yerden sonra, tutmak istemiyorsun. Gitsin başka odalarda, başkalarıyla konuşsun diyorsun.
“Vah ki Ne Vah” bugün sizin artık.
Düzenlemesini Mustafa Ceceli’yle, dansını Can Tunalı’yla, klibini Can Pehlivanlı’yla yaptık. Tabii emeği geçen, çorbada tuzu olan birçok yetenekli insan da var. Hepsine çok teşekkür.
Hayalim ‘üç ayda bir Nil’den şarkı’ gibi bir rutine girmek. Unutursam, aksatırsam hatırlatın. Yakama yapışın :)
Dilerim “Vah ki Ne Vah”ı siz de sevin. Arada geri geri dans etmeyi de ihmal etmeyin.
Paylaş