Paylaş
Evet, iyilik yapılan kişi nankör ise ve o iyiliğe layık değilse, cibilliyetinin gereğini yapacak, velinimetine mutlaka kötülüğü dokunacaktır.
Nankörlüğün, ikiyüzlülüğün, kandırmanın, acımasızlığın, vefasızlığın ve davasına ihanetin daniskası siyasette yaşanır.
Siyasette, kimileri tırnaklarıyla kazıyarak, yoğun emek harcayarak bir yerlere gelir. Kimileri de hasbelkader, birilerinin itmesiyle, telkin ve tavsiyesiyle siyasette yer bulur.
Bunlardan birincilere lokomotif, diğerleri vagon hükmündedir. Türkiye gibi, lider endeksli siyasetin cari olduğu ülkelerde halk, lidere ve liderin işaret ettiği kişilere oy verir.
Bundan dolayıdır ki bizdeki siyasi partiler, liderleriyle bütünleşmiştir. Lider, o siyasi hareketin önündeki meşale gibidir, yol göstericidir, ufuk açıcıdır, önderdir.
AK Parti denilince, akla Sayın Erdoğan gelir; onun çalışkanlığı, üstün gayreti, devlet ve milletine olan sevdası gelir. AK Parti’nin sürükleyicisi odur, millet ona bakarak AK Parti’ye o verir.
Ali Babacan’a yaşının çok genç olmasından ötürü Meclis’te ‘Bebecan’ denir ve kimse tarafından sevilmezdi. Gülmeyen yüzü, asosyal oluşu, içten pazarlıklı duruşu ve güven vermeyen tavrı buna sebepti.
Sayın Erdoğan, gerçekten çok vefalı birisi; dar gününde yanında olanları unutmuyor. Babacan da partinin kurucularındandı. Bu yüzden o genç yaşında, hayal bile edemeyeceği ikballere kavuştu. Sayın Erdoğan onu, milletvekili, bakan ve hatta başbakan yardımcısı yaptı.
O ise, tüm bu iyiliklere karşı; bir yandan, Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığı için imza verirken diğer yandan Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı yapmanın hesaplarının tam ortasında olduğunu bizzat kendisi itiraf etti.
Kendi ikiyüzlülüğünü, güvenilmezliğini, yalancılığını televizyon ekranlarında, milyonların huzurunda ikrar etti.
İşte bu kişi parti kurup milletin huzuruna çıktı ve o güvensiz kişiliğiyle milletten kendisine güvenmelerini istiyor.
İzlediği siyasete bakar mısınız? Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılmasını istiyor; böylece Müslüman mahallesinde salyangoz satarak gerçek yüzünü sergiliyor!
Türk Silahlı Kuvvetleri, teröristlere karşı kimyasal silah kullandı demek suçundan mahkûm edilen TTB başkanına geçmiş olsun ziyaretine giderek tarafını belli etti.
Teröristlerin inlerini başlarına geçiren ve onları kazdıkları kuyulara gömen Türk İHA ve SİHA’larının yapımcı firmasına (BAYKAR) iftiralar attı ve iktidara geldiklerinde bu firmaya dokunacaklarını dillendirdi.
Tüm dünya ülkelerinin hayranlıkla izlediği, gıpta ettiği ve satın alabilmek için sıraya girdiği BAYKAR şirketinin savunma sanayi ürünlerine Babacan’dan, bölücülerden ve Türkiye düşmanı ülke insanlarından başka hiçbir kişi dil uzatmadı, uzatamadı.
BAYKAR yetkilileri, devletten bir kuruş almadıkları gibi hiçbir banka kredisi dahi kullanmadıklarını söylüyor ve Babacan’ı müfteri olarak ilan ediyor.
Babacan bu yüz karası haliyle milletten nasıl oy isteyebilecektir?
Zira sabırsızlıkla beklenilen, yerli ve milli savunma sanayi ürünleri ve firmalarıyla milletimiz övünmektedir, onlarla gurur duymaktadır.
Devlet ve millet hayatımızın varlığı, güvenliği ve bekasıyla doğrudan ilgili bu kurumlara dil uzatmak ve onları itibarsızlaştırmaya yeltenmek ne Babacan’ın ve ne de avenelerinin haddi değildir.
Kendisi bilmese de, sandıkta millet hadlerini bildirecektir.
İnsan bu kadar mı savrulur?
Vah ki, ne vah!
Paylaş