Paylaş
Bunu yaparlarken de önceki tüm tükürdüklerini yaladılar. Zira önceleri, “Tayyip Erdoğan’ın adaylığını mesele etmeyeceğiz” diyorlardı. Hukuka zerre kadar saygıları varsa, zaten mesele etmemeleri gerekirdi, ama...
Her biri ayrı telden çalan 6’lı Masa’nın sözde liderleri, cumhurbaşkanı adayı arayışına çıkıp anket üstüne anketler yaptırdılar ve halen daha da yaptırmaktalar.
Yapılan anketlerde, Sayın Erdoğan’ın önlenemez yükselişini gördüklerinde, hep birlikte deliye döndüler ve hep birlikte eski defterleri karıştırmaya başladılar.
Zira korku dağları sardı!
Eski defterleri, kendilerinin günah galerileri olup binbir çeşit hukuksuzlukla, iğrençlikle, kepazelikle doludur.
AK Parti kökenli birini cumhurbaşkanı seçtirmemek için uydurdukları 367 garabeti, hâlâ hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Hukuku istedikleri gibi eğip büken bu zihniyet, aynı çirkefliği bugün de sergilemekte ve Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağını ileri sürmektedir.
Aynı zihniyet, dün de “Erdoğan’ın üniversite diploması yok; aday olamaz” dememiş miydi? CHP Milletvekili Prof. Dr. Aydın Ayaydın, “Üniversitede Erdoğan’ın hocalığını yaptım” demesine, üniversite mezunu olarak askerliğini yedek subay olarak yapmasına ve diplomasını ibraz etmesine rağmen, mahut kafa, yalan ve iftirasını sürdürmüştür.
2017 yılında anayasa değişikliği yapıldı ve sistem değiştirilerek Başkanlık Sistemi’ne geçildi.
Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi dahil, toplam 18 maddede yapılan yeni düzenlemede; ‘Yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak TBMM ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girer’ deniyor.
Bu yeni sisteme göre, ilk defa 2018’de cumhurbaşkanı seçtik. Dolayısıyla 2018’deki Sayın Erdoğan’ın aday olup seçilmesi birinci kezdir. Şu halde 2023 seçimlerinde aday olması, 2. kez aday olmasını gerektirir.
Zira hiçbir kanun ‘makabline şamil olmaz’ yani geriye doğru işletilemez.
Muhalefet bu absürd anlayışta ısrar ederse, tıpkı 367 garabetinde olduğu gibi, ters tepki yapar ve sonuç itibarıyla Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmüş olurlar.
Yenilgiyi görmüş ve tatmışçasına, seçimlerle ilgili olarak binbir dereden su getiriyorlar: Neymiş efendim, Yüksek Seçim Kurulu’na güvenmezlermiş. Kendilerine sormak lazım; o halde neden seçimlere giriyorlar?
Neden, o YSK’nın verdiği mazbatalarla, Meclis’teki sıralarda oturmakta bir beis görmüyorlar?
Diyeceksiniz ki, mahut muhalefet, bu ülkenin hangi kurumunu benimsedi, hangisine güvendi ki?
Onlara göre; “Bu ülkede can güvenliği bile yok; değil yatırım yapmak, turist olarak bile gidilmez”.
Yine bu kafaya göre; bu ülkenin bütçe açıkları, TSK marifetiyle, uyuşturucudan elde edilen parayla kapatılmıyor mu?
Vah ki ne vah!
Paylaş