Paylaş
Tüm dünyada ‘Beyaz Baston Görme Engelliler Farkındalık Haftası’ olarak kabul görüp değer bulan ve 07 Ocak tarihine bir gün kala yani 06 Ocak 2022’de köşemde ‘vah ki ne vah’ başlığımla çok üzücü olmasının yanı sıra trajikomik de olan bir ayıbı yayımlamıştık. Şunu çok iyi biliyorum ki yayımımızla birlikte o üzücü oluşuma müdahale edilecekti. Bu düşünceyle 15 Ocak 2022’de ‘sonucu göreyim’ diyerek oluşturulan ayıbın kontrolü için yine aynı adrese gitmiştim. (Nilüfer ilçesi, Akademi Caddesi Sheraton Otel’i önü)
YENİ BETON DÖKMÜŞLER!
Olay yerine otuz metre civarı vardı. Kaldırımdaki engeller sebebiyle bisiklet yolunda yürüyordum. O esnada da telefonuma gelen ihbar mesajını okuyordum. Birden ayağımın gömülmesiyle sendeleyince ikinci adımımı da attırmış olduğum çimentolu botumla şaşkın bir vaziyette hemen geri çekildim. Meğerse yapboz tahtasına dönen o bisiklet yoluna yine yeni beton dökmüşler! (Bu esnada o yaş betona basan ben değil de bisiklet sürücüsü olsaydı mutlak suretle bisikleti devrilir ve yaş betona kapaklanırdı!) Çalışan ekipten birisi “abi kusura bakma” dedi.
ALDIĞIM KAYDI SİLDİRDİ
Diğer çalışanlardan biri de bot izimin bulunduğu fotoğrafımda da sunduğum gibi etraftan temin ettiği iki kukayı alarak çimentosu yaş olan zemine kukaları bırakmak üzere bana doğru yürümeye başladı. Bu esnada da duvarın arka tarafında bulunan ve inşaat çalışanlarının ustabaşısı olduğunu öğrendiğim şahıs, tarafıma küfürler savurarak üstüme doğru koştu ve beni darp ederek (önlemini almadan dökmüş olduğu çimentoya bastığım için) olayları kayıt altına aldığım telefonumu gasp etti. Daha sonra zorla ve çok çirkin sözlerle aldığım kaydı sildirdi. Mesleğimizin zorluklarından birisiydi bu, alıştım artık!
POLİSTEN YARDIM İSTEDİM
Yediğim küfürleri ve oluşan gasp olayını da sineye çekerek çok üzgün olarak olay yerine otuz metre uzaklıktaki ‘vah ki ne vah’ konusunun oluşmasına sebep olan alana gidip köşemde yayımladığımız haber için ‘SONRASI’ bölümüne şahit olacak olan fotoğrafı almak üzere yürüdüm. İlgili alanın fotoğrafını çekiyordum ki o saldırgan şahıs yine yanıma gelerek saldırmaya başlayınca ben de hızla oradan ayrılarak polisten yardım istedim. İhbarımdan iki dakika sonra olay yerine gelen polis ekiplerince Beşevler Şehit İsmail Özbek Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldük. Yazık! Cevap dahi vermiş olsaydım kesinlikle ağır darbelere maruz kalacaktım. Böylesi bir mevzunun akıbeti bu kadar basitleşemezdi. Bu kadar iğrenç olamazdı… Aklım halen orada kaldı. Kıymetli Bursa Büyükşehir Belediyesi; böylesi erdemli kişileri vazifelendirmeniz hele ki ustabaşı unvanıyla tasarruf edip yetkilendirmeniz hususu gerçekten takdire şayandır! Sizleri en samimi duygularımla tebrik ediyorum!
UTANMASI GEREKEN BİZLER DEĞİLİZ!
Hürriyet Bursa gazetesi okuru Öykü Uygar’a da geçmiş olsun diyerek beni de oldukça üzen e-postasını özetimle aktarıyorum: “Muhammet Bey. 14 Ocak 2022’de saatlerin 17.30’u gösterdiği anda Atatürk Caddesi üzerinde (PTT müdürlük binası önü) yürüyordum. Hemen önümüzde 21- 23 yaşları arasında bir genç kız size fotoğrafını yollamış olduğum kaldırım üzerindeki aparat kapağına takılarak çok feci şekilde düştü. Gamsız yöneticilerimiz bu acıyı civarda bulunan kamera kayıtlarından izlesinler. Tabi çok kıymetli koltuklarından kalkmaya zaman bulurlarsa!
BENDE UTANIRDIM
Vatandaşların yardımıyla düştüğü yerden kaldırılan genç kızın gözü yaşlıydı. PTT binasının yanındaki sete oturtulan genç kız utancı ve acısı azaldıktan sonra yoluna devam etti. ‘Utanç’ dedim çünkü o ifadeyi yaşlı gözlerinde görmüştüm. Ben de aynı şeyi yaşasaydım utanırdım. Sebebi bu durum insanın içinden gelen bir hissiyattır. Onca insan önünde düşmek insanı utanmaya iter. Bu gibi binlercesi engelimizi görmezden gelen yetkililere diyeceğim çok şey var da…” Üzüldüm o kardeşimiz için. Umarım bir sakatlanması olmamıştır.
GERÇEKTEN ÇOK İLGİNÇ
Sene 1999’du. Hotel Anatolia önüne denk düşen kaldırımda bulunan saplamayı (Tij) fark edemediğim için ona takılmış ve kalçamın üstüne feci şekilde düşmüştüm. Bir hafta hiç kıpırdamadan ölü gibi yatarak hastanede tedavi görmüştüm. Aradan geçen onca yıla rağmen sancısı ve acısı ara sıra da olsa halen yaşam kaliteme olumsuz etki katmaya devam ediyor. Hatırlıyorum o anı dün gibi. Düşmemle oluşan acı ikinci planda kalmıştı. Öldüm mü ölmedim mi çözememiştim ama birileri gördü düşüncesi acımı ağır basmış ve cidden utanmıştım o an. Ama ne ilginç ki asıl utanması gerekenlerin umuru olmazken bizler utanıyoruz. Gerçekten çok ilginç!
HÜRRİYET BURSA YAZIYOR SORUNLAR ÇÖZÜLÜYOR
1- HELAL OLSUN SİZE...
İki gün önce ÇOCUKLAR DÜŞMESİN DİYE başlıklı haberimizi yayımlamıştık. (1. Murat İlk ve Ortaöğretim Okulu karşısı) Haberimizden sonra yine bizlerin haklı ricalarımıza ve taleplerimize çözüm üretme konusunda son derece samimi ve hızlı olan Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Müdürlüğü’nce arandım. İlgili talebimizin gerek estetik görünümündeki başarılarıyla, gerekse kaliteli hizmet mantığıyla yapılmış olduğu bilgisini yollamış oldukları fotoğraflarında gördüm. Yaptığım kontrolümle de bunu doğruladım. Bir değil, yüz kez helal olsun sizlere Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Müdürlüğü ekibi. Umarım bir gün; hassasiyetiniz, işinizi benimsemeniz, gerçek samimiyetiniz ve iş bitiriciliğiniz ilgisiz yetkililere de bulaşır… Bu esnada; gözünüz aydın olsun öğretmenim. Artık orada haylaz öğrencilerinizden düşen olmayacak. Tabi ki merdiven dayayıp çıkan olmadığı müddetçe! Sahiplenmeniz için teşekkür ediyorum.
2- TELLER AĞAÇTAN TOPLANDI
YA DİREK BİTTİ YA HALATLARI (Yunuseli Mahallesi Yeşil Cami Sokak) başlıklı yayımımızda iletişim kablolarının ağaç dalları sayesinde işlevini yerine getirebildiğini belirtmiştik! Yayımımızdan sonra Türk Telekom Genel Müdürlüğü tarafınca arandım. Kabloların direk marifetiyle görevini yapması için gerekli çalışmaların yapıldığı bilgisini şahit fotoğraflarıyla birlikte aldım. Ayrıca okurumuz Işıl Otak’çı da: “Teller ağaçtan toplandı. Olması gerektiği yere, yani direk üzerine taşındı. Sizlere çok ama çok teşekkür ederiz…” dedi. Ben de karışan/gören/sahiplenen vatandaş kültürünüzden dolayı size ve bizlere değer veren Türk Telekom’a teşekkür ediyorum.
Paylaş