Edebiyatın bir moda yanının olduğu gerçeği inkâr edilemez. Şimdi iyi yazarlarımızın eserleri sinemaya aktarılıyor mu? Türk edebiyatının ölümsüz adlarının önceden çekilen eserleri büyük ilgi görmüştü, neden bu anlayış son zamanlarda unutuldu?
#Mario SimmelTiyatro eleştirmeni, oyun yazarı ve akademisyen Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu yeni çalışması ‘Televizyon Dizi Pusulası/Dizi Eleştirisinin Temelleri’nde başta toplumsal cinsiyet olmak üzere yerli TV dizilerine bir eleştirmen gözüyle inceliyor. İpşiroğlu “Dizileri en çok izleyen kadınlar olduğu halde anlatılan hep erkeklerin öyküleri. Hep erkeklerin birbirleriyle mücadelesi, iktidar savaşı söz konusu, kadınlar bu sistemde sadece birer figüran” diyor.
#Zehra İpşiroğluKimi Anadolu’nun 100 yılı aşkın süredir barındırdığı gizli tarihi zenginliklere, kimisi de Ruanda’dan yağmurun hiç yağmadığı Somali’ye kadar dünyanın keşfedilmeyi bekleyen yerlerine ışık tutuyor... Uzak diyarlara gitmeyi hayal edebileceğiniz, yakın zamanda raflarda yerini alan seyahat kitaplarını derledik.
#Seyahat Kitaplarıİki uzaylı ırkın (‘Kree’ler ve ‘Skrull’lar) dünya sınırları dahilindeki üstünlük savaşı ve bu aşamada insan kökenlerini hatırlayan bir kahraman... ‘Captain Marvel’, Marvel evreninin öyküsü solo anlatılan ilk kadın süper kahramanı olarak huzurlarımızda. Film, büyük stüdyo işi bir aksiyon olmanın yanında 90’lara yaptığı referanslarla seyircisini nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor.
#Michael NoerCelâl Üster, çevirmenlik anılarını anlattığı ‘Bir “Çevirgen”in Notları’nda 1960’lardan bu yana Türkiye’nin edebiyat ve yayın yaşamından önemli kesitleri de anımsamamızı sağlıyor. Ama sadece bir anı kitabı değil. Çevirdiği ya da çevirmeyi arzuladığı kitapları anlatırken o kitapların, yazarlarının dünyalarına da giriyor.
#Celal ÜsterÇOK değil 15-20 gün önce kimi yazar ve bilim insanlarımıza "Türkiye Kongolaştırılıyor mu?" diye tek satırlık bir mektup göndermiştim. Kongo’da yeniden alevlenen trajediye, AB’nin bor madenlerimize ilişkin olarak aldığı son karara bakılırsa, emperyalizm ezeli ve ebedi (!) arsızlığını sürdürüyor. Marx’a atılan sahte gülücüklere inanmamız için hiçbir neden yok!
Osmanlı coğrafyasının genişliği, yaygınlığı konusunda bölük pörçük rakamlar, bilgiler belleğimizde dağınık biçimde varolmuştur. Ama bunların hangi kıtalarda hangi kentleri, hangi idari birimleri kapsadığı konusu, toplu biçimde Necdet Sakaoğlu’nun 20. Yüzyıl Başında Osmanlı Coğrafyası kitabında sergileniyor.