Yana yana ama bayıla bayıla yediğimiz biber soslarıyla ilgili bilmediğimiz pek çok şey var. Mesela gözümüzü yaşartsa da ondan niçin vazgeçemiyoruz? Yarın kutlanacak Dünya Acı Sos Günü öncesinde hem acıyı gastronomik açıdan daha iyi tanımlayalım hem de doğru malzemelerle eşleştirerek yapılmış sosların tat üzerindeki etkisine bakalım…
#Dünya Acı Sos GünüHer yıl 1 Kasım Dünya Vegan Günü olarak kutlanıyor. Bu özel günde hem işin etik altyapısı anlatılıyor hem de veganların karşılaştıkları güçlükler ve çözümleri konuşuluyor. Aynı zamanda sadece bitki temelli beslenmenin değil, hayvan haklarının ve sürdürülebilir yaşam tarzlarının önemi vurgulanıyor.
#Zeynep Nazlı YıldırımGaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin 5’incisini düzenlediği GastroANTEP Festivali, bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür Yolu Festivalleri kapsamına girdi. Geçen hafta düzenlenen festivalin ilk üç günü oradaydım ve uluslararası bir ‘gastrocity’ olma yolundaki Gaziantep’te bu kez bambaşka deneyimler yaşadım.
#Gülay Barbaros ALTANYarın 18 Haziran, Dünya Suşi Günü... Asya ülkelerinin mutfaklarına ve özellikle de suşiye gösterilen ilgi ülkemizde her gün katlanarak artıyor. İşin inceliklerini ve evde suşi yapmak isteyenlerin kullanabileceği yöntemleri İnari’nin koordinatör şefi Korhan Gülsoy’dan dinledik...
#Dünya Suşi GünüBazen sos olarak çıktı karşıma, bazen baharat... Bazen de acı biberler doğrudan yemeğin içine katılmıştı. “Bunu nasıl yiyeceğiz” diye endişelendiğim de oldu, kavanozun kapağını açar açmaz gözümün yandığı da... Farklı ülkelerde yaptığım seyahatlerde sayısız acı tattım. İşte, 16 Ocak’ta ‘kutlanan’ Dünya Acı ve Baharatlı Yemekler Günü’nün bana hatırlattıkları...
#Dünya Acı Ve Baharatlı Yemekler GünüTantuniden içliköfteye, şnitzelden pastırmaya, cheesecake’ten elmalı tarta her şeyin veganını bulmak artık mümkün. Üstelik lezzetten ödün vermeden... İstanbul’da veganlara özel restoran, market ve kasapların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle Kadıköy-Moda Nostaljik Tramvay Hattı’na atlarsanız, bu mekânlara kolaylıkla ulaşabilir, enfes sofralara kurulabilirsiniz.
#VeganZihnimiz, etrafımızdaki dünyayı sürekli olarak yorumlama ihtiyacı duyar, olaylara anlam vermeye çalışır. Bazen dünyayı doğru bir şekilde görürüz – gerçekte olduğu gibi-fakat stres anlarında zihnimizin ürünleri olan sahip olduğumuz düşünceler, başımıza gelenleri gerçekçi bir resim ile çizemez. Örneğin, öncesinde yaptığınız bir hatayı hatırlamak, kendi kendinize “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum ve yapamayacağım!” demenize yani aşırı genelleme yapabilmenize sebep olur.
#2021 YKSBrugge, Belçika’nın en çok turist alan ve mutlaka görülmesi gereken kentlerinin başında geliyor. Brugge’a ayak bastığınız andan itibaren 2000 yılında Unesco Dünya Mirası Listesine alınan tarihi şehir merkezinde dolaşıp at arabaları ile şehirde tur atıp düklerin yaşadığı şatolarda konaklayarak kendinizi bir ortaçağ filminin başrol oyuncusu gibi hissedebilirsiniz. İşte size Brugge gezi rehberi…
#BruggeBiz göçmenler, New York gibi göçmeni bol şehirlerde birbirimize rastladığımızda, geldiğimiz ülkelerden özlemle bahsederiz. New York gibi bir şehirde göçmenlik özel değil genel bir durumdur. Herkesin bir varış hikâyesi vardır. New York’u göçmenleri zenginleştirir, rengarenk yapar. Onlara sorarsanız, hem kendi ülkelerindendirler hem de New Yorklu’durlar. Bütün bunlar döner dolaşır sokak lezzetlerine de yansır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Demokratik hukuk devleti' dediğimizde; çok partili sistem, adil, serbest, düzgün seçimler ve kuvvetler ayrılığı prensibi çerçevesinde herkesin yetki ve sorumluluklarının belli olması ve bu düzen içerisinde 'check-balans' dediğimiz denge sistemlerinin olup, bunların bir ahenk içerisinde yönetilmesidir" dedi.
"Transseksüelliği bir hastalık, beni de acıların çocuğu gibi göstereceksen, bu röportajı hiç yapmayalım" dedi Derya telefonda. 31 yaşında, Ankara’da yaşıyor. Bir erkek transseksüel. Dişiden erkeğe dönüşmeden iki çocuk sahibi olmuş. Eşcinsel, lezbiyen, transseksüellerin haklarını korumayı amaçlayan Pembe Hayatlar Derneği’nin kurucularından. Aynı zamanda sosyolog Selin Berghan’ın yeni yayımlanan "Lubunya: Transseksüel Kimlik ve Beden" adlı kitabının 11 kahramanından biri. Derya’yla önce çekinceleri konusunda anlaştık. Sonra geçen mayısta kurdukları dernekte buluştuk. Karşımda bütün önyargılara ilaç gibi gelecek neşeli, sağlam ve zehir gibi akıllı bir insan duruyordu. Bazen esprilerle, bazen bir sosyolog gibi saptamalar yaparak nasıl bir hayat yaşadığını anlattı.