Latin cazın efsane ismi, durmayan, sürekli üreten, Calypso Kralı Metin Ersoy’un oğlu, müzik çizgisinden çıkmayan, ama o çizginin sınırlarını da zorlamaktan çekinmeyen Emir Ersoy ile çok hızlı bir şekilde denk geldik. Kendisini kaçıramazdım, daha yakından tanıyın istedim.
#1Gamze Elibol Devlet Tiyatrosu'nun desteklediği tek "engelliler tiyatro ekibi" TEKSEM'in sanat yönetmeni, oyuncusu. Engelli kelimesinin geçtiğine bakmayın bugüne kadar 40 şehirde 8 oyun sergileyen TEKSEM'in açılımı, Türkiye Engelsizler Kültür Sanat ve Eğitim Merkezi.
Yakın tarihimizin hangi dönemine bakarsanız bakın Ajda Pekkan’ın tekabül ettiği bir ipucu bulabilirsiniz. 70’ler, 80’ler, 90’lar, 2000’lerde yaşanan sosyal ve toplumsal olayların bir iz düşümü gibidir Ajda Pekkan adı. Bu kadar sosyolojik ahkam kestikten sonra gelelim onunla buluşmamızın perde arkasına... O gün Ajda Pekkan olarak değil, Ajda olarak karşıladı beni. Ev halindeydi ve fotoğraf çektirirken bile kıyafetlerini değiştirmedi. Laf aramızda, gittikçe güzelleşiyor bu kadın. Bir de kendi tabiriyle bir “fırlamalık” gelmiş üstüne. Fotoğrafları çektirirken yan yana bağdaş kurmamız gerekti, ben çömelmeye çalışırken o lotus pozisyonunu almıştı bile. Sonra bana dönüp “Sumo güreşcisi gibi olmuşsun. Bacakların birbirine kavuşmuyor, biraz spor yapsana” demez mi? Haklı olmasına haklı da böyle pat diye söylenir mi insanın yüzüne. Ben de onunla bir sumo güreşi yapmaya tırstığım için bu röportajla yetindim.
“Aklının başına gelmesi için yamulman mı gerekliydi?” başlıklı yazıma yine pek çok cevap geldi, yayınlamama izin verenlerden bir kısmını aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Öyle hikâyeleriniz var ki bazen okurken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Kiminiz “yayınlama, sadece sen oku, içimi dökmek için yazdım” dediği için onları paylaşmadım ama hepsini okudum tek tek.