Bir kediyle yaşamanın sırları
Güncelleme Tarihi:
Buket Uzuner, yedi yaş üzerindeki bütün çocuklar için yazdığı yeni kitabı ‘Ah Bir Kedi Olsam!’da sadece kedilerin değil hayvanların dünyasına dair birçok bilgiyi, daha çocukken öğrenmemiz gereken pek çok şeyi anlatıyor.
Bir kediyle beraber yaşamayanlar gerçekten bir kediyle yaşamanın ne demek olduğunu asla anlayamazlar. Kedilerin kendilerine has özelliklerinden biridir; siz bir kediyi seçemezsiniz, o sizi seçer ve onunla yaşamanıza izin verir. Bir eve kendi varlığıyla gelir ve siz daha nasıl olduğunu anlamadan evin sahibi oluverir. Bütün bunları on yıldır aynı kediyle yaşayarak öğrendim ben de. Evime geldiğinde minicik bir bebek kedi idi. Yavru kedi gam alır diyerek onu severken anladım ki koşulsuz şartsız beni seven aslında o. Dida için beraber büyüdük diyebilirim, üstümde epey emeği vardır kendisinin.
Buket Uzuner’in yedi yaş üzerindeki bütün çocuklar için yazdığı yeni kitabı ‘Ah Bir Kedi Olsam!’ bir kediyle yaşamanın sırlarını anlatıyor. Aslında Uzuner sadece kedilerin değil hayvanların dünyasına dair birçok bilgiyi, daha çocukken öğrenmemiz ve hassasiyet geliştirmemiz gereken pek çok şeyi anlatıyor. Üstelik anlattıklarını bugünün büyüklerinin büyük bir kısmına tek tek anlatmak veya hatırlatmak gerekiyor.
Her şey yedi yaşına girmek üzere olan Can’ın evde bir kedi istemesiyle başlıyor. Annesinin ve babasının büyürken kedilerinin olduğunu bilen ve ona da bu hakkın tanınmasında epeyce ısrarlı olan Can’ın bu talebi her daim geçiştiriliyor. Önce onun bir kediye bakmak için çok küçük olduğu, sonraysa kedilerden kapabileceği mikroplar bahane ediliyor ve Can isteğine bir türlü olumlu yanıt alamıyor. Bütün bunlar olurken Can, etrafındaki büyükleri seyredip onların hayatlarına dair itirazlarını kendi kendine anlatıyor. Büyüdükçe insanların çocukluklarını unuttuklarını iddia ediyor Can. Yetişkinlere verilen en büyük cezanın oyun oynamayı unutmaları olduğunu söylüyor. Hayvansever bir ailenin bireyi olduğunu bilen Can, hayırları kabul etmeyip yedi yaşına bastığı günün sabahında isyan bayrağını çekiyor. Sonunda ailesi Can’a hak veriyor. Ve Can’ın hayatına bebek kedi Fındık giriyor.
‘Mal’ değil, canlı...
Buket Uzuner bir kedi ile bir çocuğun arkadaşlığını anlatırken birçok farkındalığı her yaş grubundan okuyucusuna sunuyor. Bir hayvanın satın alınamayacağı ile başlıyor anlatmaya. Yunus parklarının kapatılması, sirklere gidilmemesi, Türkiye’de yasalarda ‘mal’ olarak görülen evcil hayvanların aslında bir ‘canlı’ olduklarına herkesin ikna olması, bir hayvanı sahiplendikten sonra onunla nasıl bir hayat kurulması gerekliliklerine ve daha pek çok şeye değiniyor. Kedilerin en çok tembellikleri meşhurdur, canlarının istemediği herhangi bir şeyi asla yapmazlar. Miskinliğin bu kadar yakıştığı başka bir canlı var mı bilmiyorum. Bu yüzden evinde kedi olan herkes arada bir kedi olmaya özenir. Uzuner’in bu kitabı yazmaya başlarken çıkış noktalarından biri de bu. Can ve annesi okula ve işe geç kaldıkları henüz aydınlanmamış bir sabahta hareket etmek istemezken bir an için aynı anda akıllarından kedi olmayı geçiriyorlar. Maceranın ikinci perdesi burada başlıyor. Çevre bilincini, aktivizmi, doğaya ve hayvanlara saygıyı öğrenen Can, ‘niyet’ kelimesini ve niyetin önemini keşfediyor.
‘Ah Bir Kedi Olsam!’ Buket Uzuner için hayli önemli bir kitap. Yaklaşık 15 yılda yazılmış ve biyografik izler de taşıyor. Kitabın içerisinde geçen telefon numarasını aradığınızda ise karşınıza bir sürpriz çıkıyor.
Buket Uzuner
İllüstrasyon: Oğuz Demir
Everest Yayınları, 2017
152 sayfa, 15 TL.