Zeynel Balcı

Dikkatler ‘Merkez’lerde olacak

17 Temmuz 2022
Yüksek enflasyon oranları piyasaların en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Yetkililer de konuyla ilgili ardı ardına açıklamalar yapıyor. Enflasyon dışında diğer bir önemli konu ise ekonomideki yavaşlama emareleri oldu. Tüm bu gelişmelerin ardından gözler de merkez bankalarına çevrildi. 21 Temmuz’da Avrupa, 27 Temmuz’da Fed toplantıları var.

Piyasaların gündeminde enflasyon ilk sıralardaki yerini koruyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan ABD enflasyon verileri (TÜFE-ÜFE) beklentileri aştı. Haziran ABD TÜFE’si yıllık yüzde 9.1 olurken beklenti yüzde 8.8, geçen ayki gerçekleşme yüzde 8.6 seviyelerindeydi. Son 41 yılın en yükseği olarak kaydedildi. ÜFE ise yüzde 10.7 beklenirken yıllık yüzde 11.3 olarak açıklandı. Hatırlanacağı üzere ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artırımına mart ayında, varlık alımlarını azaltmaya (47.5 milyar dolar ile) haziran ayında başlamıştı. Faiz arttırımı ve likidite çekilişine rağmen enflasyon artış hızında düşüş olmadı, aksine hızlandı. ABD TÜFE verisi nisan ayında yüzde 8.3 idi. Merkez bankalarının parasal sıkılaşma politikaları talebin bastırılıp ekonomiyi soğutma tarafıyla ilgili bir hamle. Enflasyonun bir de arz yönü var. Rusya-Ukrayna savaşı, Çin’de tekrar baş gösteren ve Avrupa’ya da yayılan pandemiyle birlikte tedarik yollarındaki sıkıntılar arz yönünde henüz rahatlama olmadığını gösteriyor. Yüksek enflasyon biraz da kronikleşme ve müzminleşme eğilimi göstermeye başladı gibi. Talebi baskılamayı amaçlayan merkez bankalarının para politikalarının yanı sıra petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki sert düşüşlerin önümüzdeki dönemde enflasyon üzerinde etkilerinin görülmesi olasıdır. Yine de peşin hüküm vermek doğru olmaz, bekleyip görmek gerekir.

BEKLENTİLERİN ALTINDA KALDI

Diğer yandan yüksek enflasyon ile ilgili tedirginliği yansıtan açıklamalar ardı ardına gelmeye devam ediyor. ABD Başkanı Biden’dan, “ABD’de Haziran ayı enflasyonu kabul edilemez ölçüde yüksek, Fed’e enflasyonla mücadele konusunda gerekli alanı sağlayacağız” açıklaması geldi. ABD Hazine Bakanı Yellen, “ABD’de enflasyon yüksek seyretmeye devam ediyor ve bunu düşürmek yönetimimizin en önemli ekonomik önceliğidir”dedi. Enflasyon dışında ekonomide yavaşlama emareleri görülüyor. Fed’in Bej Kitabı temmuz sayısında, talepte yavaşlama belirtilerinin arttığı vurgusuyla bazı bölgelerde ise artan resesyon riskine ilişkin endişelere dikkat çekildi. IMF Başkanı Kristalina Georgieva ise, son göstergelerin zayıf bir ikinci çeyreğe işaret ettiğini belirterek, 2022 ve 2023 yılları için küresel ekonomik büyüme tahminlerinde daha fazla düşüşün öngörüldüğünü söyledi. Cuma günü açıklanan Çin’in ikinci çeyrek büyümesi beklentilerin altında kaldı. İkinci çeyrekte yüzde 1.00 büyüme beklentilerine karşılık yüzde 0.4 büyüme gerçekleşti. Bir yandan yüksek enflasyon ile diğer yanda durgunluk sinyalleri. Görünüm bu minvalde olunca dikkatler parasal sıkılaşma beklentileri artan merkez bankalarına çevrildi. 21 Temmuz’da Avrupa, 27 Temmuz’da Fed toplantıları var. Enflasyon verileri sonrası Fed’in bu ayki toplantıda 75 baz puan artırım olasılığı daha da güç kazandı, ayrıca 100 baz puan artış olasılığı gündeme geldi. Eylül toplantısında ise 75 baz puan artırım (%55) gelebileceği yönünde değerlendirmeler yapıldı. Avrupa Merkez Bankası’ndan 25 baz puan faiz artırımına kesin gözüyle balkırken 50 baz puan artırım gelirse de hiç sürpriz olmayacak. 21 Temmuz’da ayrıca TCMB toplantısı var. TCMB’nin düşük faiz politikası nedeniyle tavrı aylar öncesinden belli. Yüksek enflasyondan bağımsız, büyümeye öncelik veren politika nedeniyle faiz değişimi beklenmiyor. Temkinli görünümünü sürdüren piyasalar açısından bu ayın geri kalanı yine merkez bankalarının gölgelerinde geçecek gibi görünüyor.

PİYASALAR GARDINI ALIYOR

Yüksek enflasyon ve devamında merkez bankaların parasal sıkılaşma politikalarına piyasalar tepki vermeye devam ediyor. Çıkış trendlerini kaybeden ABD ve Almanya gibi öncü borsalarda satıcılı seyir ve düşüş eğilimi hakim. Zaman zaman görülen çıkış denemelerini tepki olarak değerlendirmek gerekir. En belirgin fiyatlama emtialarda görüldü. Sanayi, tarım, maden, enerji emtiaları ve kıymetli metaller (altın, gümüş) düşüşteler. Resesyon ve stagflasyon gibi ekonomik yavaşlama beklentileri fiyatlanıyor. Altının ons fiyatı uzun bir aradan sonra geçen hafta 1.700 doların altını test etti. Altın bu düşüşle birlikte 2021-2022 yılı kazançlarının tamamına yakınını geri verdi. Son iki yılın dip fiyatı 1.677 dolar olarak görülüyor. Brent petrol 100 doların altına iyice alıştı. Geçtiğimiz perşembe günü 92 doları gördü, mart/2022 fiyat seviyelerine geri döndü. Bu gelişmede talebin zayıflayacağı varsayımı dışında ABD petrol stok artışları ve üretim artışlarının da etkisi var. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel petrol üretiminin Haziran’da bir önceki aya göre günlük 690 bin varil artarak 99 milyon 500 bin varile ulaştığını bildirdi. IEA’nın Haziran ayına ilişkin “Petrol Piyasası Raporu”nda, üretim artışında Rusya, ABD ve Kanada’nın yüksek üretiminin etkili olduğu belirtildi. Diğer yandan son gelişmelerin para birimleri üzerindeki yansımaları yakından izleniyor. Euro/dolar paritesi 20 yıl sonra ilk defa 1.00 seviyesini test etti, hatta bu seviyenin altını gördü. Euro’da ciddi değer kaybı söz konusu. Bu gelişmede Fed’in faiz artırımında agresif tavrı, buna karşılık Avrupa Merkez Bankası’nın resesyon kaygısı ve Rusya’nın Avrupa ekonomisine olumsuz etkileri nedeniyle daha temkinli duruşu var. ABD dolarının başta Euro olmak üzere altı para birimine karşı değişimini gösteren Dolar Endeksi yine 20 yıl sonra 109 seviyesini test etti. Dip not olarak vermek gerekirse; Dış ticarette Euro ağırlıklı gelir, dolar ağırlıklı gider yapısına sahip Türkiye için doların değerlenip Euro’nun zayıflamasının olumsuz bir gelişme olduğunun altını çizmekte yarar var. Resesyon beklentileriyle ilgili bir diğer yansıma da ABD tahvil faiz oranlarındaki görünüm. Kısa vadeli tahvil (bono) faiz oranları uzun dönemli faiz oranlarının üzerine çıkmış durumda.

Yazının Devamını Oku

Borsalarda toparlanma çabası

10 Temmuz 2022
Borsalarda düşüş sonrası toparlanma çabaları görüldü. Tepki alımlarına, olumsuz gelişmelerin belli ölçüde fiyatlara dahil olması önemli rol oynadı. Ancak ana gündemin değişmemesi nedeniyle toparlanma eğilimi henüz güç kazanmış görünmüyor. Bayram sonrasında gündem ikinci çeyrek bilançoları ve merkez bankası toplantılarına kayabilir. Emtia fiyatlarındaki düşüş ise ivme kaybetti.

Borsalar bayram tatiline toparlanarak girdi. ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalarda görülen tepki yükselişleri Borsa İstanbul’a da yansıma gösterdi. Ancak kayıpların bir kısmı telafi edilse de güç kazandığını söylemek için erken. Risk iştahı halen zayıf. ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankalarının parasal sıkılaşma ve faiz arttırım süreçlerinin devamına karşılık ekonomilerdeki yavaşlama riski nedeniyle bu süreçlerin uzun süre korunmasının zor olacağı, ayrıca olumsuz beklentilerin belli ölçüde fiyatlanması, tepki çıkışına katkı yapan gelişmeler olarak görülebilir. Ancak bu daha çok olayın algı tarafı. Somut gelişmeler henüz ortaya çıkmış değil. Küresel ekonomideki durgunluk beklentilerini açıklanan verilerin desteklemesi, parasal sıkılaşma ve faiz arttırım politikaları gibi piyasaları baskılayan koşullar korunuyor. Buna karşın, düşük faiz ortamında borsalar önemli bir alternatif olarak görülüyor. Borsalarda düşüşle birlikte şirket fiyatları ucuzlayınca tepki olarak da olsa alıcıların ortaya çıkması olağan bir durum. Borsa İstanbul ve dış borsalarda son birkaç gündür yaşanan tepki çıkışına bu açıdan bakmak yararlı olabilir. Fed ile başlayan faiz arttırım dalgasına 21 Temmuz’daki toplantıyla Avrupa Merkez Bankası’nın katılmasına kesin gözle bakılıyor. Son Avrupa Merkez Bankası toplantı tutanakları bunun sinyallerini verdi. Geçen hafta yayınlanan tutanaklarda, “enflasyonun bir süre daha kalıcı olacağını ve üyelerin 25 puan artırmayı kabul ettiği” bilgisine yer verildi. 27 Temmuz Fed toplantısı için de faiz arttırımı yönünde öngörüler gelmeye devam ediyor. Fed’in şahin kanadının temsilcilerinden Christopher Waller ve James Bullard, resesyon endişelerine rağmen enflasyonu kontrol altına almak için bu ay da 75 baz puanlık faiz artışı olabileceği, görüşündeler.

TAVRI NET GÖSTERİYOR

Ayrıca Waller “Temmuz’da 75 baz puanlık, Eylül’de de muhtemelen 50 baz puanlık faiz artışını destekliyorum. Sonrasında 25 baz puan civarında artışları tartışabiliriz. Eğer enflasyon düşmezse daha fazlasını yapmak gerekir” dedi. Bu açıklamalar öncü merkez bankalarının tavrını net olarak gösteriyor. Resesyon riskine rağmen tercihin yüksek enflasyonu kontrol altına almak olduğu açık. Türkiye’de ise bu dönem için tersi veya büyüme öncelikli farklı bir politikadan söz etmek mümkün. Merkez bankaları politikaları değişmez, katı politikalar değildir. Zamanın şartlarına ve ihtiyaçlarına göre revize edilebilirler. Ancak bu aşamada mevcut para politikaları en azından bir süre daha enflasyonda yükseliş eğilimi yerini düşüşe bırakana kadar korunacak gibi görünüyor. Bir takvim vermek zor. Bu açıdan piyasalar yüksek enflasyon ile yaşamaya devam edecek gibi.

EMTİA FİYATLARINDA DÜŞÜŞ DEVAM EDİYOR

Ekonomilerdeki yavaşlama beklentilerinin diğer yansıma gösterdiği önemli parametreler arasında emtia fiyatları da var. Genelde bir geri çekilme olsa da özellikle demir çelik ve bakır gibi sanayi emtialarında düşüşler daha belirgin. Sert düşüş sonrası birkaç gündür zayıf da olsa tepki alımları gelmeye başladı. Ancak tepkiler oldukça zayıf. Altın ve gümüş gibi kıymetli metaller de benzer görünümde. Altının ons fiyatı bu yılki kazançlarını geri aldı ve 1.800 doların altına salınım göstererek Eylül 2021 fiyatlarına geri döndü. Gümüş de altını takip etti ve Temmuz 2020 fiyatlarından işlem görmeye başladı. ABD dolarının değer kazanarak Dolar Endeksi’nin 107.00 seviyesinin üzerine çıkması, ABD tahvil faiz oranlarının tekrar yükselmeye başlaması altın fiyatlarındaki baskıyı artırdı. ABD 10 yıllık bono faiz oranı, yüksek enflasyonun kontrol altına alınacağı varsayımına bağlı olarak gelen alımlar ile yüzde 2.75 seviyelerine kadar gerilemişti. Ancak haftanın sonuna doğru faiz artırım sürecinin devam edeceği beklentileriyle tekrar yükselerek yüzde 3.00 seviyesinin üzerine çıktı. Petrol fiyatlarına bakacak olursak, resesyon beklentileriyle ‘Brent Petrol’ 100 doların altına çekilmişti. Ancak kalıcı olamadı ve tekrar bu seviyenin üzerine çıksa da düşüş eğilimi sürüyor. Özetle, ekonomiye ilişkin beklentileri emtia fiyatları üzerinde okuduğumuzda, durgunluk olasılığı güçlü diyebiliriz. Fakat bu konuda da bir görüş birliğinden söz etmek zor. Wells Fargo Investment Group, ABD durgunluk sürecine girdi derken St Louis Fed Başkanı Bullard, ABD ekonomik büyümesinin devam ettiğini düşünüyor ve Fed’in kabul edilemez derecede yüksek olan enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını keskin bir şekilde artırmasına rağmen ABD ekonomisinin bu yıl büyümeye devam etmesini bekliyor. Hem keskin faiz artışı hem büyüme, ikisi bir arada. Sanki “imkansız ikili” gibi. Nasıl olacak bakalım, göreceğiz. 372 bin olarak cuma günü açıklanan ABD haziran tarım dışı istihdam artışı beklentilerin üzerinde ama geçen ayın altında geldi (Beklenti 268 bin, geçen ay 390 bin). Beklentileri aşması parasal sıkılaşmanın devamı olasılığını artırdığı için ABD dolarındaki değer kazanımına ve ABD 10 yıllık tahvil faiz oranındaki yükselişe katkı yaptı. Diğer yandan dış borsalardaki tepki yükselişlerini biraz törpüledi.

BORSADA HACİM ARTMALI

Yazının Devamını Oku

Ekonomik verilere duyarlılık arttı

3 Temmuz 2022
Geçen hafta ABD Borsaları’nda satış hâkimdi. Avrupa ve diğer borsalarda da benzer durum yaşandı. Dış piyasalarda ABD dolarında ufak bir değerlenme görülse de Euro’da hafif bir zayıflama oldu. Altının ons fiyatında düşüş ivme kazandı ve 1800 doların altına çekildi. Petrolde de zayıf görünüm sürüyor. Ekonomideki yavaşlama sinyalleri verilere duyarlılığı arttırdı.

Piyasalar bayram öncesindeki son işlem haftasına dalgalı bir seyirle giriyor. ABD Merkez Bankası başta olmak üzere merkez bankalarının parasal sıkılaşma politikaları, yüksek enflasyon ve açıklanan ekonomik verilerin resesyon beklentilerini güçlendirmesi borsalarda risk iştahını düşürdü. Merkez bankaları ve yatırım bankaları hemen herkes resesyon beklendiği konusunda aynı söylemi tekrarlar oldu. İlk şık olarak, her kesimin kendince tedbir almasıyla kendi kendini besleyen bir sonuç çıkabilir. Ekonomide yavaşlama veya resesyon beklendiğine göre tasarrufa yönelme ve tüketimin kısılması doğal olarak ekonomiyi yavaşlatacaktır. Veya karşı önlemler ile ekonomideki durgunluğa çok da izin verilmeyecek. Bakalım sonuç nasıl olacak? Fed Başkanı Powell’ın resesyon riskine rağmen enflasyon ile mücadeleyi önceye alan açıklamaları parasal sıkılaşmanın devamı ve agresifleşebileceği algısını arttırdı. Buna mukabil, ABD Borsalarına satış gelirken bu görünüm Avrupa ve diğer borsalara da yansıdı. ABD’de Dow Jones Endeksi 1962, S&P500 Endeksi 1970 yılından bu yana en kötü ilk yarı performansını gerçekleştirdi. Hatırlanırsa birkaç hafta önce S&P500 Endeksi için düşüş ve karamsarlığı tanımlayan ayı piyasasına geçildiği bildirilmişti.



Parasal sıkılaşma etkisiyle uzun dönem enflasyonun düşeceği beklentisine bağlı olarak gelen alımlar ABD 10 yıllık bono faiz oranını yüzde 3.00 seviyesinin altına itti. Benzer görünüm Almanya 10 yıllık bonosu için de geçerli. Haziran ortasında yüzde 1.90 seviyesinin üzeri test edilmişti. Cuma günü yüzde 1.28 seviyesinin altını gördü. Tahvil faizleri ve borsalardaki eş zamanlı düşüş, resesyon fiyatlamasının sürdüğünü gösteriyor. Pariteler ise daha sakin. ABD dolarında değerlenme, Euro’da ise hafif zayıflama görüldü. Bu gelişmeler ışığında altının ons fiyatında satış baskısı devam ediyor. Dünyanın en büyük altın ithalatçılarından olan Hindistan’ın altın ithalatında vergi oranını yüzde 7.5’ten yüzde 12.5’e yükselttiğini açıklaması düşüşe katkı yaptı ve altının ons fiyatı 1.800 doların altında işlem görmeye başladı.

BIDEN ETKİLİ OLDU

Yazının Devamını Oku

Piyasalarda yön arayışı sürüyor

26 Haziran 2022
ABD Merkez Bankası (Fed) ile başlayan parasal sıkılaşma ve faiz artırım süreci genele yayılmış durumda. Merkez bankaları ağırlıklı gündemin etkisindeki piyasalarda dalgalı seyirle birlikte yön arayışı devam ediyor. Dış borsalarda tepki yükselişleri görülse de güç kazanamadı.

Merkez bankaları ağırlıklı gündemin etkisindeki piyasalarda dalgalı seyirle birlikte yön arayışı devam ediyor. Dış borsalarda tepki yükselişleri görülse de güç kazanamadı. ABD Merkez Bankası (Fed) ile başlayan parasal sıkılaşma ve faiz artırım süreci bazı ülkeler istisna olmak üzere genele yayılmış durumda. Çin, Japonya, Türkiye ve Mısır son dönemde faiz konusunu pas geçen ülkeler arasında yer alırken Avrupa Merkez Bankası’nın temmuz toplantısında 25 veya 50 baz puan faiz artırımına kesin gözü ile bakılıyor. Ayrıca bilindiği üzere Fed bilanço küçültme işlemlerine haziran ayı itibariyle başladı. İşin diğer tarafı merkez bankalarının sıkılaşma politikalarının reel ekonomiye yansımalarına dair kaygılar. Resesyon ve stagflasyon beklentileri hemen her kesim tarafından dillendiriliyor. Bu kadar konuşulması olabilirlik açısından biraz da kuşku yaratmıyor değil. Merkez bankaları, yüksek enflasyonun mutlaka dizginlenmesi yönünde mutabıklar. Ancak enflasyonu kontrol altına alalım derken kantarın topuzunu ağır kaçırıp ekonomiyi çok da hırpalamak istemiyorlar. Fed Başkanı Powell’ın Temsilciler Meclisi’ndeki yaptığı sunumda; “Niyetlerinin yumuşak iniş yapmak olduğunu ve enflasyonla mücadele taahhüdünün koşulsuz olduğu, enflasyonu hafife aldıklarını ama geçici olmadığını gördüklerini, para politikasında esnek olacakları ve resesyonun kesin bir beklenti olmadığı” gibi detaylara yer verdi. Ayrıca “yanıldım” diyen ABD Hazine Bakanı Yellen’dan sonra “enflasyonu hafife aldık” diyerek bir itiraf da Fed Başkanı Powell’dan gelmiş oldu. Piyasaların söylemlerini çok önemli referans olarak gördüğü figürlerin birbiri ardına “yanıldık” demesi etik olduğu kadar düşündürücü ve kayda değer bir durum. Şimdi söyledikleri piyasalar tarafından yine fiyatlanmaya devam ediliyor. Belki bir süre sonra “tekrar yanıldık” türü ifadeler duymayacağımızı kimse iddia edemez. Bu açıdan geçtiğimiz yazılarımızda da birkaç defa vurguladığımız üzere, Fed ve Avrupa Merkez Bankası politika ve söylemlerini yanılmaz, kesin referans olarak görmek çok doğru olmayabiliyor.

‘KRİZ KÂHİNİ’NİN TAHMİNİ

Bu arada resesyon tartışmalarına kriz kahini lakaplı ünlü ekonomist Nouriel Roubini de katıldı. Roubini; ABD’de bu yıl bir resesyon yaşanmasının olası olduğuna dikkat çekerek tahvil ve hisse fiyatlarında uyarıda bulundu. ABD resesyon dönemlerinde hisse fiyatlarının yüzde 35, stagflasyon dönemlerinde ise yüzde 50 düşme eğiliminde olduğunu söylerken 10 yıllık tahvil getirilerinin de yüzde 4’ün üzerine çıkabileceğini belirtti. Roubini, resesyondan çok stagflasyon (yüksek enflasyon ile ekonomide durgunluk) olasılığını daha yüksek görüyor. ABD’li yatırım bankası JP Morgan ise, resesyonun henüz borsalara yansımadığı görüşünde. Diğer yandan, ekonomik veriler yakından izlenmeye devam ediliyor. Geçen hafta açıklanan PMI verilerindeki gerileme ve ABD haftalık işsizlik başvurularındaki artış ekonomideki yavaşlama beklentilerini doğrular nitelikte. Almanya’da Haziran ayında imalat PMI 52 (mayıs 54,8), Fransa’da imalat PMI Haziran’da 51 (mayıs 54,6) olarak açıklanırken Euro Bölgesi’nde  Haziran’da imalat PMI 54,6 seviyesinden 52 seviyesine, hizmetler sektöründe ise 56,1’den 52,8’e gerilediği görüldü. Ayrıca petrol ve bakır, demir çelik gibi sanayi emtia fiyatlarındaki düşüşler resesyon fiyatlaması yönünden belirgin emareler. Piyasalar bir yandan merkez bankalarının para politikaları, diğer yandan zayıflayan ekonomik veriler arasına sıkışmış durumda. Bu çerçevede daha temkinli bir görünüm öne çıkmaya başlamış görülüyor.

GÜNDEM ENFLASYON AĞIRLIKLI OLACAK

Önümüzdeki hafta gündem daha çok enflasyon ağırlıklı olacak. Euro Bölgesi, Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya (Tokyo) enflasyon verileri (TÜFE) açıklanacak. Merkez Bankaları para politikaları için en önemli verilerden biri enflasyon olduğu için bu yöndeki duyarlılık oldukça yüksek. Ayrıca ABD konut fiyat endeksi ile ABD ve İngiltere büyümesi (GSYH) var. Bir diğer dikkat çeken veri güven endeksleri. Ekonomideki mevcut durum ve geleceğe dair beklentileri içeren güven endeksleri Almanya ve İngiltere’de dikkat çekici şekilde geriledi. Türkiye’de tüketici güveni, haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 6,2 gerileyerek 63.4 oldu ve yayınlanmaya başladığı 2004 yılından bu yana tarihin en düşük seviyesine çekildi. 

Yazının Devamını Oku

Agresif sıkılaşma döngüsüne devam

19 Haziran 2022
Ekonomi yönetimleri yüksek enflasyona karşı en etkili mücadele aracı olarak bir nevi panzehir gibi faiz artırımlarına gittiler. En dikkat çekeni ABD Merkez Bankası (Fed) oldu. 75 baz puanlık artışla birlikte son 28 yılın en sert artışını gerçekleştirdi. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda, ekonomideki büyüme tahminleri aşağıya çekilirken agresif sıkılaşma döngüsünün devam edeceği sinyali verildi.

Piyasalar geçen hafta merkez bankalarından birbiri ardına gelen faiz artırım kararları gündemi belirledi. Ekonomi yönetimleri yüksek enflasyona karşı en etkili mücadele aracı olarak bir nevi panzehir gibi faiz artırımlarına gittiler. En dikkat çekeni ABD Merkez Bankası (Fed) oldu. 75 baz puanlık artışla birlikte son 28 yılın en sert artışını gerçekleştirdi. Buna sebep olarak ABD mayıs enflasyonunun yüzde 8.6 ile yükselişin tekrar ivme kazanması görüldü. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda, ekonomideki büyüme tahminleri aşağıya çekilirken agresif sıkılaşma döngüsünün devam edeceği sinyali verildi. Fed üyelerinin yıl sonuna kadar faizin yüzde 3.4 seviyesinde olacağı ve 175 baz puanlık daha artış öngörüleri ile enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceği vurguları vardı. Toplantı sonrası Fed Başkanı Powell ise; Enflasyonun yüksekliği ve kontrol altına alınması gerekliliğine, 75 baz puanlık faiz artışının önden yüklemli olduğuna vurgu yaparken sonraki toplantılarda mevcut görünüme göre karar vereceklerini söyledi. Ayrıca, ABD ekonomisi güçlü ve sağlıklı, ekonomide genel bir yavaşlama işareti yok. ABD ekonomisi daha yüksek faizlerle başa çıkacak kadar iyi konumlanmış durumda. Hala ekonominin yumuşak iniş yapabileceğine inanıyoruz.

Gelecek toplantıda esnek olunacağı, 50 veya 75 baz puanlık artışın olası göründüğü, görüşlerine yer verdi. Piyasalar tarafından faiz artışı sert, açıklamalar oldukça “şahin” bulundu. Yüksek faiz ve parasal sıkılaşmanın doğal sonucu olarak ABD ve küresel ekonomiye ilişkin resesyon ve yavaşlama beklentileri arttı. Bu durum sert düşen borsalar başta olmak üzere piyasalar tarafından fiyatlanmaya başlandı. ABD S&P 500 Endeksi’nde düşüşü ve zayıf görünümü temsil eden “ayı piyasasına” girildiği kabul edildi. Hatırlanırsa geçen haftaki yazımızda, 50 baz puanlık faiz artışının beklentiler dahilinde olduğu, 75 baz puanlık artış olursa piyasaların farklı tepki verebileceği konusunda uyarılarımız vardı. Arz yönlü tehditler devam etmekle birlikte yüksek faizle talebin baskı altına alınması, enflasyon üzerinde belli ölçüde etkili olabilir.

FED ÖNCÜ OLDU

Rusya olayı ve tedarik yollarındaki aksaklıklar hala gündemde. Fed merkez bankaları için önemli bir referans ve öncü olduğu için geçen hafta İngiltere, Arjantin, İsviçre ve Macaristan diğer merkez bankaları da faiz artırımlarına giderek onu izlediler. Avrupa Merkez Bankası’ndan da temmuz toplantısında faiz artışı bekleniyor. Japonya, Çin, Türkiye ise büyüme ve ekonomiyi destekleme tercihleriyle düşük faiz politikalarında ısrarcı olmaya devam ediyor.

PARA DAHA PAHALI OLACAK

Bu arada IMF eski İcra Direktörü Rakesh Mohan’dan dikkat çeken ve birçok kişinin aklından geçen bir açıklama geldi. Mohan, “Birçok ekonomistten gelen uyarıya rağmen gelişmiş ülkelerdeki merkez bankalarının, enflasyonu ciddiye almadığını ve müdahalede geç kaldıklarını, Ukrayna savaşının devam etmesi durumunda küresel ticarette çok ciddi sorunlar yaşanacağını ve bu durumun enflasyonist baskıları artıracağını” söyledi. Geçen yıl başta ABD Hazine Bakanı Yellen ile Fed ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkanlarının “enflasyondaki yükseliş geçici” söylemleri klişeleşmişti. Geçtiğimiz günlerde ABD Hazine Bakanı Yellen “yanıldım” dediğinde ise iş işten geçmişti. Bu arada ABD Başkanı Joe Biden ise moral vermeye devam ediyor. Biden, bir durgunluğun “kaçınılmaz olmadığını” ve ABD’nin enflasyonun üstesinden geleceğinden emin olduğunu söyledi. Yellen ve Powell o kadar emin değil tabi ki. Son gelişmelerle ilgili ez cümle; Piyasaları ve ekonomideki büyümeleri besleyen “düşük faiz ve bol likidite ortamı” artık sonlandı. Diğer yandan dış finansman ihtiyacındaki Türkiye gibi ülkeler için para daha pahalı ve kıt olacak. Borsalarda temkinli görünümün devamı olası görülüyor.  

Yazının Devamını Oku

Avrupa Fed’in izinde

12 Haziran 2022
Piyasaların gündemini merkez bankaları belirliyor. Avrupa Merkez Bankası’nın geçen haftaki toplantısının ardından yapılan açıklamalar, temmuzdan itibaren Fed’i takibe alacaklarının teyidi oldu. Fed faizi artışı ve parasal sıkılaştırma politikasına geçtiğini duyurmuştu. Bu arada ABD’de TÜFE 8.6 ile beklentilerin üstünde geldi. Bu durum enflasyonda zirvenin görülüp görülmediği tartışmalarını azaltabilir.

Dalgalı seyrini sürdüren piyasaların gündeminde Avrupa Merkez Bankası toplantısı ve ABD enflasyon verileri vardı. Avrupa Merkez Bankası perşembe günkü toplantısında beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi. Ancak toplantı sonrası yapılan açıklamalarla önümüzdeki döneme ilişkin yol haritası netleşti. Açıklamaların detayında; Varlık alım programının 1 Temmuz’da bitirileceği, temmuzda 25 baz puanlık faiz artışına niyetli olunduğu, orta vadeli enflasyon görünümü devam ederse veya bozulursa eylül toplantısında daha büyük bir faiz artışının uygun olacağı vurgulandı. 50 baz puanlık faiz arttırımı eylül toplantısında masadaki seçenekler arasında şeklinde değerlendirmeler yapıldı. Ayrıca bu yıl ve gelecek yıl için enflasyon tahminleri yukarı çekildi. Buna göre, 2022 yılı enflasyon tahmini yüzde 5.1’ten yüzde 6.8’e, 2023 tahmini yüzde 2.1’den yüzde 3.5’e, 2024 tahmini yüzde 1.9’dan yüzde 2.1’e yükseltildi. Oldukça ‘şahin’ olarak değerlendirilen bu tavrın ardından Avrupa başta olmak üzere dış borsalarda satışlar, tahvil faiz oranlarında yükselişler görüldü. Sonuç olarak, Avrupa Merkez Bankası (ECB), ABD Merkez Bankası’nı takip edeceğini, faiz artışı ve parasal sıkılaşma politikasına yönelik adımları temmuz ayından itibaren fiilen uygulamaya başlayacağını beyan etmiş oldu.

BELİRLEYİCİ OLUYOR

ABD Merkez Bankası (Fed), küresel piyasalar ve merkez bankaları için en önemli referanslardan biridir. ECB’nin açıklamaları gösterdi ki “Ön teker nereye arka teker de oraya“ misali Fed para politikaları belirleyici olmaya devam ediyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları benzer politika uygulamalarına geçerken diğer yandan gelişen ülke merkez bankalarından da faiz artırım haberleri gelmeye devam ediyor. Hindistan, Şili, Polonya geçen hafta faiz artırımına gittiler. Rusya ise özel durumu (savaşta olması) nedeniyle ekonomiyi desteklemek üzere tekrar faiz indirdi. Rusya Merkez Bankası, politika faizini yüzde 11’den yüzde 9.5’e düşürdü. Bir de faiz indirimine giden Çin var. Çin ekonomisinde salgın hastalığa bağlı kapanmaların etkisiyle soğuma başlamıştı. Ayrıca Çin’de mevcut faiz enflasyonun üzerinde seyrediyor. Merkez bankası faizi yüzde 3.70, enflasyon yüzde 2.30 seviyelerinde. İndirim için marjları var. Türkiye ise ekonomide büyümeyi önceleyen politikası nedeniyle düşük faiz (eksi faiz) uygulayan ülkeler arasında. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz arttırmayacağız, faiz düşürmeye devam edeceğiz” açıklaması özellikle para ve döviz piyasaları tarafından fiyatlamaya konu oldu. Yüksek enflasyon, sıkı para politikaları ve devam eden faiz artırım süreci, ekonomilerde zayıflama sinyalleri borsalarda temkinli görünümü de beraberinde getirmiş durumda.

ABD’DE ENFLASYON BEKLENTİLERİ AŞTI

ABD’de mayıs enflasyon verileri (TÜFE) beklentilerin üzerinde yüzde 8.6 olarak açıklandı (beklenti yüzde 8.3, geçen ay yüzde 8.3). Bu veri son 40 yılın zirvesi olarak kaydedildi. Aylıkta ise TÜFE yüzde 1.0 oldu (beklenti yüzde 0.7, geçen ay yüzde 0.3). Son açıklanan veriyle birlikte ABD’de enflasyonda zirvenin görülüp görülmediği tartışmaları azalabilir. Kısa bir geri çekilmenin ardından yükseliş tekrar ivme kazanmış görülüyor. Enflasyon verisinin açıklanması sonrası dış borsalarda satıcılı seyir derinlik kazanırken ABD tahvil faiz oranlarında yükseliş, ABD dolarında değer kazanımı devam etti. Dolar Endeksi’nde 104.00 seviyesi test edildi ve ABD 10 yıllık faiz oranında yüzde 3.14 seviyesinin üzeri görüldü. Bu görünüme bağlı olarak altının ons fiyatında düşüş eğilimi korunuyor. Ancak 1.825 seviyesine çekildikten  sonra sert sayılabilecek bir tepki alımı geldi ve 1.870 seviyesi geçildi. Bu gelişmede sert düşüşe bağlı tepki hareketinin yanında yüksek enflasyon ve belirsizliğin artmasını dikkate almak gerekir.

İVME KAYBI VAR

Petrol fiyatında ise yükseliş hareketi korunmakla birlikte ivme kaybı var. AB’nin Rusya petrolüne karşı kısmi ambargo kararı, Çin’deki kısıtlamaların kaldırılması ve talepte artış beklentisi, ABD stoklarında azalma fiyatı destekliyor. Buna karşılık Çin Şanghay’da salgın hastalıkla ilgili bazı vakaların görülmesi, OPEC ve Rusya liderliğindeki müttefiklerinin ham petrol üretim artışı, Venezuela’nın bazı ABD petrol şirketlerine yeniden lisans vermeye başlaması yükselişi sınırlayan gelişmeler. Ayrıca ABD dolarındaki değer kazanımı, geniş ölçekte merkez bankalarının sıkı para politikalarıyla global ekonomideki yavaşlama beklentilerini de dikkate almak gerekecek. Diğer yandan ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, “ABD ekonomisinin resesyon yaşayacağını düşünmediğini” söyledi. Benzin fiyatlarının yakın zamanda düşmesinin pek olası olmadığını belirten Yellen, daha yüksek enerji ve gıda fiyatları riskleri gördüğünü, belirtti. Cuma günü enflasyon açıklayan diğer ülke Çin oldu. Çin’de geçen ay yüzde 1.9 olan TÜFE, mayısta yıllık yüzde 2.3 olarak açıklandı. Mayıs ayında salgın hastalığa bağlı kapanmaların kaldırılması talebi canlandırmaya başlamış görülüyor. Enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar, tedarik yollarındaki sıkıntıların enflasyon üzerindeki etkilerini bir süre daha sürdüreceğe benziyor.

Yazının Devamını Oku

Borsada ‘yerli’ yükseliş

5 Haziran 2022
Borsada geçen hafta olumlu bir hava vardı. Yerli yatırımcı için borsa önemli bir alternatif olarak geçerliliğini koruyor. Borsada yaşanan çıkışa tamamen yerli çıkışı demek yerinde olacak. Gelecek hafta ise Avrupa Merkez Bankası’nın yapacağı toplantı yakından izlenecek. Faiz arttırımı için temmuz işaret edilse de toplantı sonrası yapılacak açıklamalar önümüzdeki döneme ilişkin projeksiyon açısından oldukça önemli.

Yaz mevsimi piyasalarda hareketli başladı. Borsalarda özel bir gündem yoksa yaz ayları genelde durgun geçer diye bir kabul vardır. Mayısta sat git, yaz durgun geçer, sonbaharda tekrar piyasalar canlanır gibi bir döngüden söz edilir. Ama bu işleyiş her yıl aynı olacak diye bir kural da yok tabi ki. Bu yaz mevsimine piyasalar oldukça hareketli girdi. Yüksek enflasyon ve düşük faiz yatırımcıyı ister istemez alternatif arayışına itti. ABD ve Almanya gibi öncü dış borsalarda satışlar görülse de çok fazla derinlik kazanmadı. Türkiye özelinde ise durum biraz daha belirgin. Mevduat ve tahvil faizleri enflasyonun oldukça altında. Cuma günü açıklanan enflasyon ile TCMB faiz farkı 58 puana kadar çıktı. Dış borsalardan farklı olarak geçen hafta vurguladığımız üzere fiyat kazanç gibi bilanço değerleme yöntemlerine göre Borsa İstanbul ucuz olarak tanımlanabilir (tavsiye değil). Diğer alternatiflerden döviz bir miktar prim yapmış durumda. Konutta İstanbul dünyanın en pahalı şehirleriyle yarışacak düzeyde pahalı ama konut piyasası hâlâ canlılığını koruyor.

ALTERNATİF ARAYIŞI

Türkiye’de konut fiyatlarının çok gelişmiş ülkelerle yarışıyor olmasının sebeplerinden biri yine alternatif arayışlarının bir sonucu. Son dönemde alternatifler arasına yatırım aracı olarak otomobilin de girdiği anlaşılıyor. Bu yönde haber akışları mevcut. Hal böyle olunca geçtiğimiz yıllardaki gibi borsalarda piyasaları taşıyacak yeni beklenti ve gündeme bağlı fiyatlamalara bu dönem için çok fazla önem atfedilmiyor. Ancak olağan dışı bir gelişme olursa piyasa bakışı elbette değişecektir. Eksi faiz dışında parasal genişleme devam ediyor. BDDK verilerine göre, son bir aylık kredi ve mevduat büyümeleri 400-500 milyar civarında. Özetle, yerli yatırımcı için borsa önemli bir alternatif olarak geçerliliğini koruyor. Yılbaşından bu yana faiz, döviz, altın gibi yatırım araçlarındaki getirilere bakılınca enflasyona galip gelen yatırım aracı yok. Ancak enflasyona en yakın getiri yaklaşık yüzde 37 kazanç ile Borsa İstanbul’da (BIST100 Endeksi’nde). Yabancı yatırımcı çıkışları ise miktarı son hafta azalmakla birlikte kesintisiz sürüyor. TCMB verilerine göre 27 Mayıs ile biten haftada; Hisse senetlerinden 40.9, tahvil bonodan (DİBS) 55 milyar dolarlık çıkış söz konusu. Borsada yaşanan çıkışa tamamen yerli çıkışı demek yerinde olacak. Borsada olumlu havanın korunduğunu söylemek mümkün. 

BÜYÜME KORUNUYOR

Ekonomik verilerde son dönemde genel olarak bir zayıflama söz konusu. Bu durumu ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankalarının faiz arttırım ve parasal sıkılaşma politikalarının yansıması olarak görenler çoğunlukta. Cuma günü açıklanan ABD mayıs ayı tarım dışı istihdam verisi ise 390 bin geldi. 325 bin olan beklentinin üzerinde ama 428 bin olan nisan verisinin altında bir rakam. İşsizlik oranı, ortalama saatlik kazançlar ve çalışma saatlerinin beklentileri karşılaması önemli görüldü. Tarım dışı istihdamın beklentilerin üzerinde gelmesi sonrası resesyon tartışmalarının biraz daha azalması muhtemel bir gelişme. Ancak bu durum 15 Haziran Fed toplantısı için faiz artırım beklentilerini kuvvetlendirebilir. Veri sonrası ABD 10 yıllık bono faiz oranı hafif yükselirken ABD borsalarında satışlar görüldü. Perşembe günkü ABD ADP özel sektör istihdamı mayıs ayı için 128 bin olarak (beklenti 300 bin, nisan 247 bin) açıklanmış ve salgın hastalıktan bu yana en düşük veri olarak kayda geçmişti. ABD ekonomisi ilk çeyrekte yüzde -1.5 daralmıştı. Küresel ekonomiye dair yavaşlama emareleri görülürken Türkiye’nin ilk çeyrek büyümesi yıllıkta yüzde 7.3, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 1.2 büyüme oldu. Ekonomi yönetiminin bir süredir faizi düşük tutarak enflasyondan çok büyümeyi önceye alan politikadan yana olduğu biliniyor. İvme kaybetse de büyüme korunuyor. Bu durumda cari açık ve enflasyondaki yükseliş bir süre daha gündemde kalacak demektir. Fed’in dozu azalıp artmakla birlikte stagflasyon ve resesyon tartışmalarına rağmen sıkı para politikasında değişim yok. Ekonominin seyrine göre sonbahar gibi bir değişim olur mu, faiz arttırım sürecine ara verilir mi? Bu bugünün konusu değil. Beklenti en az birkaç ay daha 50 baz puanlık faiz arttırımı yönünde. Piyasalar da bunu kabullenmiş ve gardını almış görülüyor.

Yazının Devamını Oku

Borsalara Fed desteği

29 Mayıs 2022
Bir süredir satış baskısı altında kalan borsalar geçen hafta nefes aldı. Bu gelişmede Fed tutanaklarının güvercin tonda bulunması önemli rol oynadı. Ancak henüz güçlü beklentiler oluşmadığı için borsalardaki yükselişi bu aşamada tepki olarak değerlendirmekte yarar var. Gelecek hafta içeride enflasyon, dışarıda ise ABD tarım dışı istihdam verileri takip edilecek

PİYASALARIN gündeminde beklenti yaratacak belirgin bir değişim olmamasına karşılık geçen hafta borsalarda toparlanma çabaları vardı. Bu noktada algı konusuna vurgu yapmak yerinde olacak. Dış gündemde ABD Merkez Bankası (Fed) tutanakları, içeride ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısı öne çıktı. Yeni beklenti ihtiyacının sürmesine karşılık olumsuz gündemlerin belli ölçüde fiyatlanması ve piyasa bozucu haber akışlarının etkisini kaybetmesi, ayrıca yüksek enflasyona karşı getiri arayışı tepki alımlarını destekleyen gelişmeler olarak görülebilir. Eski borsacıların ‘büyük para halkıdır’ sözüne bu noktada atıfta bulunmak gerekecek. Enflasyondaki yükselişe karşılık yatırımcıların kendini koruması açısından çok fazla alternatif görülmüyor. Yine borsacıların ‘bazen hiçbir şey yapmamak en iyi yatırımdır’ sözü bu ortamda çok geçerli değil. Ticaret durmaz. Hal böyle olunca borsalardaki geri çekilme alım fırsatı olarak görüldü. Ancak borsaları taşıyacak güçlü beklentiler ve gündem desteğinin sağlandığını söylemek zor. Bu aşamada gelen alımlara tepki yükselişi gözü ile bakmak yerinde olacak. Bu kısa girizgâhtan sonra gündeme tekrar dönülecek olunursa, son Fed tutanakları ve ABD ekonomik verilerine yakından bakmak gerekecek. Fed tutanaklarında, üyeler birkaç ay daha 50 baz puanlık faiz arttırımı bekliyor. Ancak sonbahar gibi ekonomide yavaşlama endişeleriyle faiz arttırımlarında esneklik veya ara verme beklentisi içinde oldukları anlaşılıyor. Bu durum ‘güvercin’ tonda değerlendirilip piyasalar tarafından olumlu algılandı.

SAKİN SEYİR

Diğer yandan, ABD 2022 yılı ilk çeyrek GSYH yüzde -1.5 olarak açıklanırken bekleyen konut satışları nisanda aylık bazda yüzde 3.9 geriledi. Bu veri Nisan 2020’den beri en büyük düşüş olarak kaydedildi. Haftalık işsizlik başvuruları ise 210 bin olarak beklentilerin altında açıklandı (önceki 218 bin). Büyüme ve diğer ekonomik aktivitelerde bir zayıflık söz konusu olsa da istihdamda işler fena gitmiyor. Bu açıdan ileriki dönemde Fed’in faiz arttırım ve sıkı para politikasının devamlılığı konusunda bazı soru işaretleri oluşmaya başladı. Piyasalar ‘bardağın dolu tarafını’ görüp bunu hayra yordu. Dış borsalardaki çıkış Borsa İstanbul’a da yansıdı. Petrol hariç diğer parametrelerde nispeten sakin seyir söz konusu. ABD 10 yıllık bono faiz oranında geri çekilme sürüyor. Bunda gelen alımlar ve uzun vadede ekonomik yavaşlama ile enflasyonda gerileme beklentileri etkili oldu. Bu durum ABD dolarındaki zayıflama ile birlikte altının ons fiyatındaki çıkışa katkı yaptı. Petrol fiyatındaki yükseliş ise sürüyor. Petrol fiyatında, ABD stoklarındaki azalma ile OPEC+ Grubu’nun 2 Haziran toplantısında temmuz ayında üretimin 432 bin varil/gün artırılması politikasına bağlı kalacağı beklentisi ve AB ülkelerinin Rusya’ya petrol ambargosu konusunda anlaşma olasılığının arttığı yönündeki açıklamalar etkili oldu. Borsalarda toparlanma sürmekle birlikte henüz güç kazandığını söylemek için erken.

TCMB ‘PAS’ GEÇTİ

PİYASA beklentilerine paralel olarak TCMB faizi değiştirmedi. Her ne kadar ekonomi yönetiminin düşük faizden yana tavrı bilinse de dışarıdaki faiz arttırım süreci, artan enflasyon, döviz kurlarındaki yükseliş, TCMB rezervlerindeki gerileme gibi gelişmeler dikkate alındığında sürpriz bekleyenler de vardı. Kararın piyasalarda etkisi oldukça sınırlı kaldı. TCMB kararlarının yansımaları konusunda ilk bakılan parametre doğal olarak döviz kurları oluyor. Enflasyondan dış ticaret verilerine birçok ekonomik gösterge döviz fiyatlarıyla ilintili. Döviz tarafında TL’nin de değer kaybıyla bu yazın turizm gelirlerindeki artışa çok fazla umut bağlanmış görülüyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “2022 için minimum 35 milyar dolarlık gelir hedefi koyduk” demişti. Dış ticaret ve cari açık artmaya devam ederken yabancı sermaye (sıcak para) çıkışları sürüyor. Turizm gelirlerinin bu sürece ne ölçüde merhem olacağını yaz sonunda görebileceğiz. TCMB verilerine göre 20 Mayıs ile biten haftada; Hisse senetlerinde 603 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) 67 milyon dolarlık yabancı çıkışı var. TCMB brüt rezervleri 1.6 milyar dolarlık azalışla 100.2 milyar dolara gerilerken bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatı 214 milyar dolar ile yatay görünümünü sürdürüyor. Bir süredir hazırlıkları süren ‘enflasyona endeksli tahvilden’ henüz bir haber yok.

FİYAT KAZANÇ ORANLARI DÜŞÜK

Yazının Devamını Oku