Paylaş
Piyasaların son dönemdeki gündemini büyük ölçüde merkez bankaları belirliyor. Geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantıları öne çıktı. Alınan kararlarda sürpriz yoktu. TCMB beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda “Küresel ekonomide yüksek enflasyonun devamı ve resesyon riskine dikkat çekilirken, cari işlemler dengesinde turizm kaynaklı güçlü iyileşme devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır” görüşlerine yer verildi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise beklentiler dahilinde 11 yıl sonra 50 baz puan faiz artışına gitti ve negatif faiz dönemini sonlandırdı. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’nin toplantı sonrası yaptığı açıklamalar ise bir bakıma son görünümün özeti gibiydi. Lagarde konuşmasında; “Gelecek toplantılarda faiz oranlarının normalleşmesinin uygun olacağı, ekonomik aktivitenin yavaşladığı, yüksek enflasyon baskılarının zayıf eurodan kaynaklandığı ve ücret artışının hala devam ettiği ve enflasyon riskinin yoğunlaştığı, ekonomik aktivitenin yavaşladığı” gibi önemli detaylar vardı. Konuşmada, resesyon riskine rağmen yüksek enflasyon, ücret ve istihdamın faiz artırım kararında etkili olduğu izlenimi hakim. Ayrıca yüksek enflasyonun zayıf Euro’dan kaynakladığının altını çizmesi para politikaları açısından önemli bir vurgu.
İKİSİ DE SÜRPRİZ OLMAZ
ECB faiz arttırım kararıyla parasal sıkılaşma ve faiz arttırım sürecine başlarken bunun bir süre daha devamıyla resesyon riskine işaret etmesi önümüzdeki toplantılarda 50 baz puan faiz artırım ihtimalini zayıflattı. Bu Euro’nun değer kazanımını sınırladı. ECB Eylül ayından sonra faiz arttırımını durdurma kararı verebilir, şeklinde bazı piyasa görüşleri de gelmeye başladı. Şimdi dikkatler 27 Haziran’da toplanacak olan ABD Merkez Bankası (Fed) tarafına çevrildi. Beklentiler 75 veya 100 baz puanlık faiz artışı yönünde. Her iki olasılık da bir süredir gündemde. Dolayısıyla piyasa fiyatlamalarının içinde belli ölçüde var. Bu açıdan ikisi de sürpriz olmaz. Ancak 75 baz puanlık artırıma piyasalar daha olumlu bakacaktır. Fed toplantısı dışında artan COVID-19 vakaları, Çin’deki gayrimenkul ve bankacılık sektörüne ilişkin gelişmeler, İtalya’da Başbakan Draghi’nin istifasıyla eylül, ekim gibi erken seçimin gündeme gelmesi, önümüzdeki hafta açıklanacak Almanya enflasyon verileri gündeme dair notlar olarak verilebilir. İç ve dış borsalarda tepki yükselişi ve toparlanma süreçleri biraz zayıflama göstermesine rağmen korunuyor.
ALTINDA TEPKİ YÜKSELİŞİ
Fed ve ECB öncülüğünde devam eden parasal sıkılaşma sürecinin en fazla yaraladığı yatırım aracı altın oldu. Ancak geçen haftanın son günlerinde ABD 10 yıllık bono faiz oranındaki düşüş ile birlikte ABD dolarındaki zayıflama altının ons fiyatında tepki alımlarına neden oldu. ABD 10 yıllık bono faiz oranı %2.80 seviyesinin altına gerilerken Dolar Endeksi 106 seviyesinin hemen üzerinde. Altın perşembe günü son iki yılın dip seviyeleri olan 1.681 seviyesi test edildikten sonra gelen alımlarla 1.740 seviyesine ulaştı. Faiz artırım ve parasal sıkılaşma süreçleri bir süre daha korunacağına göre yükseliş denemelerini bu aşamada tepki boyutunda değerlendirmekte yarar var. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatında ise dolar/TL kurundaki yükselişin de katkısıyla çıkış hareketi devam ediyor. Diğer yandan petrol fiyatlarında resesyon beklentileri nedeniyle düşüş eğilimi hakim. Kısa süreli bir tepki çıkışının ardından Brent Petrol 100 doların üzerinde tutunma çabasında. Emtia fiyatlarında ise düşüş ivme kaybederken bazı emtialarda zayıf tepki yükseliş denemeleri var. Borsalar gibi emtia fiyatları da merkez bankaları para politikalarıyla küresel ekonomideki yavaşlama beklentileri arasından yön bulmaya çalışıyor.
BİLANÇO SÜRECİ BAŞLIYOR
Borsalar yön bulmaya çalışırken hisse bazlı hareketlilik devam ediyor. Hisseleri yönlendiren verilerin arasında en önemlilerinden biri şirketlerin karnesi niteliğindeki bilançolar. Önümüzdeki haftadan itibaren Borsa İstanbul’da bilançolar açıklanmaya başlayıp ağustos ortasına kadar da yayınlanmaya devam edecek. Bilanço sonuçlarına göre hisse bazlı hareketlilik artabilir. Hisse seçimi yatırımcılar için her zaman önemlidir. Bu dönem hisselerin fiyat kazanç ve piyasa değeri/defter değeri gibi rasyolara göre çok düşük fiyatlandığı bir sürecin içindeyiz. BİST100 Endeksi için fiyat kazanç oranı 6.6 seviyelerinde. Öncü bazı bankalar ve holding hisselerinde ise fiyat kazanç oranı 2-3 gibi fiyat kazanç oranına sahip hisseler var. Özellikle bankacılık sektörünün bu yılın ilk 5 ayında 132 milyar TL kâr açıkladığını dikkate alırsak yılın ilk yarısına ait bilançoların açıklanmasıyla banka fiyat kazanç oranlarının daha da gerileyeceğini tahmin etmek zor değil. Geçen yılın aynı döneminde bankaların kâr rakamı 24 milyar TL idi. Deyim yerinde ise bankalardaki kâr patlamasına rağmen ciddi alıcı gelmemesini piyasanın genel şartlarına yormak gerekir. Öncü banka hisse takaslarında ağırlıklı olarak yabancı yatırımcıların pay sahibi olması önemli. Borsada yabancılar satış yapacakları zaman doğal olarak bankalara yoğunlaşması fiyatlar üzerinde baskıya neden oluyor. Bilançolar ile birlikte genel ekonominin seyrini ve nabzını tutmak da mümkün. Özellikle satış ve kâr rakamlarındaki değişimler bu yönde ciddi bir sinyal verir. ABD’de ise bu yılın ikinci çeyrek bilançoları açıklanmaya devam ediliyor. Şimdiye kadar açıklanan bilançolarda beklentilerin üzerinde kâr açıklayanlar var. Ancak genelde zayıf olarak değerlendirmek mümkün.
BORSA İSTANBUL’DA YABANCI PAYI GERİLİYOR
Borsa İstanbul’da yabancı satışları dozu haftadan haftaya azalıp veya artmakla birlikte sürüyor. TCMB verilerine göre 14 Temmuz ile biten haftada, yurtdışı yerleşiklerin hisse senetlerinde 37.4 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) 41.9 milyon dolarlık satış yaptıkları açıklandı. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı yüzde 33 seviyelerine geriledi. Aynı hafta TCMB brüt rezervleri 696 milyon dolar atışla 99.3 milyar dolar olurken bankalardaki yabancı para mevduatları 879 milyon dolar yükselerek 209.6 milyar dolara ulaştı. Geçtiğimiz günlerde 900 seviyesinin üzerini test eden Türkiye’nin 5 yıllık CDS (risk) primi ise 830 seviyelerine geriledi. Diğer yandan döviz kurlarında çıkış hareketi devam ediyor. 20 Aralık zirvelerine yaklaşmaya başlayan yükseliş yakından izleniyor.
BORSA DİRENÇLERDE ZORLANDI
Borsada tepki çıkışı sürmekle birlikte direnç seviyelerinde satışlar görüldü. İlk destek 2.500 seviyesinde bulunurken sonraki destekler 2.475-2.450 ve 2.400 seviyelerinde bulunuyor. İlk dirençler ise 2.540-2.585 seviyelerinde. Bu noktaların geçilmesi durumda 2.610 ve 2.684 sonraki dirençler. Endekste tepki yükselişi gücünü koruyor. Ancak direnç seviyelerinde tekrar satış denemeleri görülebilir.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş